Have you made up your mind about your destination? The best accommodation deals are being booked fast, don’t let anyone keep ahead!

I want to find a house NOW!

İtalya'da Keşif

Tarafından yayınlandı flag-tr Zeynep Dağdeviren — 6 yıl önce

0 Etiketler: flag-it Erasmus Deneyimleri Roma, Roma, İtalya


Bu yazımda sizlerle sınırları dahilinde harcadığınız her bir saniyeye kesinlikle değecek güzellikte bir ülke olan İtalya'dan bahsetmek istiyorum. Doğa, tarih, sanat, zanaat, lezzet, deniz, güneş, kum, kaplıca, kayak, agroturizm, ne ararsanız var burda bir turist için. 

Ancak turist olarak İtalya'ya gitmek istiyorsanız unutmamanız gereken en önemli şeylerden biri İtalya'nın yılda yaklaşık 40 milyon turist alan ve bundan sebep turiste doymuş bir ülke oluşu. Beğendiğiniz bir malı ellediğinizde esnafın elinize vurup bağırıp çağırması işten bile değil o yüzden. Yine unutulmaması gereken bir şey her ne kadar ''Aman da ne kadar birbirimize benziyoruz, canım.'' diye anlata geldiğimiz İtalyanlar'ın aslında gayet de kurallara bağlı ve canları kıymetli vatandaşlar olduğu. Hani misal böyle önünüze gelen esnafla pazarlık yapabileceğinizi, yardıma ihtiyacınız olduğunda insanların yanınızda biteceğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz yine. Ha belki uzun süre içlerinde yaşayıp dillerini konuşabiliyorsanız durum değişebilir, o kadarını bilemeyeceğim.

Yalnız bu söylediklerim ülkenin kuzeyinden güneyine doğru azalmaya başlıyor. Ülkenin kuzeyi özellikle sanayi açısından oldukça gelişmiş olduğu için çok daha zengin, güvenli ve düzenli. İnsanları da daha kibar, çalışkan, yasalara uyan tipik avrupa vatandaşı profili çiziyor. Mussolini'den ötürü İtalya'yı milliyetçi bir ülke sananlar fena halde yanılır zira tam tersine ülkede daha çok hemşirecilik hatta şehirler içinde semt ve mahalle milliyetçiliği yaygın. Hatta bu sebeplerle büyük bir grup ülkenin güneyinin kuzeyin vergilerini sömüren bir mafta yuvası olduğunu düşünüyor ve ülkenin ikiye ayrılması gerektiğini savunuyor. Mafya demişken, bugün aslında Sicilya'ya sıkışmış durumda mafya daha çok. Napoli'de bile mafyadan ziyade dolandırıcılık var diyebiliriz.

Hayat genel olarak pahalı. Turiste hayli hayli pahalı. O yüzden hazırlıklı gitmenizi öneririm, ortada kalmak hoş olmayabilir. Yemek konusunda damak tadımıza çok ters şeyler yok. Ancak domuz eti tüketimi çok yaygın. Domuz eti yememek konusunda hassassanız ''Carne di maiale?'' ya da kısaca ''Maiale?'' diye sorduğunuzda 'no' cevabı alırsanız saldırabilirsiniz. Tatlılar konusunda da tam bir dondurma cenneti diyebilirim İtalya için. Roma Dondurması diye bir şey yokmuş gerçekte ama İtalyan dondurması diye bir şey var kesinlikle! Yiyecek içeceklerle ilgili ekleyeceğim son şey ise buranın tam espresso manyağı bir ülke olduğu. Kahve istediğinizde önünüze koyacakları espressodur çünkü kahveden anladıkları espressodur. Bu memlekette böyle bildiğin cumbul cumbul sulu filtre kahve içmek istiyorsan 'kafe amerikano' diye isteyeceksin. gerçi onu da bildiğin espressonun içine su katarak hazırlıyorlar.

