Have you made up your mind about your destination? The best accommodation deals are being booked fast, don’t let anyone keep ahead!

I want to find a house NOW!

Sorun çözmek 1: Tesettürle derse alınmamak

Tarafından yayınlandı flag-tr Reyhan Nazlıaydın — 4 yıl önce

0 Etiketler: flag-es Erasmus Deneyimleri Madrid, Madrid, İspanya


Deneyim paylaşımlarımın birinde, farklı kültürden gelen yaşlı biriyle kalmanın ne kadar zor olabileceğinden bahsetmiştim. Karşılaşacağınız sorunlar yalnızca ev sahibinizle yaşanmıyor, yeni bir toplumun içinde olduğunuz süre zarfında daha çok sorunla karşılaşmanız çok muhtemel. Her gün farklı bir soruna gebe, deyim yerindeyse. Ancak hayatınızın sürdürülür kılınması, sizin bu sorunlarla nasıl başa çıktığınızla yakından ilişkili. Sorunlar karşısında hızlı ve pratik çözümler bulamıyorsanız, bu hayatın çekilecek bir tarafı kalmaz. 

Korkmayın, bulamıyorsanız da böyle bir süreç karşısında bu durum devam etmez. Kendinizin ne kadar hızlı düşünüp çözüm üretebilmeye başladığını görünce şaşıracaksınız. Başlıklar halinde örneklerle inceleyelim:

1. Tesettür nedeniyle derse alınmamak

Madrid'e gelişimin ilk haftasında yaşanan bu olay, belki şu anda dönem tekrar etmeme neden olmuş olabilir. Son derece şevkimi kıran bu okulda bir derse bile gitmek istemedim, çabalamak istemedim. Tabii bunlar hep bahane... Başaramayan benim sonuçta.

Geziyorum evet, ama her şey böyle başlamadı. Ben Madrid'e öğrenci değişim programıyla geldim. Okuyorum yani, mimarlık eğitimimi burada devam ettiriyorum. Ettiremiyorum orası ayrı, ama amacım buydu. Okulla iletişim sıkıntısı, vize gecikmesi derken Madrid'e gelmem okul döneminin başlamasıyla oldu. Ders seçimi ve ortama uyum sağlamak için harcayabileceğim bir haftam yoktu. En hızlı şekilde, Google Translate kullanarak ders içeriklerimi öğrendim. Çünkü derslerim İspanyolca olacaktı, ki ben gelmeden İspanyolca dersi almış olsam da; ders anlamaya yetecek düzeyde değildi. Yalan yanlış hoşuma gidenleri seçtim. Kolay geçilebilecek ya da içeriğine aşina olduğum derslere öncelik verdim. Seçtiğim derslerden biri de "Sinemada Mimari" dersiydi. İlk hafta olan bu ilk derse katılmak için heyecanlı bile sayılırdım. Ders içeriği beni meraklandırıyor, gireceğim ilk ders olması ise işi daha da ileri bir boyuta taşıyordu.

Okulu ve sınıfların yerini de bilmediğim için, sağa sola danışarak türlü zorlukla sınıfı buldum. Aslında burası daha çok bir konferans salonuydu. Dersin hocası içerideydi. Kendimi tanıtmak, İspanyolca eksikliğimi anlatıp yardım istemek için derse biraz erken gitmiştim. Sınıfta henüz kimse yoktu. Hocanın yanına giderek durumumu İngilizce anlatmaya kalkacakken, bir anda konuşmaya başladı. Diyalogu paylaşacağım, ama benim cümlelerim İngilizceydi, onunkiler de İspanyolcaydı. Bu bilgi önemli bir detay, ona göre okumanızı rica ediyorum. (+: Ben, -: Hoca)

+Merhaba, Ben Erasmus öğrencisiyim. Sinema dersi burada yapılıyormuş sanırım.

-...

+İspanyolca bilgim çok az old...

-Bu şekilde derse giremezsin.

+Anlamadım, ne demek istiyorsunuz? 

- Bu şekilde dersime gelemezsin, sınıfımda başörtüsü istemiyorum.

(İspanyolca konuştuğu için doğru anlayıp anlamadığı teyit etmem gerekliydi ve elimle gösterdim.),

+Bununla mı giremem, başörtümle mi (hijab)?

-Evet, (eliyle gösterir) Başörtünle giremezsin. Sınıfımda dini sembol istemiyorum.

+İngilizce biliyor musunuz acaba? 

