İspanya'da Türkiye Algısı
İspanya’ya, dolayısıyla Avrupa’ya giderken en çok merak ettiğim şeylerden biri Avrupalıların Türkiye hakkındaki bilgileri ve fikirleriydi. Orada bulunduğum süre boyunca 72 milletten insanla haşır neşir olup bu konuda gözlemler yapma şansım oldu. Dolayısıyla kafamda belli başlı bazı fikirler de oluştu. Türkiye’ye döndükten sonra, bu yönde birkaç milyon kadar soru alınca Avrupa’daki Türkiye algısını merak eden tek kişi olmadığımı fark ettim. İş bu yüzden, kafalardaki soru işaretlerini gidermek adına, şu an okumakta olduğunuz yazıyı yazayım dedim. Evvela İspanya’daki Türkiye algısını değerlendireceğim, sonraki yazımda ise Avrupa’daki genel imajımızdan bahsederim diye umuyorum.
.Kurtuba'da Türkler. (Fotoğraf siyasi görüşümüzden ziyade espri anlayışımızı yansıtmaktadır.)
İspanyollar umumiyetle arkadaş canlısı, rahat ve toleranslı insanlar olduklarından Türk olmamla ilgili herhangi bir sorun yaşamadım. Türkiye hakkında “kendine ait” fikri olanı bulmak çok zor. Genel olarak bilgileri medyanın son zamanlarda kendilerine verdiğiyle sınırlı. Erdoğan, Arda Turan, terör ve atlattığımız darbe girişimiyle alakalı televizyondan, gazetelerden gördükleri kadar bilgiye sahipler. Güncel meselelerin dışında ise kültürel hafızalarında bir Osmanlı ve Barbaros gerçeği var. Hala hafızalarında olmasından anladığım kadarıyla Barbaros Hayreddin Paşa İspanyollara az çektirmemiş. Neden bu yorumları yaptığımı anlamanız için İspanyollarla aramda geçen bazı diyalogları yorumsuz bir şekilde anlatmaya çalışacağım. Varın değerlendirmeyi kendiniz yapın sevgili okuyucularım…
Welcome to Spain yazısında anlattığım üzere, daha İstanbul’da, havalimanında tanışıp beraber Madrid’e gittiğim İspanyol kız Beatriz bir Türkiye/İstanbul aşığıydı. Daha önce Türk sevgilisi olmuş, Zeki Müren ve Ahmet Kaya dinleyen, melek gibi bir kızdı. Türkiye-AB ilişkileri üzerine tez yazmayı da düşünüyordu, doğrudan fikrini sormadım ama tahminimce Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyen bir görüşe sahipti. Facebook hesabındaki paylaşımlarına yapılan yorumlardan gördüğüm kadarıyla çevresinde güvenlik kaygıları nedeniyle Türkiye’ye gitmesine muhalif olan bir kitle var. Havalimanında bizi alan babası Jesus ise daha önce Türkiye’de bulunduğunu, çok beğendiğini fakat mevcut durumdan endişe duyduğunu söyledi.
Ev sahibim 80’lik nine Regina ise Türküm deyince, “sizin oralarda savaş var değil mi?” diye sordu. Yok dedim ama sanırım pek inanmadı. Daha sonra da benzer muhabbetlerde “orası Suriye, Türkiye değil” diye bu konuyu ne kadar açıklamaya çalışsak da “benim için hepsi aynı” şeklinde bir tavırla söylediklerimizi kulak ardı ediyordu. Nasıl olsa fikri değişmeyecek diye bir süre sonra sadece tebessüm etmeye başladım.
Ev sahibim Regina.
Sınıfımda ise Alberto adında saf, sempatik ve solcu bir çocuk vardı. Bir gün, “Türkiye’de kızları tecavüzcüleriyle evlenmek zorunda bırakan bir kanun tasarısı gündemdeymiş değil mi?” diye sordu. Şaşırıp o nereden çıktı dedim, haberlerde gördüm dedi. Benim de bu meseleyi epey duymuşluğum vardı fakat o sıralarda gündemi çok detaylı takip etmediğim için ve mesele hukuki bir mesele olduğu için ayrıntılı bilgim yoktu, anca “öyle bir şey mümkün değil, medya bazı konuları çarpıtıyor” tarzı bir açıklama yapabildim…
Madrid’de ara sıra gittiğim Meet&Speak diye bir etkinlik vardı. Bu etkinlik uluslararası öğrenciler tanışıp kaynaşsınlar, özellikle dillerini geliştirsinler diye yapılıyordu. Etkinliğe gelen öğrenciler olarak, birbirimizle rahat iletişime geçebilelim diye mekâna girerken bayrak stickerları takıyorduk. Bu sayede kim hangi dili konuşuyor anlayabiliyorduk. Yine bir Perşembe günü Türk arkadaşımla bu etkinliğe gitmiş takılırken, birden esmer bir kız yanımıza geldi ve tatlı İspanyol aksanıyla “merabaa, nasilsinn” diye bildiği Türkçe kelimeleri saymaya başladı. Türk Bayrağının faydasını gurbet ellerde ilk defa görmüş olmanın mağrurluğuyla muhabbete girdik. Meğer kız geçen sene İstanbul’da Erasmus yapmış, e biz de İspanya’da Erasmus yapıyoruz. Hal böyle olunca konu konuyu açtı, saatlerce konuştuk. Kız tam Türkiye’deyken Atatürk Havalimanı saldırısı olmuş maalesef, o konularda konuştuk. Onlarca ülkeyi gezmiş biri olarak İstanbul’un gördüğü en güzel şehir olduğunu, yemeklerin güzel ve ucuz olduğunu, Türklerin çok milliyetçi olduğunu, her yere bayrak asılmasının çok garip olduğunu söyledi. Siyasi manada Türkiye’yi pek takdir ettiği söylenemezdi. Anladığım kadarıyla Türkiye’de bazı politik gruplarla teması olmuş, siyasi jargonu o kadar tanıdıktı ki yeşil bir parka giyip slogan atmadığına hayret ettim. Genel olarak Türkiye’de Erasmus yapmış olmaktan mutluydu ama Türk erkekleri konusunda aynı şeyi söyleyemeyeceğim. O konuda sitemkârdı :)
Erasmus’un final günlerinde ise Alcala’ya giden son treni kaçırınca arkadaşımla otostop çekmek zorunda kalmıştık, ilk araba durdu ve iki orta yaşlı senyora bizi aldı. Sürücü olan hanfendi 7 yıl önce Türkiye’ye gittiğini, yemekleri çok beğendiğini söyledi. Söylediğine göre sadece domates bile İspanya’dakinden doğal ve lezzetliymiş. Ben de bir kere İspanyol Carrefour’undan domates alma gafletine düşmüş biri olarak bunu tasdik edebilirim. Resmen ot gibiydi o domates.
