Müzede Bir Gece: Vatikan

Vatikan bir ülke midir? Değil midir? Şehir midir? Değil midir?  Yoksa her ikiside mi değildir? Kafalarda deli sorular var değil mi? Hep beraber cevabı neymiş öğrenelim arkadaşlar. Vatikan aslında dünyadaki en küçük ülkedir. Bu ülke aslında da o ülkenin tek şehri olduğundan da şehir de diyebilir miyiz acaba? Bilemiyorum. Ama dünyanın en küçük ülkesi olduğundan hem fikiriz.

Roma'da bulunan bir şehir devlet diyebiliriz. Ya da başkenti de kendisi olan dünyanın en küçük şehri.  Vatikan'da Vatikan Müzesi, Vatikan Bahçeleri,St. Peter Bazilikası ve Sistine Şapeli bulunmaktadır. Vatikan aslında Roma'nın merkezine çok yakın bir konumda. Yani siz Roma'dan Vatikan'a geçerken ülke değiştirdiğinizi farketmiyorsunuz bile. Resmen Roma'nın içinde dolaşıyormuşsunuz gibi hissettiriyor. Ama bu da bir şehir değil de iki şehir gördüm muhabbetlerinin başlamasını sağlıyor. Bir taşta iki kuş misali.

Bu kadar küçük olmasına rağmen Vatikan'ın dünya devletleri üzerindeki etkisi İtalya'dan bile büyüktür. Bunun nedeni katolik mezhebin yönetim noktasının Vatikan olması. Yönetim şekli mutlak monarşidir. 1929 yılında Mussolini tarafından imzalanan Lateran antlaşmasıyla kurulmuştur. Hıristiyanlık dininin Katolik mezhebinin yönetim merkezi olan Vatikan'ın yerleşik nüfus 500 kişi civarındadır. Baya komik bir sayı değil mi? ve ülkenin yüzölçümü yarım kilometre kareden biraz azdır. Ülke nüfusunun büyük bir çoğunluğu ülkenin dışında yaşıyormuş. 

Bildiğiniz üzere, Hristiyanlığın yönetim merkezi burası. Bunun sebebi de Papa'nın yaşadığı yer olması. Papalar 14.yüzyılın sonlarına doğru Vatikan'da yaşamaya başlamışlardır.Papa'nın başkanlığında olan bu devletin diğer devletler gibi ordusu, bir meclisi, hazinesi, Türk elçiliği hatta bir marşı bile bulunmaktadır. Resmi dili İtalyanca ve Latince'dir.

Tuhaf bir bilgi daha. Vatikan'da tuhaflıklar bitmiyor.Vatikan'da vatandaşlık kalıcı değilmiş. Çalıştığınız sürece Vatikan vatandaşı olarak sayılıyormuş. Diğer tuhaf bir bilgiler: Dünyadaki tek Latince atm Vatikanda'ymış. Vatikan Radyosu adında yayın yapan bir radyosu vardır. Vatikan'ın etrafı duvarlarla çevrilidir. Ülke yönetiminde vergi yoktur. Ülkenin gelir kaynağı neresi diye soracaksınız. Öğrendiğim kadarıyla söyleyeyim. Ülkenin gelir kaynağı, posta pulu satışı, ziyaretçi turistler ve diğer ülkelerin destekleri imiş.

Vatikan'a gitmeden önce bildiğimiz bir şey olan, Vatikan'ı İsviçre askerlerinin koruduğu bilgisi, oraya gidince bizzat gördükten sonra daha da tuhaf gelmişti. Değişik ve komik kıyafetler giyen İsviçreli Muhafızlardan oluşan Vatikan ordusu 1506 yılından beri Papa’nın güvenliğini sağlamaktadırlar. Bunun da bir hikayesi varmış. Zamanında, 1500'lü yıllarda en ünlü ordulardan biri İsviçre ordusuymuş. Vatikan'ın devlet başkanı o zamanlar, İsviçre'den yardım istemiş ve 1506 yılından beri Vatikan'ı koruma görevi İsviçreli Muhafızlara bırakılmış. Ve muhafızlar papayı korumaya yeminlidir.

