Her zaman iyi fikir; Barcelona
Şehrin güzelliği, sokaklarının gündüz gece canlılığı, mimarisi, ızgara planlı ilginç şehir yerleşimi ve yemek kültürünün yanı sıra bir de Salvador Dali, Picasso gibi ünlü ressamların ve dahi mimar Antoni Gaudi’nin izlerini taşıyan Barcelona beni kendine hayran bıraktı. Üniversite yıllarımda aldığım ikinci yabancı dilin de İspanyolca olmasından kaynaklı bu ülkeye ve bu şehre hep ilgi vardı. Barcelona’ya 3 günlük bir gezi ayarlamak da bu sebeple beni çok heyecanlandırmıştı. Erasmus dönemim içinde Barcelona’ya Doruk’la beraber İsveç’ten geçtik ve BCN havaalanına indik. Aerobus otobüslerine binip Plaça de Catalunya meydanında indik. Barcelona turumuzun epey eğlenceli geçeceği gece vakti yaptığımız bu metro yolculuğundan belli olmaya başlamıştı çünkü Barcelona’da diğer Avrupa şehri gibi akşam olunca hayat durmuyormuş. Bu arada Barcelona’da çoğunlukla Katalanca konuşuluyor ve Katalanlar tam bağımsızlık istiyorlarmış. Ama çok turistik bir şehir olduğundan hemen herkes İngilizce de konuşuyor ve bu yüzden dil açısından Paris’te olduğu gibi hiç sorun yaşamadık.
İlk gece otelden çıkıp sahilden gelen müzik sesini duyunca yolumuzu o taraf çevirdik ve palmiyelerin dizildiği sahil boyunca biraz yürüdük, Las Fiestas de Santa Eulàlia festivali kapsamında bir konser vardı. Özellikle gençlerin yoğunluklu olduğu konserde müzik dans eğlence bize Stockholm’ün soğuğu ve sakinliğinden sonra çok iyi geldi. Gençler o kadar çok içmişti ki bir çoğu ayakta durmakta zorlanıyordu. Ayrıca tam konser alanının kenarında ortada erkekler için açık wc üniteleri kurulmuştu. Daha önce görmediğimden ve bu tür şeylerin Türkiye’de normal olmamasından sebep biz e epey garipsedik ama seyahat etmenin güzel tarafı da bu değil mi zaten. Yeni yerler, yerni kültürler, yeni insanlar görmek =) Konserden sonra Las Ramblas’a yürüdük. Gece 1-2 civarında olmasına rağmen sokaklar kalabalıktı. Öğrenci ve genç nüfusun fazla olduğu bu bölge birçok kafe ve bar ile doluydu. Bu caddede o kadar çok siyahi kadın ve ot/uyuşturucu satıcısı olduğunu tahmin ettiğimiz tekinsiz insanlar vardı ki ilk günden sonra garipsememeye başladık yani o derece.
Barcelona öyle bir şehir ki sıradan bir sokağa giriyorsunuz, bir avluya bir meydana çıkıyorsunuz. Başınızı kaldırıp baktığınızda balkonlardan sarkan bitkiler, ince ince işlenmiş süslemeler ve inanılmaz kareler yakalıyorsunuz. Barcelona’da okuyan Arjantinli arkadaşımız Daniela ile güzel bir şehir turu planladık. Arka sokakları ve bilinmeyenleri keşfetmeyi sevsek de bu şehirde görülmesi gereken çok fazla özellikli yer olduğundan listeyi tamamlamaya çalıştık yani pek kaybolma şansımız olmadı. Ama Daniela sayesinde lokallerin takıldığı kafe ve restoranlarda yeme içme ve kültüre dair bilgiler öğrenme şansı yakaladık. Art Nouveau olarak bilinen moderniz akımının öncülerinden kabul edilen Gaudi şehri özgün tasarımlarıyla öyle süslemiş ki gezip gördüğümüz her yer bizi çok etkiledi. Barcelona’da görebileceğiniz her detayda, binalarda, aydınlatmalarda ve banklarda bile Gaudi’nin imzası ve etkisi var. Endüstrinin güzelliği yok ettiğini savunan Gaudi eserlerinde doğadan esinlenmiş ve ince bir işçilikle mimarisini konuşturmuş. Köşe ve kenarları olmayan kıvrımlı ve dalgalı formlar, zarif dekoratif süslemeler, ve desenleri sıklıkla kullanmış. Gaudi Sagrada Familia Kilisesi’nin inşası sırasında eserini tam olarak görebilmek için geri geri yürürken tramvay çarpması sonucunda ölmüş, bu hikaye içimi burkar. Kilisenin inşaatında bilfiil çalıştığı için üzerindeki kıyafetlerden sebep tanınmamış ve devlet hastanesine kaldırılmış ve sonra kim olduğu anlaşılınca özel hastaneye taşınması teklif edilmişse de kabul etmemiş ve üç gün sonra ölmüş. Elbette şehrin her yerinde bulunan çeşitli eserleriyle hala yaşıyor ve her geleni kendisine hayran bırakıyor.
