Have you made up your mind about your destination? The best accommodation deals are being booked fast, don’t let anyone keep ahead!

I want to find a house NOW!

Paris deneyimlerim

Tarafından yayınlandı flag-tr Regina Falange — 4 yıl önce

0 Etiketler: flag-fr Erasmus Deneyimleri Paris, Paris, Fransa


Paris hakkındaki deneyimlerim/düşüncelerim

Merhaba sevgili arkadaşlar,

Bugün size Erasmus öğrenim zamanlarımdan kalma anılarımdan birini paylaşacağım. Aslında anı demek doğru değil ben sadece Paris hakkındaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Erasmus yapanların en büyük avantajı sahip oldukları vizeleri ya da oturum kartları. Erasmus olmadan turistik vize almanın ne denli uğraş olduğunu bilen bilir.Aslında nerden baksan Erasmus için de o kadar uğraşıyorsunuz ama erasmusla gittiğiniz zaman aylarca kalıyorsunuz her yeri doyasıya gezme fırsatınız oluyor.Bir kaç ülke ile zamanınızı sınırlandırmıyorsunuz.Bu yüzden ben herkese mutlaka üniversite hayatları boyunca bir kere Erasmus yapmalarını tavsiye ederim.

Ben de erasmusumu Finlandiya’da yapmıştım bu nedenle finnish permit residence yani finlandiya oturum izni kartım vardı ve bununla rahat rahat avrupayı dolaştım. Yine bir gün ucuz bilet bulmuşum hemen almıştım.Önce Turku (Finlandiya da Erasmus yaptığım şehir) sonra Gdansk sonra brüksel olmak üzere aktarmalı bilet almıştım. Brüksel’den de Paris’e araba ile geçmiştik.

paris-hakkindaki-dusuncelerim-32673b40f1

(kaynak:https://pixabay.com/tr/paris-fransa-eyfel-kulesi-mimari-1852928/)

Paris’e vardığımızda hava gayet güzeldi.Biz gittiğimizde aylardan ekimdi.Ekim ayında genelde bu kadar iyi hava olması garipti ama o da bizim şansımızdı sanırım. Paris’e girişte anında şok olmuştum. Beni bu kadar çok şaşırtan şey ise evsiz vatandaşların ne kadar çok olduğu.Gerçekten bu kadarını beklemiyordum. Paris’e girişimizdeki yolun kenarlarına,köprü altlarına konumlanmışlar.Yan yana kartondan yatak,ev yapmışlar. Ne buldularsa oraya taşımışlar.Büyük ihtimalle aralarında onaylamadıkları birini oraya yatması için almıyorlardır. Yan yana o kadar çok evsiz vardı ki bunların bir çoğu siyahilerdi. Zaten Paris’te akıl almaz bir çoğunlukta siyahi var. Bu da tabii ki afrikada fransız sömürgesi olan ülkelerin insanlarının göç etmesi nedeniyle olmuş. Çünkü onlar sömürge devleti oldukları için anadilleri gibi akıcı fransızca konuşabiliyorlar.

Evsizlere olan şaşkınlığım tam anlamıyla avrupa hakkındaki düşüncelerime çok zıt oluşu ve Erasmus yaptığım ülkeye göre de çok farklı olmasıydı. Ben erasmusa gitmeden önce hayatımda bir kere yurtdışına çıkmıştım o da lise zamanımda İsveçti. Daha sonra İsveç’i çok beğendiğim için üniversitede de erasmusumu Finlandiya olarak belirledim. Hal böyle olunca İsveç ve Finlandiya gibi sandım bütün avrupayı da. Finlandiya ve İsveç oldukça temiz ülkeler.Birbirlerine benziyorlar ama bana kalırsa İsveç daha gelişmiş.Her neyse biz Paris’e  dönelim.Bu yüzden Paris’teki evsizleri görünce şaştım kaldım.Zaten sadece İsveçle finlandiya değil ben İzmir’de bile yolun ortasındaki çimlere kartondan ev yapan evsiz görmedim.Genelde şehir merkezinden uzak apartman arkaları ya da boş arazilerde kalıyorlar.Buradaki evsizler bildiğimiz yolun kenarındaki çimlerde uyuyorlar.İşte bu kadar şaşırmamın nedeni de buydu.

