Londra’da Erasmus deneyimi ve pratik bilgiler
Size Londra hakkında genel bir bilgi vermek istiyorum. BUrada olduğum sürede yaşadığım deneyimi sizlerle paylaşarak sizi de bilgilendirmek için yazdım bu bloğu. Umarım yardımcı olmuşumdur.
Londra’da Ulaşım
Öncelikle hava alanlarından şehir merkezine nasıl gidileceğine bakalım. Ben Stanste havalimanında indim. Stanste’den tren, taksi ve otobüs seçeneklerim vardı. En ucuz olanı otobüs elbette. Otobüsle şehir merkezine 8 pound tek yön, dönüş tarihiniz belliyse dönüşü de beraberinde alabilirsiniz çok ucuza gelecektir 2 pound civarı. 45-50 dakikada şehir merkezine ulaşıyorsunuz. Pegasusun bütün uçakları bu hava alanına iniyor. THY Heathrow ve Gatwick hava alanlarına çalışıyor. Heathrow’dan tren, otobüs, taksi üçlüsüne ek olarak metro da var. Hava alanından şehir merkezine gidebileceğiniz bazı otobüs firmaları:
Önceden ya da dediğim gibi gidiş dönüş alırsanız büyük avantajlar elde edebilirsiniz. Ben Terravision’ı tercih ettim bir sıkıntı yaşamadım.
Londra haritada görüldüğü üzere altı bölgeye ayrılmış. Biraz karmaşık gözüküyor olabilir ama gözünüzü korkutmasın. Turistik yerlerin tamamı şehrin göbeği olan 1. Zone da. Onun için ulaşım hiç de zor olmuyor. Benim Londra’da bulunduğum tarihlerde yaklaşık 5-6 istasyon kapalıydı 1-3 zone arasında yenileme çalışmaları dolayısıyla şahsen ben hiç fark etmedim. En ufak aksama duraksama olmadı.
Kısaca zone olayından bahsettikten sonra şehir içi ulaşım nasıl olur ne kadara mal olur onlardan bahselim. Şehir içinde ulaşım için mutlaka bir oyster card edinin. Bu kart İzmir’deki kentkart İstanbul’daki istanbulkart tarzında, içine yükleme yapıyorsunuz. Ayrıca haftalık, aylık, yıllık seçenekleri var. Ben bir haftalık 1-3 bölge için almıştım, 41 pound verdim. Bunun 5 poundu depozito kartı geri verdiğinizde 5 poundunuzu alıyorsunuz. 1 ile 3 bölge arasında istediğiniz zaman istediğiniz yere otobüs, metroyla gidebiliyorsunuz herhangi bir sınır yok kaç defa binmişsiniz vs. Eğer haftalık almazsanız “pay as you go” yapabilirsiniz yani bineceğiniz kadar yükle bizim Türkiye’deki sisteme denk geliyor. Ama ben bunu önermem 1 hafta ve üzeri kalacaksanız. Çünkü çok daha pahalıya geliyor. Pay as you go da hem zone uygulamasından hem de “peak hours” uygulamasından etkileniyorsunuz. Zone olayı şöyle ki birinci zone içerisinde 2, 20 pound ödüyorsunuz. 1-2 arasından 2, 80/2, 20 1-3 arasında ise 3, 20/2, 70 ödüyorsunuz. 1-2 ve 1-3 için gördüğünüz gibi iki ayrı fiyat yazdım. Pahalı olanlar peak hours oluyor. Peak hours saatleri sabah 06:30-09:29 arası ve 16:00-18:59 arası olmak üzere oluyor. Sabah iş gidiş ve dönüş saatleri olarak da tanımlayabilir bu saatleri. Hafta sonları da ucuz fiyatlardan gidiyorsunuz.
Bu fiyatlar metro için geçerli otobüslerde herhangi bir zone sınırlaması yok. Hepsi 1, 41 pound, sadece otobüs için Oyster kart almak isterseniz 20 Pound haftalık.