KONAKLAMA İÇİN ÖNERECEĞİM BÖLGELER
Plaça de Catalunya Meydanı, Passeig de Gracia Caddesi, L Rambla, El Born ve Plaça d'Espanya Meydanı konaklamak için en ideal yerler zira tüm görülmesi gereken noktalar ve mağazalar bu bölgelerde. Metro ve otobüsler buradan sık sık geçiyor böylelikle şehri yürüyerek ve hiçbir yeri kaçırmadan gezmek mümkün oluyor.
GÖRÜLECEK YERLER
*La Sagrada Familia
Gaudi Barcelona’nın simgesi olan bu eseri tasarlarken ormanlardan ve doğadan ilham almış. Kiliseyi tamamlayamadan öldüğü için hala yapım aşamasında ve bu sebeple de bitmeyen kilise olarak anılıyor. 2026 yılında Gaudi’nin 100. yaşında tamamlanması hedefleniyor. Fakat onu yakından görüp ayrıntılarına bakınca neden bu kadar uzun sürdüğüne şaşırmayacaksınız. Metrodan iner inmez karşımıza çıktığı andan tekrar metroya binene kadar geçen sürede gözümüzü alamadık. Tek kelimeyle büyüleyici.
*Park Güell
Yapımı 14 yıl sürmüş olan Park Güell, soylu Güellailesi tarafından bir yerleşim projesi olması amacıyla Gaudi’ye yaptırılmış ancak merkeze uzak olduğu için ilgi görmeyince 1923'ten sonra halka açılmış. O ana kadar yapımı tamamlanan 2 evle birlikte halka açık bir parka dönüştürülmüş. Park kısmına giriş ücretsiz. Masalsı mimarisi, kıvrımlı taş bankları, dolambaçlı yolları, renkli mozaikleri ve tam ortadaki ağzından su akıtan kertenkele heykeli ile görülmeye değer.
*La Rambla Caddesi
Sokak sanatçıları, müzisyenler, ressamlar, seyyar satıcılarla dolu, Barcelona’nın gece gündüz en canlı olan caddelerden birisi. Ayrıca Barcelona’nın en ünlü pazarı La Boqueria burada kuruluyor.
*Plaça Real Meydanı
La Rambla caddesi üzerinde konumlanmış bu iç avluyu andıran meydan için Gaudi’nin özellikle tasarladığı sokak lambaları var. Ortadaki süs havuzu, palmiyeler ve dikdörtgen planıyla tam bir buluşma noktası. Meydanı izleyen kafe ve restoranlar daima ilgi görüyor.
*Casa Batllo/Passeig de Gracia Caddesi
Lüks dünya markalarının mağazalarının bulunduğu Passeig de Gracia caddesi üzerinde Gaudi tarafından varlıklı bir aile için tasarlamış ve ilhamını yine doğadan almış organik formlu heykelsi binayı görmelisiniz.
*Casa Mila ( La Padrera)
Passeig de Gracia caddesi üzerinde bir köşeye konumlanmış tamamen doğal taşlardan inşa edildiği için renksiz olan ve dalgalı ön cephesi bir mağarayı andıran bu ihtişamlı bina da Gaudi tarafından Montserrat Dağı’ndan esinlenerek tasarlanmış. 1984 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine girmiş. Özellikle içmimarisi, heykele benzeyen bacaları ve balkonları ilgi çekiciydi.
*El Born/Barri Gotic Bölgesi
Gizemli ve isminin hakkını veren tarihi binalarla çevrili bu bölgede Barcelona Katedrali ve gotik mimari örneklerini görebilirsiniz. Picasso’nun Barcelona’da yaşadığı dönemde en çok esinlendiği bölge olduğu söyleniyor.