Evsizleri atlattıktan sonra diğer şaşırdığım konu ise temizlik. Türkiye’de sürekli çer çöp gördüğümde yeter be insanlara bak hiç avrupada böyle mi diye söyleniyordum.Böyle söylenmemin en büyük nedeni o zamanlar sadece İsveç’I gördüğümden bütün avrupanın öyle olduğunu sanmamdı.Arkasından Finlandiya’ya gidip oranında tertemiz olduğunu gördükten sonra artık emindim avrupanın böyle olduğuna. Sonra gezimin ilk ayağı Paris olduğu için o beklentilerimdeki tertemiz avrupa düşüncesi yerle bir oldu. Sokaklar çer çöpten geçilmiyordu. Otelimiz şehir merkezine epey bir uzak olduğu için de temizlik aksatılmış.Ne alaka diyeceksiniz ama çok alaka. Eyfel kulesi gibi turistik yerlere yaklaştıkca şehrin temizliği  artıp evsizlerin sayısı azalıyor.

Metronun karmaşıklığını hepiniz duymuşsunuzdur. Artık Paris metrosunun ne kadar karmaşık olduğunu bilmeyen yoktur herhalde.Bunu bilmek için Paris’e gitmiş olmak gerekmiyor. Metro gerçekten de müthiş karmaşık. Bu yüzden size ücretsiz olarak verilen paris metrosu haritasını almanızı tavsiye ediyorum.Orada hatları renklerine göre takip edip kolayca yerinizi yönünüzü bulabilirsiniz. Bu haritanın üzerinde hangi turistik eserin hangi metro durağına yakın olduğunu da gösteren minyatür resimler var.Bence gerçekten inanılmaz faydalı bir harita olmuş.Tebrik ederim. Metro için biletler biraz pahalı. Euronun bu denli artmış olması tabii daha da pahalı yapıyor. Biz beş ya da yedi binişlik metro biletini on iki euro gibi bir fiyata almıştık. Biz biletlerimizi basarken önümüzden bir çok insan biletsiz turnikelerden atlıyordu.Diğer şaşırdığım şey de bu. Bizim metro turnike girişlerimizde güvenlik olduğu için turnikelerden atlayıp biletsiz geçme diye bir durumumuz çok yok.Yapan varsa da ve yakalanırsa mutlaka güvenlikten Dayak yer bence haha.Orada turistinden tut oranın yerlisine kadar bir çok insanı turnikelerden atlarken gördük.Bir kişi geçtikten sonra turnike kapanmadan diğeri de geçiyor.Vallahi ben şaşırdım kaldım.

paris-hakkindaki-dusuncelerim-ecb7ba2c16

(kaynak:https://pixabay.com/tr/croissant-ekmek-g%C4%B1da-kahvalt%C4%B1-101636/)

Fransa denilince kruvasan gelmez mi akla?

Metro durakları zaten çok eski.Metrolar komple çok eski.Hele Eyfel kulesinden otelimize dönerken bindiğimiz metro o kadar eskiydi ki ben bir ara kesin metro ortadan ikiye ayrılacak ya da giderken kapıları bir anda açılacak dedim.Neyse herhangi bir şey olmadı ama yine de diğer bir şaşkınlığımda buydu. Yine metro duraklarının bakımlılığı turistik yerlerde had safhada. Biz ülkede biraz metro eskisin hemen bak bak belediye ne iş yapıyor bilmem ne diye söyleniyoruz.Ülkedeki herkesi getirip bir avrupayı göstermeli.Avrupada çok gelişmiş teknoloji olsa da bazı konularda da geri oldukları kesin.

