Have you made up your mind about your destination? The best accommodation deals are being booked fast, don’t let anyone keep ahead!

I want to find a house NOW!

Günübirlik Samos Adası Gezisi

Tarafından yayınlandı flag-tr İklime Polat Yalçıner — 7 yıl önce

1 Etiketler: flag-gr Erasmus Deneyimleri Samos, Samos, Yunanistan


Uzun yıllardır merak edip de gidemediğim yerlerden biriydi Samos Adası. Oysa ki Çeşme'den sadece 2 saat uzaklıkta. Spontane bir kararla günübirlik gittik ve çok sevdik, kesinlikle geri döneceğiz. Samos Adası öyle güzel bir denize, renkli sokaklara ve doğaya sahip ki herkesin içindeki fotoğrafçıyı ortaya çıkarmaya yetecek kadar malzeme barındırıyor, yani bu kısmı beni ilgilendirdiğinden heyecanlandırdı. En fazla iki üç katlı binalar, renkli kapılar, miskin miskin yatan kediler tam adanın ruhunu yansıtıyor yani burası tipik bir Yunan adası.

İtalya'da Erasmus yapmış olmanın bana sağladığı en büyük nimetlerden biri oturum kartı ( permesso di soggiorno) almaktı. Erasmusla bir dönem için oraya okumaya gitmiştim ve oturma kartına başvurmamla kartı almam arasında zaten 5 ay geçti, yani kartı Türkiye’ye dönmemden 3-4 gün önce aldım. Oraya ilk gittiğimdeki rivayetlere göre o kart olmadan başka ülkelere gidemezdim o sebeple başta bu beni üzdü ve korkuttu fakat sonradan D tipi Multiple vize ile sorunsuz olarak 10 tane Avrupa ülkesinde gezince anladım ki boşuna korkmuşum. Bu konuya daha sonra ayrı bir yazıda değineceğim. Uzun lafın kısası oturum kartımla vizesiz olarak seyahat etme özgürlüğünü ilk kez Samos’ta yaşamış oldum ve bu kolaylık çok hoşuma gitti. Bu arada vizesi olmayan kişiler kapıda vize ile de çok kolay ve uygun şekilde adaya girebiliyorlar, bunu Sakız Adası’nda biz de denemiştik.

Cumartesi günü Doruk'la ‘yarın farklı bir şeyler yapalım’ dedikten sonra Samos Adası için bir gün önceden bilet bulabilir miyiz diye araştırmaya başladık. Alsancak'taki Samos Star-Tursem şirketinden 2 kişilik biletimizi aldık. Kişi başı gidiş dönüş Sığacık-Samos feribotu için 40’ar Euro ödedik.  Teos Marina'dan sabah 08:00'de binip 10:00'da Karlovassi Limanı’nda olacaktık. İzmir insanının rahatlığından mıdır, başka bir sebebi mi vardı bilmiyorum ama yarım saat rötarlı olarak feribot kalktı. Akşamdan her yaz en az  dört beş kez Samos adasına giden canım arkadaşım Nur'dan bir yapılması gerekenler listesi almıştım. Hatta bize haritalı olarak günübirlik gezide gidilmesi gereken en güzel yerleri işaretleyerek vermişti. Ona buradan sevgilerimi yolluyorum :D Genellikle seyahat ederken bilinmeyen arka sokakları ve yerliler gibi vakit geçirmeyi sevsek de gitmeden önce sıkı araştırmalar yaparız ve detayları atlamamak için notlar alırız. Bu sefer hem zamansızlıktan hem de Nur’un verdiği listeye olan inancımızdan sebep gönül rahatlığıyla araştırma yapmadan kendimizi feribota attık ama ben yine sadece meraktan Instagram’dan birkaç fotoğrafa baktım, bir gezi yazısına göz attım. Yolculuğun neredeyse ilk bir saatinde hala operatörümüze bağlıydık ve interneti kullanabildik, bu aslında ne kadar yakın olduğumuzu da bir kez daha gösterdi bize.

