Bir yanımın nefret ettiği, bir yanımın gönülden sevdiği yer.
Epey uzun süre Ataköy, iki sene de Kadıköy merkezde oturduktan sonra, epeyce bir süredir son durağım. Lakin adımımı attığımdan beri derdi gücü yakamı bırakmadı.
Bir kere 24 saat olmasa bile epeyce geç vakitlere kadar açık olan marketleriyle (24 saat olanı da var ayrıca) Kadıköy'den buraya gelince afalladım. Arkadaş ne tok esnafı vardır şu Üsküdarın! Ramazan kısmına hiç girmeksizin gece açık tekel bulmak için iki mahalle en az yürümelisiniz. Bulursanız emin olun ki şanslısınız. Sonra her gece sabaha yakın saatlerde bir derdi olur bu Üsküdarın.
Komşusu da tuhaftır bu Üsküdarın. Nispeten semtin merkezinde değil Kadıköye yakın kalması ve "sanatçılar sokağı" diye ünlenmiş bir yerde otursanız dahi evinize giren çıkanı sayarlar. Gelen tamircinin bile hesabını kaydederler deftere. Girdiğiniz, çıktığınız saati bilir, uzun saçlı erkek arkadaşlarınıza zibidi muamelesi yapıp saldırmaya kalkarlar. Susarsanız tepenize binerler.
Sonra über süper bir belediyesi vardır Üsküdarın. İçinde bulunduğumuz yelloz sıcaklarında dahi çöpü 3 günde bir alır. 3 gün boyunca çöpünüzle yaşar, onunla iyi geçinmeye çalışırsınız. Belediyeye defalarca mail atıp gerekirse parasıyla almak için varil, konteynır gibi bir çözüm istersiniz. İhtiyaç tespit edilmemiştir derler, hem de 6 ay sonra.
Tabi ya, ne gerek vardır ki? Kokalımdır, çürüyelimdir. Seçimlerden önce belediye bir poşet tğrk kahvesi dağıtsındır, alayı oy versindir.
Ve fakat;
Beri yandan şahane insanlar vardır Üsküdar'da. Camın önünde öylesine dalıp gitmişken vapurlara, meftun abisi çıkıverir yolun köşesinden. Elinde sarılı bir ufak rakısı, terasında demlenmeye gider. Selamını sabahını eksik etmez. Her seferinde can ı gönülden sorar. "Kardeşim var mı bir ihtiyacın?"
Durgun bir yaz akşamı karşı çapraz evden trt 4 yayınına halt yedirecek bir koro sesi duyulur. Muzaffer amca yine yaşdaşları toplamış meşke dalmıştır. Musiki aşığıdır muzaffer amca. Tatlı tatlı dinlersiniz, bazen eşlik ederek.
Paranız çıkışmadığında, boşver sonra verirsin diyen mahalle içi bakkalları vardır hala. Ertesi gün geleceğinizi bilip sigara, kola stoğunuzu zamanlıca yapan. Sevdiğiniz çikolatayı aradığınızda bulun diye getirir sırf. Elinizi attığınızda her şeyi bulduğunuz migroslara, tansaşlara benzemeyen bir keyiftir. Her gün hatır sora sora aynı kişiden ekmek almak, başka keyiftir.
Sonra sinir bozacak denli güzel sokak kedileri vardır Üsküdar'ın. Yolunuz düşerse dikkat edin, nadiren yakınlaşsalar da genelde bir abide gibi dikilir bir duvarın köşesine süzerler sizi. Asabınız bozulur, sevmek, dokunmak, hatta göbeciğine dalmak istersiniz ama uzaktır onlar ve öylesine güzel. Bak yan apartmanın duvarında duruyor şimdi bir tanesi. Çağırsam gelmez ama gözlerini bana dikmiş bakıyor. nasıl güzel...
Velhasıl Üsküdar,
Sevgili gibisin.
Yoran bazen, bazen zamanı durduran.
Hep kavga edilen ama bir öpücükle unutulan...
İstanbul'un yaşanılacak ender yerlerinden biri.Gönlümde birinci.