Bir Çek, bir Slovak, bir Japon ve bir Türk tarhana çorbası içerken.
Arda Turan hakkında ise genel olarak bir sempati var fakat insanlar onun Barcelona’ya giderek hata ettiğini düşünüyor, Atletico Madrid taraftarı “biz onun farklı olduğunu düşünmüştük” diyerek hayal kırıklıklarını ifade ediyorlar.
Erasmus ertesinde, Denizli’de, Marta, Alan ve Jordi adında üç Barcelona’lı Katalan ve Valeria adında bir Milano’lu İtalyan ile tanıştım. Marta ve Valeria, Avrupa Gönüllük Hizmetiyle bir aylığına Denizli’ye gelmiş, İngilizce öğretmenliği yapmışlardı. Onların Türkiye hakkındaki gözlemlerinin de katkısıyla bu konuları uzuuun uzun değerlendirme şansımız oldu. Sonuç olarak vardığımız yer Avrupa’da, özellikle Avrupa medyasında resmedilen Türkiye ile gerçektekinin epey farklı olduğuydu.
Tabii İspanya’da sadece İspanyollar yok. Çok sayıdaki Bangladeşli, Pakistanlı, Suriyeli ve Faslı ile samimi ilişkiler kurma şansım oldu. Tipinden Müslüman olduğunu anladığınız bir kişiye “Esselamun Aleykum!” deyip Türk olduğunuzu söylediğinizde kanka olmanız iki dakika almıyor. Özellikle siyasi anlamda Türkiye’yi destekliyorlar. Hem İspanya’da, hem Avrupa’da Türklüğümün ekmeğini çok yedim diyebilirim. (Burada ekmeğini yemek mecaz anlamda değil gerçek anlamda kullanılmıştır. Türklüğümden ötürü sürekli bir şeyler ikram ediyorlardı)
Alcala'daki favori kebapçım. Evime 50 metre mesafedeydi.
İspanya’daki Türkiye algısıyla ilgili aklıma gelenler şimdilik bu kadar, bir sonraki yazımda diğer Avrupalıların gözünde nasılız konusunu irdelemeyi düşünüyorum. O konuda da anlatacak epey çok şey var.
Hem içeride hem dışarıda, ele güne karşı bizi güzel temsil etmeniz dileğiyle, hoşçakalın!
24.03.2017 12:50
Ankara / Gençlik Parkından Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Esenboğa Kampüsüne giden beyaz otobüsün en arka sağ koltuğu
Fotoğraf galerisi
Content available in other languages
- English: Perception of Turkey in Spain
Kendine ait Erasmus blogunun olmasını ister misin?
Yurtdışında yaşamayı tecrübe ediyorsan, tutkulu bir gezginsen veya yaşadığın şehri tanıtmak istiyorsan... kendi blogunu oluştur ve maceralarını paylaş!
Erasmus blogumu oluşturmak istiyorum! →
Yorumlar (3 yorum)
Betül Sarı 4 yıl önce
Merhabalar, üniversite ile ilgili deneyimleriniz nasıldı? Alcala üniversitesinde eğitim gördünüz anladığım kadarıyla.
Ömer Aka 4 yıl önce
Selam, evet Alcalá Hukuktaydım. Açıkçası haftada bir gün ancak derse gidiyordum Erasmusçu olduğum için :) Ve aldığım dersler hep seçmeli derslerdi. Bu nedenle eğitim kalitesi hakkında çok bir şey söyleyemiyorum.
Okulda Erasmusçu çok olduğu için uluslararası öğrenci çok, bunu seviyordum. Merkezde kampüs hayatı yoktu, binalar şehre yayılmış durumdaydı ama şehir dışında iki kampüs daha var, onlar baya iyiydi, imkanları genişti. Akdenizli toplum oldukları için maillere ya geri dönmezler ya çok geç dönerler. Sürekli tatil olur :) gün içinde siestaya giderler, ihtiyacın olan adamı bulamazsın.
İspanyol öğrenciler doğru düzgün ingilizce bilmez. İngilizce verilen ders azdır.
Sanki çok olumsuz konuştum ama bunlar bir Erasmusçunun çok yüzeysel görüşleri. Eğer Erasmus yapacaksan tavsiye ederim, yüksek lisans falan düşünüyorsan başkalarına danışman daha faydalı olur.
Bir de bu mesajı baya tesadüfen gördüm, eğer başka sorun olacaksa Instagram'dan (omerxemre) yazabilirsin. Yardımcı olmaktan mutluluk duyarım :)
Betül Sarı 4 yıl önce
Çok teşekkür ederim :)