10:30 civarında limana yanaştık, rahat bir yolculuk oldu. Büyük bir feribottu ve yarısı boştu o yüzen yayıla yayıla oturduk hatta insanların hemen hemen hepsi koltuklara uzanmış uyuyorlardı. Nur bizi daha önceden uyardığı için vapurdan en başlarda çıkalım ki kiralık araba bulalım dedik. Ama her şey için çok geçti, araba ya da en azından motor kiralamadığımız için büyük bir hata yaptığımızı fark ettik. Yaklaşık 1 saat Karlovassi'de ne kadar araç kiralama ofisi varsa hepsiyle konuştuk ama hiçbiri yardımcı olamadı. Gezmeyi planladığımız 4 nokta vardı ve arabasız yapamazdık, bu yüzden kiralama için o kadar zaman kaybetmeyi göze aldık aslında. Araba kiralamak için girdiğimiz ofislerdeki iki farklı kişi öğleden sonra müsaitlik olabileceğini söylediler. Ben de öğleden sonradan kastının 1 mi 2 mi yani saat kaçta olduğunu sorunca , ‘öğleden sonra (afternoon) diyorum’ diye şaşırıp saat 6'dan sonrasından bahsettiklerini söylediler. Biz bunu epey garipsedik. Eğer Samos’a gidecek olursanız en önemli notum size bu olacak, aracınızı önceden kiralayın. İndiğimiz bölge Karlovassi pek eğlenceli bir yer sayılmaz. Yan yan birkaç kafe ve arka cadde sırasında pansiyon ve butik oteller vardı.

Neticede tüm Samos'a gidenlerin uğramadan dönmediği Kokkari ile günlük turumuza başlayalım dedik ve taksi ile yaklaşık 20 dakika kadar süren ve sırf gidişi 30 Euro olan bir yola girmiş bulunduk. Her ne kadar o parayı yemek içmek için kullanmayı yeğlerdiysek de gittikten sonra ikimiz de doğru yaptığımız konusunda hemfikirdik. Adanın her yanı, her detayı, her sokak arası güzel olsa da Kokkari insanı bir ayrı kendine çekiyor. Burada beach club mantığı yok. Bizim ülkemizde olsa üzerinden nasıl para kazanırız kaygısıyla hemen tüm doğal güzelliğini bozmuş olurlardı. Kokkari’de yan yana sıralanmış ve sandalyeleri denize bakan kafeler var. Su o kadar berrak ki aynı denizi paylaşıyor olduğumuza inanamadık. Denizin altı adeta parlıyor. Kafedeki sandalyesinden kalkan çocuk kendisini 3 adım sonra suya attığında ‘bu özgürlüktür’ diye düşündüm. Sonra çiçeklerin arasına konulmuş Türkçe açıklamayı görünce ilk an sevindim sonra çok utandım çünkü kağıtta ‘çiçekleri koparmayınız’ yazıyordu. Sanırım bizim insanımız değişmeyecek. Bu arada, ondan önce de bazı restoranlarda Türkçe ‘canlı müzik, fasıl, buyurun eğlence’ türünde yazılmış tabelalar da vardı, hoşumuza gitti. Biz de orada bulunan Cavos Cafe Bar'da oturduk ve içeceklerimizi harika manzaraya karşı yudumladık. Bu arada adada çok fazla Türk var, hemen her yerde denk geliyorsunuz. Oradan kalkınca plaja inip bir pansiyonun önünden en sakin bulduğumuz noktadan denize girmeye karar verdik. Şemsiye şezlong 3 Euro civarında kiralanıyor demişlerdi, kendimizi hazırladık, denize girip çıktık, hatta güneşlenirken uyuyakalmışız ama dönecek olduğumuzda bile hala kimse gelip ödeme almamıştı. Orada konaklayan kişilere sorduk onlar da ‘pansiyon sahibi şuan dinleniyor, gelmez gidin boşa beklemeyin’ deyince garipsedik ama yola düştük çünkü vaktimiz azalıyordu. O esnada ikimizin de söylediği şu oldu, aynı denize Çeşme'de 100 lira verip giriyorsun, kalabalıktan üzeri yağ tabakası kaplamış deniz, bağırış çağırış ve çılgın gibi gürültü çekiyorsun, hizmet almak için verdiğin paranla rezil olup dönüyorsun, oysa burada huzur içinde bir gün geçirip kalkıp gidebiliyorsun. Tamam sahil kum değildi, açıkçası bu aradığım bir özellikti ama orada anladım ki taş olması da kötü değil çünkü kumun yapış yapış olma hissini yaşatmıyor. Ayrıca o sahilde çok güzel geometrik desenli ve renkli taşlar topladık, magnet yerine bu sefer bunlarla döndük hatıra olarak. Hediyelik dükkanlarında ise bez çantalar, zeytin ağacından yapılma ahşap mutfak araç gereçleri, ev yapımı reçeller, sabunlar ve elbette uzo, sakız ürünleri ve zeytinyağları vardı. Hatta nazar boncuklu bleklikler. Kültürleri de ucundan kıyısından paylaşıyoruz sonuçta.

