Zorlu Polonya Yolculuğu
Evet, arkadaşlar. Artık Erasmus öncesindeki o sancılı süreç bitmişti. Gideceğim tarih olan 24 Eylül tarihi hızla yaklaşmıştı. Son günlerimi yaşıyordum İstanbul'da.
Tarih 24 Eylül'dü. Son gece uyku tutmamıştı beni ve bu yüzden güne 1-0 yenik başlamıştım denilebilir. Eminim ki daha önce yurtdışına tek başına çıkmayanlar için bu durum çok korkutucu geliyordur. Nitekim bende de öyle bir korku vardı. Daha önce yurtdışına çıkmıştım ancak yanımda hocalarım olduğu için herhangi bir korku hissi yoktu. Bütün gece bunu düşünüp durdum. İçimde hem çok büyük bir heyecan hem de büyük bir korku hissi hakimdi. Bilmediğim bir ülkeye gidecektim. Bu inanılmaz bir tecrübeydi benim için.
Sabah annem, ablam ve eniştem beni Atatürk havalimanına bıraktılar ve eniştemin işi olduğundan dolayı gitmek zorunda kaldılar. Onlarla vedalaşmak zorunda kaldım. Böylece havaalanında gariban bir başıma kalmıştım ben. Uçağım 11.30'da Viyana'ya gidecekti ve 10 saatlik bekleme süresinin ardından gece Polskibus'a binip ordan sabah Katowice şehrinde olacaktım. Zaten büyük bir rezillik beni bekliyordu. 10 saat nedir arkadaş. Bavulum zaten büyük. Gezme ihtimalim sıfır. Bir de yer bilmiyorum kaybolma endişesi var içimde. Zaman yaklaştıkça stres artıyor.
Neyse havaalanında öncelikle yurtdışı çıkış harcı olan 15 TL'yi ödedim. Sonra pasaport kontrolüne girip bavulumu da verince büyük bir yükten kurtuldum. En sonunda da uçağın kalkacağı kapıya doğru yöneldim ve uçuş saatini beklemeye başladım.
Zaman akıp gitti bir anda ve kendimi uçağın içinde buluverdim bir anda. Yavaştan uçak hareket etmeye başladı ve belli bir süre sonra havalanmaya başladı. Şunu iddaa ediyorum her ne kadar fazla uçuş yapmış olsanız da her yeni uçuşunuzda inanılmaz bir heyecan ve adrenalin geliyor içinize. Bunu kimse inkar edemez bence.
O an, bulutların üstünde olduğum o an aslında hayatımın belki de en doğru kararıydı diyebilirim. Tabii ki o anı ölümsüzleştirdim.
İstanbul-Viyana hattı :)
Viyana'ya 2 saat sonra ayak basmıştım. Ne yapacağımı açıkçası bilmiyordum. Sonrasında benimle birlikte gelen grubun peşine takıldım ve pasaport kontrol alanına bu şekilde ulaştım. Eğer sizde uçaktan indiğinizde ne yapacağınızı bilmiyorsanız sizinle birlikte gelen grubun peşine takılın doğruyu bulursunuz. Tecrübeyle sabit orantılı :)
Pasaport kontrol alanında AB ve diğer vatandaş grupları olarak iki kısımda inceliyorlar pasaportları. AB vatandaşları olanlara kontrol bile olmadan direk kendi memleketiymiş gibi geçiyorlardı. Ah gariban Türkler Avusturya vizesi olduğu halde iki saat bekletiliyorlardı. (Bende sadece Polonya vizesi olduğunu saymıyorum bile.) Neyse sıra bana geldiğinde görevli memur pasaportu açtı ve Polonya'mı diye sordu. Evet Polonya yani. AB'ye üye değil mi sonuçta? Arkadaş bir de pasaportun üstünde koskoca ERASMUS yazıyor. Ayıp değil mi beni bu kadar tutuyorsun? Neyse adamla konuştuk muhabbet şeklinde. İşte nerelisin, neden buraya geldin, ne okuyorsun gibi sorular sordu. Ben biraz gerilmiş bir şekilde cevap veriyorum. Hatırladıkça ellerim titriyor hala. Sonra aklıma Polskibus'tan aldığım bilet geldi de onu gösterdim. Ondan sonra damgayı vurup geçirdiler. Ama zor anlar yaşadığımı söyleyebilirim.
Havaalanından çıktıktan sonra Polskibus'ın kalktığı yere gitmem lazım ancak yol bilmiyorum ki. İşte o an Allah yardım etti de karşıma bir Türk çıkardı. Çocuk Viyana'da 4 yıldır yaşıyormuş. O bana çok yardım etti Allah razı olsun. Tren bileti aldı ve hangi durakta ineceğimi söyleyerek ayrıldı. Bende dediklerini yaptım ve Polskibus'ın kalkacağı durağı buldum ve bir rahatlama oldu bende.
Bundan sonra 10 saatlik bekleme süresi başladı ve bitmek bilmedi bir türlü. Tabii açlıktan ölüyorum ben. Bir şeyler yiyebileceğim yer arıyorum ve tam umudumu kaybetmişken Türk olan dönerci abimize rastladım. (Bu Türkler Viyana'yı çoktan kuşatmış.)
Dönerci abimizin yeri Polskibus durağının tam karşısında. Her ne kadar Türk dönercilerimizin olduğu kadar olmasa da tadı yenilebilir. Bu arada fiyatı 3 Euro.
Evet karnımıda doyurduktan sonra artık bekleme zamanına geçiş son hızla devam etti ve gece Polskibus otobüsüne binerek Katowice'ye doğru yola çıkmıştım.
Bu arada Viyana'nın gündüzü ile gecesi siyah ile beyaz gibi. Gündüz ne kadar sıcaksa akşam o kadar soğuktur.
Bu da hayatımı kurtaran otobüsüm. Ayrıca öğrencilerin vazgeçilmezi. Hem ucuz hem de Budapeşte, Prag, Berlin, Viyana, Bratislava gibi yerlere çok rahat bir şekilde gitmenize olanak sağlıyor.
Sabaha kadar bu güzelim otobüste uyuyakalmışım ve uyandığım zaman Katowice şehrine varmak üzereydik. Katowice'ye vardığımda saat sabahın 7'siydi ve Viyana'dan bile daha soğuktu. Üstelik bana verilen buddy beni almaya gelmemişti. Bende benden 2 gün önce giden arkadaşımın beni almasını rica etmiştim ve biraz gecikmeli olsa da otobüs durağının orada buluştuk.
Sonra yurda geçtik. Tam sorun burada bitti derken bir de yurt sorunu başladı. Haftasonu olduğu için menajerin burada olmadığı o yüzden kayıt için bir gün beklemem gerektiği söylendi. Bir gün içinde benden 40 zloty oda da kalma parası aldılar. Elim mecburdu vermek zorunda kaldım.
Ancak sonunda yurda ulaşmıştım ve sorunun çoğu bitmişti benim için. Ya da ben öyle sanıyordum...
Fotoğraf galerisi
Kendine ait Erasmus blogunun olmasını ister misin?
Yurtdışında yaşamayı tecrübe ediyorsan, tutkulu bir gezginsen veya yaşadığın şehri tanıtmak istiyorsan... kendi blogunu oluştur ve maceralarını paylaş!
Erasmus blogumu oluşturmak istiyorum! →
Yorumlar (0 yorum)