İtalya, sağlık ve eğitimin halen devlet garantisi altında olduğu bir sosyal devlet anlayışına sahip. Sağlık sigortanız olmasa bile istediğiniz bir devlet hastanesine gidip 35 euro karşılığında muayenenizi olursunuz. Hatta yıllık geliriniz 20,000 euronun altındaysa bu 35 eurodan da muaf tutulursunuz. Ayrıca sağlık sistemi bizdeki gibi curcuna değildir. Acil durumlar hariç önce paşa paşa kayıtlı olduğunuz mahalledeki aile doktorunuza gidersiniz, o da sizi ilgili doktora yönlendirir.

İtalya'da zorunlu temel eğitim liseye kadar. Orta okulu bitirdikten sonra devam etmek istemezseniz etmiyorsunuz. Liseler 5'er yıllık liseyi bitirmek için dünyadaki tüm İtalyan liselerinde eşzamanlı olarak yapılan bir yeterlilik sınavını vermek gerekiyor. Bu liseler dışında Vatikan'a bağlı, paralı liseler de var. Genelde başarılı olamayacağı anlaşılan çocuklar, aileleri de zengin ise bu okullara gönderiliyor. İtalyan gençleri için tüm temel eğitim hayatları boyunca serbest kıyafet uygulaması var.

İtalya'da üniversiteler de öğretim üyeleri de Türkiye'nin aksine özerk. Yine vakıf üniversitesi çok az. Üniversite sınavı yok. onun yerine lise bitirme sınavına göre üniversitelere başvuruda bulunuluyor. Bir de bunun dışında sembolik bir yetenek sınavı var. İtalya'da üniversiteye girmek değil, ordan çıkmak mesele. lisans eğitimi belli bir standart yılla değil, belli sayıda sınavla sınırlandırılmış. Misal mimarlıkta okuyorsanız aşağı yukarı 35, tıpta 60 sınav vermeniz gerekiyor. Hocalar tamamen özerk olduğu için sınav tarihlerini kafalarına göre belirliyorlar ve tek bir sınavınız kalmış olsa dahi hoca 2 yıldan önce o dersin sınavını yapmayacağını söylüyorsa paşa paşa 2 yıl bekliyorsunuz mezun olmak için. Ha aslında bu da tam olarak mezun olmak için yeterli değil zira bütün bu sınavları bitirdikten sonra birinci sınıftan itibaren aldığınız bütün dersleri kapsayan ve kitaplarınızla girebileceğiniz 7 saatlik bir yeterlilik sınavı yapılıyor. Harçlar 800 ila 2000 avro arasında ve gelir seviyenize göre devlet bunun tamamını karşılayabiliyor. İtalyan üniversitelerinin diplomaları nerdeyse bütün dünyada geçerli olduğu için çok sayıda yabancı öğrenci de ağırlıyorlar. 

Askerlik, İtalya'da 83'e kadar doğumlu olanlarda 12 ay uzunluğunda ve zorunlu, sonrası için gönüllü. İsteyenler sivil bir şekilde kamu hizmeti de yapabiliyor. Bu da genelde sabah 8 - akşam 5 memurluk tarzı bir şey oluyor. Bunun dışında orduda maaşlı profesyonel askerler var.

