Çocukluk hayalim, aşıklar şehri ''Venedik''
Merhaba sevgili erasmus öğrencileri, bugunkü yazımızın konusu aşıklar şehri, kanallar şehri olarak bilinen İtalya'nın en turistik kentlerinden biri olan Venedik. Benim için kelimelerin kifayetsiz kaldığı, samimi ve sıcak insanları, mimarisi, dar sokakları, ve gondolları ile insanı büyüleyen ve heyecanlandıran aynı zamanda ahlar köprüsü gibi içinde nice acıları barındıran hüzünlü tarihi ile beni etkileyen çocukluk şehrim Venedikten bahsedeceğim.
Venedik'in tarihi
Venedik irili ufaklı bir çok adacıktan meydana gelen, deyim yerindeyse su üzerinde yüzen tarihi ve turistik bir şehirdir. Şehir bir çok kültürün etkisinde kalarak günümüze kadar ulaşmış, bu sayede popülüterliğini arttırarak önemli bir turizm kentine dönüşmüştür. Daha önceleri küçük bir liman kenti iken Roma ve Bizans İmparatorluları zamanında şehir giderek zenginleşmiştir. Venedikli tüccarların ipek gibi değerli kumaşları, baharat gibi değerli gidaları dünyaya satması sonucu şehir zamanla Avrupa'nın en zengin şehri haline gelmiştir.
Source; http://bit.ly/2spSQMk
Rönesans hareketlerinin yaşandığı dönemde şehir mimarisi bu haretlerden fazlasıyla nasibini almıştır. 15. ve 16. yüzyıllarda ortaya çıkan rönesans haeketleri ile birlikte şehir mimarisi oldukça gelişmiş, ve gotik tarzda inşa edilen bazilikalar ve binalar şehrin havasına güzellik katmıştır. Her ne kadar şehir 18. yüzyılda Avusturya- Macaristan İmparatorluğunun egemenliği altına girsede 20. yüzyılda İtalya'nın bir parçası haline gelmiştir. Günümüzde de İtalya'nın en önemli değerlerinden birisidir.
Venedikte konaklama
İtalya'da bulunduğum süre zarfında sürekli çocukluk şehrim'e yapacağım seyehatin hayalini kuruyordum. Aralık ayında üniversite paskalya tatiline denk geldiği için bize 14 günlük bir tatil imkanı doğdu. Hemen konaklama için erkenden rezervasyon yaptırmaya karar verdik. Venedik'e seyahat edecekler için tavsiyem mutlaka Ağustos veya sonrasında Venedik'e seyahat edilmesi. Eğer bu aylarda seyahat ederseniz konaklama için hostel fiyatları oldukça uygun. Şehir merkezine yakın hostellerde ucuz fiyatlarda kalabilir böylelikle kısa bir dönem zarfında tüm şehri gezebilirsiniz.
Benim kaldığım hostelin ismi aşağıda yazmaktadır.
- Hotel Tre Archi
Türkçe ''üç gözlü'' hostel demek. Hostelin bu isimde anılmasının sebebi hostelin tam karşısında üç göze benzeyen bir köprünün bulunması. Bu hostel öğrenciler için altın tepside sunulmuş bir fırsat. Üç katlı mürdün renkte olan bu hostel Büyük Kanal'ın hemen kıyısında yer almaktadır. Resepsiyon girişte hemen sağda yer almakta. Resepsiyonu geçince sağ tarafta hostelin kahvaltı salonunu görüyorsunuz. Öğrenciler gönül rahatlığı ile bu hotelde kalabilir. Ağustos ayında giderseniz sadece 25 euro karşılığında bir gece çift kişilik oda da kalabilirsiniz. Odaların içinde kişiye özel bir banyo bulunmaktadır. Ayrıca sabun, şampuan, el havlusu ve bornoz da hostel tarafından sağlanmakta ve günlük olarak değiştirilmektedir. Reservasyon yaptığınız da giriş sabah saat 10'da çıkış ise akşam saat 18.00'dadır. Hostelin konumu Venedik'in en önemli mekanlarına da oldukça yakındır. Hostel, şehir merkezinde yer aldığı için San Marco meydanına 15 dakika yürüme mesafesinde yer almaktadır. 25 euro olan hostel fiyatına sabah kahvaltısı da dahildir. Hostelimizde gece kaldıktan sonra sabah hostel resepsiyonundan aranıyoruz ve kahvaltı yapmak üzere aşağıya iniyoruz. Biz kahvaltıya indiğimizde odamız temizleniyor ve yatak çarşafları değiştiriliyor. Rezervasyon için hostelin internet linki aşağıda yer almaktadır.