-Hayır, sen İspanyolca biliyor musun? 

-+Çok az biliyorum.

-Hangi ülkeden geldin?

+Türkiye. 

-... Hangi dine inanıyorsun? Müslüman mısın.

+Evet, müslümanım. (Cevabını bildiğin soruları sorup beni çileden çıkarmak için elinden geleni yap! İşlemeyecek)

-SAÇMALIK!!! (Irrational)... Seni dersime almam. 

+İngilizce bilmiyor musunuz yani hiç?

-Hayır. Zaten dediklerimi de anlamıyorsun. 

+Ben gidiyorum o halde. 

-...

Sınıftan çıktım. Hocanın karşısında güçlü durmam gerektiği için buz gibi bir tavır takınmıştım. Duvar gibiydim, dedikleri şeylerin beni üzebileceğini fark etmemeliydi. Amacı zaten karşıdakini ezmekti. Ona bu fırsatı veremezdim. Okuldan dışarı adımımı atar atmaz bir ağlama krizine girdim. Ne yapacağımı şaşırdım, zaten ilk kez bu kadar yalnız kalmıştım, şimdiyse çaresiz de hissediyordum. Bana uzanacak bir el bile bulamayacağımı düşünüyordum. Kafamda sürekli "Ben buraya ne uğruna geldim? Değdi mi geldiğime? Şimdi ne yapacağım?" soruları dönüyordu. Bu da beni daha çaresiz hissettiriyordu. Aklıma okulda gündüz tanıştığım tesettürlü bir kız geldi. Sofia. Hala buradaki yakın arkadaşlarımdandır kendisi. Ona durumu anlattım ve cevabını bekledim. Sonrasında da okuluma yakın olan ve bütün mutsuz anlarıma şahit olan o parka geldim. Parque del Oeste

Türkiyedeki arkadaşlarımı aradım. Durumu paylaşmak ve fikir almak için. Bu şekilde geri çekilme niyetinde değildim. Ama ne yapabileceğim konusunda en ufak bir fikrim dahi yoktu. O an aradığım arkadaşlarım bana cevap vermiş olmasaydı, belki bu kadar hızlı atlatamayacaktım bu durumu. İnsanın dostlarının olması çok önemli, bazı durumlarda mesafeleri aşabiliyorlar dostlar. Teşekkürler dostlar!

O gün Madrid'e geldiğimden beri geçirdiğim en kötü gündü. Sanırım bu durum değişmeyecek de. Allah beterini yaşatmasın, Erasmus sürecinin en zor günü olacak sanırım.

Peki asıl soru, ben bu durumla nasıl başa çıkabildim ki?

1.İlk iş olarak, geldiğim okul ODTÜ'ye durumu açıkça izah eden bir mail yazdım. Bu bir rapor niteliğindeydi. Tüm detayları, yer ve zaman belirterek anlattım. Erasmus danışmanımdan çok kısa zamanda bir geri dönüş aldım. Bana son derece destek çıkıyor, sıkıntımı paylaşıyor ve çözüm arıyordu. Faruk Hocam, size de buradan teşekkür ederim. Onların çabasıyla benim söylediklerim dikkat çekti ve resmi zeminde karşılık buldu. Karşı kurumla iletişime geçtiler ve bu süreci bir yandan da oradan sürdürdüler. Benim dediklerimin arkasında onların desteğinin olması, sözlerimi güvenilir kılıyordu.

Erasmus sürecinde okulla ilgili bir sıkıntı yaşandığında ilk başvurulması gereken kurum, geldiğiniz okuldur.

2. Sofia bana cevap yazmıştı ve okulda buluşmak istemişti. Sofia kendini "Feminist" olarak tanımlayan bir müslüman kadın. Her türlü ayrımcılığa karşı durmaya kendini adamış biri. Feminizmin bazı tanımlarını tartışılır bulsam da, o an benim karşıma çıkabilecek en doğru kişiydi. Durumu dinledi ve sorunuma ortak oldu. Okulun öğrenci işlerine gidip, "Ayrımcılık" konusunda şikayet bildirdik. Rapor tuttular ve özel olarak ilgileneceklerini söylediler. Dersin hocasını öğrendiklerindeyse bunu önceden de yaptığını ifade ettiler. Okulda bulup bulabileceğim en bela hocayı bulmuşum. Hem de ilk dersimde.

