Have you made up your mind about your destination? The best accommodation deals are being booked fast, don’t let anyone keep ahead!

I want to find a house NOW!

Porto: Gitmeden ne düşünüyordum, gidince nelerle karşılaştım

Tarafından yayınlandı flag-tr Hasibe Kurnaz — 4 yıl önce

0 Etiketler: flag-pt Erasmus Deneyimleri Porto, Porto, Portekiz


Herkese merhaba! Bu yazı serisini okuyorsanız ya Porto’ya gideceksinizdir ya da gitmeyi düşünüyorsunuz demektir. İkinci seçenek durumundaki kişiler için sesleniyorum: AVRUPA’NIN EN GÜZEL ŞEHRİNE GİTMEK İÇİN NE DURUYORSUNUZ?

Başlamadan önce tavsiyelerimin beş aylık Erasmus serüvenime dayandığını belirtmek isterim. Geçtiğimiz dönem hayatımın en güzel, en zor ama pek çok harika anıyla ve insanla geçirdiğim bu şirin şehrin bana bu kadar evimdeymişim gibi hissettirebileceğini hiç tahmin etmemiştim. Erasmus tercihimi yaparken de o kadar seçeneğin arasından Porto’yu sadece ucuz olduğunu bildiğim için tercih etmemden dolayı biraz utandığımı kabul etmeliyim. Belki de bu yüzden bu yazıyı biraz da Porto’yla, ikinci evimle hasret gidermek için yazıyorum. Tabii bir de gidecek olanlara bir rehber olabilmesi için...

Hava durumu ve Porto'nun bitmeyen yağmurları

İlk olarak ise hava durumundan başlamak istiyorum. Biraz şaşırtıcı gelebilir ama bence bilinmesi ve hazırlıklı olunması gereken en önemli konu bu çünkü. Ben Porto’ya 31 Ocak’ta gidip 2 Temmuz’da Türkiye’ye döndüm. Gitmeden önce sıcak bir Akdeniz ülkesinin şirin, küçük ve okyanusa kıyısı olan bu şehirde baharı ve yazın başlangıcını yaşama düşüncesi bile içimi ısıtmaya yetiyordu. İnternetten baktığım kadarıyla da genel olarak sıcaklık ortalamaları yüksek görünüyordu. Yüksekten kastım, ben Ankara’da yaşayan sert ve insanın içini donduran soğuklara alışık biri olarak Porto’daki her ayın sıcaklık ortalaması Ankara’dakinden yukarıdaydı. Özellikle şubat ve mart aylarının yağışlı olduğunu da araştırmalarım sırasında öğrenmiştim. Fakat hiçbir yerde yağmurun bu kadar çılgın yağdığını ve başladığında aralıksız günler sürdüğünü okumamıştım! O yüzden benim için alışılması ve şokunu üstümden atmam gereken en önemli sorun buydu. Şu kadarını söyliyeyim ilk iki ay annemle her telefonda konuştuğumda ona bavulumdan montumu çıkardığı için sitem etmiştim. Bu gerçekle yüzleşmenizi ve bavulunuzu hazırlarken yağmurlu bol günlerin sizi beklediğini söylemek isterim. Asla gözünüzü korkutmak veya Porto’ya çamur atmak için değil aksine size gerçekçi bir durumdan söz etmek için. Bu arada tabii ki yanınıza bir şemsiye alın fakat çoğu zaman yağmurun yanında rüzgar da beraberinde geldiği için şemsiyenizin kırılması veya rüzgar yüzünden kullamama ihtimaliniz oldukça yüksek. Yine de bir mont, yağmurluk, bere, şal ve şemsiye bavulunuzda mutlaka olmalı.

Her ne kadar bu fotoğraf Porto’ya trenle bir saat olan Averio şehrinde çekilmiş olsa da bu göz kanatan stil bir tercih değil havanın yağmurlu olduğu çoğu zamanlarda bir mecburiyetti...

Ama Porto o kadar el değmemiş güzelliğe ve görkemli geçmişe sahip bir şehir ki sizi temin ederim ne bu yağmurlar ne de başka bir şey sizi bu şehri adım adım gezmekten ve attığınız her yeni adımda keşfedecek yeni bir sokak, gizlenmiş şirin bir cafe veya dünyanın bambaşka bir yerinden gelmiş bir insanı tanıma fırsatından alıkoyamayacak.

 Portekizce, sen olmadan yapabilir miyim?