- http://www.hoteltrearchi.com/
Ben hosteller de kalamam, kamp yapacak bir yer yok mu diyorsanız size güzel bir haberim var. Hostel fiyatlarından çok daha ucuza Venedik'te kamplarda kalabilirsiniz. Aşağıdaki linkte yazan kamp alanında geceliği sadece 20 euro karşılığında 2 kişilik çadırlarda kalabilirsiniz.
- http://bit.ly/2slRvoZ
Kamp alanının ismi Camping Rialto'dur. Bu kampta 2 kişilik, 3 kişilik, 4 işilik ve 5 kişilik çadırlarda kalabilirsiniz. Yataklar genelde 2 kişilik , ortak banyo ve lavobalardan oluşmaktadır. Bu kamp alanında kredi kartı geçerlidir. Bir adet açık otopark bulunmaktadır. Gelen ziyatçiler havlu ve kahvaltılarını yanında getirmelidir. Kamp alanı içinde bir adette mini bar bulunmaktadır. Valizlerinizi extra bir ücret karşılığında güvenli kamp odasında bırakabilirisiniz. Kamp alanı check in sabah saat 08.00 ile öğlen 14.00 arasındadır. Check out ise sabah saat 10.00'dadır.
Venedik'te ulaşım
Venedikte şehir merkezine uzakta olsa bir adet havaalanı vardır. Türkiye'den gidecek yolcular için Venedik Marco Polo havaalanına Türk Hava Yollarının doğrudan seferleri bulunmaktadır.
Ben önce Roma'yı görmek istiyorum daha sonra Venedik'e geçmek istiyorum diyenler önce Türk havayollarından Roma Ciampione Havalimanına sonra da hızlı trenlerle buradan Venedik'e geçebilir. Trenİtalya adlı tren hatları ile kolaylıkla 2 veya 3 saat içinde Venedik'te olabilirsiniz.
Üçüncü bir alternatif olarak; eğer hali hazırda İtalya'da iseniz, BlaBlaCar ile Roma'dan Venedik'e geçebilirsiniz. BlaBlaCar İtalya'da oldukça yaygın ve güvenlidir. Sizde BlaBlaCar uygulamasını telefonunuza indirerek güvenli bir şekilde gönül rahatlığı ile İtalya'da seyehat edebilirsiniz.
Biz Sicilya adasının Catania kentinde olduğumuz için öncelikle 25 euro karşılığında Catania Aeroporto di Fontana Rossa hava limanından Roma Ciampione havalimanına geçiyoruz. Oradan da daha önceden anlaştığımız BlaBlaCar hizmeti ile Roma'dan Venedik'e geçiyoruz. BlaBlaCar'ı seçerseniz bazen araç sahipleri size yol üstündeki dinlenme tesislerinde içecek artı sandviç ısmarlayabilirler. Bizim şansımıza çok kibar bir İtalyan beyefendisi geldi ve bize çay artı sandviç ısmarladı.
Venedik içinde 3 hattan oluşan hızlı tren hatları bulunduğu için şehre ulaşım oldukça kolaydır. Şehir içi ulaşımda ise gondollar ve küçük tekneler kullanılmaktadır. Şehir de kesinlikle İstanbuldaki gibi araç trafik derdi yoktur. Kanallar arası ulaşım aşağıdaki fotoğraftada gördüğünüz gibi köprüler veya gondollar aracılığı ile sağlanmaktadır.
Sizi en çok mutlu edecek özellik ise dediğim gibi şehirde tek bir araç bile yoktur. Şehir gürültüden, korna seslerinden, şehir trafiğinden, egsoz dumanlarından tamamen arındırılmıştır. Sessizliği seven ziyaretçiler için Venedik muhteşem bir tatil yeridir.