3. Eve döndüğümde, benim her zorlandığımda yardımcı olacak komşularımın yanına gittim: Ayşe abla ve Ersin abi. Durumu güzelce ve sakince anlattım. Akademisyenlik yapan Ersin abi, bana Erasmus sürecini ve kurallarını anlattı. Erasmus öğrencileri bazı kurallarla korunuyordu, aynı zamanda İspanyol anayasasında da bizi koruyan kanunlar mevcuttu. Bunları güzelce öğrenmemi öğütledi. Sorun çözülmezse de haftaya derse gidip hocanın tavrını telefonumla kayda almamı tembih etti. Çünkü şu durumda polise suç duyurusunda bulunursak, delilimiz olmadığı için karşılık bulmayacaktı. Bizim amacımızsa benim o derse gitmemden çok, o adamın herhangi bir yerde bu tavrını bir başkasına daha yaşatamayacak duruma gelmesiydi.

4. Beni üzgün gören ev sahibim Esther, durumu merak etti ve bana ne olduğunu sordu. Çat pat ispanyolcamla anlatınca, 4 yıl önce onun yanında kalan kızın da benzer bir sorun yaşadığını söyledi. Bana numarasını verdi. Esrayla konuştuğumdaysa durum birebir aynıydı. Benim yaşadığımın aynısını 4 yıl önce aynı hocayla yaşamıştı. O dekanla görüşmüş ve ona değer verildiği hissettirilmişti. Namaz yeri ihtiyacını da boş bir sınıfın anahtarını ona tesis ederek çözmüş dekan. Bu bilgi de aklımın bir köşesinde bulundu. Benim asıl niyetimse o hocanın artık o okulda bunu yapamayacak olmasıydı. Belli ki dekanla konuşunca olay tekrarlanabiliyordu.

5. Türkiye'deki arkadaşlarımla konuştuğumda bazıları, bu sorunun en kolay, duyurularak çözüleceğini söylediler. Twitterda paylaşmamı ve ilgili kurumları da etiketlememi tembihlediler. Bunlar gazeteler yahut bu durumlarla ilgilenecek kişiler olmalıydı. Sorun büyümeliydi yani.

Hangi yolu izlemeliydim?

Ersin abi'nin önerdiğini yapacak cesaretim yoktu. Zorunda kalmak istemiyordum, bu nedenle bu sorun bir hafta içinde çözümlenmeliydi.

Twitter konusundaysa, işi bu mecraya tanımanın doğru olmayacağına karar verdim. Evet, sorun duyulurdu. Bilinirdi, bir şekilde de çözülürdü. Ancak süreçte, özellikle de yurtdışında olduğum için herkes durum üzerinden nemalanmaya çalışırdı. Desteklemediğim kişiler, kurumlar dahi durumu kendine mal edebilirdi. Bilip bilmeyen herkes durum hakkında konuşurdu. Sonuçta sağlıksız bir şekilde kalabalığın linç gücünü kullanmak çok tehlikeliydi. Daha sağlıklı ve emin adımlar aradım.

Dekanla görüşmeye gelince, önceden de bahsettiğim gibi; belli ki sonuç alınamamıştı. Bu işin dekanla filan çözüleceği yoktu. 

Okulun resmi prosedürüyle devam etmeye karar verdim. Öğrenci işleri beni arayıp; bu raporu okulun sitesinden oluşturmamı rica ettiler. Okulun kurallarına göre 3 kez ayrımcılık şikayeti alan hoca işten atılıyormuş. Bu nedenle bu platformda raporumun olması önemliymiş. İlk olarak bunu halettim.

ODTÜ'deki danışmanımın konuyla özel ilgilenmesinin üzerine, okulun uluslararası komisyonunun başındaki isimle bir görüşme planlandı. Bu görüşmeyi onların talep etmesiyse benim için daha önemliydi. Kaale alınıyor olmak bana iyi hissettirmişti. 

Görüşmemizin sonunda, benim neler talep ettiğimi sordu ve not aldı. Ben yazılı şekilde bir özür talep ettim. Ayrıca bu hocanın bunu tekrar etmeyeceğinin güvencesinin bana verilmesini istedim.

Ofisin dışındaysa Sara'yla tanıştım. O da burada okuyan tesettürlü bir kızdı. Durumu ona anlattığımda, o hocanın bunu öncesinde de başkalarına defalarca yaptığını anlattı. Kimse bu kadar ciddi boyuta taşımamıştı. Şaşırdı ve mutlu oldu. 