Burada eklemek istediğim bir şey var Oyster kartı öğrenci olarak alabilmek için İngiltere’ye resmi olarak öğrenci sıfatıyla gitmek lazım. Demek istediğim üniversite, değişim programları tabii ki bu kapsam da bunların dışında dil okullarına 14 hafta ve üzeri kayıt olduğunuzda Oyster öğrenci kartı alabilirsiniz. Fiyat yarı yarıya fark ediyor. Haftalık 41 değil de 20 küsur pound oluyor.
Londra’da Yeme-İçme
Londra tam anlamıyla kozmopolit bir şehir. İngiliz’den çok yabancı kökenli insanlar gördüm diyebilirim. Bu yüzden herkes damak tadına hitap edecek bir şeyleri rahatlıkla bulabilir. Çin mutfağı, Meksika mutfağı, Türk mutfağı… Bu çeşitlilik dışında Londra’da yemek konusunda dikkatimi bir şey daha çekti herkesin yemek konusunda acelesi var, herkes çok yoğun. İnsanlar parklarda, yolda yürürken, metrodayken karınlarını doyurmaya çalışıyorlar. Bizde kalıplaşmış olan “yemek oturarak yenir” anlayışı hiç yok sizin anlayacağınız…
Londra’da karnımızı nasıl ucuz şekilde doyurabiliriz… Tabiki “Meal deal” larla. Nedir bu meal deal? Meal deal daha çok marketlerde olan bizim bazı kafelerde de var. Örnek vermek gerekirse Tesco’da (bizdeki kipa) bir soğuk sandviç veya makarna + bir içecek+ bir snack (çikolata, cips vs. ) 3 pound. Eğer bunları tek tek almaya kalkarsanız soğuk sandviçler 2-3 pound arasında içecekler 0, 90-1, 5 pound aralığında cips çikolatalar da 0, 50-1 pound arası. En ucuz yoldan bu şekilde karnınızı doyurabilirsiniz. Tesco demişken Londra’da iki ünlü market var biri Tesco diğeri Sainsburys bu ikisine nerdeyse her sokak arasında rastlayabilirsiniz. İkisinde de bu meal deal olayı var. Ayrıca ikisinde de sıcak yemeklerde var. Örnek vermek gerekirse 3-5 tane pişmiş kanat paket şeklinde, pilav+haşlanmış et bir kutuda vs. Bunların fiyatlarıda yaklaşık 4-5 pound.
Meal deal dışında orta seviye bir yemek için Burger King, Mc Donalds, KFC yi tercih edebilirsiniz. Buralarda menüler aşağı yukarı 5 pound seviyesinde. Bunlar dışında bazı Çin ve Meksika lokantıları var. Bir tabak veriyorlar büfe var istediğinizden istediğiniz kadar koyuyorsunuz bunlar da 7, 5 pound civarı.
Türk yemeklerini özlediyseniz size birinci tavsiyem Opuz Kitchen olur. Soho bölgesinde ufak ama şirin, şık bir yer. Pilav üstü İskender 7, 5 pound civarıydı yanlış hatırlamıyorsam. Tavuk- et döner dışında humus, cacık, ezme gibi Türk lezzetlerini de burada bulabilirsiniz. Sahipleri de Türk, sıcak bir ortam var tavsiye ederim. Opuz dışında Haz Restaurant’ı öneririm. Opuz’a göre daha pahalı bir yer, gerçekten çok şık bir restoran. Menüsü Opuz’a göre daha geniş başlangıçlar, ara soğuk sıcaklar, ana yemekler, tatlılar… Türkiye’de ne yiyebiliyorsanız burada da yiyebilirsiniz. Biz 3 kişi gittik, her şeyiyle tam bir yemek yedik çorbasından tatlısına üç kişi toplam 80 pound hesap geldi sakın onu Türk lirasına çevirmeyin baya çok çıkıyor… Beni ve bir arkadaşımı orada bir abimiz davet etmişti sağ olsun o halletti yoksa bulaşığa kalırdık herhalde orada.
