Londra'da Turist Olma Deneyimim

Londra'da Turist Olma Deneyimim

Birleşik krallığın gözbebeği, başkenti, kozmopolit, eğlencesi, gez gez bitmeyen devasa şehirde gezip gördüklerimi, deneyimlerimi anlatacağım. Bir hafta kalmama rağmen yetmeyen ve hala gezilip görülmeye değer yerleri bulunan bu şehir ile ilgili ipuçlarına umarım bu yazıda ulaşır, tüm soru işaretlerinizi kafanızdan silmenize yardımcı olurum bu yazıda. Keyifli okumalar dilerim şimdiden 

Senelerdir gitmeyi çok istediğim yerlerden birisiydi Londra. Kulağa harika gelen aksanın, Sherlock Holmes'un , Harry Potter'ın, sütlü çayın ve kraliyetin yaşadığı kutsal topraklara ulaşmıştım sonunda. Birkaç kez trafiğin alışık olduğumuzdan ters akması nedeniyle ölüm tehlikesi atlatmış olsam da harika zamanlar geçirdiğim keşke terkrar gitsem, keşke orda yaşasam dediğim bir şehir Londra. Adım başı hayranlığımın arttığı şehirde dünyanın en büyük metro ağlarından birine sahip. Altı tane havalimanına sahip devasa şehirde ulaşım ve şehir genel olarak oldukça düzenli. Ulaşım için iki seçeneğiniz mevcut; Oyster Card ve Travelcard. Oyster card istanbulkart gibi olanından, travelcardda ise günlğk haftalık gibi seçenekler mevcut. Tek yön bilet almak isterseniz 4 pound vermeniz gerekecek.Gitmek istediğiniz noktaya metroyla ulaşabiliyorsunuz çoğunlukla. Bunun dışında ben tercih etmesem de hop on hop off turlar var onlara da katılabilirsiniz. Bahsettiğim akbil tarzı kartla iki katlı otobüslere, metrolara binebiliyorsunuz eğer günlük veya haftalık kart alırsanız da restoranlarda, müzelerde indirim elde edebiliyorsunuz.

Londra denilince akliniza ilk bu karede gordugunuz donme dolap gelmiyorsa yanlis yoldasiniz demektir.Benim icin Londra kesinlikle bu donme dolaptan ibaret.Polonyanin Gdansk sehrinde de buna benzer bir donme dolap var. Onu gorunce de direk Londra aklima gelmisti.O da limanin hemen  yaninda cok guzel manzaraliydi.

Londra da neler yaptik, gezimiz nasil gecti ?

