Saldırıya uğradım.

Tarafından yayınlandı flag-tr alicia keys — 7 yıl önce

Blog: Fas Harikalar Diyarı
Etiketler: Erasmus tavsiyeleri

Bugün sizlerle çok da hoş olmayan bir konuyu paylaşacağım.

 

Saldırıya uğradım.

Fotoğraf http://www.wikiwand.com/fr/Direction_g%C3%A9n%C3%A9rale_de_la_S%C3%BBret%C3%A9_nationale_(Maroc) sitesinden yüklenmiştir.

Yaklaşık bir hafta kadar önce, üniversitede sınava girdikten sonra, sabah 11.30 sularında, üniversiteden çıkmış eve gidiyordum. Sidi Mohamed Ben Abdellah Universitesi’ne erasmus yapmaya giderseniz eğer, okulu ve çevresini göreceksiniz. Genellikle sessiz ve sakin yol. Yolun sol kısmında birkaç seyyar satıcı varken, sağ kısmında kıyafet ve sebzelerin satıldığı bir pazar var. Bu pazarı geçtikten sonra karşınıza bir köprü çıkıyor. İşte bu köprünün yanından geçerken arkadan bir adam kolumu çekiştirmeye başladı. İlk önce arkaaşlarımdan biri şaka yapıyor diye düşündüm. Arkama dönüp baktığımda başka bir adamı gördüm. Beni itmeye vurmaya ve çekiştirmeye başladı. Etraftaki insanlardan HİÇBİRİ yardım etmedi. Adam telefonumu aldı ve koşmaya başladı. Ayağımda terlik olmasına rağmen ben de adamın arkadasından koşmaya başladım. Çünkü bir arkadaşım bilgisayarımın ekranını kırmıştı, bütün bilgilerim, ailem ve arkadaşlarımla olan bütün iletişimim telefonumdu. Arkasından çok koşamadım ne yazık ki, çünkü ayağımda terliklerim vardı ve cüzdanımı da yere düşürmüştüm. Ben o sırada bağırırken, ağlarken, etrafta duran hiç kimse yardım etmedi. Bana sadece durup baktılar. İsteselerdi adamı kolaylıkla durdurabilirerdi. Fakat hiçbir Allahın kulu gelip de adamı durdurma gereği duymadı. Adamın peşinden koşarken, farkı bir sokağa girdiğimizde bile karşıdan gelen kişiler sanki hiçbir şey olmamış gibi bakıp yürümeye devam ettiler. Bu durum onlar için çok sıradan ve basit bir olaydı. Bana bakıp yürümeye devam ettiler. Belki 10 saniye süren çekiştirme ve vurma olayı benim için sonsuza kadar sürmüştü.

 

Daha sonra geri dönüp yere düşürdüğüm cüzdanımı almaya gittim. Yolda bizi gören yaşlı bir amca benim çantamı alıp beni bekledi. O gün aldığım tek yardım buydu. Cüzdanımı alıp taksi durdurmaya çalışıyordum. Bu sırada tabii ki taksiler beni polis karakoluna götürmeyi kabul etmediler. Genç ve İngilzce bilen bir çocuk gelip benim için taksiye beni polis karakoluna götürmesini söyledi. Bindiğim taksinin şoförü ise beni Fas’a birkaç günlüğüne gelmiş bir turist sanıp, Batha’da bulunan turistik karakola doğru gitmeye başladı. Gittiğimiz yol belki yarım saat sürmesine rağmen, o yol hissettiğim o kötü hislerle birlikte sanki 6 saat gibi gelmişti. Turistik karakola gitmek istemediğimi, sadece normal bir karakola gitmek istediğimi söyledim. Taksi şoförü çok yardımseverdi, benimle karakola gelip olanları açıkladı. Yaşlı olan polis memuru çok iyyidi bana olayın gerçekleştiği yere gidip adamı arayalım dedi.