Tarihi ve turistik kent Venedik'te gezilmesi gereken yerler
İtalya'da bir yıl kalmış biri olarak size rahatlıkla söyleyebilirim ki; İtalya'nın sahip olduğu tarihi ve turistik değerlerin toplamı Avrupa ülkelerinin toplam tarihi değerlerinden dafa fazladır. Bunun en bariz kanıtı Venedik'tir. Bu küçücük şehirde bile mutlaka görülmesi gereken en az 20 tane muazzam mekan bulunmaktadır. Köprülerinden tutun kanallarına kadar, kliselerinden tutun mimarisine kadar, gondollarından tutun müzelerine kadar Venedik tam bir kültür abidesi. Her insan bu sıradışı ve muazzam şehri hayatlarında bir defa mutlaka ziyaret etmelidir. Bir hatırlatma, eğer Venedik'i gezmek istiyorsanız konakladığınız hostel veya otelden mutlaka Venedik'in tarihi değerlerini gösteren bir harita alın. Zira elinizde haritanızın olması şehri daha hızlı gezmenizi sağlayacak ve size fazladan zaman kazandıracaktır. Ayrıca Venedik'te kaybolmanız kolaydır bunun sebebi şehrin tek tip ev mimarisine sahip olması, köprülerin ve sokakların birbirine benzemesidir.
Venedik'i benim için özel kılan sevimli dar sokakları, adım attığınız her yerde bulunan renkli hediyelik eşya dükkanları, bu dükkanlarda bulunan renkli maskeler ve turistlere fazlasıyla alışkın olan yerli halkıdır. Şehir küçük olduğu için sokaklar çok dar ve bu sokaklar köprüler aracılığı ile birbirine bağlanmakta. Siz köprünün üstünde yürürken alttaki kanallarda gondollarla gezen turistler, şehri adeta romantik bir aşk şehrine dönüştürüyor. Rönesans dönemine ait kalıntıları içinde barındıran Venedik balayına gelen çiftler için romantik bir ambians sağlıyor. Sokakları gezerken her anından keyif alacağınız bu şehir her yıl milyonlarca turistin akınına uğramaktadır.
Şehri bir an önce görmek için sabah erkenden Hostel Tre Archi'den ayrılıyoruz. İlk durağımız hostelimizin de kıyısında yer aldığı Canal Grande. Türkçe de büyük kanal anlamına gelen bu kanal Venedik'in en büyük ve geniş kanalıdır.
Kanal üzerinde ulaşım gondollar, botlar ve deniz otobüsleri sayesinde sağlanmaktadır. Kanal üzerinde ünlü Rialto Köprüsü gibi çok önemli köprüler yer almaktadır. Kanalın sağ ve sol kıyısında zengin ailelere ait çok sayıda yapı bulunmaktadır. Yılın belli zamanlarında bu kanal üzerinde çok önemli yelken yarışları olmaktadır. Sizde bu kanal üzerinde gezmek istiyorsanız 6 kişilik bir gondolu 80 euro karşılığında 40 dakika boyunca kiralayabilir, bu muhteşem anın tadını çıkarabilirsiniz.
Büyük Kanal'dan sonra ikinci durağımız aynı kanal üzerinde yer alan ünlü Ponte di Rialto. Rialto Köprüsü bu kanal üzerinde kurulan en eski köprüdür. Bu köprü adeta şehrin en önemli sembolü haline gelmiştir. Köprü 1500'lü yıllarda Antonio Da Ponte tarafından inşa edilmiştir. Köprü ilk zamanlar tahtadan yapılmış fakat dayanıklı olmadığı gerekçesi ile yıktırılmış ve yerine günümüze dek gelen bu taştan köprü yapılmıştır.
Köprünün en önemli özelliklerinden birisi köprünün San Polo ve San Marco gibi çok önemli iki meydanı biribirne bağlamasıdır. Rialto köprüsü şehrin en önemli sembollerinden biri olduğu için ziyaretçiler bu köprü üzerinde mutlaka fotoğraf çekerler. Bizde bu ünlü köprü üzerinde fotoğraf çektirmeyi kendimize borç bilip bu anı ölümsüzleştirmek adına bir fotoğraf çekiniyoruz. Köprünün sağ ve sol giriş taraflarında Bangladeşli, Hindistanlı, Koreli bir çok seyyar satıcıya denk geliyorsunuz. Size zorla bir şeyler satmaya çalışıyorlar. Size tavsiyem çok sıkı pazarlık ederseniz bu seyyar satıcılarda çok ucuza çok güzel hediyelik eşya bulubilirsiniz. Buda benden size bonus tavsiye olsun; mutlaka akşam hediye almaya gidin, gündüz tanesi10 euroya satılan maskeleri, gece tanesini 4 eurodan aldım. Sizde gece almaya çalışın, indirim yaptıklarını göreceksiniz.
