Bu yazımda, Atina'nın en meşhur turist cazibe noktası olan ve Atinalılar için tarihi olarak çok önemli bir konumda olan Acropolis'ten bahsetmek istiyorum.Akropolis kelime anlamı "Şehrin en yüksek noktası"dır. En ünlü Akropolislerin başında Atina Akropolis'i gelir. İlkçağ'da Yunanistan ve Anadolu'da kurulan, çevresi surlarla kuşatılmış, içinde saray, mahkeme, çarşı ve askeri garnizon bulunan kent.
Akropolis, Atina'nın tam ortasında yükselen, tepesi düz bir alan olan, sarp bir kayalığa verilen addır. Eski Yunan dilinde bu sözcük yukarı kent anlamına gelir. Çok eski çağlarda Akropolis, eski yunanlıların oturduğu ve buradan çevre köylere egemen olduğu gerçek bir kaleydi, aynı zamanda bir din merkeziydi. Bir ara persler tarafından yıkılmış, sonra perikles'in öncülüğüyle, M.Ö. 450 yıllarına doğru yeniden yapılmıştı. O çağların ünlü heykeltıraşı pheidias ve başka güçlü sanatçılar bu işte çalıştılar.
Eski Hellen sitelerinde, aşağı kente egemen olan, berkitilmiş yüksek mevki. Mykeani dönemi boyunca krallık sarayı burada inşa edilen akropolisler, daha sonra sitenin siyasal dinsel merkezleri oldular. Hellenistik dönemde yurttaşları denetim altında tutmak için Akropolis'e benzeyen yabancı garnizonlar yapıldı.
Anadolu’da önemli örnekleri vardır.Smyrna, sardeis, assos, aigoi, selge ve alinda.
Akropolis, şehrin esas oldugu idari yapılarda, şehir surları içerisinde yer alan ve esas yerleşim alanından daha yukarıda, genelde bir tepe üzerinde inşa edilmiş iç kaledir. Savaş zamanlarındaki son savunma mevkisi ve her zaman şehir halkının en fazla değer verdiklerinin korunduğu yerdir. Savaş sırasında halkın sığındığı ve son savunmanın yapıldığı, eski Yunan sitelerinde surlarla çevrili sarayların bulunduğu yerlerdir. Sitelerin zamanla gelişmesiyle eski önemlerinin yitirmiş, Atina Akropolis'inde olduğu gibi sadece dinsel açıdan önem taşımışlardır.
Akropolis'in batı yamacında, anıtsal kapılarıyla ziyaretçileri karşılayan ilk yapı proplyleia'dır. yapının, çok büyük boyutlarda olan kemerleri ince mermerden yapılmıştır. Bunun az ötesinde, Athena Nike'ın küçük tapınağı vardır. Daha sonra, mat altın rengindeki mermerleri ve kusursuz sütunlarıyla görkemli Parthenon Tapınağı gelir. Yüzyıllara karşı koyabilmiş son anıt Erekhteion'dur. Adını eski Yunan'ın efsane krallarından ilki olan Erekhteios'tan almıştır. Burada sütunların yerini kadın heykelleri alır. Bunlar, kimi gülümseyen, kimi somurtan, hepsi mağrur altı Karyatid kızı'nın heykelidir.
Parthenon Tapınağı, Akropolis'in doruğuna dikilmiş bir zafer anıtıydı; Atinalıların savaş başarılarını kutluyordu. Vaktiyle bu tapınakta, kentin koruyucu tanrıçası olan Athena'nın dev bir heykeli yer alırdı.
Akropolis, haftanın her günü sabah 8'den akşam 8'e kadar hizmet vermektedir. Yine erasmus öğrencileri ücretsiz giriş yapabiliyor. Yetişkin ücret 12 euro. Bilet bir hafta süre ile Akropolis, Akropolis müzesi, Antik agora, Dionisos tiyatrosu, Karameikos mezarlığı, Roma forumu (Roman Forum), Rüzgar kulesi (Tower of winds) ve Temple of Olympian Zeus için geçerlidir. Her biri için ayrı ayrı 6 euroya da bilet alınabilir.
Yalnız şunu söylemeden geçemeyeceğim o kadar kalabalok o kadar kalabalık ki insan grubu olmayan bir kare fotoğraf yakalamak mümkün değil. Ve bu derece kalabalık maalesef bende tarihi ortamlardan keyif almama engel bir durum yaratıyor. O tarihin kokusunu alabilmem, ortamı hissedebilmem hatta hayal edebilmem için sessizlik, rüzgarın uğultusunu duymam gerekiyor. Ama maalesef bir tek köşe bile yok huzur, sessizlik ve yalnızlık duyabilmek için.
Akropolis, Yunanistan'ın en meşhur meydanlarından olan Monastiraki ve Syntagma meydanlarına çok yakındır. Yürüme mesafesiyle yaklaşık 15 dakikadır. Atina'nın kırmızı hatlı metrosundan Acropolis durağında inerseniz, Acropolis'in hemen önüne çıkabilirsiniz. Metro en rahat ulaşım.