İtalya'da halen haftalık 40 saatlik mesai var. Bunun üstüne günde en fazla 2'şer saat fazladan eklenip haftada maksimum 50 saat çalışılabiliyor, daha fazlası yasak. İşsizlik oranı %30 ancak bu %30'un %40'ının kaçak işlerde çalıştığı tahmin ediliyor. devlet daireleri 8-8:30 gibi açılıyor ve 2'ye kadar halka hizmet veriyorlar. Ondan sonrasında memurlar halka kapalı çalışıyorlar. Bir devlet memurunun yıllık geliri ortalama 17,000 avro. Anayasasının ilk maddesi ''italya cumhuriyeti, işçi hakları üzerine kurulmuş bir cumhuriyettir.'' olan bir ülkeden beklenecek şekilde sendikacılık çok yoğun hatta mecburi. Bunda uzun yıllar siyaset sahnesinde kalmış komünist partilerin payı da büyük. 
İşyerlerinde takip amaçlı kart sistemi uygulanıyor ama kamera sistemi özel hayata müdahale kapsamında olduğu için üretimin yapıldığı kurumlarda yasak. İşçi haklarının bu kadar sıkı sıkıya korunuyor olmasından dolayı mobbing davaları da çok yaygın. Ancak yakın geçmişte bunu en çok suiistimal eden göçmenler türkler olduğu için türkler'e profesyonel yaşamda kötü gözle bakılır olmuş. 


Çalışanların yıllık 32-33 gün kadar izin hakları var. Bunu da genelde sıcaklarda verim düştüğü için ağustos ayında kullanmayı tercih ediyor İtalyanlar. Yani ağustos ayında ölü bir ülke diyebiliriz İtalya için. Hayat ne kadar pahalı olsa da tatillerinden ve her hafta bir kere dışarda akşam yemeği keyiflerinden ödün vermiyor italyanlar.
Emeklilik yaşı hala kadınlarda 60, erkeklerde 65 ama kadınlar için bu yaş da 65'e çekilmek üzere yakın gelecekte. Sebebi ise bütün avrupa'nın malumu genç nüfus krizi.

Makul bir semtteki 80-90m²'lik bir evin kirası ortalama 800 avro. Zaten 100m²'nin üstündeki evler lüks kategorisine giriyor. 

Ülke parlamenter sistemle yönetiliyor. Seçim barajı şu an için %4. eskiden baraj daha düşükmüş ama 1-2 koltukla parlamentoya girip birbiriyle çekişen 7-8 sol partiden dolayı baraj %4'e yükseltilmiş. Milletvekilleri yüzer tane korumayla gezmek yerine bisikletle, metroyla parlamentoya gidip geliyorlar roma sokaklarında. Bizdekinin aksine başbakan Berlusconi'nin makam aracı için yollar kapanmıyor. Zaten başbakanlık binası da tam karşısındaki meydanda çoluk çocuğun top konuşturabileceği şekilde rahat bırakılmış, güvenliğin abartılmadığı bir bina.

Ülke içinde ulaşım hemen hemen bütün avrupa ülkelerinde olduğu gibi trenle sağlanıyor. Tren istasyonu olmayan kasabaların sayısı bile bir elin parmaklarını geçmez. Son teknoloji internet bağlantılı vs. hızlı trenlerle 7 saatlik milano-roma arası 2.5 saate indirildiğinden beri Alitelia ekonomik krizde. Bizdeki gibi yolcu otobüsleri sadece turist taşımak için kullanılıyor. Demiryolu dışında bütün italya zamanında mussolini'nin emriyle kuzeyden güneye boydan boya otobanla döşenmiş. Şehir içinde ise metro, tramvay, otobüs vb. ulaşım araçları kullanılıyor.

Üniversite sınavı mimarlık, tıp, mühendislik gibi kontenjan hakkı olan fakültelerde kontenjandan fazla talep olursa -ki genelde böyle oluyormuş- yapılıyormuş. Bizdekinden farklı olarak her üniversite kendi sınavını yapıyormuş ve bizdeki gibi zor bir sınav değilmiş. Sonrasında üniversitede bizdekinin aksine yılda 1 ya da 2 sınav değil tam tersi çok daha fazla sınav hakkı varmış. Sene içinde bir dersten 5-6 tane sınav şansına sahip olabiliyormuş bir öğrenci hatta belli bir imza sayısına ulaşılırsa yeni sınav eklenebiliyormuş. Yani ertesi seneyi beklemek yerine yıl içinde bir çok şansa sahipmiş öğrenci. İşsizlik oranı da %8,4'müş. kaçak çalışanların çoğu kaçak göçmenlerden oluşuyormuş.