Öncelikle her yöne ulaşımın en rahat olduğu ilçe olduğu gerçeği su götürmez. Haliç'teki bir çok yere, Eminönü, Karaköy, Kabataş, Beşiktaş ve Kadıköy'e ulaşım bu denli rahat olamaz. Üstelik bir çok insan trafikte felç geçirirken, bir Üsküdarlı için seyahat çoğu zaman zevkli bir şey. Vapurlarda çay içip yolculuk yapmak gibisi yok. Hele Fatih'e kadar giden Haliç vapuru'na insan sırf gezmek için bile binebilir. Canınızın sıkıldığı bir akşam, alırsınız kitabınızı vapura binersiniz ve vapurdan hiç inmeden güzel bir Haliç turu yapmış olursunuz.
Üsküdar'ın camileri Sultan ahmet'tekilerin heybetine yanaşamaz ancak zerafette son derece iddialılardır. Taş döşeli avlularda oturmak bile insanı son derece mutlu kılar. Her köşe başında bir tarihi camii görürsünüz. Kimi yerlerinde adeta geçmişe yolculuk edersiniz. öyle değişmemiş, öyle pastel renkli sokakları vardır. Adlar da çok cafcaflıdır.
Üsküdar'ın Doğancılar-Salacak ve Kuzguncuk-Çengelköy hattı yaşamak için ,İstanbul'daki en güzel yerlerdendir. Kentte toplumsal taban da bir hayli farkeder. Örneğin Doğancılar-Salacak-Çiçekçi-Selimiye Chp tabanının yoğun yaşadığı yerdir. Çamlıca-Mimar Sinan gibi muhitler ise daha çok muhafazakar insanların rağbet ettiği muhitlerdir. Bu iki kesimin ortasında oldukça karışık bir popülasyon var.
Kentin hemen hemen bütün mahallelerinin bodrum katlarında kürtler oturur. Bazı sokaklar adeta onların yaşam alanıdır. Romanların yaşadığı selamsız artık adıyamanlıların da rağbet ettiği bir yerdir. Kavgası gürültüsü eksik olmaz.
Üsküdar'ın sahilleri İstanbul'un manzara olarak en güzel sahilleridir. Özellikle harem-Üsküdar yolu.
Bir de küçük çaycılar ve sokak kahveleri açısından en iddialı ilçe olduğunu düşünüyorum. Özellikle belediye'nin hemen arkasında kalan, palmiye ağacının altındaki çaycılar hem ucuzdur, hem dehşetli güzel yerlerdir kitap okumak için.
Çarşısında herşeyi rahatlıkla bulabilirsiniz ve iddia edildiği gibi "mahalle baskısı" ile karşılaşmadım. Birçok farklı muhitinde yaşamış bir insan olarak. Herkes kendi halindedir. Girenime çıkanıma bugüne kadar laf geldiğini işitmedim. Ha bu arada beşiktaş Üsküdar'ın yanına bile yaklaşamaz. O kalabalık, dar sokaklı, ve inanılmaz pahalı şehrin yanında Üsküdar inci gibi parıldar.
İstanbul'un kozmopolit ilçelerinden biridir. Bu açıdan Ataşehir ile benzerlik göstermektedir. (Batı Ataşehir ve Doğu Ataşehir arasındaki fark gibi Üsküdar'ın da semtleri arasında sivri farklılıklar öne çıkar) 1994 yılına dek sol partiler tarafından yönetilmiş olan belediye yönetimi, yaklaşık 20 yıldır çok da yüksek olmayan farklarla sağ partilere geçmiştir. Bu nedenle asla bir ümraniye veya bir Fatih değildir. Zira üsküdar söz konusu ilçelerin yanında Paris gibi kalır.
Sanıldığının aksine aşırı muhafazakar bir ilçe değildir, her türden ve her siyasi görüşten insan bulursunuz burada. ancak ilçedeki mekan kısıtlılığı yüzünden eğitim ve gelir seviyesi yüksek gençlerin/insanların büyük bir çoğunluğu Üsküdar'da takılmaktan hoşlanmaz. bu nedenle enfes bir boğaz manzarasına sahip olan salacak (Şemsi Paşa sahili) adam gibi mekanlarla donatılmadığı için asla nezih ve keyifli bir ortama dönüşememiştir.
