Hollanda'da mutlaka yapmanız gereken 5 şey

Hollanda'da mutlaka yapmanız gereken 5 şey

Merhaba sevgili arkadaşlar,

Bir süredir sürekli X ülkesinde mutlaka yapmanız gereken şeyler adlı bloglar yazıyorum ve gerçekten çok hoşuma gitmeye başladı.Benim burada önerdiğim şeyler aslında basit şeyler ama yine de gözden kaçmaması için yazmaya karar verdim.Aramızda ilk defa yurtdışına çıkacak arkadaşlarımız için bu temel bilgiler mutlaka yardımcı olacaktır ama Hollanda'ya daha önceden giden arkadaşlar için bu blog çokta uygun değil çünkü eminim birazdan sayacaklarımı kesin yapmışlardır.Bana gelince eğer sen nereden biliyorsun derseniz ben erasmus stajımı Hollanda-Rotterdam'da yaptım.Yine erasmus staj ile ilgili bloglarımı ilk bloglarım arasında bulabilirsiniz.Şimdi başlayalım listemizi yapmaya.

1-)Amsterdam'a kaybolun, Coffe shoplara gidin ; eh Hollanda blogu yazıpta Amsterdam'ı ilk maddeye yazmamak olur mu? Asla ve asla. Amsterdam kesinlikle görülmesi gereken yerlerden biri onda şüphe yok.Hollanda'nın çok güzel başka şehirleri de var ama büyük şehir ya da merkez şehir anlamında bakarsanız tabii doğal olarak Amsterdam diyeceğim.Amsterdam'ı ya bisikletle gezin ya da yürüyerek.Bana kalırsa metroyla ya da otobüsle uğraşmayın.Merkezden yürüye yürüye her yere gidebilirsiniz zaten.Mutlaka sokaklarında kaybolun.Hollanda denilince akla ilk mantarlar, otlar ya da Red light street geliyor.Amsterdam'a kadar gelmişken ot kullanmasanız bile  bence coffe shoplardan birine girip normal kek ya da kola söyleyip etrafı izleyebilirsiniz.Buralara kadar gelmişken bu ortamları da kaçırmayın.Coffe shoplardan bahsetmişken Red light street'e de mutlaka gitmelisiniz.Burası herkesin bildiği gibi bir çeşit hayat kadınlarının olduğu sokak.Peek showlar ya da değişik showları burada ücret karşılığında izleyebilirsiniz ama hemen o kadınlar için üzülmeyin çünkü bu sokak legal olduğu için kendi istekleri ile maaşlı çalışan kadınlar yani kimse onları zorlamıyor hatta istemedikleri erkekleri reddetme opsiyonları bile var.

1.1-)Redlight street; yukarıda bahsettiğim hayat kadınlarının olduğu sokak. burası merkeze çok yakın. Zaten kime sorsanız gösterecektir . Sorarken utanıp sıkılmayın çünkü sormak ayıp değil ve çoğu kişide onlarla beraber olmak istediğinizi bu yüzden sorduğunuzu düşünmeyecek. Çünkü burası her ne kadar gerçek anlamı için de kullanılsa bir turistik sokak. Siz sokakta yürürken turist grupları göreceksiniz. Asyalı turistler deli gibi fotoğraflar çekiyor olacak yani utanacak bir şey yok. Her turistin gittiği gördüğü bir yer haline gelmiş burası.Peek showların fiyatları değişiyor ama genelde iki dakikası iki euro oluyor.Devam etmek isterseniz jeton yerine iki euro daha atmanız gerekiyor.Peek show kabinlerine tek girmeniz gerekiyor ama sevgiliniz ile girmek isterseniz de girebilirsiniz.

Kaynak

2-)Holland Casino'ya gidin; ülkemizde kumarhaneler yasak olduğu için biz de böyle kumarhane kültürü pek gelişmemiş.Zaten bana kalırsa iyi de olmuş çünkü benim ülkede herkes kumar borcuna batardı.Doksanlı yıllarda varmış ama sonra kaldırmışlar.Artık siz de kumar oynamaya Kıbrıs'a gidiyorsanız Hollanda sizin için tam bir cennet olacaktır.Ben avrupanın hiçbir yerinde Hollanda'da olduğu kadar casinosu olan bir yer görmedim.Ülke resmen kumarhaneler zinciri.Bu kumarhaneler arasında en ünlüsü ve genelde maddi durumu daha iyi olanların, büyük paralarla oynayanların, gittiği kumarhane: Holland Casino . Bu Holland casino neredeyse bütün şehirlerde var.Biz üç, dört şehirdekine gittik ama en güzel Holland Casino bence Rotterdamdaki. İki katlı casinoda oyun çeşidi gerçekten çok fazla. Utrecht Holland casino da bir o kadar güzel.Sadece Hollan casino değil daha bir çok küçük kumarhaneler var ve bu aralarda küçük paralarla oynanıyor genelde elli cent ruletler ya da on cent slot makineleri gibi makineler var.Benim size tavsiyem Holland casino olacaktır diğerleri biraz çapulcu mekanları gibi desem yalan olmaz.Neden kumarhaneye bu kadar düşkünler bilmiyorum.Finlandiya'da da kumarhane alışkanlığı sadece slot makineleri üzerineydi.Adım attığınız yerde slot makinesi vardı.Hollanda casinolarında ise slottan daha çok masa oyunları rağbet görüyor.İnsanlar deli gibi masa oyunlarına yatırıyorlar.Holland casinoya giriş ücreti beş euro iken o diğer ucuz casinolara giriş ücretsiz.