İkinci olarak bahsetmem gereken şey ise dil konusu. Sayılar haricinde Portekizce bildiğim kelime sayısı onu geçmezdi buraya gelirken. Yerli halkın, özellikle de otuz yaşın üzerindeki insanların İngilizce bilme oranı oldukça düşük. Fakat inanın bana bu gerçekten çoğu zaman sorun olmuyor. Çünkü insanları çok sıcak kanlı, cana yakın ve konuşmayı çok seven tipler. Sizin Portekizce’yi bilmemeniz veya onları anlamamanız ise onları konuşmaktan asla vazgeçirmiyor. Sokağımda düzenli olarak gittiğim pastanedeki garsonlar, otobüs şoförleri ve sayısız girdiğim pek çok farklı dükkanda sayısız İngilizce bilmeyen insanla çok güzel iletişim kurduğumu söyleyebilirim. Tek yapmanız gereken güler yüzlü olup biraz beden dilinizi konuşturmak. Fakat sizi şaşırtacak şeyler de yaşayabilirsiniz. Mesela ben bahsettiğim pastanenin bahçesinde, yetmişli yıllarda ticaret için Adana’ya ve İstanbul’a gitmiş oldukça yakışıklı doksan yaşındaki Portolu tonton amcanın İngilizcesini ve onunla olan konuşmamızı unutamayacağım. Onun dışında gerçekten iletişime ihtiyaç duyduğunuz önemli yerlerde insanlar genelde İngilizce biliyor. Okulun öğrenci işlerinden tutun, polislerden doktorlara kadar... Fakat marketlerdeki yazıların tamamı Portekizce ve ikinci dil olarak da İspanyolca. Unutmadan geçmeyeyim: İspanyolca ve Portekizce birbirine gerçekten çok benziyor ve herkes İspanyolca anlıyor. Burada İspanyolca’nın İngilizce’den çok daha yaygın ve kullanılan bir dil olduğunu söylemeliyim. Eğer İspanyolca biliyorsanız endişelenmenize gerçekten hiç gerek yok. Eğer bilmiyorsanız ve etrafınızda gördüğünüz tabelaları okuyabilmek ya da markette yazanları anlamak için bir sözlüğe ihtiyacınız olacak. Ama ikili insan ilişkilerinden korkmayın. Rahat olun.

Bu insanlar neden bu kadar yavaş?!!

Rahat olun demişken, Porto insanının rahatlığından da bahsetmem gerekiyor. Çünkü bunun da uyum sağlanması gereken bir şey olduğunu düşünüyorum. Bu insanlar gerçekten rahatına düşkün, dertsiz ve keyif insanları. Hayat Porto’da oldukça yavaş. Çünkü acele edilmesi gereken hiç bir şey yok bu insanlara göre. Bunu, şehirde bulunduğunuz her ortamda görebilirsiniz. Kasiyer, garsonlar, dükkan sahipleri, öğretmenler... Başlarda Türk olarak hızlı ve pratik yaşamaya alışmış biri olarak bunu sinir bozucu olarak algılasam da sonradan bu telaşsız yaşamın oldukça keyif verdiğini kabul etmem gerekli. Yine de uyarmam gerekirse Portolular gerçekten her yere geç kalıyorlar. Bunu aklınızın bir kenarına yazın ve buluşmalarınızda buna göre hareket edin derim ben. Yine aynı sebepten ötürü gece hayatının başlama saati de oldukça geç. Çoğu gece kulübü ikiden önce açılmıyor ve ortamın dolması ve eğlenceli hale gelmesi üçü buluyor- ki bu neredeyse Türkiye’de gece hayatının bittiği saatlere denk geliyor. Öncesinde pre-drink için ya arkadaşlarınızdan birinin evini, sahibini tanımadığınız random bir ev partisini ya da ucuza içki bulabileceğiniz birkaç bilindik bölgedeki barları tercih edebilirsiniz. Her seçenek oldukça eğlenceli, atlamadan geçmeyin kesinlikle.

Bu yazıda daha çok Porto’nun beni şaşırttığı birkaç özelliğinden ve hazırlıklı olmanız gereken temel birkaç durumdan bahsettim. Eminim gidince ve dediklerimi deneyimleyince burada yazanları çok daha iyi anlayacaksınız. Bundan bir sonraki yazıda Porto’yu keşfetmenin yollarından bahsedeceğim. Umarım bu maceraya atılırken bu yazılar size rehber olabilir ve güzel fikirler aşılayabilir. Şimdiden iyi okumalar.


Fotoğraf galerisi


Burada (Porto) yaşadığın Erasmus deneyimini paylaş!

Porto yerini bir yerli, gezgin veya değişim öğrencisi olarak biliyorsan... Porto hakkındaki düşüncelerini paylaş ! Farklı özelliklerini puanla ve tecrübelerini paylaş!

Deneyim ekle →

Yorumlar (0 yorum)



Hesabınız yok mu? Kaydol.

Biraz bekleyin lütfen

Koşun hamsterlar! Koşun!