Louvre'un İhtişamı

Bu yazımda Fransa'nın Paris şehrinde bulunan meşhur Louvre Müzesi'nden bahsetmek istiyorum. Fransa'ya daha gitmeden hayallerimi süsleyen bu müzeyi görmeyi heyecanla bekliyordum. Doğrusunu söylemek gerekirse genellikle çoğu ziyaretçiler müzenin içinden dışındaki o meşhur piramitler için müzeyi ziyaret ediyor. Ama yinede bahçesindeki bu piramitler çok tartışmaya neden olmuş. Bu piramitler çinli bir mimar tarafından dizayn edilmiş.

Dünyanın en büyük müzelerinden biridir. Burası zamanında bir saraymış, daha sonrada dünyanın en meşhur müzelerinden olan bir müzeye çevirilmiş. Kaderi Fransız İhtilali'nden sonra değişmiş.

Louvre Müzesi, salı günleri hariç 09.00-18.00 arasında açık. Çarşamba-cuma günleri ise 09.00-21.45 arasında gezilebilir. 1 Ocak, 1 Mayıs ve 25 Aralık’ta ise ziyarete kapalı. Bilet ücreti 12 Euro. Erasmus öğrencilerine ücretsiz giriş. Okul kimlik kartınızı göstererek giriş yapabiliyorsunuz.  Müzeye metro ile Palais Royal Musee du Louvre durağında inerek gelebilirsiniz.

60 bin metrekare büyüklüğünde olan bu müze, mimari açıdan göz kamaştırıyor. 35 bine yakın eser bulunduran bu müzeye yaklaşık olarak yılda 8 milyon ziyaretçi geliyormuş. 

Müzenin içinde, birbirinden değerli ve önemli eserler bulunmakta. Hatta İslam Sanatları Bölümünde, Osmanlı döneminden kalan eserler sergilenmektedir. En en en meşhuru, hatta bazılarının sırf onu görmek için geldiği eser Mona Lisa. Louvre'un en kıymetli eseri olan Mona Lisa, sanat tarihinin en iyi resimlerinden kabul edilir. Mona Lisa'yı saatte bin beş yüz kişi ziyaret ediyormuş. Düşünün o izdihamı. Turistler Mona Lisa'nın fotoğrafını çekebilmek için, birbirleriyle yarışa giriyorlar. Ben gittiğim zaman da, tıklım tıklımdı. Zar zor Mona Lisa'yı görebilmek için ite kaka ön sıralara gelmeyi başarmıştım da bir selfie çekilmiştim Mona Lisa hanımcığımızla.

Cam piramidine Fransızlar dışında herkesin şaheser gözüyle baktığı, hakkını vererek gezmenin 1 yıl süreceği söylenen devasa müze, saray olan Louvre müzesinin pazar günleri giriş ücreti yarı fiyatına düşmektedir. Bu yüzden daha büyük bir izdiham sizi beklemekte. Tercih sizin.

Müzenin girişinde el kitapçığı alıp gezmenizi öneririm, zira müze çok kalabalık ve çok büyük  olduğu için vaktiniz kısıtlıysa hem istediğiniz eserleri görememe hemde kocaman müzeed kaybolma ihtimalinizin olduğunu unutmayın. Evet gerçekten bu müzeyi gezmek için bir gün yetmez. Hatta gezerken bol bol mola vermeniz bile gerekebilir. Müzeye giderken yanınızda mutlaka su bulundurun. Her bölümde kendinizi kaybetme olasılığınız yüksektir. Çıktığınız yeri bulmanız muhtemelen zor olacaktır. Bu yüzden brosürleri dikkatli takip etmek gerekir. Bence en mantıklı,pratik olan başlangıç Mona Lisa'ya giden okları takip ederek başlamaktadır. Eğer kaybolup da kaçırırsanız, müze de kapanırsa eğer Mona Lisa'yı görmeden geldim demezsiniz. Garantiye alıp ilk Mona Lisa'yı görmek daha garanti olacaktır.