Altunizade, Zeynepkamil, Acıbadem (yarısı Üsküdar'da yarısı Kadıköy'dedir), Koşuyolu (yarısı Üsküdar'da yarısı Kadıköy'dedir), Beylerbeyi ve Kandilli dolayları yaşanabilecek en güzel ve en nezih muhitleridir. Bu muhitler dışında kalanlarının pek bir numarası yoktur.
Ulaşım açısından İstanbul'un Anadolu Yakası'ndaki merkezi konumundadır. Kabataş ve Beşiktaş'a 5, Kadıköy'e 10, Taksim'e 15, Eminönü'ye ise 30 dakika mesafededir. Ayrıca Boğaziçi Köprüsü'nün de bir ayağı Beylerbeyi semti dahilinde bu ilçede yer almaktadır.
Beşiktaş motorundan Üsküdar'a iniyorum ben de zaman zaman. Senelerdir şantiye sahası gibiydi zaten Üsküdar sahil, yeni düzelmeye başladı. Karşınızda Mihrimah Sultan Camii var ilkin motordan inince, hiç girmedim, gidersem anlatırım da bu Mihrimah Sultan'ın önünden ilk bahar akşamları topkapı tarafında bakınca güneş batarken arka arkaya çıkan üç yıldız görünür. bununla ilgili bir aşk hikayesi var, ben anlatmıyayım, siz araştırın bir ara.
O yıldızlara bakar dururum ben motordan inerken, boğaz köprüsünün yalancı ışıklarından daha etkileyicidir benim için.
Ondan sonra balıkçılar çarşısı'na doğru yürürüm Mihrimah Sultanın sağ duvarını takip ederek, sağ karşıda da marmaray. Bu taş döşeli yolda genelde seyyar satıcılar olur, meyveciler, kestaneciler, çorapçılar..
Az ileride aum, kapandı tabi şimdi, ya da adı mı değiştirildi demeliyim. Aum pastanesi ve üçler market'in arkasında Trend 216 ve yeni açılan bir teras kafe daha.Sanırım Üsküdar merkez'in tek düzgün kafeleri bunlar.
Trend 216'da pazar sabahları kahvaltı güzeldir, erkenden gitmelisiniz fakat, öğlene doğru grupçak geliyorlar gürültü oluyor.
Bir de mado'su var üsküdar'ın, erimiş dondurma satar, gittiğim en kötü mado diyebilirim.
Yine bu caddede Burger king ve Mc donalts var karşılıklı, pek kalabalık değiller.
Ben size aynı yerdeki Genç Kebap'ı ve Kanaat Lokantası'nı tavsiye edeceğim. Bunlardan başka pek yeri de yok zaten Üsküdar çarşı'nın. Heh bir de, sakın ha limon kebaba gitmeyin, darılırım. Gerçi gitseniz de olur, deneyimleyin, nasılsa bir daha gitmeyeceksiniz.
Efendim Kanaat lokantası, o yakadaki annem gibidir. Hastayken et suyuna süzme mercimek çorbası ve dana haşlaması bana şifa gibi gelir. Tatlı istediğim vakit 25 çeşit hepsi birbirinden değişik tatlıdan kafam karışır. Zeytin yağlıları zaten tatlıların hemen yanında sıra sıra. Bir de, et yemeklerindeki şefle muhabbetiniz tuttu mu, bana ayırdığı gibi size de beğendi ayırabilir ki öğlen bitiyor, benim gibi akşam gidenler için kalmıyor beğendisi. Yediğim en iyi 2. beğendi buradadır, üstüne de ister ankara köfte ister döner ister soslu dana kavurma... Yalnız kanaat lokantasında kredi ve yemek kartları geçmez, demedi demeyin, nakit çalışırlar.
Genç kebap ise ortanın biraz üstü bir kebapçıdır, fiyatları uygundur.
Aynı sırada Akasya Pastanesi küçük pastalarıyla önünden geçerken uğramadan edemeyeceğiniz bir yer.