Biz Roma'ya gelir gelmez, direk Vatikan'a yola çıktık. Vaktimiz olmadığı için müze giriş  biletlerimizi önceden internetten rezervasyon ettirip satın almıştık. Girişimiz o yüzden aşırı rahat oldu. Kesinlikle böyle yapmanızı öneririm. Boşuna o uzun ekmek kuyruğu gibi olan sıraya girip bekleyip vakit kaybetmenize gerek yok. Çeşitli bilet seçenekleri de  bulunuyor.  Müzeler ve şapele giriş + sıra atlama şansı sağlıyor. Bileti alırken hangi gün ve hangi saatte gideceğinizi belirlemeniz gerekiyor. Ücreti yetişkin 16 euro, öğrenciler için 8 euro.

Roma'da Vatikan'a gitmek için, otobüs,tramvay veya metro hattını kullanabilirsiniz. Metro için Line A'ya binince Pietro-Musei Vaticani durağında inip gidebilirsiniz. Biz metroyla gitmiştik,metroyu öneririm. 49 numaralı otobüse binerek de gidebilme imkanınız var.

Önemli bir not: Vatikan’da kiliselere kısa şortlar, etekler, göğsü bağrı açık tişörtler ile giremiyorsunuz. Bu konuda baya titizler. Hatta bu durum, Vatikan'ın dışında Roma'daki bazı kiliselerde de geçerliymiş. Bunu bilmeden gidip, dönen insanlar çok var. Ya da orda müze girişinde size üstünüze atmanız için kıyafetler veriyorlar. Böyle bir çözüm bulmuşlar.

Evet ve gelelim o tüyler ürpertici kısıma Vatikan Müzesi'ne. Tüyler ürpertici diyorum çünkü, hatırlar mısınız Dan Brown'un bir kitabı Vatikan'da geçiyordu. Hatta filmi de var. Melekler ve Şeytanlar. O filmde baya etkilenmiştim. Etkilenmemin sebebi ise gerçeklik payının olmasıydı.Doğruya doğru. İllüminati,sırlar,cinayetler. Yani yok yoktu. Baya tüylerim ürpermişti o gizemli şehirden gizemli eserlerden. Ve bizzat o an orda bulunmak, benim için inanılması zor bir şeydi. Vay be.

Vatikan müzeleri hakkında bilgi vererek devam edelim. Vatikan Müzeleri, Vatikan'da bulunan dünyanın en büyük müzelerinden birisidir. Bu müze Roma Katolik Kilisesi tarafından Rönesans'da inşa edilmiş olup, dünyanın önemli heykellerine ev sahipliği yapan önemli bir binadır. 

Müzede gezerken imkanı yok boynunuz ağrımasın,tutulmasın. Artık kafanızı müze boyunca havada tutmaktan bir süre sonra boyun fıtığı olarak çıkabilirsiniz,aman dikkat edin. O kadar çok bakılcak, fotoğrafı çekilcek eser var ki,bir süre sonra kafanız karışıyor. Hangisini çekeyim diye.

Vatikan Müzesi için sırasıyla Sistine Şapeli,San Pietro Meydanı ve San Pietro Meydanını gezmek daha pratik olacaktır.Çünkü meydandan müzeye girmek aşırı uzun olabilir.

San Pietro Meydanı, Bernini tarafından tasarlanmış, sütunlarla çevrili, Papa’nın halka seslendiği, ya da çeşit çeşit organizasyonun gerçekleştirildiği Aziz Petrus Meydanı olarak da bilinen meydandır. Meydanın karşısında bulunan San Pietro Bazilikası dünyanın büyük kiliselerinden biri olan ve Roma’nın silüetinde yer edinen Vatikan'ın en önemli yapılarından birisidir.