O kadar çok sanat eseri vs var ki gezdikten sonra sanat eserlerine sıradan nesneler gibi bakmaya başlıyorsunuz. tur başlangıcında her şeye detaylı bakarken bir bakıyorsunuz saatler ilerliyor. Bir bakmışsınız eserleri sallamadan,bir saniye bakıp geçiyorsunuz. Yani napalım, onlar da haklı, sizde haklısınız. Gerçekten bir günde bitebilcek bir müze değil.

Müze gerçekten devasa bir müze. Müzenin başında ve sonunda iki ayrı metro istasyonu bulunacak kadar uzun. Kafanızda bir fikir oluşmuştur artık bunun üzerine. İlk başlarda her resme ilgiyle bakmaya çalışıyorsunuz ama devam ettikçe ve müzenin asla bitmediğini görünce artık bunun bir sonunun olmadığını görüyorsunuz. İlk başlarda ilgiyle bakarsınız her resme ,1-2 saat geçer bakarsınız ki olacak gibi değil müze bitmiyor koşarak geçersiniz güzelim resimlerin yanından. Eğer az vaktiniz varsa sonucu bu şekilde olur. Sonunda da ya şu Mona Lisa nerdeydi der haritaya bakar Mona Lisayı görür ve çıkarsınız gerisin geriye.Dünyada gezmesi en uzun olan müze olduğu söylentisi var. Bir turist ortalama 7 saat vakit ayırıyormuş.Her esere hakkını vererek zaman ayırılırsa 364 gün içinde müze tam olarak gezilebilmekteymiş. Bence haklılar. En büyük müzelerden olan Vatikan Müzesi'ne de gittim. Kesinlikle yarışırlar. Hangisinin daha uzun olduğunu ayırt edemiyorum.

Eğer müzeyi, rehberli dinlemeyi tercih ederseniz, girişte, gişeden alınacak bir teyp ve anlayacağınız dilde bir kasetle, sanki rehber gezdiriyormuş gibi gezebilirsiniz.

Müzede, Michelangelo'nun çok meşhur, baş yapıt olmaya aday eserleri de bulunmaktadır. Ölmekte Olan Köle” ve “İsyancı Köle” adlı iki tane heykeli Louvre müzesinde bulunmaktadır.

Müzedeyken kendinizi, küçük bir Mısır'daymış gibi hissedebilirsiniz. Zira her yerde böyle minyatür piramitler sizi karşılıyor. Ayrıca Mısır ile ilgili bir bölüm de varmış müzede. İlgileniyorsanız eğer o kısmada göz atabilirsiniz.

Müzde çok meşhur bir eser olan Leonarda Da Vinci'nin eseri olan Son Akşam Yemeği bulunmaktadır. Mona Lisa'dan sonra çok rağbet gören eserlerden birisidir. 

Tek problem olabilecek şeyler,eserlerin yanında sadece fransızca açıklama olması ve görevlilerin çoğunun ingilizce bilmemesi müzenin heralde sadece iki sorunudur. Fransa'da genellikle, diğer Avrupa şehirlerine göre daha az İngilizce konuşuluyor. Kendi dillerinin daha fazla korunabilmesi için bir politika sanırım.  Geri kalan her şey çok iyiydi. gidin, görün, bir şey anlamasınız da resimlere bakın.

Tuhaf bir bilgi,burada bulunan 35 bin sürekli eserden bir tanesi bile kadın sanatçılardan birine ait değilmiş.

Davinci Şifresi'ni okudunuz mu, ya da filmini izlediniz mi bilmiyorum ama. İzlemediyseniz izleyin ya da okumadıysanız okuyun. Ben kitabını okuduktan ve filmini de izledikten sonra hayrete düşmüştüm,beni çok etkilemişti. Daha sonrada konunun geçtiği mekan Louvre Müzesi olunca, orda da bizzat bulunduktan sonra insanın hisleri çok değişik oluyor. Yani uzun zamandır gitmediğiniz bir yere gelmişsiniz gibi hissediyorsunuz. Güzel bir duygu.