İzmir Çeşme Kleopatra koyu
Merhaba sevgili gezginler,
Bugün size benim ilk defa gittiğim ama çok beğendiğim gizli saklı kalmış bir koydan bahsedeceğim. Deniz denilince bir İzmir'li olarak tabii direk çeşme diyorum.Bugün size tanıtacağım yer de çeşme de bulunuyor. Yazın bitmesi ile deniz sezonu kapandı ama bazılarımız için tam olarak kapanmadı.Hollanda'dan misafir gelen arkadaşımız ısrarla denize girmek isteyince biz de topladık çantaları, eşyaları çeşmeye doğru yola koyulduk.Aslında ben kasım ayında bırak denize girmeyi çeşmeye adım bile atmam ama gel gör ki küresel ısınma ve iklim değişiklikleri her şeyi değiştirdi.Normalde kasım ayı çok soğuk olmasa da yağmurlu en azından kapalı olur ama bu yıl yani 2018'de iklimler kendini şaştı. Kasımın beşine geldik ve hala hava güneşli ve sıcak. Sadece güneşli olsa neyse.. Hafta sonu havanın yirmi beş dereceyi göstermesiyle çeşmeye gitmek resmen kaçınılmaz oldu.Herkesin tatil anlayışı farklıdır ama benim tatil anlayışım kesinlikle deniz, kum ve güneşten ibaret. Kış tatilleri, dağ tatilleri falan hiç benim tarzım değil.Siz de kesinlikle yaz tatilcisiyim diyorsanız Kleopatra koyu blogum tam sizlik.
Çeşme'de bir zamanlar ılıca plajı meşhurdu.Sonra beach clublar patladı.Yok kafe pi yok bilmem ne derken artık parasız girilecek neredeyse çok az yer kaldı.Allah'ın denizine girerken bile para ödüyoruz. Hadi az bişi olsa neyse ama o saçma sapan beach club dedikleri yerlere girişler en az elli lira olup içerideki yiyecek ve içecek fiyatları saçma derece de yüksek. Bu yüzden çeşme zamanla kullanılmayan tarafları ile öne çıkmaya başladı. Bir iki yıldır popüler olan Delikli koy yerini Kleopatraya bırakır mı bilemem ama burası kesinlikle gelinip görülmeli.Kleopatra plajı çeşme marinadan yaklaşık yirmi yedi kilometre uzaklıkta.Çok uzak değil ama buraya gidiş yolları kesinlikle çok kötü.Karaburun yolları benim çocukluk kabusumdu Kleopatra koyu ile kabusu bir kere daha yaşadık. Asfalt olmayan yollarda keskin virajlar ve dik yokuşlar bulunuyor.Yani buraya gelirken arabanızın bakımının iyi olduğundan emin olun.Ne olur ne olmaz diye de yanınıza yedek eşyalar almayı ihmal etmeyiniz. Arkadaşlarım deliklikoydan dönüşte arabalarının farlarının bozulmaları üzerine çadır kurup orada kalmak zorunda kaldılar çünkü yollar gerçek anlamda kötü ve farsız asla gidilmeyecek şekilde. Bir nevi uçurum olarakta düşünebilirsiniz.Kleopatra koyu da deliklikoyu geçtikten sonra bulunuyor.Yaklaşık beş dakikalık fazla yol ile buraya ulaşabilirsiniz.
Kasım'ın 3 ü olması nedeniyle yollarda boştu.Koya ulaşmak için dağların üzerinde kısa ama tehlikeli bir yolculuk yaptıktan sonra işte karşılaşacağınız manzara tam da böyle olacak. Antalya ya da Alanya şimdi hatırlayamadım ama Kaputaş plajı da işte böyle popüler olmuştu. Oraya da tepeden gidilip merdivenlerle aşağı iniliyor.İşte burada da aynı sistem var. Zaten koy olduğu için dağdan gelmek zorundasınız başka bir çaresi yok. Buraya gelirken hep dağ yolunu kullandığınız için de hiç market ya da benzin istasyonu bulamazsınız.Bu nedenle Kleopatraya gelmeden önce çeşme yolunda Migros ya da şok gibi süpermarketlerden birinden ihtiyaçlarınızı almanızı öneririm.Su alacak dahi market bulamayacağınızı tekrar hatırlatmak isterim. Biz Çeşme girişindeki migrostan kahvaltılık alışverişimizi, yemeğimizi, içeceğimizi aldık ve yola koyulduk. O korkunç yolları da aşınca karşımızdaki bu manzara her şeye değdi. Biz koya vardığımızda sadece iki kadın vardı.Koskoca koy da bir onlar bir de biz vardık.Ee kasımın başı olması da bunu gerektirir. Hava ne kadar yirmi beş derece olsa bile..Burada arabanızı parkedebileceğiniz çok küçük bir alan var. Buraya yazın geldiğiniz zaman büyük ihtimal park edecek bir yer bulamayacaksınız.
