Bu yazımda sizlere, Atina'da bulunan en önemli tepelerden birisi olan Lycabettus Tepesi'nden bahsetmek istiyorum. Atina'da iki tane tepe vardır. Birisi Akropolis. Akropolis'ten önceki yazımda bahsetmiştim. Diğeri ise, bu yazımda bahsedecek olduğum Lycabettus Tepesi. Konumu Kolonaki semtinin hemen üstündedir. Ve doruğunda bir bazilika bulunur. Bazilika'nin altındaki terastan ise kentin olağanüstü panoramik manzarası izlenebilir. Zaten tepeye genelde herkesin çıkış amacı Atina manzarasını izleyebilmek. Bu arada manzarası gerçekten muazzam. Atina'nın çevresindeki dağlar da görüş açınıza giriyor ve böylelikle gerçekten benim gözümde bu şekilde tüyler ürpertici bir görünüme ulaşabiliyor.
Lycabettus Tepesi,Atina'nin eski gözlemevinin bulunduğu tepedir. Yaklaşık 100 metre yüksekliğine sahiptir. Tepenin eteklerinde buluan amfi tiyatroda özellikle Atina festivalinin gösterimleri gercekleştirilen ve şehirin basık ve sıcak havasından biraz olsun uzaklaşıp püfür püfür bir esintiye kendini bırakmak için oldukça ideal bir şehir içi kaçış yeri olabilir. Sivri ve yeşillikler içinde olan bu tepeye, Kurtlar Tepesi'de deniliyormuş, nedeni ne bilemiyorum.
Güneşin yaktığı bir tepe olan Lycabettus Tepesi, gece manzarası ayrı, gündüz manzarası ayrıdır. Atina'dan bakıldığında Akropolis gibi bir görüntü vermez ama söz konusu Atina manzarasıysa bir numaradır. Teleferikle çıkılsa bile ulaşmak oldukça yorucudur zira teleferiğe ulaşana kadar zaten Kolonaki sokaklarında bayağı bir yokuş tırmandırır. O kadar yokuş çıktıktan sonra teleferiğe binmek anlamsızdır, çam ağaçlarının arasındaki patikalardan yürüyerek ulaşılabilir. Araçla da çıkılabilir.
Tepedeki restaurantta dinlenebileceğiniz gibi bazilikada da serinleyebilirsiniz. Yaz aylarında dikkat etmek gerekir çünkü Pireaus'tan Glyfada'ya kadar 4 tepe arasındaki Atina yı seyre daldığınızda başınıza güneş geçebilir. Güneşin Pireaus üzerinde alçalmaya başladığı, denizin parıldadığı saatler daha bir güzeldir. Bir başkette olduğunuzu unutturur. Yaz akşamları tiyatrosundaki konserleri uzaktan da olsa izleyebilirsiniz. atina nın nasıl bir şehir olduğunu anlamak için çıkılması gerekendir.
Dağın tepesinde, bir restorant bulunuyor ama fiyatları biraz pahalıydı.
Açık adres: Lycabettus Mountain, Atina 07 152
Lycabettus dağına kesinlikle gün batımı ya da gün doğumu için gitmenizi öneririm. Gün doğumu biraz tuhaf olabilir, gece karanlığında pek tekin olmayabilir çevre o yüzden gün batımını öneririm.Bende günbatımında gitmiştim. Hatta yaşadığım küçük bir olaydan bahsetmek istiyorum.
Ben Lycabettus Tepesi'ne gün batımını izlemek için çıktığım zaman, meğersem o gün Yunanistan'ın bağımsızlığını kutladığı günmüş. Tabiki de Osmanlı topraklarından ayrılıp bağımsızlığını ilan etmesinden bahsediyorum. O sıra kutlamalar yapılıyordu. Özellikle bir çok kez ses bombası patlattılar. Biz de o sıra, olayların neden bu şekilde geliştiğini anlamamıştık. Daha doğrusu henüz bilmiyorduk nedeni ni ta ki yanımızdaki kadına sorana kadar. Bize Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılmalarını kutluyolar dediğinde cidden sesimizi çıkaramadık. Ne olur ne olmaz çok belli etmemeye çalıştık Türk olduğumuzu. Bu şekilde gerilimli bir anıydı. :)
Lycabettus Tepesi'nin farklı bir misyonu da vardır. Önünüzde uzanan engin Atina şehrinin ve Ege Denizi’nin manzarasıyla romantik bir noktadır. Yani özel günler yemeği bu dağın tepesinde çok tercih ediliyor.