Burada da fotoğrafımızı çektikten sonra bir diğer önemli köprü olan Ponte dei Sospiri'ye geliyoruz. Bu köprünün ilginç bir hikayesi var ve bu hikaye ilk duyduğumda beni çok etkilemiş ve hüzünlendirmişti. Öncelikle belirtmekte fayda var; bu köprünün Türkçe'de karşılığı Ahlar köprüsü ve bu köprünün ismi ünlü Anglo-İskoç şair Lord Byron tarafından bu köprüye verilmiştir.
Köprünün hikayesine gelecek olsursak, eskiden hapse mahkum edilen tutuklular fotoğrafta arkamda gördüğünüz camdan son kez Venedik'in manzarasına bakar ve ah çekerlermiş. Camdan son kez dışarıya bakan mahkumlar daha sonra hapse veya idam olmaya giderlermiş. Bu yüzden de Lord Byron bu köprüye Ahlar Köprüsü demiştir. Buraya gelen ziyaretçiler mutlaka bu köprüde fotoğraf çektirmekteler. Bizde bu hikaye karşısında, bu anı ölümsüzleştirmek adına fotoğraf çektiriyoruz.
Ahlar Köprüsüne veda edip sonraki durağımız olan Piazza San Marco (San Marco Meydanı)'ya varıyoruz. San Marco Meydanı Venedikte'ki en büyük ve en geniş meydandır. Rialto Köprüsü'nden sonra şehrin en önemli sembolü olan bu meydan da bir çok cafe, restoran, ünlü moda dükkanları, rengarenk hediyelik eşya dükkanları bulunmaktadır.
Bu tarihi meydan ayrıca ilginç bir olaya da sahne olmaktadır. Acqua Alta adı verilen su taşkınları belli dönemlerde San Marco meydanını sular altında bırakmaktadır. Ekim- Nisan aylarında kanallarda su seviyesi artmakta, buda meydanın sular altında kalmasına yol açmaktadır. Diğer bir ilginç olay yerli halk ve turistler bu durumu bir eğlence aracı haline getirmişlerdir. Dükkanlarda su taşkınlarına karşı Türkiye'deki uzun sarı çüzmelere benzer botlar satılmaktadır. Sizde ayakkabılarınızı çıkarıp bu meydanda suyun içinde çılgınlar gibi eğlenebilirsiniz. Bu arada Acqua Alta'nın Türkçe karşılığı yüksek su demektir.
Bu tarihi ve eski meydan ayrıca çok önemli turistik mekanlara da ev sahipliği yapmaktadır. Bu önemli yapıtlar şunlardır;
- Campanile di San Marco (Aziz Mark'ın Çan Kulesi)
- Palazzi Ducale (Dükler Sarayı)
- Basilica di San Marco a Venezia (San Marco Bazilikası)
Aziz Mark'ın Çan Kulesi çok geçmiş yıllarda inşa edilmiş ve yaklaşık 100 metre yüksekliğe sahip, kuleye çıktığınızda tüm şehri ayaklarınız altına seren, San Marko meydanında ki en önemli yapıtlardan biri olarak görülmektedir. Bu kule San Marko Bazilikasının hemen yanında yer almaktadır.
Bu yapıt her yıl binlerce turistin akınına uğramakta. Kulenin tepesine çıkmak için 8 euro giriş bedeli ödemek zorundasınız. Fakat size tavsiyem; mümkün olduğunca sabah erkenden kuleye gelmeye çalışın, çünkü öğle vakti kuleye çıkmak isteyen çok büyük bir kalabalık yüzünden sizde bizim gibi saatlerce sırada bekleyebilirsiniz. Kule içerisinde ki asansör yardımı ile kulenin tepesine ulaşım sağlanmaktadır. Kulenin en tepesinde de altından yapılmış bir heykel bulunmaktadır.