 

Fakat karakolda şöyle bir sorun vardı: İngilizce bilen kişi dünyanın en kendini beğenmiş insanı. Neden? Çünkü İngilizce konuşmayı biliyor – söylediğim çoğu kelimeyi anlamıyor ve kendisi cümle dahi kuramıyor olsa da biliyor-. Aman ne büyük marifet, sanki öğrendiği dil Çince. Tabii ki bu kahverengi tenli, uzun boylu, 7/24 polis gözlükleriyle dolaşan polis memurumuz beni kendi keyfi için bir yarım saat kadar bekletti. Daha sonra yaşadığım yere polis arabasıyla gidip laptopumdan konum bulmaya gittim. Konumu bulamadım tabii ki. Çünkü bu ahlaksız hırsızlar neyi nasıl yapacağını iyi biliyor. Konumu bulamayınca pasaportumu da alıp polis arabasına geri döndüm.  Bu havalı polis memurumuz benim harcağım 5 dakika yüzünden çok mutsuzdu.

 

Saldırıya uğradım.

Fotoğraf http://www.skyscrapercity.com/showthread.php?t=711978&page=27 sitesinden alınmıştır.

Daha sonra beni başka bir polis karakoluna aldılar orada da yaklaşık 3 saat bekledim. Fakar ne için bekledim? Herhangi üretken veya faydalı bir şey yaptılar mı? Tabii ki hayır. Olay yerine gidip telefonu satacağı yerleri veya bizi gören kişilere acaba bu adam kim diye sorduk mu? Tabii ki hayır. Peki ne için bu kadar bekledim? Bu süre içinde havalı polis memurunun benim imzalamam gerektiğim ifadeyi bana çevirmiş olması gerekiyordu. Ama bu polis memuru keyfi bi şekilde beni oraya bırakıp gitti .Ben eve gitmek istediğimde, ikinci gittiğim karakolda, polis memuru gitmeme izin vermedi. Sürekli ağlıyordum. Vücudumun her noktası ağrıyordu. Bu durumda polis karakolunda bir köşede sandalyede yaklaşık 3 saat oturmak gerçekten çok kötü bir his. Daha sonra gitmek istediğim için ikide bir beni farklı bir kişinin ofisinde bir sandalyeye oturtmaya başladılar. Neden diye sorduğumda kimse cevap veremiyordu çünkü konuştuğumuz ortak bir dil yok. Daha sonra pasaportumu alıp ben gidiyorum dedim ve bilin bakalım ne oldu? Havalı polis memurumuz hemen geldi. Omzuma 3 kere vurup, bundan sonra ben senin Arapça öğretmeninim, sen de benim İngilizce öğretmenimsin tamam mı? Diyip kağıdın her sayfasının altına imza atmaya başladı. Daha sonra bana da imza atmamı söyledi. Biliyorum, okumadan bir şeye imza atmak yapılacak en aptalca şeylerden biri. Ama o sırada o kadar ağrım vardı, ve o kadar üzgündüm ki, sadece şu saçma imzayı atıp gitmek istedim. Ve sonuç olarak hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığım Arapça bir belgeye imza attım.

 

O günden sonra yeni yeni toparlamaya başladım. Açıkçası kendimi bunun için kutluyorum çünkü çabuk gelişme gösterdiğimi düşünüyorum. İlk günler bütün Faslı’lardan korkuyordum, arkamdan gelen, bana yakın yürüyen herkes sanki bana saldıracakmış hissi yaratıyordu.  Zamanla morluklar da geçecek ve Fas’ı sadece güzel yanlarıyla hatırlayabileceğim –umarım-. İşin diğer bir yüzü de şu ki, gideceğim için içimde bir burukluk var, gittiğim yerlere son kez görüyor olmam, burada edindiğim arkadaşlıklar, hepsi içimde büyük bir burukluk yaratıyor. Sanırım saldırının psikolojik etkileri geçiyor. Adam bana bıçakla vs saldırmadı, hala hayattayım. Önemli olan kısım da bu…

Diğer fotoğraflar; 

https://www.bladi.net/maroc-police-secours,43039.html

http://www.alamy.com/stock-photo/ville-nouvelle-morocco.html

Sitelerinden alınmıştır.


Fotoğraf galerisi


Yorumlar (0 yorum)


Kendine ait Erasmus blogunun olmasını ister misin?

Yurtdışında yaşamayı tecrübe ediyorsan, tutkulu bir gezginsen veya yaşadığın şehri tanıtmak istiyorsan... kendi blogunu oluştur ve maceralarını paylaş!

Erasmus blogumu oluşturmak istiyorum! →

Hesabınız yok mu? Kaydol.

Biraz bekleyin lütfen

Koşun hamsterlar! Koşun!