Hollanda'nın eski ve yeni alışılmadık Mimarisi

     Hollanda yolcuları,

   Kuzey'in kültürel anlamda sizi fazlasıyla doyuracak, mimarisiyle şaşırtacak ,havasıyla ıslatacak, bisiklet yollarıyla gezdirecek bir deniz ülkesi burası. Balıkları çok lezzetli ve uygun fiyatlı. Ekim ayı gibi, hava soğuk oluyor ve  benim gibi sıcak hava insanı bir Doğu Akdenizli için alışması  zor koşulları var havanın.

2015 yılının güz döneminde  Erasmus öğrencisi olarak Erasmus'un doğduğu  kent olan Rotterdam'a gittim. Codarts Sanat Ünversitesi, Dans öğretmenliği bölümüne misafir öğrenci olarak kabul edildim. Codarts, Şehrin göbeğinde tren-metro istasyonun hemen yakınında konumlanmış. Okulun mimari yapısı da çok ilginç.

Uzun uzuun yürüyen merdivenlerle ilk katına ulaştığınız bina , bana öyle ilham oldu ki ordaki deneyimime dair iki kısa film yaptım. Linklerini hemen ekliyorum:

https://www.youtube.com/watch?v=dF4mo3N5a78&t=301s

https://www.youtube.com/watch?v=qyoiGlmZFWs

Bu kısa ve deneysel filmlerdeki amacım, okulun bana ilham olan merdivenleri ve şehrin hızlı yaşamına değinmek. Hızlı diyorum çünkü Hollandalılar çok programlı ve gün içinde sürekli bir etkinlik ,iş, okul, ikinci okul, çeşitli aktiviteler gibi her daim yoğunlar. Bir 15 dakika görüşme için bile akranınızdan randevu alarak görüşebiliyorsunuz! Zamanın değerine gösterilen saygı beni çok mutlu etti. Doğrusu kendi ülkemde ne yazık ki bu konuda öyle bir hassasiyet yok.

Rotterdam ikinci Dünya Savaşı'nda çok zarar görmüş. Banliyo gibi evler ya daracık girişleri olan bitişik 2,3 katlı binaların duvarları ısı yalıtımı amacıyla asbestli olabiliyor. Isıl enerjiye maruz kalmadıkça açığa çıkmıyor bu madde. Ancak uzun süre ortamında solunum bir süre sonra kansorejen etki yapabiliyor. Belediyeler, savaştan sonra hızlıca, barınak ihtiyacını karşılasın diye inşa edilmiş bu evlerde keşif yapıyor ve oturanları muhakkak  bilgilendiriyor. Bu mühim detay dışında, Şehir yeniden inşa edilirken her yer postmodern mimariye göre yapılanmış. Bu nedenle asimetrik yapılar, alışılmadık geometrik formlar, iddialı renklerde binalar, özekllike bol bol kırmızı pencere detayı görmek şehrin dokusunu bambaşka hale dönüştürmüş.

Rotterdam'da Erasmus Köprüsü'nü görmeden dönmeyin. Blaak bölgesinde sarı renkli kübik evlerle karşılaşacaksınız. Bu evlerin hemen arkasında açık hava deniz müzesi bulunuyor. Farklı gemiler kayıklar hep burada. Çevresinde ise birçok kafe var bu manzarayı gören.Blaak'ta gezilecek çok yer. Kocaman camekan bir bia olan Market, yine burda. İçinde envai çeşit çay baharat, şarküteri,meve sebze, dünya mutfağından ürünler, çiçekçiler bulabilirsiniz.

 Rotterdam'da kiralar 400 eurodan başlıyor. Ben kalacak yer işini metro ile yaklaşık yarım saat uzaklıkta olan ve kiraların biraz daha uygun olduğu Schiedam ilinde kalarak çözdüm. Schiedam, merkezinde tarihi dokusu bozulmamış pastoral bir manzaraya sahip. Şehri bir göl, boylu boyunca dolaşıyor. Farklı bir çok kültüre ev sahipliği yapan Hollanda'da aniden Rio Karnalı2ndan fırlamış bir kutlama alayına da şaşırmayın! Schiedam'ın Su değirmenleri ise; Amsterdam'daki yel değirmenleri Zaanse Schans kadar  ünlü değil belki ama görünce güzelliklerine  dayanamayıp bir de resmini yaptım bu su değirmenlerinin. 

Bu su değirmenleri, Şehrin özel içkisi Jenever üretiminde kullanılan tahılları sulama için kullanıyor. Bunu öğrendiğimde Jenever'in ne olduğunu, tadını , öyküsünü merak ettim ve bir de müzesi olduğunu öğrenip soluğu müzede aldım. İçine sadece Kuzey ülkelerine has Jenever Böğürtleni de ekleniyor. Müzede 2.Dünya Savaşı'ndan bekletilen Jenever'ler bile var. Tatmak isterseniz müzenin ikinci katındaki Bardan ufak bir ücret ödeyerek tadabilirsiniz. Jenever Üretimi de yapılan müzede , içkinin nasıl üretildiğini aktif bir fabrika çalışırken gezebiliyorsunuz. Bu anlamda aktif bir müze-fabrika olması gerçekten çok özel. Dilerseniz hediyelik de alabiliyorsunuz. Hollanda gezmek için harika bir ülke. Ne olur Amsterdam'ı, Müzelerini ,envai çeşit lezi mi leziz peynirlerini tatmadan dönmeyin.

Sağlınıza...

Nezihe Karakaya