İçki marketlerde 4lü 6lı biralar yaklaşık 5-6 pound civarı, bir yere oturduğunuzda bir bira 3-5 pound arası değişiyor. Sigara pahalı bayağı, bir Marlboro 8 pound idi yanılmıyorsam, yaklaşık 28 lira yani. Su bizde nasıl 50 kuruşsa onlarda da 50 pence. İki çeşit su var biri still biri sparkling. Still bizim içtiğimiz normal su, sparkling bizim soda diye içtiğimiz gazlı su.
Londra’da alışveriş
Eminim bir kadın arkadaşımız Londra’ya gitseydi bu başlık altında çok daha şey yazabilirdi, ben klasik Türk erkeği gözüyle baktığım için alışveriş konusunda çok ilgilendim desem yalan olur.
Dönerken hediyelik eşya alırken mutlaka biraz dolaşın ve pazarlık yapın. Bizim Türkiye’de turistleri kazıklıyorlar diyorlar ama bu dünyanın her yerinde böyle, birebir yaşadım. Priz için değiştirme başlığını ilk bir marketten almıştım 2, 5 pounddu bozuldu tekrar almam gerekti, bir hediyelik eşya mağazına girdim bizim japon pazarlarına benziyor. Aynı ürün için ilk 5 pound dedi en son 2, 5 pounda bıraktı almıyorum deyince. Magnettir, kartpostal, anahtarlık gibi şeyleri China Town’un arka tarafında Leicester Square istayonuna çıkan yol üzerinde bulabilirsiniz. 6 tanesi 5 pound civarı.
Elektronik bir şeyleri İngiltere’den almanızı pek önermem hem kur farkından hemde İngiltere’de elektroniğin o kadar ucuz olmamasından dolayı Türkiye’deki fiyatlarla kafa kafaya geliyor nerdeyse. Ama ihtiyacınız olursa orda ya da Türkiye’de bulamadığınız bir cihazsa Tottenham Court Road a uğrayın mutlaka cadde boyunca bir sürü elektronik alet edevat satan mağazalar var.
Kur farkını göz önünde bulundurmazsak, pound üzerinden para kazandığımızı varsayarsak giyim kıyafet bize göre daha ucuz çıkar bence. Giyim kıyafet üzerine size önerilerim/
Primark
Primark gerçekten 1 numara, çoğu şeyi Türk Lirasına çevirince bile ucuz alabilirsiniz. Oxford Street üzerinde yürüdüğünüzde herkesin ellerinde koca koca kese kağıtları göreceksiniz. Primark’ın torbaları tabikide… Ben de eşe dostta birkaç bir şey almak için orayı tercih ettim. 8 pounda ayakkabı 1, 5 pounda çanta 3 pounda kadın cüzdanı 2 pounda kravat 1 pounda bere aldım. 3 pounda erkek ayakkabıları vardı ayaklarınız biraz büyükse 45 numara kadar 3 pounda şık bir ayakkabı alabilirsiniz Primark’tan. Primark’daki markalar bizim tanıdığımız markalar değil fakat kumaş kaliteleri vs bence fazlasıyla iyi fiyatlara göre gidince siz de hak vereceksidir.
TK Maxx
Tk Maxx’de Primark’a benzer bir yapıya sahip ayrıca sadece bir yerde değil. Tk Maxx’de bizim bildiğimiz Timberland, Tommy, Calvin Klein gibi markaları bulabilirsiniz. Bir tshirt, gömlek 15pound civarıydı. Primak’a göre daha pahalı ve ürün çeşitliliği daha dar. Ama marka takıntınız varsa mutlaka uğramanız gerekir.
Sports Direct
Sports Direct adından da anlaşılacağı gibi sporla ilgili kıyafet, ayakkabı, malzeme satan bir yer. Fiyatlar Türk Lirasına çevirince aşağı yukarı aynı fiyatlara geliyor. Benim bir arkadaşım Nike krampon aldı 30 küsur pounddu.