*Barcelona Katedrali
Yapımına 13. Yüzyılda başlanıp 15. Yüzyılda bitmiş olan bu gösterişli gotik katedralin ön cephesi ise neogotik tarzda tasarlanmış. Ayrı bir dünyaya açılmışsınız hissi veren palmiye ağaçlı, kutsal çeşmeli ve havuzlu avlusunu da görmelisiniz. Biz gittiğimizde katedral çok kalabalıktı ve önünde Las Fiestas de Santa Eulàlia festivali kapsamında konser vardı. Yerli halk Katalan halk dansını el ele tutuşup çember oluştururarak sergilediler. Bu dansın adı Sardana dansıymış. Katedralin önü daima hareketli.
*Gran Teatre del Liceu
1847 yapılan ve yapımından bu yana birinci sınıf sanatçılara ve eserlere ev sahipliği yapmış dünyadaki en büyük opera binalarından birisi.
*Plaça de Catalunya
Metroların birleşme noktası olan bu cadde alışveriş yapmak için çok ideal çünkü tüm mağazaları burada yan yana bulabilirsiniz. Şık özgün tasarımlı kıyafetler çanta ve deri ürünler için ara sokaklardaki küçük butiklere de şans verin, biz inanılmaz şeyler bulduk. YEME İÇME KONUSU Akdeniz esintileri Barcelona mutfağında da kendini gösteriyor. Lezzetli deniz ürünleri, balık, et, meyve ve farklı tatlılar bulacaksınız. Elbette tapas ve deniz ürünlü paella yemeden, sangria içmeden dönmezsiniz. Yemek için sokakta yaptığımız atıştırmalıklar hariç biz Daniela’nın önerisiyle lokallerin tercih ettiği La Bombeta’yı tercih ettik, her şey lezizdi. Kahve içmek için bitki-kahve konsept kafe Joliu, gotik bölgedeki Black Remedy ya da El Born’da Nomad Coffee’yi öneriyorum.
NOTLARIM
*Mies van der Rohe’nin tasarladığı Barcelona Pavilion’u görün.
*Barcelona’da sokak sanatı ve grafiti çok gelişmiş. 4000 küçük fotoğraf karesinden oluşan Joan Fontcuberta’ya ait grafiti The World Begins With Every Kiss’i görün.
*Parfume-The Story of A Murderer filmini sevenlerdenseniz çekildiği yer Plaça de Sant Felip meydanına gidin ve sakinliğin tadını çıkarın.
*Carrer de Milans’a gidip sokağından ortasından gökyüzüne bakın. Burası Barcelona’nın en çok fotoğraflanan noktalarından birisi olmuş.
*Gideceğiniz tüm turist noktaları, kilise, katedral ve müzeler için önceden online bitinizi alın yoksa inanılmaz sıralar beklemek zorunda kalacaksınız.
*Müzeleri gezecek vaktiniz olursa Picasso Müzesi, Miro Müzesi ve şehrin biraz dışında kalan Dali Müzesi’ne gidin.
*Zamanınız olursa Arc de Triomf anıtsal kemerini, mevsim size uyarsa Barcelonata Plajını kesinlikle görün. Ayrıca merkezin biraz uzağında olan yemyeşil labirent parkı Parc del Laberint d’Horta’yı görebilirsiniz.
*Özellikle katedraller önünde biriken dilenciler ve hırsızlık olaylarına dikkat edin.
*Hediye ya da hatıra olarak Gaudi tarzını yansıtan objeler, Katalanların simgesi olan minyatür eşekler ve taraftar ürünleri alabilirsiniz.
Bu bilgiler ışığında harika bir Barcelona seyahati gerçekleştirmenizi umuyorum=)
Sevgiyle kalın..
Fotoğraf galerisi
Burada (Barcelona) yaşadığın Erasmus deneyimini paylaş!
Barcelona yerini bir yerli, gezgin veya değişim öğrencisi olarak biliyorsan... Barcelona hakkındaki düşüncelerini paylaş ! Farklı özelliklerini puanla ve tecrübelerini paylaş!
Deneyim ekle →
Yorumlar (1 yorum)
Melis Dinç 7 yıl önce
Barcelona'ya ben 3 defa gittim :) senin kadar güzel ve detaylı yazamazdım :) gerçekten ölmeden önce mutlaka görülmesi gereken şehirlerden biri. Hatta bambaşka bir dünya.