Eğer bir hafta sonunuz boşsa, çalışacak dersleriniz ya da yapacak ödevleriniz yoksa sizlere önerebileceğim ilk şey Bruges'e gitmek olacak.
Biz araba ile gitmeyi tercih ettik. Çünkü 3 saat boyunca güzel kasabalarda durarak yolun keyfini çıkarmak istedik. Otobandan gitseniz bile Belçika sınırına geldiğinizde yeşilin ve küçük Belçikakasabalarının keyfine varabilirsiniz.
Eğer Google'dan Paris- Bruges arası diye aratırsanız otobandan gideceğiniz yolun 3 saat 13 dk tutacağını göreceksiniz. Otoban üstünde ekstra ödeme yapmanız gerektiğinin de bilgisini vermeliyim sizlere. Tren ise 2 saat 35 dk sürüyor. Ama eğer durmadan gidene binerseniz. Tren fiyatları zaman zaman çok pahalı zaman zaman da çok uygun olabiliyor. GoEuro uygulamasından tren fiyatlarını takip edebilirsiniz.
Ama eğer araba kiraladıysanız da yukarıda belirttiğim gibi yeşilliklerin keyfine vararak bir yolculuk yapacağınızın ipucunu vereyim.
Bruges'ü benim için bu kadar ilginç kılan şey tarihi dokuyu hiç bozmamaları. Binalarda yaşayan insanlar o kadar iyi bakmış ki yeni bir bina dahi inşa etmek istememişler. Şehir meydanındaki bira patates keyfini tam Bruges meydanındaki kulenin önünde yapmanızı öneririm. Et ve balık diğer turistik yerlere göre pahalı olsa da hamur işi ürünlerin fiyatı çok uygun. Belçika Waffle'ı birçok sosla birlikte sokakları mesken tutmuş durumda. Size en tarihi ve eski dükkanları öneriyorum. Çünkü hamurları vanilyalı, çok lezzetli oluyor. Biraları ise daha beyaz ve köpüklü oluyor. Merkezdeki Godiva çikolatacısının da Türk olduğunu hatırlatalım. Çikolata, kurabiiye aklınıza gelecek her tatlıyı lezzetli yapma konusunda başarılı Bruges halkı.
Eğer birkaç gecenizi Bruges'de geçirmek istiyorsanız da sizlere harika bir otel önereceğim. Her odası ayrı bir tasarımcı tarafınfan yapılmış bu otel nehrin kenarında yer alıyor. Hotel Van Cleef sizlere özel tasarımlı çay odalarında Bruges'ün ruhunu hissetmeniz için konforlu bir tatil sunuyor. Daha uygun fiyatlı bir otelde kalmak isterseniz de her otelin tasarımının ve misafirperverliğinin gayet iyi olduğunu söyleyebilirim. Belçika halkı oldukça sempatik ve neşeli.
Benim gezmekten keyif aldığım Orta Çağ'ın gizemini güzel bir şekilde hissedebildiğim bir müzeyi de sizlere önermek istiyorum. Bruges "Torture Museum" (İşkence Müzesi). Benim bu müzeyi bu kadar sevmemde ve sizlere önermemdeki sebep Orta Çağ'daki insanların algısını daha iyi keşfedebilirsiniz. Sol elini kullanan ve bitkilerle uğraşan çoğu kadını "cadı" olarak adlandırıp öldürdükleri ve bunları nasıl yaptıkları... Hepsi bu müzede saklı. Ortalama 40-50 dk da müzeyi gezebilirsiniz.
Yemekle ilgili sizlere bir başka önerim: (Biliyorum, böylesine turistik bir yere gidince fast food yemek aklınıza gelmiyordur bile.) Ancak merkeze çok yakın olan Pizza Hut oldukça tatmin ediciydi. Benim Türkiye'de yediğim Pizza Hut'lardan çok çok daha iyiydi. Sanki lokal bir pizzacıyı anımsatan bir tasarıma sahip. Pizza Hut'ta yer ve oradan yürümeye devam ederseniz de hafta sonları kurulan antika pazarını görebilirsiniz. Dar sokaklar sizleri tarihi yerlere çıkaracaktır. Merkezde dolaşmayı sevmeyenler için Pizza Hut'ın olduğu sokak sizleri tatmin edebilir.
Alışverişi sizlere asla önermiyorum. Bruges'de en yaygın hediyelik eşya dantelli masa örtüleri ve dantel içeren herhangibir şey. Ancak hepsi o kadar pahalı ki ancak dantale çok düşkün birine alabilirsiniz hediye. Onun dışında birçok kişiye almak cebinizi zorlayabilir. Size tavsiyem kurabiye kutuları yaptırıp (çünkü çoğu metal kutuların içine koyularak paketleniyor.) onların içine sevdiklerinize karışık kurabiyeler seçip paketlettirmek. Güzel bir tatlıya kimse hayır diyemeyecektir ;)
Bir başka önerebileceğim aktivite ise nehir turu yapmak. Eğer sporu seven biriyseniz bisiklet kiralayıp nehrin etrafında gezebilirsiniz. Canınız spor yapmak istemiyorsa nehir turu yapan botlara binerek bütün nehri bir çırpıda dolaşabilirsiniz. Ama nehir turunu hava soğukken çok önermiyorum. Çünkü Bruges kışın oldukça soğuk oluyor.
Bir gurme iseniz kaliteli restaurantların sıcak şaraplarını, peynir tabaklarını ve sütlü tatlılarını tatmanızı öneriyorum. Çünkü Belçika'nın sütleri bir başka. Sütlü çikolata ve tatlı denediğinizde dediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Kısa bir şekilde bavulunuza bir kış günü koymanız gereken şeylerden de bahsedeyim. Bir yağmurluğunuz varsa kesinlikle yanınıza almanızı öneriyorum. Çünkü yağmur birden bastırdığında kasabayı gezerek keşfedememek sizleri üzebilir. Onun dışında spor ayakkabı yerine aynı rahatlıkta bir bot ve kalın sıcak tutacak çoraplar da bir o kadar gerekli. Sıcak çoraplar olmadan o soğukta dolaştığınızda pişman olabilirsiniz. Atkı, bere ve eldiven ise olmazsa olmazlardan. Kırmızı bir burun ve çatlamış eller sizleri üzebilir yoksa. Bu tedbirleri alırsanız ve elinizde sıcak şarabınız da varsa o zaman en güzel kış deneyimini yaşadınız bile! Bruges bir masal şehri orada zaman adeta duruyor...
