Paris'in Parkları #2: Jardin de Luxembourg

Paris’in olmazsa olmazlarından biri de dört mevsim ziyaret edebileceğiniz Jardin de Luxembourg. Aslınde oldukça özenle bakılmış çiçekleri, süs havuzu, heykelleri ve uzanıp kitap okuyabileceğiniz şezlonglarıyla parktan ziyade bir bahçe. Bir parkta buladağınız doğal havadan ziyade bir şıklık ve düzenlenmişlik hissi hakim buraya. Eminim siz de içeriği girdiğinizde neden bahsettiğimi anlayacaksınız. İnsan kendini bir sarayın bahçesinde gibi hissediyor. Uzaklardan kendini gösteren Eiffel Kulesi de manzaraya ayrı bir güzellik katıyor ve size Paris'te olduğunuzu hatırlatıyor.

Özellikle güzel havalarda hafta sonu kaçamakları için muhteşem bir yer burası. Paris’e geldiğim ilk haftalarda İstanbul’dan gelen park, bahçe görmemiş insan olarak ders arası veya hafta sonu demeden bulduğum her boş zamanda Jardin de Luxembourg’a giderek hem güzel havanın tadını çıkardım. Zaten havanın güzel olduğu günlerde siz de tüm şehir sakinlerinin buraya kitap okumak, güneşlenmek, piknik yapmak, hatta öğle yemeklerini yemek için geldiğini göreceksiniz. Ancak burası yalnızca yazın uğrayacağınız bir yer değil. Her ne kadar yazın açan çiçeklerle ayrı bir güzel görünse de sonbaharda da sararıp dökülen yapraklarla kendine has bir güzelliği oluyor. İnsan park ve bahçenin bol olduğu şehirlerde aslında sonbaharın ne kadar da güzel bir mevsim olduğunu anlıyor.

Bizim alıştığımızdan farklı olarak Jardin de Luxembourg gün batımıyla beraber kapanıyor. Evet yanlış duymadınız. Gerçekten de bahçenin bekçisi düdüğünü öttürerek insanların arasında dolaşıp parkın kapandığını anons ediyor. Siz de paşa paşa parkı boşaltıyorsunuz.Tahminimce bahçenin akşamları gözden uzak olduğu saatlerde burayı kapalı tutarak özenle yapılmış bahçe düzenlemesinin çeşitli kimselerce bozulmasının önüne geçmeye çalışıyorlar.

Bir de yine alıştığımızdan farklı olarak siz kendi kendinize huzurla otururken insanlar sizinle iletişim kurmaya çalışıyor. Örneğin; bir gün parkta otururken yeni yetme Fransızcamla ne olduğunu pek de anlayamadan kilise toplantılarına davet edildim. Siz de benim gibi ne konuşulduğunu anlamadığında yalnızca gülümseyip kafa sallayanlardansanız böyle enteresan diyalogların ortasında bulabilirsiniz kendinizi. Siz en iyisi gelen insanları kibarca reddedip arkanıza yaslanıp güzel havanın ve kitabınızın tadını çıkarın.