Bir diğer çok önemli yapıt ise Dükler Sarayı olarak bilinen Palazzi di Ducale'dir. Geçmiş yıllarda bu saray siyasetin konuşulduğu, tartışıldığı seçkin saraylardan bir tanesiymiş. Şehrin elit kesimini oluşturan Venedik Dükleri siyasi toplantılarını bu sarayda yapmakta imiş. Günümüzde saray müze olarak kullanılmaktadır.
Bu önemli yapıt gotik tarzda inşa edilmiş ve muazzam bir mimariye sahiptir. Müzeye giriş öğrenciler için 10 euro, yetişkinler için 16 euro'dur. Bu müze hakkında ilginç bir detay vermek istiyorum; müzenin içine girdiğimizde karşımıza işkence odaları çıkıyor. Bu odalarda dar ağaçları ve halatlar bulunmakta. Buda gösteriyor ki bu sarayda daha önceleri suçlular idam edilerek cezalandırılıyormuş.
Aynı meydan üzerinde yer alan ve aslında mimarisiyle beni en çok etkileyen yapıt San Marko Bazilikası(Basilica di San Marco a Venezia)'dır. Düklerin kullandığı bu kilise adeta Venedik'in en önemli sembollerinden biri haline elmiştir. Gotik tarzda inşa edilmiş dış mimarisi ile gelen turistleri kendisine hayran bırakmaktadır.
Fotoğraftada gördüğünüz gibi bazilikanın dış cephesinde altından yapılmış heykeller bulunmaktadır. Ayrıca dikkat ederseniz dış cehhesinde altından yapılmış bir aslan heykeli, keza yine altın kaplamadan oluşan kabartma heykeller, savaşçı heykelleri bulunmaktadır. Öğrencileri belki de çok mutlu edecek bir haber vereyim; içeri girişler ücretsizdir. Fakat sizi uyarayım sırt çantanız veya valiziniz varsa bunları emanet bölümüne bırakmak zorundasınız. Bizim sırt çantalarımız olduğu için girişte emanet bölümüne bıraktık. Ayrıca girişler ücretsiz olduğu için çok yoğun bir kabalık kilisenin önünde oluşuyor dolayısı ile uzunca bir süre sıra beklemek zorunda kalabilirsiniz.
Kilisenin içine girdiğimizde yapının tavanı ve kemerlerinin altın kaplamadan yapılmış dikkatimizi çekiyor. Bir çok ünlü azizin oyma heykelleri tavanda yer almaktadır.
Venedik'te ne alabilirim ?
Belki de en önemli sorulardan birine geldik. Venedik'i bolca gezdim ve gördüm peki ama hediyelik olarak Venedik'ten ne alabilirim dediğinizi duyar gibiyim. Venedik çoğu kişinin bilidiği gibi karnavallar, ve festivallerin şehri olarak bilinir. Bu festivallerden en ünlü olanı ise hiç şüphesiz maskeler festivalidir. Bu festivalde tüm hediyelik eşya dükkanları her ölçekten(büyük-orta-küçük) maskelerle dolup taşar.
Source; http://bit.ly/2rsKG0M
Bu renkli festival de yerli halk veya turistlerde resimde gördüğünüz gibi yerel kıyafetler giyerler ve şık maskeler takarlar. Dilerseniz sizde bu maskelerden satın alabilirsiniz. Hemen hemen adım attığınız her hediyelik eşya dükkanından bu sevimli maskeleri temin edebilirsiniz. Maske fiyatları büyüklüğüne göre değişkenlik gösterip 5 euro ile 50 euro arasında bir fiyata takabül etmektedir. Maskelerin yanı sıra Venedik kanallarının küçük maketlerini, çok güzel köprü magnetleri ve takı eşyaları da satın alabilirsiniz.
Sizlerde benim gibi böyle heyecanlı ve güzel bir deneyim yaşamak istiyorsanız en kısa zamanda çantanızı hazırlayıp Venedik'i ziyaret etmelisiniz. Esen kalın, seyahatte kalın :)
Fotoğraf galerisi
Kendine ait Erasmus blogunun olmasını ister misin?
Yurtdışında yaşamayı tecrübe ediyorsan, tutkulu bir gezginsen veya yaşadığın şehri tanıtmak istiyorsan... kendi blogunu oluştur ve maceralarını paylaş!
Erasmus blogumu oluşturmak istiyorum! →
Yorumlar (0 yorum)