Nasıl sonuçlandı

Ertesi gün yemekhanede arkadaşlarımızla yemek yerken hocanın endişeyle etrafta dolaştığını gördüm. Birini arıyor gibiydi. Öğrenci yemekhanesine, hiçbir profesör normal şartlar altında gelmezdi. Belli ki bir derdi vardı.

Beni görünce endişeyle gülümseyerek yanıma geldi. İspanyolca bir sürü cümle sarf etti. Ben bunları anlamadım ama yanımdaki arkadaşlar sonrasında çevirdiler. Tek anladığımsa "Özür dilerim" demesiydi. Beni 5 gün önce kovan hoca, şu an ayağıma gelmiş özür diliyordu. Hissettirdiği duygunun tarifi imkansızdı. 

Ek olarak bana dersin içeriğini içerek bir metin verdi. Dersine gelmem için de yalvarıyordu. Gelmeyeceğimi, başka bir ders seçtiğimi söyledim. Tekrar tekrar rica etti, ama istediği buysa eğer, yapmamak en doğrusu olacaktı. Dersine tabii ki katılmadım.

Hocanın özrü de, ricası da asla samimi değildi. Gözlerinden bunu anlamak çok kolaydı. Ama çok korkmuştu. İşini kaybetmekten çok korkmuştu ve bunun için her türlü ideolojisinden taviz vermeye hazırdı. Ben bir şeyleri kaybetmeyi göze alarak, inandığımı yaşamayı ve savunmayı seçerken; o kendinden vazgeçmişti. İnanmak bu olmamalıydı, böyle inanıyorsan da saçma sapan işlere kalkışmamalıydın. O an kendimi en çok insan hissettiğim anlardandı. Ben vardım, ben yalnızken de sahipsiz değildim. Benim inandığım değerler, yalnızlığımdan çok daha üstündü. Bu beni güçlü kılmaya yeterdi. 

Birkaç gün sonra, öğrenci işlerinden arayıp bir görüşme daha talep ettiler. Süreç hakkında bilgi almak ve başka bir isteğimin olup olmadığını sormak üzere beni çağırmışlardı. Hocanın tekrar derslere girip girmeyeceğini sordum. Çünkü başıma geleni bir başkasının daha yaşamayacağından emin olmalıydım. Gerekirse o hocanın işten atıldığını görmekti niyetim.

Öğrendim ki emekli olmak için son yılıydı. Demek ki korkusunun nedeni buydu, o yüzden bu kadar çabaya düşmüştü. Anladım ki, eğer talep edersem işten ayrılmasını sağlayabilirdim. Sözlerim bu kadar kuvvetli olabilirdi. Ama artık bunu yaparsam, doğrunun değil, intikam almanın peşinde olacaktım. Emekli oluyorsa seneye tekrar bir başkasına bunu yaşatamazdı. İşten atılıp aç kalmasının kimseye bir faydası olmayacaktı. Affettim ve süreci sürdürmedim.

Madrid günlerimin en ağırıyla, ilk hafta karşılaşmıştım ve bu sınavı elimden geldiğince en iyi şekilde vermiştim. Yalnızken de güçlü durmayı hızlı öğrenmiştim. Unutamayacaklarım listesinde 1. sıraya yerleşmişti. Sorunlar hep olacaktı, ama ben nasıl çözüleceğini öğrenmiştim. Çözülüyordu...

Daha birçok sorun yaşadım, ama bu ilki ve en sarsıcısıydı. Bu yüzden ilk olarak ayrı bir yazıyla anlatmak; benzer durumu yaşayacaklara da yol gösterici olması için buraya bırakmak istedim. Devamı sonraki yazıda!

Eğer ki benzer bir durum yaşayan başka biri olursa, bana yazmaktan çekinmesin. El birliğiyle bir çözüm bulacağımıza inanıyorum. Bana uzanan eller olmasaydı, ben de sorunu atlatamazdım.

email: [email protected]


Burada (Madrid) yaşadığın Erasmus deneyimini paylaş!

Madrid yerini bir yerli, gezgin veya değişim öğrencisi olarak biliyorsan... Madrid hakkındaki düşüncelerini paylaş ! Farklı özelliklerini puanla ve tecrübelerini paylaş!

Deneyim ekle →

Yorumlar (0 yorum)



Hesabınız yok mu? Kaydol.

Biraz bekleyin lütfen

Koşun hamsterlar! Koşun!