Dünyadaki En Güzel Şehir

Giriş

Her şey 5 yıl öncesine geri döndü, Türkiye'ye geldiğim ilk zamana yani ilk Erasmus deneyimime. Romanya'dan İstanbul'a otobüsle geldiğimi hatırlıyorum. Çok uzun bir yolculuk değildi. Yaklaşık 18 saat sürdü. Sınırlar genellikle sıkıcı görünüyorlardı ve bazen orada olmak korkutucuydu ama Bulgaristan'dan Türkiye'ye girdiğim sınırı asla unutmayacağım. Hafızama kazılı bir resim olarak hep kalacak. Türkiye'ye ilk girdiğinizde samimi bir şekilde karşılanıyorsunuz. Dünyanın en büyük şehrine hoşgeldiniz gibi bir şey diyordu.

O günlerde dünyadaki zengin çocukların yer aldığı bir televizyon programı izlemeye başlamıştım. Hikayelerden birindeki ünlü çocuk Türkiye'deki en eski ailelerden birinden geliyordu. Aslında New York'ta yaşıyordu ama doğum yeri İstanbul'du ve programın ilk sezonunda genellikle geri dönüyordu. Tesadüf ya da değil, onu izlerken İstanbul'a olan gezimi ve ziyaret ettiğim mükemmel yerleri hatırladım. Buna ek olarak, booking.com'u açtım ve gelecek gezimi Eylül'ün sonunda İstanbul olarak ayarladım.

İstanbul'u dünyanın ötesinde yapan bir şeyler var ve bugün oradaki deneyimimi sergilemek ve size başlıca turistik yerleri göstermek istiyorum.

Başka bir şehir

İstanbul benim şahsi fikrime göre Türkiye'nin bir parçası olarak düşünmek zor. Demek istediğim, tabii ki de Türkiye'de ve eskiden Türkiye'nin başkentiydi ama ülkenin geri kalanından çok farklı. Biraz Hong Kong'a benziyor, bağımsız ve herhangi bir şekilde makul. Kültürler ve dinin içerisinde hareket etme özgürlüğü, farklı insanlar, çeşitlilik. Türk ya da İslam şehrinden daha çok bir Avrupa şehrine benziyor.

Şu andan itibaren, Türkiye'de bir çok şehri gezdim ve gördüm. Bu yerlerin herhangi bir şekilde nasıl farklı olabildiklerini mümkün olduğu hakkında açık bir fikir beyan edebilirim. İnsanları hiç bu kadar özgür görmemiştim, bana Paris ya da New York sokaklarında yürüyormuşum fikrini veriyordu. Müslüman bir ülkede olduğuma dair en ufak bir fikir vermiyordu. Sokaklarda gey insanlar, kendilerini kıyafetleriyle ifade edebilen insanlar, mutlu insanlar, dünyadaki bütün milletlerden insanlar gördüm.

Ama olabileceği kadar güzeldi, çünkü hiç uzun bir süre bu şehirde yaşamadım sadece kısa tatiller ve geçiş için. Tabii ki bir sürü aktivete yaparak daha inanılmaz olurdu ama şehir sizi çok yorabilecek ve para harcamanıza neden olabilecek kadar hareketli. Şehir çok kalabalık. Trafik en büyük problem ve bugünlerde en büyük terör saldırısı oranına sahip.

Eski yapılara ziyaret

İlk seferimde Muhammet'le birlikte gitmiştik. Bu yılın başındaydı sanırım Ocak'ın sonuna doğru. İstanbul'dan Bükreş'e bağlantılı bir uçuş aldığımızı sanıyorum. Böylece, İstanbul'da 3 gün geçirebilecektik. Evet, doğru, bu yıl ki ilk saldırıdan sonra, Sultan Ahmet Camii'sinde olan Almanya'dan birkaç insanın öldüğü saldırı.

Trabzon'dan İstanbul'a bir uçuş aldık. Biletimizi Onur Air'den aldık. Türkiye'de düşük ücretli bir havayolu şirketi. Genellikle Türkiye içerisinde uçuşlarını gerçekleştiriyor. Onlarla mutlu bir şekilde uçtuğumu söyleyemem çünkü çok kötüler, kötü servisleri var ve uzun uzun rötarları oluyor. Tam olarak 3 saat bekledikten sonra uçağımıza oturabildik ve kalktı. Diğer bir saat de bekleme alanında bekledik. Bir daha asla bu havayoluyla uçmayacağım. Küçük bir tavsiye, Eğer Türkiye içinde uçmak istiyorsanız Pegasus Havayolları'nı kullanın.