Londra oldukça büyük bir şehir ve bölgelere ayrılmış durumda. Örneğin birinci bölgede meşhur Tower Bridge ve çevresi var. Açılıp kapanan köprünün açık halini görmek için gitmeden önce saatlerini kontrol etmenizde yarar ver. Tower Bridge'in üst bölümünde camdan bir teras ve müze var, içeri girmek için 11 pound ödemelisiniz.Tower Bridge'in yan tarafında ise Tower of London var. Kaleye giriş ücreti de 20 pound civarındaydı, öğrencilere indirim sağlanıyor, eğer grup şeklinde giderseniz yine indirimden yararlanabiliyorsunuz. Yine kalenin önünden Thames nehrinde gezintiye çıkabilirsiniz tekne turları ile. Fiyatları değişkenlik gösteriyor firmalara göre. İkinci bölge ise Buckingham Sarayı ve çevresinin olduğu bölüm Buckingham Sarayı kraliçe ve ailesinin temsili sarayı olarak çok büyük bir parkın içerisinde yer alıyor.Günde bir kez saat 11 civarında nöbet değişimi töreni oluyor. Sarayın içersine girmek ne yazık ki mümkün değil fakat yer aldığı parkta sincaplar, kuşlar sizi karşılıyor. Parkın bittiği yerde ise Westminister Abbey bulunuyor. Burda kraliyet ailesinin önemli törenleri gerçekleşiyor. London Eye'da bir tur atmak isterseniz bu da yaklaşık olarak 50-55 dakika sürüyor ve uzun kuyrukları beklemek istemiyorsanız biletinizi online temin edebilirsiniz. Üçüncü bölgede ise müzelerin yoğunlukta olduğu bölge. National History Museum, British Museum, Victoria & Albert Museum, Science Museum bulunuyor. British Museum beni en çok etkileyen müzelerden birisi olmuştur. İçi oldukça büyük ve neredeyse her millete ait eserler bulmak mümkün. Mumyalar, hayvan iskeletleri ve daha birçok şeyi burda görebilirsiniz. Kat kat ve oda oda ayırlmış müzede Türkiye'den getirilen eserlere de rastlamak mümkün, bu müzeye giriş ücretliydi benim gittiğim dönemde. Fakat ücretsiz müze seçenekleri de var, Victoria & Albert Museum için girişler ücretsiz mesela. Müzeleri bir kenara bırakacak olursak Londa'da yaşayan insanlar havalarn ısımnasıyla kendini çimlik alanlara atıp güneşlenmeyi tercih ediyor. Hyde Park da bunlardam birisi Londra'da en sevdiğim noktalardan birisi burası. Bisiklet kiralayabilir, piknik yapabilir veya güneşlenebilirsiniz. Eğer denk gelirseniz festivaller, konserler de burada gerçekleşiyor. Yüzölçümünün çok fazla olduğu bu park kraliyet ailesine ait. Dördüncü bölge ise Oxford ve çevresi. Londra'nın en büyükalışveriş caddesinde aradığınız tüm ünlü markaların ürünlerini bulmanız mümkün.

Kusbakisi Londra kimi heycanlandirmaz ki ?Cok onceden orada bulundugum icin artik oralarin hala oyle olup olmadigini bilmiyoruim.Yine de 5 yilda ne kadar degisebilir ki?

Londra da fiyatlar nasildi ? Nerelere gittik?

Ara sokaklara girdiğimizde daha lokal şeyler bulup pazarlıkla uygun ürünler alınabilir. Mesela ben bir kol çantasını 7 pounda almıştım, magnet, hediyelik eşya türündeki şeyler burdan alınabilir. Oxford caddesi üzerinde yürüdüğünüzde Eros heykeli ve altında oturan kalabalık sizi karşılayacak.Devasa ekranların olduğu meydan her daim kalabalık.Özellikle önemli maçlar olduğunda Londra halkı buraya toplanıp maç izliyormuş. Bu heykelin olduğu yolda devam ettiğinizde ise Chinatown sizi karşılayacak. Uygun fiyatlı sokak yemekleri yiyebilirsiniz burda, özellikle Asya yemeklerine meraklıysanız veya ilk kez deneyecekseniz gayet uygun bir alan.Yine oxford caddesinde kocaman bir m &m çikolata dükkanına uğrayabilirsiniz, 4-5 katlı bu mekanda çikolata ile ilgili her şey var. Yine aynı bölgede bir başka büyük meydan karşılıyor bizi. National Gallery de burda. Bu galeride ünlü ressamlara ait birçok eser bulabilirsiniz. Galerinin tam karşısında devasa asker heykelinin olduğu bir alan var. Heykelinn altında ise sokak müzisyenleri, sanatçıları var.