Gezilip Görülmesi Gereken Yerler
Güzel Türkiye’me nazaran Avrupa’daki bütün başkentler tarihi dokusunu fazlasıyla korumuş, ve cidden başkent olmayı her şeyleriyle hak etmişler. Londra’da bence Avrupa’nın en güzel başkentlerinden birisi. Gezilip görülmesi gereken çok yer var. Kısaca hepsinden biraz biraz bahsedelim…
London Eye
135 metre yüksekliğinde olan Londra manzarasının tadını çıkartabileceğiniz Avrupa’nın en büyük dönme dolabı. Yaklaşık 40 dakika sürüyor. Enfes bir şehir manzarası ile göz banyosu yapabilirsiniz. London Eye’ a binmeden önce mutlaka oradaki 4d sinemasına girin gerçekten görülmeye değer.
Madame Tussauds
Aklınıza gelebilecek tüm ünlülerin, siyasi liderlerin heykellerinin olduğu muhteşem bir müze. Heykeller cidden çok gerçekçi en ufak ayrıntıya kadar düşünülmüş. Heykeller dışında yaklaşık 5 dakikalık korku tüneli tarzında bir bölüm var. Girmeden önce baya bir alladı pulladılar ama öyle aman aman korkmuyorsunuz merak etmeyin.
Natural History Museum
South Kensington istasyonunda bulunan bu müzede yok yok diyebilirim. Dünya, dünya üzerindeki tüm varlıkların, tüm doğa olaylarının anlatıldığı yediden yetmişe herkesin görmesi gereken bir müze. Ayrıca girişi ücretsiz.
Science Museum
Natural History Museum’un hemen bitişiğinde bulunan çok iyi bir müze daha. Arabaların, uçakların, demir yollarının gelişimini, uzayla ilgili çeşitli bölümlerin bulunduğu bilgilendirici bir müze. Burada da giriş ücretsiz. Bahsettiğim iki müzede de bir çok interaktif bölüm var. Çeşitler deneyler, gözlemler yapabilirsiniz.
Hyde Park
Kraliyet parklarının en büyüğü şehrin göbeğinde 250 hektarlık kocaman bir park. Herkes spor yapıyor, yürüyüş, bisiklet için çok uygun. İçinde bir göl de var. Bizim buradaki gibi adım başı mangal yakan eden yok. Mangal vs. kesinlikle yasak bazı bölümlerde bisiklet sürmek bile yasak.
Regent’s Park
Hyde Park kadar büyük olmasa da gerçekten çok çok büyük bir park Regent’s Park. Biz Leyton’da kalıyorduk, Pazar günü maç yapmak için Regent’s Park’a gittik. Metroyla yaklaşık 40 dakika sürüyor. Bir sürü insan 40 dakika 45 dakika yürüyüş koşu yapmak için bu parkı tercih ediyor.
Big Ben
Dünyanın en büyük ikinci saat kulesi Big Ben Westminster istasyonun orada. Turistlerin bol bol fotoğraf çekildiği bir yer. Tarihi doku cidden etkileyici.
St. Pancras İstasyonu
İngiltere’nin en eski metro istasyonlarından biri. Harry Potter’da hemen yanındaki King’s Cross İstasyonu’nda çekilmiş. Duvarın içinden geçtikleri sahne.
Oxford ve Regent’s Streets
Bütün ünlü mağazaların bulunduğu iki cadde… Bir noktada birbirleriyle kesişiyorlar. Oxford Circus istasyonunda yada Tottenham Court Road istasyonlarından ulaşabilirsiniz.
Buckingham Sarayı
İngiliz kraliyet ailesinin mütevazı yuvası. Burada da bir sürü turist vardı. İngiltere’nin simgelerinden olan askerleri ile burada fotoğraf çekilebiliriz.
İyi eğlenceler!
Fotoğraf galerisi
Başka dillerde de bulunan içerikler
Burada (Londra) yaşadığın Erasmus deneyimini paylaş!
Londra yerini bir yerli, gezgin veya değişim öğrencisi olarak biliyorsan... Londra hakkındaki düşüncelerini paylaş ! Farklı özelliklerini puanla ve tecrübelerini paylaş!
Deneyim ekle →
Yorumlar (0 yorum)