Kaynak

2.1-)Gece klüperine gidin; eğlence için kumarhaneyi tercih etmiyorsanız size Amsterdam gecelerini önerelim.Sadece Amsterdam değil Rotterdam geceleri de güzeldir.Zaten genel olarak gece klubü kültürü avrupada oldukça yaygın.Bazılarının giriş ücreti oluyor bazıları ise ücretsiz.Biz Rotterdam'da bir çok gece kulübüne girdik hangisi daha güzel diye aralarında Beurs adlı mekanı beğendik.Onun yanında da kocaman bir gece kulübü var hatta Rotterdam'ın en büyüğüymüş ama giriş on beş euroydu bizde girmedik.Beurs ise gündüzleri normal bildiğimiz bir kafeyken akşamları ise bir gece kulubü.Buraya giriş beş euro.İçecekler genelde bira ve basit alkoller.Öyle margaritadır, karışık kokteyllerdir falan yok.Genelde öğrencilerin gittiği bir yer.Özellikle cumartesi geceleri yoğun oluyor benden söylemesi.Bu arada Beurs hakkında daha detaylı bilgi için eski bloglarıma bakabilirsiniz buranın hakkında uzun bir blog yazmıştım.

3-)Küçük şehirlere gidin mesela Leiden! ; Hollanda'nın sadece Amsterdam'dan ibaret olmadığını unutmayınız.Küçük şehirlerde hem fiyatlar daha uygun hem de o kadar tatlı kafeleri, mekanları var ki içiniz ısınıyor.Mesela örnek vermek gerekirse Leiden derim.Leiden gerçekten kelimenin tam anlamıyla küçük bir kasaba.Biz sabahın dokuzunda oradaydık ve günlerden pazartesi olduğu için sokakta kimse yoktu.Pazartesi günleri Leiden'da iş yerleri öğlen on birde açılıyormuş.Biz de bunu orada öğrendik.Sabah sessiz sokaklarda yürürken kendinizi adete bir filmin içinde hissedeceksiniz.Sokaklardaki çiçekler, kafeler, kiliseler ve değirmenler.Her şey kesinlikle bir film karesini andırıyor.Hatta biz ordayken bisikletli bir amcanın bomboş bir sokakta ıslık çalarak bisikletini sürmesi, yüzümüzü gülümsetti.Erasmus yapma şansım olsaydı Leiden seçmek istediğim şehirlerden biri olurdu.Her şehirde olduğu gibi onlarında old town'u var. Bu sokakta ne ararsanız bulabilirsiniz.Fiyat olarak kıyaslarsak gerçekten büyük şehirlere ggöre daha uygun.Rotterdam2da on iki euroya yediğimiz margarita pizzayı Leiden'da altı euroya yedik.Euronun bu kadar yüksek olduğu günlerde bir kaç euronun bile önemi büyük bizim için.

Kaynak

3.1-) Giethoorn'a gidin; genelde Hollanda hakkında en çok bilinen ve gidilmek istenen yerlerden biri de Giethoorn'dur.Buranın adını çıkaramadıysanız hemen anlatayım.Hani şu içinde arabarın yasak olduğu kasaba.Burası kanal turları için en ideal turist noktalarından birisi.Kasabada yol yok haliyle araba da yok.Venedik gibi düşünebilirsiniz.Amsterdam'dan Giethoorn'a tren bulunuyor ama fiyatı biraz tuzlu oluyor.Bu durumda en iyisi arkadaş grubu ile birleşip bileti almak o zaman grup biletleri indirimli oluyor.Doğa görmek istiyorum, ördek sesleri, kuş sesleri içinde botta gezinmek istiyorum, o muhteşem evlerde yaşayan insanların ne kadar şanslı olduklarını ve kaç para kira ödüyorlar acaba diye düşünmek istiyorum derseniz bence Giethoorn tam sizlik.

4-)Patates ve mayonez yiyin; ne patates ve mayonez mi? evet patates ve mayonez. Böyle bir mayonez yok net söylüyorum.Şimdi onların bir çok mayonez çişidi var siz hepsini deneyebilirsiniz ama benim en beğendiğim ekşi olmayan hafif mayonez.Gerçekten çok lezzetli.Zaten Hollandalıların patatese ne kadar düşkün olduklarını duymuşsunuzdur.Ciddi ciddi utanmasalar üç öğün patates yiyecekler haha. Bir gün püre yiyorlar, diğer gün kızartmasını derken mutlaka patates yeniyor.Sokaklarda da külahta patates satılıyor.Bunun üzerine bir de o harika mayonez eklenince çok güzel bir tat çıkıyor ortaya.Her patatesçinin mayonezi aynı olmuyor tabii.Patates ve mayonez dışında KApsalon adlı yemeği denemeniz.Kapsalon hollandaca da kuaför demek zaten bu yemeği de hep kuaförler yiyormuş eskiden ondan öyle demişler.Shaurma yani kuzu eti ve patates üzerine salata ve kaşar ve acı sos eşliğinde harika bir yemek çıkıyor ortaya.Kapsalonun fiyatı yediğiniz yere göre değişiyor.Orta halli bir restoranda sekiz,dokuz euroyken biz de küçük bir kasaba da altı buçuk euroya yemiştik.