Makyaj malzemeleri satan bütün markaların mağazalarının büyüklüğünü görünce de şok olmuştum.Allah’ım şaka gibi o  kadar büyük sephora ki şok oldum. Kaç tane koruma kaç tane satış elemanı vardı ben hatırlamıyorum. İnanın satış elemanlarının bir dakika boş kaldıkları zaman aralığı yok. Fiyatlar ise euro kazanan biri için o kadar uygun ki kafayı yersiniz. Biz burda bir mac için yüzlerce liralar verirken onlar aynı mac ürüne on sekiz, yirmi sekiz euro gibi komik fiyatlar ödüyorlar.Şİmdi diyeceksiniz e yirmi sekiz euro yüz liradan fazla yahu birim para olarak düşüneceksiniz adamlar türk lirası değil euro kazanıyor.Yani bu durumda onlar bir mac ruju yirmi sekiz euroya alıyor biz yirmi sekiz türk lirasına değil. Ayrıca sadece makyaj malzemeleri satan mağazalar değil aynı zamanda çok lüks çanta ve ayakkabı markalarınında mağazaları görülmeye değer.Hepsi aynı cadde üzerinde. O cadde üzerinde bir sürü markanın poşetini taşıyan asyalı görmeniz çok muhtemel. Tiplerine baktığınızda bu kadın da bu kadar para ne arasın dersiniz üstelik Çin yeni ile euro böyleyken bu kadınlar nasıl bu kadar çok alışveriş yapıyor şaşırmıştım. Paris’te şaşırmadığım hiçbir şey yoktu zaten neyse.

Fransızların gereksiz dil takıntılarına değinmeden yazımı sonlandıramam hayır bunu yapamam.Gereksiz bir şekilde ingilizce konuşmuyorlar arkadaş.Bir şey sorduğunuzda illa sözlük olsun bir şey olsun fransızca konuşmanızı bekliyorlar.Fransızca dünyaca yaygın bir halde kullanılan bir dil olmadığı gibi kullanıldığı ülkelerde sınırlı ve herkes sizin saçma dilinizi öğrenmek zorunda olmadığına göre nedir bu milliyetçi tavırlar? Gerçekten beni bezdiren bir durumdur ve her önüme çıkan fırsatta da bu saçmalığı yerin dibine sokarım. Burger king’te bir sipariş verecektik ve alacağımız şey chicken burger bunu fransızca söylememizi bekliyorlar ve ısrarla fransızca konuşuyorlar sizin siparişinizi almıyorlar taa ki siz fransızca chicken burger diyene kadar.O neyse artık.Bu da böyle öfkeli olduğum bir anıdır. Umarım zamanla değişirler.

paris-hakkindaki-dusuncelerim-df15579ef1

(kaynak:https://pixabay.com/tr/eyfel-kulesi-uzun-s%C3%BCreli-pozlama-1156146/)

Yine bir gün fransız bir firmaya ingilizce bir mail atmıştım çünkü fransızca bilmiyorum daha mantıklı bir neden olamaz. Bana gönderdikleri yanıt fransızcaydı. Bu ne şimdi Allah aşkına diyor insan. Fransızca bilsek en başından ingilizce değiş fransızca atardık demi? Ben de onalra yanıtımda yine ingilizce olarak aynen bu sertlikte bir yanıt yazdım.Dünyayı fransızca konuşmaya zorlamak nedir? Tamam sakinleşiyorum ve Eyfel kulesinin yolu üzerinde yediğimiz enfes dana hotdogtan bahsetmek istiyorum.

Yemeğe olan düşkünlüğüm benim erasmusum boyunca beş kilo almama neden oldu. Çılgınlarca gittiğim ülkelerde yemek yemekten Türkiye’ye beş kilo fazla dönmüştüm.Eyfel kulesi yolu üzerinde sokakta hotdog kızartan bir satıcı vardı ve herkes sıradaydı.Biz de meraktan deneyelim dedik. Domuz etli ve dana etli yapıyorlardı.Biz koskocaman karamalize soğanlı dana hot dogu yedi euroya almıştık ve gerçekten çok güzeldi.Bir daha gidersem Paris’e mutlaka bird aha orda o hotdogtan yemek isterim.

