Moğol Başkente Küçük Bir Bakış

Moğolistan. Ulanbatur. Geniş topraklara sahip bu ülke içinde küçük harikalar ve eşsiz güzellikler barındırıyor. Şehir, başkent, ülkenin geri kalanından oldukça farklı hatta bir ada bile olabilirmiş. Oldukça iyi modernize edilmiş fakat hala biraz eski Moğolistan izlerini taşıyor. Gökdelenleri, dükkanları, evleri ya da alışveriş merkezlerinden geçip köşeyi döndüğünüz anda bir eski bir tapınak ya da binayla karşılaşıyorsunuz.

Şehrin eteklerinin altında, hala birkaç geleneksel Moğol çadırlarını ve çatı katları boyalı küçük evleri görebilirsiniz. Uzaktan gerçekten ilginç görünüyor, şehrin etrafını saran bir kemer gibi adeta.

Sabahlar çok sakin oluyor, neredeyse ıssız. Moğollar günlerine geç başlıyor, anca 9-10 gibi kapılarını açmaya başlayan dükkanları, etraftaki şaşkın insanları, canlanan trafiği ve toplu taşımayı görebiliyorsunuz.

Diğer bir taraftan da geceler oldukça canlı, her yerde barlar, kulüpler, salonlar var, çok sayıda karaoke mekanları ve İsveç pubları bulunuyor ki bu da oldukça komik. Eğer şarkı söylemeyi seviyorsanız, şehir boyunca söyleyebilirsiniz. Neredeyse her iki binadan birinde ya karaoke bar ya da İsveç pubı bulunuyor.

Oh, ve içki içmek, evet bu şehirde içebilirsiniz! Favori içkileri vodka, sanırım bu bir Rus etkisi. Gördüğüm ve deneyimlediğim kadarıyla, sarhoş olup sonrasında da dans etmeyi, şarkı söylemeyi, bağırmayı, kavga etmeyi ve eğlenmeyi seviyorlar.

Müziği göz önüne aldığınızda, en çok dinledikleri tür rap, rock ve halk müziği. Rap şehirde oldukça meşhur ve aslında oldukça da başarılı, rap müziği çok sevdiğim söylenemez ama onların rapini kolay bir şekilde dinleyebiliyorum, favori müzik gruplarımdan biri Mohanik. Beatles'a da epey düşkünler, başkentin eski zamanlarında, Moğolistan'da dinlenilmesi yasakmış, bu yüzden de kaçak bir şekilde cd'lerini şehre sokuyorlarmış ve geceleri dinleyip, söylüyorlarmış. Meydanlarından biri onlara adanmış, Beatles Meydanı ve bugünlerde de gençlerin buluşma, zaman geçirme ve hala müzik dinledikleri bir nokta haline gelmiş.

Çevre gezileri oldukça ilginç olabilir, görülecek ve deneyimlenecek çok şey bulunuyor. Eğer tarihten ve/veya sanattan hoşlanıyorsanız, sizin için gidilecek iyi yerlerden birisi.

Din burada oldukça karışmış bir halda fakat ben Budizim'e inanıyorum. Burada aynı zamanda çok sayıda Hristiyan ve biraz da Şaman var.

Gezmek için oldukça enfes ve büyüleyici bir şehir! İnsanları da, neredeyse bahsetmeyi unutuyordum, karşılaştığım en misafirperver, sıcak ve arkadaş canlısı insanlardan. Çoğu İngilizce konuşamıyor ve onlarla konuştuğunuzda biraz şaşkın olabiliyorlar fakat anlaşmak için ortak bir dili bulmayı başardığınızda, yıllardır birbirinizi tanıyormuşçasına size kendilerini açacaklardır. Her daim ellerinden geldiğince size yardımcı oluyorlar, hatta zordaysanız, yardımcı olmak için kendi işlerini bile bırakıyorlar.

Havası yazları çok sıcak ve de tozlu. Ve tabii ki kışın da oldukça soğuk. Kışın kirlilik de ana problemlerden biri çünkü genellikle kömürler ısınıyorlar ve bu da şehirde rahatsız edici bir is tabakası yaratıyor.

Sanırım Moğolistan hakkında tek sevemediğim şey, yemekler. Şehirde istediğiniz her türde yemeği hala bulabiliyorsunuz, çoğu şehirde olduğu gibi, çeşitli Dünya mutfağında menüsüyle çok sayıda restoran var. Fakat, tipik bir Moğol yemeğinin mecburi bir tadı var ve yeni başlayanlar için, çoğunlukla et az miktarda sebze içeriyor. İklim de en iyi iklimlerden biri değil. Toprakları gerçekten çok kurak olduğu için neredeyse hiçbir şey yetiştiremiyorlar. Özellikle de bitkisel türde. Tuz da çok yaygın değil. Diğer bir yandan da, sütü çok kullanıyorlar. Artık damak tadının nasıl bir şey olduğunu hayal edebilirsiniz.