4.1-)Kapsalon ve churros yiyin; kapsalonu Hollanda dışında hiçbir yerde görmedim.Aslında bizim iskender ve çökertme kebabının birleşimi gibi bir şey.İsteğe göre tavuk, dana ve kuzu etli yapıyorlar.Benim her daim favorim tabii ki kuzu etli olanı.Onun özel bir adı var ve buna shaurma deniliyor.Kısaca tabağa önce patates kızartmaları konuyor, üzerine kuzu etlerini döküyor ve üzerine de kaşar eritip biraz da salata koyuyor.Bunu sarımsak ve acı sosla yiyorsunuz.Ya gerçekten çok beğeniyorum ben.Genelde insanlar ne var bunda iskenderin aynısı gibi yorumlar tapıyor ama iskender de çok mattah bir yemek değil onda da ekmek koy üzerine döner bitti gitti.Bu yüzden hiç kapsalonu ezdirmem.Güzel bir karışım olmuş ben çok beğendim ve özellikle shaurmayı sizlere öneriyorum.Orta boy kapsalon genelde ortalama yedi, sekiz eurodur.Tatlı olarakta churrosu önereceğim.Aslen ispanyol tatlısı olmasına rağmen Rotterdam merkez meydanda çok sıklıkla churrosun satıldığını görebilirsiniz.Çikolatalı ve çilekli benim favorimdir.Orta boy churros ise yaklaşık dört buçuk euro.

5-)Scheveningen plajına gidin; eğer yazın Hollanda'ya giderseniz işte size harika bir destinasyon.Scheveningen kelimenin tam anlamıyla bir yazlık yeri.Plaj boyunca sıralanmış kafeler ve dahası gerçekten çok güzel bir ortam yaratmış.Bu plaj halk plajı olduğu için ücretsiz zaten Hollanda'da bizim çeşmede olduğu gibi ücretli beach klupler yok.Herkes havlusunu seriyor ve denizine giriyor.Çoğu hollandalı şezlong bile almaz çünkü onlar için gereksiz masraftır.Havlı varken neden parayla şezlong alsınlar? Bizde de havlu serene fakir muamelesi yapılıyor ilginç.Plaj inanılmaz büyük.Uzunlamasına ve aşırı kalabalık.Denizin sıcak olmadığını tahmin edersiniz zaten ama ona rağmen tabi denize girenler var.Burada çok büyük bir de otel var.Yani aslında burası bir nevi Hollanda'nın Antalyası. Tatillerinde ülke dışına çıkamayanlar buraya geliyor.Bazı amerikan ünlüler bile buraya geliyormuş.Benim için denize girmek imkansız olsada ben etrafındaki kafelere bayıldım.Seçenekler bitmiyor.Kafelerde fiyatlarda öyle pahalı değil.Hani normalde biz beachlerde ya da plajlarda fiyatları şişiririz ya o hesap.Onlar ise normal fiyatlarda satıyorlar.Yemek yerleri, oyun salonu, içki barları, hediyelik eşya dükkanları, kafeler ve dahası.Ben yazın Hollandaya gelen herkes sıcak bir günde buraya mutlaka gelmeli.

Kaynak

5.1-)Pink Monday festivaline gidin; eğer Hollanda'ya yazın gitmeyi planlıyorsanız bence bu gezinizi Pink monday haftasına denk getirmeye çalışın.Pink Monday Hollanda'nın en büyük lgbti festivali.İnanılmaz kıyafetler ve topuklu ayakkabılar göreceğiniz bir festival.Bol bol yemek yemek, oyunlar oynamak, hediyeler kazanmak isterseniz bence ilk işiniz Pink monday'in bu yıl hangi tarihler arasında kutlandığını öğrenmek ve gezi planınızı ona göre ayarlamak.Pink Monday her yıl Hollanda'nın Tilburg şehrinde oluyor.Tilburg yine erasmus öğrencilerinin sıklıkla tercih ettiği bir şehir.Festivalin yapıldığı yerdeki kilise ise harika görünüyor.Bence böyle bir etkinliği sakın kaçırmayın.

İşte yukarıda yazdığım ünlülerin de geldiği Scheveningen plajındaki otel.Benim Hollanda için yazacaklarım şimdilik bu kadar.Bir sonraki şehir/ülke deneyiminde görüşmek üzere, hoşçakalın!

---

Fotoğraf galerisi