Bagetlerden bahsetmeden de Paris blogu yazılmaz değil mi? Baget ekmeklerinde yaptıkları sandviçleri müthiş görünüyor! Hepsi de dört -beş euro arasında. Gerçekten çok güzel görünüyorlar ve bunları neredeyse bütün fırınlarda, pastanelerde bulabilirsiniz. Bizde buradan almıştık.Ben de dana salamlı almıştım.Bu noktada domuz eti yemeği tercih etmiyorsanız dikkatli olmanız gerekiyor. Avrupada domuz eti müthiş kullanılıyor ve siz bunun içinde domuz yoktur be dediğiniz şey de bile domuz eti olabiliyor.Bu yüzden siz de bagetlerinizi alırken sorun. Benim bagetimi ısıtmalarını rica etmiştim ama kesinlikle kabul etmediler.Üzerine para vereyim ısıtın dedim yine de Kabul etmediler.Bu bagetin soğuk sandviç olduğunu ve ısıtamayacaklarını söylediler.Ben tabii yine sinirlenmiştim ama sesimi çıkarmadım.

paris-hakkindaki-dusuncelerim-58b70c3712

(kaynak:https://pixabay.com/tr/paris-fransa-eyfel-kulesi-gece-1836415/)

Mimari yapıların güzellikleri gerçekten görülmeye değer. Eyfel kulesi manzaralı bir central parkta oturmakta çok eğlenceli.Hele yanınızda sevdiğiniz bir yol arkadaşınız var ise her şey daha da güzel.Bu central park yakınlarında insanlar ticaret yapıyorlar.Bir çok sokak satıcısı görebilirsiniz. Eyfel kuleli anahtarlıklar her yerde. Beş tane anahtarlık bir euro.Bu da yine şaşırdığım bir fiyattı.Gerçekten çılgınlar gibi ucuz. Ben hava çok güneşli olduğu için bir hasır şapka almak istemiştim.Şapkaya on beş euro dedi.Ben hemen euroyu çarptım ettim çıkan Türk lirasını görünce yok yok kalsın moduna girmiştim ama satıcı da satmak istiyordu bu yüzden on iki euroya indirdi.Yanımdaki hollandalı erkek arkadaşımda tamam ben alacağım sana dedi.Hemen ödedi on iki euroyu.Ben aslında onu on euro yapardım ama neyse.

Paris hakkındaki düşüncelerime,deneyimlerime burada son verdirmeden önce bir de güzel bir anımı anlatayım: Eyfel kulesinden dönerken metro durağında kimsecikler yoktu ve bir evsiz önümüzü kesti.Fransızca bir şeyler söyledi.ben hemen çantama yapıştım tabii sonra kendimden utandım ama neyse. Biz de ingilizce anlamıyoruz falan dedik.Adam da madam hat dedi.Bir baktım o ileriden aldığım hasır şapkam uçmuş arkama düşmüş.Hemen şapkayı aldık ve çok teşekkür ettik.Tabii ki hemen bizden bozukluk istedi biz de verdik. Sonuçta şapkamı söyledi bana adamcağız bir kaç bozukluk versek sorun olmazdı hem vermeseydik belki kötü sonuçları da olabilirdi.

Neyse iyisi kötüsü derken Paris hakkındaki düşüncelerimin sonuna geldik. Bir sonraki şehir hakkında düşüncelerimi okumaya davetlisiniz Hoşçakalın!

NOT: Bu blog hakkındaki düşüncelerinizi, eleştirilerinizi ve önerilerinizi yorum olarak yazarsanız sevinirim.Ayrıca eklememi istediğiniz bir şeyler var ise de eklemekten memnuniyet duyarım. 



Fotoğraf galerisi


Burada (Paris) yaşadığın Erasmus deneyimini paylaş!

Paris yerini bir yerli, gezgin veya değişim öğrencisi olarak biliyorsan... Paris hakkındaki düşüncelerini paylaş ! Farklı özelliklerini puanla ve tecrübelerini paylaş!

Deneyim ekle →

Yorumlar (0 yorum)



Hesabınız yok mu? Kaydol.

Biraz bekleyin lütfen

Koşun hamsterlar! Koşun!