Hikayeye geri dönersek, İstanbul'a akşam gibi vardık ve otele doğru yola koyulduk. Varacağımız yere gidene kadar 3 tane metro değiştirdik. Biz ayrılırken Trabzon'da bir sürü kar ve soğuk bir kış günü vardı ama İstanbul'a geldiğimizde hava güneşli ve güzeldi.

Otelimiz en popüler yer olan Fatih'teydi çünkü bütün ünlü turistik yerleri orada bulabilirsin. Bu yüzden iyi bir tercih. Genellikle otele çok para vermekten hoşlanmam ama asla 4 ya da 8 kişiyle oda paylaşacağım bir hosteli ucuz bile olsa tercih etmem. Bu yüzden her zaman iki kişilik oda ya da son dönemlerde apartman rezervasyon ettiriyorum çünkü bu yol daha rahat ve kendi alanıma ihtiyacım var.

Otel'in adı Şehir Old City ve hatırladığım çok güzel bir Boğaz manzarası vardı. Denize yakındı. İki gece için kahvaltısız 50 euro ödedik. Her katta ortak banyolar vardı. Küçüktüler ama güzel ve temizdiler ve en önemlisi iyi bir Wi-fi bağlantıları vardı.

Yerleştikten ve biraz dinlendikten sonra biraz şehri gezmeye ve çevrede neler olduğunu görmeye karar verdik. Söyle ve yap, şehir içinde gezinmeye ve karar vermeye zaman yok. O zamanlar müze kartım yoktu bu yüzden her müze için giriş parası vermek zorunda kalmıştım.

Emin olun ki, eğer Türkiye'de Erasmus öğrencisiyseniz bu kartı almalısınız çünkü bu kart size bir yıl boyunca bütün müzelere ve manzaralara ücretsiz giriş hakkı veriyor. Bomba bir şey gerçekten. İstanbul'a geri dönerken, bunu kullanabilmek için bekleyemedim.

Aspendos antik tiyatrodayken almıştım. 20tl'ydi ama buna değer. O zamandan beri Alanya'da bu kartla bir sürü yer gezdim ve mükemmellerdi çünkü genellikle giriş ücretleri Türkler için yabancılara göre daha ucuz böylece ekstra ücret ödemek istemeyeceksin.

Bu İstanbul'da bir takım ziyaret edilmesi gereken müzeler listesi:

• Askeri Müze
• Deniz Müzesi
• Oyuncak Müzesi
• Modern Sanat Müzesi

Eğer müze kartınız varsa, hepsine ücretsiz girebilirsiniz. Eğer ücret çok fazla değilse örneğin; Modern Sanat Müzesi'nin girişi 18tl yani çok fazla. Müze kartını kullan! Ya da öğrenci indirimini ama yabancıları kabul ettiklerinden emin değilim. Ama bazen eğer Türk arkadaşınızla giderseniz, onlarla konuşup sizin de öğrenci olarak girmenize izin verebilirler.

Tabii ki bir sürü müze var ama daha önceki neden askeri ve ordu müzlerini en çok sevidiğim müzeler olduğunu anlattığım postumda da yazdığım gibi bunlar benim favorilerim.

Sultan Ahmet Camii

İstanbul'un en önemli sembolü ve dünyadaki şehrin resmi. Her zaman İstanbul'u googleda aradığınızda göreceğiniz fotoğrafların çoğu bu mükemmel mimariden olacaktır. Dışından içine kadar harika bir yapı. Giriş ücretsiz ve kadınlar içeri girmeden önce saçlarını kapatmalılar. Yanınızda örtü götürmek zorunda değilsiniz, girmeden önce onlar size bir tane veriyorlar.

Sultan Ahmet kadar mükemmel olmasa da Ayasofya da karşılaştığım diğer mükemmel camii. Ama diğer camiinin ücretsiz girişi var, bununsa eğer yanlış hatırlamıyorsam 25 tl'ydi.

Ayasofya Camii

Sultan Ahmet Camii'ne geri dönersek, size içinden benim çok beğendiğim fotoğrafları göstermek istiyorum. Bence, görülecek çok bir şey yok belki çünkü dünyayı gezdim ve beklentimin çok büyük yerler gördüm ama beklediğim kadar beni etkilemediler.

Camii artık mavi değil!