Burası gizli saklı çoğu kişinin tercih etmediği bir yer olduğu için haliyle otoparktır, markettir gibi imkanlarda olmuyor. Yazın geldiğinizde park etcek yeri bırakın fotoğraflarda gördüğünüz koyda iğne atacak yer olmuyor. Burası gerçekten çok tercih edilen ama herkesçe bilinmeyen garip bir yer.Neyse ki kasımda olmamız işe yarası ve arabayı rahatça park ettik. Plaj sırf kum ve bir kaç şemsiye bulunuyor.Bu şemsiyeler tabii ki belediyeye ait yani kimseye sormadan özgürce alabilirsiniz.Yazın buralar doluyken o şemsiyeler nasıl dağıtılıyor bilemiyorum ama biz geldiğimiz de bir sürü şemsiye bir kenara atılmıştı.Merdivenlerle aşağı iniyorsunuz ve hemen denizin kenarında kendinize yer beğeniyorsunuz.Kimsenin olmaması işte bu nokta da çok güzel oluyor.Koskoca koyda istediğimiz yere havlularımızı attık.Sıra geldi denize girmeye.Ben bir kaç blogumda daha bahsetmiştim asla soğuk suya giremediğimden.Samsun blogumda da zorla beni denize soktuklarından ama aslında suyun şaşırılacak derece de sıcak olduğundan bahsetmiştim.Kaldı ki Allah'ın Hollanda'sında bile girmem girmem dediğim denize girdim burda mı girmeyeceğim?. Neymiş büyük konuşmamak gerekiyormuş.
Tabii bu ben her yerde denize girdim artistliği ayağımı suya sokana kadardı. Su beklediğimden de soğuktu.Her zaman suya adım atar atmaz dalan insanlara özenmişimdir.Yahu hiç mi üşümüyorsunuz be arkadaş? Öyle pat diye giriyorsunuz.Benim suya girişim iki saati buluyor. İlk başta yani saat bir gibi ben denize girmedim.Arkadaşlarım denizin keyfini çıkarırken ben de koydaki köpekleri seviyordum.Evet yanlış duymadınız köpekler! Köpek severseniz buradaki bir kaç sokak köpeğini görünce işte tam anlamıyla tatil budur diyeceksiniz.Köpekler kim bilir ne kadar uzun süredir orada aç ve susuz kim bilir onlara yemek vermekten de çekinmeyin hemen gelip yiyorlar.Bir tanesi var ki hele bizi çok üzdü.Artık ne yaptılarsa köpeğe bilmem köpek bizden hep kaçtı.Kleopatra koyuna geldiğinizde beyaz ürkek bir köpek görürseniz lütfen ona iyi davranın diyerekte sosyal mesajımızı verelim.Burada bir de benim çokbeğendiğim küçük bir mağara var. Blogumun en başına koyduğum mağaralı fotoğraftan bahsediyorum tabii ki. Burada su en fazla üst bacağınıza kadar geliyor ama bir yerinden girip bir yerinden çıktığınızda ise derinlik boyunuza kadar çıkabiliyor. Buradaki ışık ise harika.Fotoğraf çekmeyi, çekilmeyi seven herkes buraya bayılacak!
Kaynak
Bir de internetten bir fotoğraf koymak istiyorum çünkü bu fotoğraf yazın ışıkla çekildiği için denizin ne kadar güzel olduğunu daha net gösteriyor. Benim telefonum profesyonel fotoğraf makinesi gibi çekim yapamadığı için size sunduğum fotoğraflar sıradan bir koy fotoğrafları gibi gelebilir ama buradaki denizin rengi tam olarak fotoğrafta gördüğünüz gibi.Su gerçekten çok berrak ve yeşilimsi. Denizin tabanı kum ve temiz bu nedenle de su da temiz. Koy olduğu için de burada çok rüzgar olmuyor çünkü dağın kenarları rüzgarı kesiyor.Bu harika suyun keyfini çıkarmadan yazı bitirmeyin derim.Ben de daha sonradan pişman olmamak için ne kadar soğuk olursa olsun suya girdim.İlk başlarda oldukça soğuktu ama sonradan alışıyorsunuz.Ha bir yaz ayındaki su kadar sıcak değildi elbet ama bir kasım ayına göre de o kadar fazla soğuk değildi. Buraya kadar gelmişken suya girmeden dönseydim eminim daha sonradan pişman olurdum.Zaten böylesine berrak ve temiz suya adını veren de plajda bulunan taşlar. Kleopatra plajı başka şehirlerimizde de var biliyorsunuz ve onlarda da aynı tip taşlara rastlanıyor bu yüzden de adını kleopatra koymuşlar ya zaten ! Benim kleopatra koyuna dair yazacaklarım bu kadar. Siz siz olun buraya gelirken yanınıza yedek eşyalar almayı unutmayın.Burada hiçbir tesis olmadığı gibi tuvalette bulunmuyor. Hatta internette çekmiyor. Yunanistan operatörleri çekiyor bu yüzden de telefonlarınızı koya gelir gelmez uçak moduna almayı unutmayın yoksa benim gibi ay sonunda fatura ödemek zorunda kalırsınız! Bir sonraki şehir, mekan deneyiminde görüşmek üzere, hoşçakalın!
Fotoğraf galerisi