Son zamanlarda İstanbul'a da bir yenisi açılan Madam Tussauds müzesine de uğrayabilirsiniz, Atatürk'ün balmumu heykeli bulunmakta ve alt katında korku evi gibi bir bölümü bulunmakta.Alacağınız biletle hem müze kısmından hem de korku evi kısmından faydalanabiliyorsunuz.Yine burda balmumu heykellerinin nasıl yapıldığı ile ilgili sunumlar da var. Bunların yanı sıra The Beatles, Amy Winehouse gibi İngiliz isimler ile de fotoğraf çekilebilirsiniz.Madam Tussauds müzesinin hemen yanında Sherlock Holmes heykeli karşılayacak sizleri ve hemen arkasında da Sherlock Holmes müzesi. Benim müzeyi gezmeye fırsatım olmamıştı o nedenle ücretini bilmiyorum. Sherlock Holmes kitaplarına ilgiliyseniz ziyaret etmek hoşunuza gidecektir.Eğer havaların güzel olduğu zamana denk gelirseniz London Zoo'ya da uğramanızı tavsiye ederim. Diğer hayvanat bahçeleri gibi olmadığını yani en azından Türkiye'dekiler gibi olmadığını duydum. Bir diğer nokta ise Greenwich, başlangıç merdiyeninin geçtiği kabul edilen yer. Buraya da yine metroyla ulaşabilirsiniz,Greenwich'e de gidip teleferiğe binip, 0 noktasında fotoğraf çekilebilirsiniz. Şehir de öğrencilerin ve yabancıların yoğunluğu nedeniyle oldukça özgür hissediyorsunuz, güvenlik ile ilgili hiçbir sorun yaşamadım bir hafta boyunca. Otel olarak Holiday express'i tercih ettim, içerisinde kahvaltı da dahildi ve memnun kaldım.

Iklim nasildi? Yemek kulturleri farkli miydi?

İklim konusuna gelecek olursak yazları çok sıcak değil, yazın giderseniz yanınıza ceket veya hırka almanızı tavsiye ederim, İngiltere'nin daha kuzey kısımları kadar yağışlı olmasa da yağmurlu havalar yazın da kendini gösterebiliyor. Şemsiyenizi götürmeyi de unutmayın derim.

Yemek konusuna gelecek olursak, fish & chips en ünlü İngiliz yemeği diyebilirim. Ortalama 13 pounda ortalama bir mekanda yiyebilirsiniz. Kahvaltı olarak İngiliz kahvaltısı meşhur fakat ben çok sevdiğimi söyleyemeyeceğim, gündüz fasülye yeme fikri bana çok hoş gelmiyor fakat deneyebilirsiniz. Bunun dışında Londra'da sevebileceğiniz, size uygun güzel butik kafeler, publar bulacağınıza eminiz. 5 çayı keyfi yapmanızı da tavsiye ederim gitmişken. Çayınızı sütlü içmeyi deneyip leziz kurabiyelerle keyifli bir akşamüstü geçirebilirsiniz. Eğer farklı mutfakları denemek istiyorsanız bunun için de iyi bir fırsat; hemen hemen her mutfağı bulmanız mümkün

Yazıyı sonlandırırken eğer Londra sizi kesmezse şehire 1-2 saat uzaklıktaki alternatifleri de değerlendirmenizi tavsiye ederim. Harry Potter stüdyolarını ziyaret edebilir veya doğal güzelliklerin peşinde koşabilirsiniz. Benim Alton Towers isimli bir eğlence mekanına gitme şansım olmuştu. Londra'dan yaklaşık olarak 2 saatlik mesafedeydi ve hayatımda gördüğüm en büyük eğlence parkıydı. Ben bir günlüğüne gitmişim fakat yeterli olmamıştı, içerisinde otellerin de bulunduğu bu parka eğerzamanınız varsa gitmenizi öneririm, gerçekten çok keyifli ve eğlenceli. Bu şehir için minimum 4-5 gün ayırmanızı ve planlı şekilde gezmenizi öneriyorum çünkü gezeceğiniz yerler birbirinden uzak ve 1-2 günde bitireceğiniz bir şehir değil. Eğer denk gelirse Royal Albert Hall'da bir konsere gidebilir, ünlü tiyatroları seyredebilir, opera dinleyebilirsiniz. Bilet bulmanın biraz sıkıntı olduğunu duydum bu nedenle planlı davranmanız daha iyi olabilir. Umarım yazımda Londra ile ilgili kafanızdaki soru işaretlerini giderebilmiş ve seyahatiniz ile planlarınıza katkı sağlayabilmişimdir.

Bir sonraki sehir deneyimleri yazisinda gorusmek uzere, hoscakalin!