Gayet ucuz kozmetik malzemeleri bulabiliyorsunuz. Hem dünya çapında markalardan hem de yerel küçük markalardan. Yerel markaları kesinlikle tavsiye ederim. Ayrıca çok hoş parfümler de yapıyorlar.

Onun dışında giyim, ayakkabı, saat vs. aşırı pahalı. Milano'da made in turkey, made in prc, made in sri lanka yazan giysileri eşek yükü paraya satıyorlar. Ama Milano'nun ara sokaklarında küçük dükkanlarda gayet uygun fiyata ayakkabı bulunabiliyor. Ve en güzeli 41 numara ayakkabıyı çok rahat bulabiliyorsunuz burada, en ücra dükkanda bile. 

Ve insanlar... Tahmin edebileceğiniz gibi türklere çok fazla benziyorlar ama sadece dış görünüş olarak. Belki renkli gözlü insan biraz daha fazla gibi ama genel olarak bakınca İstanbul'da göreceğiniz ortalama bir insan kalabalığına benziyor. Karakter olarak ise sınırlarını asla aşmayan insanlar. Mesela konuşurken çok sıcak sempatik ama gerekmediği sürece soru sormuyor, gereksiz muhabbetlere girmiyorlar. Akşam dükkanlar 7:30'da kapanıyorsa 7:31'i beklemiyorlar. Özel hayatla iş hayatının sınırlarını gayet net tutuyor ve hayattan keyif alarak yaşıyorlar. Erkekleri tip olarak türk erkeğine benzemekle birlikte çok daha bakımlılar. Hepsi spor yapıyor ve iyi giyiniyor. Kadınları da böyle. daha hiç aşırı kilolu insan görmedim, en fazla balık etli, o da gerçek anlamında, yani 4-5 kilo fazlası olan insan gibi. obez insan yok, olanlar da polonyalı filan. Çok şaşırtıcı bir eşarp/fular çılgınlığı var burada kadın erkek kimse boynunda fular olmadan sokağa çıkmıyor sanki. Erkeklerine dönersek kesinlikle filmlerde gördüğünüz sokaklarda hatunlara laf atan o yapışkan yılışık tipler değil. nerede duracağını biliyorlar. İlgi görmeyince olgunlukla karşılayıp saçma hareketlerde bulunmuyorlar. kızları da çok hoş kanımca. Genelde ince ve oldukça bakımlılar, çok iyi giyiniyorlar ve giydiklerini kendilerine yakıştırmayı çok iyi beceriyorlar.

Dillerine gelirsek italyanca çok rahat anlaşılabilen bir dil. İngilizce bilen ve yabancı dillerle ortalama seviyede ilgili biri konuşulan konunun ne olduğunu çok rahat anlayabiliyor. Zaten onlar da size inatla italyanca konuşuyorlar. Anlamadığınızı görünce aynı şekilde italyanca ama daha yavaş olarak tekrarlıyorlar. Şaşırtıcı ama cidden işe yarayabiliyor.

Yabancı çalışan çok fazla. her sokakta bir çinliyle ya da pakistanlıyla karşılaşabiliyorsunuz. Ayrıca yabancılar gayet önemli pozisyonlarda çalışabiliyorlar. 

Onun dışında ergenler aynı derecede sinir bozucu, itciler de türkiye'dekilerle aynı. Bu iki grubun karakteri evrensel galiba zaten.



Burada (Roma) yaşadığın Erasmus deneyimini paylaş!

Roma yerini bir yerli, gezgin veya değişim öğrencisi olarak biliyorsan... Roma hakkındaki düşüncelerini paylaş ! Farklı özelliklerini puanla ve tecrübelerini paylaş!

Deneyim ekle →

Yorumlar (0 yorum)



Hesabınız yok mu? Kaydol.

Biraz bekleyin lütfen

Koşun hamsterlar! Koşun!