Kokkari'den Tsamadou plajına geçtik. Geçerken arada Lemonakia Plajı vardı ancak yönlendirmemiz doğrultusunda uğramadan geçtik. Tsamadou plajında İnanılmaz bir manzaraya sahip kafe var. Giderseniz sakın orada bir buzlu kahve içmeden dönmeyin. Biz vaktimiz kısıtlı olduğundan orada çok kalamadan dönmek zorunda kaldık. Elbette dönüş kısmı da araç bulma açısından ızdıraplıydı. Kaç taksi geçtiyse doluydu, mecburen otostop çekmek zorunda kaldık. Ama duran olmadı. Yine en sonunda boş bir taksi çevirdik ve merkeze yani Karlovassi'ye geçtik. Bu sefer Tasamadou'dan bindiğimiz için 26 Euro taksi ücreti ödedik. Karlovassi'de güzel bir yemek yedikten sonra dönelim istemiştik ama fiesta saatini gözden kaçırmışız. Uğradığımız 2 restoran da kapalı olunca Milk Cafe&Creperie'de birer bira içip atıştırmalıkla karnımızı doyurduk. Biraların ikisinin de özellikle Yunan birası olmasına özen gösterdik. Ben Mythos içtim Doruk ise 38 ödül almış Fix Hellas'ı denedi. İkisini de beğendik ama bana benimki daha kolay içimli geldi. Oradan kalkınca çok seçme şansımız olmadığından bir marketten biraz alışveriş yaptık ve limana döndük. Dönüşte feribot gidişin iki katı kadar daha kalabalıktı, bizim gibi günübirlik gelenler değil birkaç gündür kalanlar da dönüyordu. Zaten yapılan anonsta 400 kişinin seyahat ettiği söylendi. Feribot yine yarım saat gecikmeli kalktı ve vardı.

Kısaca Sakız Adasıyla karşılaştırdığımızda Samos'un daha büyük ya da yerleşim açısından daha dağınık, sakin ve huzurlu olduğunu gördük ama ikisi de kendince çok güzel yerler. Kesinlikle görün, günübirlik bile olsa o manzaralardan, mimariden, denizden, kültürden, lezzetli yemeklerden mahrum kalmayın derim. 

Dediğim gibi, biz aracımız olmadığından Samos'taki diğer 2 noktayı göremedik. Pisagor’un yaşadığı Pythagorion köyüne, dağ yamacına kurulmuş Manolates köyüne ve şehir merkezi olan Vathi’ye gidemedik. Bir sonraki seferde Sığacık yerine Kuşadası’ndan geçip programlı şekilde buraları da gezmek istiyoruz. 

Sevgiyle kalın..


Fotoğraf galerisi


Burada (Samos) yaşadığın Erasmus deneyimini paylaş!

Samos yerini bir yerli, gezgin veya değişim öğrencisi olarak biliyorsan... Samos hakkındaki düşüncelerini paylaş ! Farklı özelliklerini puanla ve tecrübelerini paylaş!

Deneyim ekle →

Yorumlar (1 yorum)

  • flag-xx Melis Dinç 7 yıl önce

    Çok güzel anlatmışsın İklime, keşke biraz daha kalsaydın. Bize daha fazla detay verirdin.

Erasmus deneyimi paylaş!

Deneyim ekle →


Hesabınız yok mu? Kaydol.

Biraz bekleyin lütfen

Koşun hamsterlar! Koşun!