Hemen ileride de İsos Döner açıldı yakın zamanda, aman diyeyim tavuk dürümü pek iştah açıcı görünse de lezzetsiz, dönerin içinden tüylü tavuk derileri çıkıyor.
İlla döner yiyecekseniz genç kebap ya da balıkçılar çarşısı'ndaki Kasap Döner'e gidin derim.
Balıkçılar çarşısı dedim de, burası sabahın erken saatlerinde açılır ve gece yarısına dek açıktır. Taze balık alabileceğiniz gibi istediğiniz balığı kızarttırıp ya orada yiyebilirsiniz ya da paketletip eve götürebilirsiniz.
Balıkçıların arasındaki manavları önermem alışveriş için, çarşı çıkışında seyyar satıcılar var, onlar daha uyguna satıyorlar.
Gelelim diğer restoranlarına, Üsküdar'ı biraz biliyorsanız nizam Pide kebap'ı da deneyebilirsiniz fakat unutmayın, burası biraz pahalı ve rezervasyon gerekebiliyor. yemekleri de fiyatından beklendiği kadar lezzetli değil. Servis çok iyi ama lezzetin yetersizliğini örtemiyor. Perde pilavı falan yenecekse ya da özel bir gününüzde o civarda yakın bir yer arıyorsanız belki...
Nizam'a çok yakın konumda da Çimen Pastanesi var, burası bilinen bir yer ve gayet iyidir.
Doğancılar caddesi üzerinde, biraz daha tepede ise benim favorilerimden nakliman köfte var, boksörün yeri. Sıcacık bir aile ortamında leziz köfte ve piyaz...
İstanbul'un en iyi köftecisi seçilen Filizler Köftecisine beş basar bence nakliman.
Filizler demişken de, ılık bir yaz akşamında kız kulesi manzarası karşısında 4 adet köfteye en az 15 lira verir kalkarsınız. Ortalama lezzete orta üstü fiyat sanırım manzara yüzünden.
Benim gibi lezzet ve samimiyet peşindeyseniz, elitlikten bir nebze uzak durmayı seviyorsanız ben size nakliman köfteyi arayıp bulun ve sonra da salacak sahile inip Kız kulesi karşısında bir çay içip tavla atın derim.
Salacak sahil demişken de, burayı en çok pazar sabahın köründe seviyorum sanırım. Hem pek kalabalık olmaz, hem trafik henüz canlanmamıştır hem de boğaza inen sabah sisini sessiz ve sakince izleyebilirsiniz yürürken. Yalnız, yaz da olsa boynunuza ince bir şal muhakkak alın, boğazın yelinden boynunuz tutulmasın sonra.
Bir de, illaki bilinmesi gereken bir yeri de antikacılar çarşısı. Eski veya ikinci eşya alanlar için güzel birkaç dükkan var. çok eski ve güzel bir şifonyeri oldukça uygun fiyata aldım misal. Eski plak ve kitapçılar, incik cincik eski eşyalar, bakır mutfak gereçleri, eski kıyafetler...
Sonra cuma günü açılan semt pazarı var bir de, inanın çok ucuz hele yaz akşamları...
Üsküdar bir köy dedim ya, iki sene önce ilk taşındığım yıl, acaba bu sokak nereye çıkıyor diye merak edip keşif turlarına çıktığımda kanaat getirmiştim henüz bir köy olduğuna. dik bayırları, aralarda kalmış eski evleri, kapı önünde oturan çocuklu kadınlar, küçük esnaflar, at arabaları ve boyacı çocuklarıyla üsküdar ne güzel ki tam bozulmadı henüz.
Şimdi yazdıklarımı okurken bu yazma isteğinin neden geldiği üzerine düşündüm. Üsküdar her ne kadar mutaassıp olarak bilinse de ara sokaklarındaki rakı ve balık kokusu, gece yarısı açık tekelleri ile bence öyle değil. Her ne kadar "kadına" biraz tepkili de olsa Üsküdarlılar, politik uçlara çekilmedikçe huzurlu ve rahat bir yer.