Vatikan Müzeleri, toplamda 54 tane küçük müze ve galeriden oluşan müzelerdir. İçinde çok meşhur olan Sistine Şapeli'ni de bulunduran bu müze,dünyanın en önemli sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapan müzelerden oluşmuştur. İçerisinde tarih boyunca farklı papalar tarafından toplanan değerli heykeller,tablolar,resimler bulundurur. Örneğin Pinacoteca’da Rafael, Leonardo da Vinci, Caravaggio gibi ünlü sanatçıların eserlerini barındırır.

Pazar hariç,haftanın her günü sabah 9:00'dan akşam 18:00'a kadar hizmet etmektedir. Her ayın son pazar günü öğlene kadar açık ve giriş ücretsizdir. Eğer tatilinize uyan bir günse kesinlikle pazar gününü kaçırmayın. Müze girişi yetişkinler için 16 euro, öğrenciler için 8 euro. Ama bu bedele ek olarak 4 euro daha internetten rezervasyon yapıldıysa eğer onun için ödeme yapıyorsunuz.

Benim bireysel olarak kendi düşüncelerimden bahsedicek olursak; Hayatımda gördüğüm en ihtişamlı müzeydi. Vaktiniz varsa eğer 1 tam gününüzü ayırarak gezilecek bir müze. Bizim gibi eğer o kadar çok vaktiniz yoksa 2 saate hızlı bir şekilde gezebilirsiniz. O kadar mükemmel eserin olduğu bu müzeyi 2 saatte gezdikten sonra artık boynum tutulmuştu. Özellikle Sistine Şapeli'ne giderken ki yukarıdaki gördüğünüz koridorda yürürken kafamı aşağıya eğemeden yürüdüm. İçinde eski mısır tanrıçalarıyla alakalı resimlerden tutun,Rafaello'nun duvar resimlerine,Michelangelo'nun Piata'sına kadar bir sürü şaheseri görmek mümkün. Michelangelo'nun bu eserleri sırt üstü yatarak yaptığında dair de söylemler var. 

Ve gezmesi o kadar uzun süren bir müzeki. Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi bir hisse kapılıyorsunuz. Görülecek,bakılacak çok şey var. Her odanın,her eserin bir hikayesi var. İnsan baktıkça hayrete düşüyor. O zamanlar da nasıl bunları yapmışlar diye düşünüyorsunuz ,şimdiki gibi imkanların olmadığı zamanlarda insanlar böyle eserleri nasıl hayata geçirmişler. Bıkmadan usanmadan o işlemeleri somutlaştırarak böyle bir zamanda tarihi eser niteliğinde bırakmak gerçekten inanılmaz bir şey.

Müzeyi bu şekilde hayranlıkla gezerken,çıkışa geldiğimizi farkettik ama eksik bir şey vardı. Müzenin girişinde aldığımız haritaları kontrol ederken kaçırdığımız şeyi farkettik. Spiral Merdivenler. Bunu öğrendiğim an kendime inanamadım. En çok fotoğrafını çekmek istediğim merdivenleri resmen kaçırmıştım. Müzeye girdiğimden beri merdivenleri görmek umuduyla gözlerim fal taşı gibi açıkken,kaçırdığımızı farketmek çok büyük hayal kırıklığına uğratmıştı. Biz kalabalık topluluğa uyarak gezelim derken o merdivenleri nasıl geçtiysek,görmediysek, bir baktık ki müzenin çıkışına gelmişiz. Geri dönmek için çok çabaladık. Birkaç güvenlik görevlisine derdimizi anlatıp geçip geçemeyeceğimizi sorduk ama güvenlik görevlileri bizi asla geçirmediler. Tam bir hayal kırıklığıydı. O an nasıl üzüldüğümü anlatamam. Umarım bir dahaki gelişimizde görmeden geçmeyiz. Ve lütfen siz müzede gezerken  o meşhur merdivenleri kaçırmayın.Sizde dikkat edin de,kaçırıp kendinizi müzenin çıkışında bulmayın.