Camii'nin içi

Sultan Ahmet Camii'sinin girişindeki tasarım

Yeni Camii

Ondan sonra camiler kısmındayken, otelimize yakın ilginç bir camiyle karşılaştık. Ona Yeni Camii diyorlardı. Baharat Çarşısı'na yani Mısır Çarşısı'na yakındı.

Bütün gün yeni yerleri dolaşırken ve görürken her zaman çabuk durabileceğin en iyi ara Starbucks'ta verilir. Özellikle kışın nane çayı içebilirsin. Benim favori mekanım Taksim Meydanı'nda olan.

Evet yani, İsmim Latisha olmasına rağmen, bu çocuk her seferinde adımı Natasha ile bir şekilde karıştırıyor ama teşekkürler. Nane çayı her zaman mükkemmel. Seni affediyorum.

St. Antoine Kilisesi

Beni kelimelerin ötesinde etkileyen ilgi çekici bir Katolik Kilisesi'yle Taksim Meydanı'na yakın bir yerde karşılaştım. Öncelikle, Notre Dame'a benzeyen olağanüstü bir tasarımı vardı. İkincisiyse, girişe yakın yerleştirilmiş mükemmel ögeler. Malesef, fotoğraf çekemedim ama benim için daha iyi oldu çünkü onu tekrardan hafızamdan çağırıp, sakinliğimle karıştırıyorum. Bir takım ögeler Yunanistan'a geçmeye çalışırken suda boğularak ölen Suriyeli mültecilere aitti. Bazı ögelerde ise küçük bir ceket ve küçük bir kızın oyuncağı fotoğraf olarak sergileniyordu. Bunlar tatilde ya da geziniz boyunca görmek isteyeceğiniz şeyler değil ama bazen etrafımızda olan şeylerin farkında olmamız gerekiyor.

St. Antoine Kilisesi'nde Papay'nın geçmişteki fotoğraflarını ve İstanbul ziyaretinin fotoğraflarını gördüm. Aslında Elazığ'dan getirilen büyük bir kaya üzerine sergilenen heykelini yukarıdaki resimde görebilirsiniz.

Kapalı Çarşı

İstanbul'da görülmesi gereken simgesel bir yerle devam edelim. Kapalı Çarşı'ya gitmiştik ki bence İstanbul'da görülmesi gereken bir yer. Orada ilk kez bulunmuştum ama söyleyebilirim ki Kapalı Çarşı öyle düşündüğüm kadar da büyük bir yer değildi. Ama içerisinde bir sürü altın vardı.

Kapalı Çarşı'nın ana girişi

Çarşının içi

Tüyo olarak, pazarın içinde almak isteyeceğiniz bir sürü şey bulabilirsiniz altından sahte marka kıyafetlere, halıdan ev süslerine ve yiyeceklere kadar herşeyi. En önemli şey, eğer yabancısıysanız ücret konusunda her zaman pazarlık edin. Tabii ki, size ürünün ne kadar özel olduğuyla ilgili hikayeler anlatarak satmaya çalışacaklar ve bu en iyi fiyat bundan aşağı düşemem diyecekler ama pazarlık etmekten vaz geçmeyin, her zaman orijinal fiyatın yarısını elde edebilirsiniz.

Galata Kulesi

Galata Kulesi İstanbul'daki en önemli tarihi yerlerden biri. Kuleden bütün şehrin panoramasını görebilirsiniz. Kule taştan yapılmış ve ortaçağ mimarisine sahiptir. Giriş ücreti 18tl'dir ve ziyaret saatleri sabah 9'dan akşam 8'e kadar her gündür.

Boğaz

Boğaz'a ve Marmara Denizi'ne karşı bir bakış her zaman yürüyüş yapmak ve manzaraya hayran olmak için havalı bir yer olmuştur.

Sonuçta, İstanbul dünyada turistlerin bir numaralı mekanıdır. Haftasonu ya da uzun tatillerde, insanlar farklı kültür ve adetler görmek ve bulmak için İstanbul'a gelirler. Bugünlerde maalesef İstanbul teröristler için büyük bir hedef olmuş durumda. Umuyorum ki bu durum turistleri uzak tutmaz.

Benim ülkemden, Romanya'dan, bir sürü insan büyük miktarda altın almak ve işlerini yürütmek için haftalık İstanbul'a gelip gidiyorlar. İstanbul ucuz altın fiyatlarıyla ve çeşitli ürünleriyle biliniyor.

İster iş için ister boş vaktinizi değerlendirmek her ne iş için gelirseniz İstanbul'u yapılacaklar listenize eklemelisiniz. Kim bilir belki de İstanbul'a aşık olursunuz.