Cafe y Tapas

Burası Madrid'de restoran/kafe zinciri olan Cafe y Té isimli bir yer. Diğer şehirlerdeki Starbucks ve Costa Coffee'ler gibi yaygın bir zincir. Yanlış hatırlamıyorsam evimin etrafında yürüme mesafesinde bunlardan dört tane bulunuyordu ve eminim ki abartılı bir rakam söylemiyorum!

Bu restoran zinciriyle ilk tanıştığımda bütün sabahımı ev aramakla geçirmiştim. Doğal olarak yemek yemek için oldukça heyecanlıydık ve sıcak güneşin altında yürürken bir yerlerde durup bir şeyler yemek istedik. Bizi ilk çeken mekan Cafe y Te oldu çünkü yanlış hatırlamıyorsam ingiliz veya amerikan kahvaltısı seçenekleri vardı ki bu da tam hız dalış yaptığımız yeni maceramızda bize evdeymiş hissi verebilecek bir seçenekti!

Ben favorim olan ispanyol omleti, sarımsaklı mantar ve yanında biraz ekmek ve zeytin yağlı domates sosu sipariş ettim. Yediklerim genel olarak lezzetliydi ama öyle aşırı derecede etkileyici de değildi. Yani geldiğim yerdeki insanlara bahsedeceğim bir şey değildi ama yakın zamanda tekrar oraya gitmekten geri durmadım.

Hoş, haftalık Gran Via vitrin gezmemize çıktığımızda Sol ve Gran Via arasındaki sokakta (maalesef yerliler arasında fuhuş sokağı olarak bilinir! ) aynı zincirin başka bir versiyonu olan ama adı Cafe y Te değil de Cafe y Tapas bir restoranı var.

Mekan dışarıdan tüm o vintage tarzı mobilyalarıyla ve kapalı dış mekanıyla parlak ve şık görünüyor. Soğuk günlerde dışarıda oturmak isteyen müşterilerine battaniye de temin ediyorlar ve bu bana çok samimi hissettiriyor. Bu mekanın önünden son geçtiğimizde paraya kıyıp bir kahve içmek için içeriye girmeye karar verdik.

Tabii ki kahve fikri kısa süre içinde tapasa döndü ve mekandan ayrılmak istemedik. Menüdeki fiyatlar, Madrid'teki diğer tapas barlarla karşılaştırınca epey yüksek ama yemekler o kadar iyi ki kesinlikle buna değiyor.

Aleesha ve ben bir porsiyon albondigas (köfte), yanında mini patatas frites (patates kızartması) ve biraz calamares (kalamar)söyledik. Aleesa kendi için ekstra olarak yengeçli ekmek ve yanında bir çeşit sos söyledi.

Yemeklerin sunumu kusursuz: sunum konusuna oldukça kafa yordukları besbelli. Köfteler şirin mi şirin mini bir güveçte, kalamarlar şişe batırılmış şekilde içi sosla dolu derin bir kasede lezziz bir sosa bulanmış bir şekilde geldi.

Yemeklerin gelmesi ve sipariş vermek için çok fazla beklemek zorunda kalmadık ayrıca çalışanlar oldukça misafirperver ve arkadaş canlısıydı. Bizimle İngiltere hakkında muhabbet ettiler ve ispanyolcamızı geliştirmemiz için bizi yüreklendirdiler.

Restoranın iç dekorasyonu Londra'da rastlayabileceğiniz popüler barları anımsattı. Birbirine uymayan farklı boyutlardaki masa ve sandalyeler mekanda oluşturulan atmosfere tam olarak oturmuş. Makan oldukça rahatlatıcı ve dinlendirici bir ortama sahip, sanırım buranın neden hep dolu olduğunu şimdi anladım. Maalesef restoran Madrid'in Red Light District'inde bulunuyor. Ama restoran yolun sonundaki polis karakoluna yakın olduğu için yemek yerken bir yandan da sokaktaki şovu izlemek zorunda kalmıyorsunuz.

Yemekler lezzetli ama öğrenciyseniz mekan sizin bütçeniz için pek de iyi olmayabilir çünkü bir bardak kola bile 3, 45 euro! Galiba en iyisi aileniz sizi ziyarete geldiğinde oraya gitmek. Her şeye rağmen soğuk bir kış gününde bir şeyler içmek veya bunaltıcı yaz sıcağında biraz rahatlamak için akılda tutulması gereken bir mekan.