Roma Tur’u

Tarafından yayınlandı flag-tr Fatih Gönültaş — 4 yıl önce

Blog: İtalya turu
Etiketler: flag-it Erasmus blog Roma, Roma, İtalya

Merhaba, İtalya Tur’u kısmına dahil olan roma gezimi de sizler ile ve sizlere yaşadığım anları , sizlerin de okurken yaşamasını sağlamak istiyorum. Ve bu nedenle en ince ayrıntısına kadar yazmaya gayret edeceğim. 

İlk olarak ben Napoli şehrine gelmiş ve orada bir gece iki gezdikten sonra Napoli sayfasını kapatmıştım. Tabii ki benim için kapatmak sadece maddi olarak oradan ayrılmakla ibaret. Çünkü manevi olarak o güzel ,tarihi mekanlar insana unutulmayacak etkiler veriyor. Özellikle Pompei antik şehri. Neyse ben ikinci gün öğlen bir gibi Roma şehrine gitmek üzere terminale gidip otobüsüme bindim. Ve Roma’ya doğru yola çıktık.

Yaklaşık dört saat sonra akşam üstü Roma terminaline varmıştım. İndim ve etrafa bakındım. Benim kalacağım hostel vardı önceden rezervasyon yapmış olduğum. Geceliğine sekiz Euro vermiştim . Sonra kalacağım hostel biraz merkez dışındaydı yani yaklaşık olarak üç kilometre felan. Bende o tarafa giden bir araç bulmak içim bakındım garajdayken. Ve belediye otobüsleri gibi otobüsler vardı . Şöföre sordum ve bana atla dedi . Bende bindim ve en arka tarafa gittim. Bu arada sürekli haritalardan takip ediyorum nereye gittiğimizi. Ve aslında hostele en yakın durağa gelmiştik belki ama ben inmedim. Şöför bana birşey dememişti. Bende devam ettim fakat uzaklaşmaya başlamıştık . Ve ben diğer durakta indim. Başladım yürümeye hostele doğru arada tabii yürüme mesafesi ile 10-15 dakika vardı. Ama elimde de çanta var. Bu şekilde yürüdüm ve sonunda haritaya göre  hostele doğru gelmiştim . Ama gariplik vardı çünkü hostel ile ilgili hiç bir tabela yok. Çok garip ve yanlış mı geldim diyerek düşünmeye başlamıştım. Ve yorgunluğum da çok vardı. Bende millete sordum . Aralarından biri , ‘yandaki bina olduğunu ve birçok kişinin benim gibi sorun yaşadığını söyledi’. Bende gittim kapıyı çaldım ve Hindistan‘lı bir genç kapıyı açtı. Ve bende sonra işlemleri yapıp odama geçtim. 

Roma şehrini gezmek için çok heyecanlanmıştım gerçekten . Çünkü filmlerde gördüğümüz kolezyon ve diğer ünlü, tarihi yerler buradaydı. Bende acele edip karanlık olmadan biraz gezinmek istedim. İlk başta odamda kimse yoktu fakat eşyaları vardı bende benim eşyalarımı bıraktım ve hazırlanıp çıktım. İlk durağım kolezyon olacaktı çünkü hostelim ilk ona yakındı. Roma sokaklarında gezerken insan farklı bir büyüye kapılıyor çünkü büyük imparatorlar hep buradan geçmiş ve yaşamış. Her tarafta bunların izlerini görebilirsiniz. Eski bir kale duvarı olsun veya ev. Herşey var şehrin içinde yani en ücra köşede bile o tarihi dönemlere ait bir eser bulabilirsiniz. Bende eski duvarlar felan gördüm kolezyon’a giderken. Ve heyecanım git gide artıyordu. Ve aradan yaklaşık 10 dakika geçtikten sonra kolezyon gözükmeye başladı. Ve o filmlerde ,fotoğraflarda gördüğüm yapıt karşımdaydı. Ve hani anlatılmaz anlar varya onu yaşıyordum ben . Sonra biraz öyle bakındım etrafa insanları seyrettim . Sonra fotoğraf çektirmek faslına gelmiştik tabii . Yanımdan gelen geçen herkese ‘fotoğrafımızı çeker misiniz lütfen?’ diyordum. Taa ki en iyisini yakalayana dek. Ve güneşin batmasına az kalmıştı. Bende sonra arka tarafına yani Roma forumu kısmına doğru yürümeye başladım. 

Etrafımda hep ilgi çekici eski duvarlar ,taşlar felan vardı. Onlara bakındım sonra Roma forumuna geldim ama giriş yasaktı yani o tarihi imparatorların evi sayılan o binaları , yapıtlar ya da sütunları yakından görememiştim. Bu beni üzmüştü açıkçası. Gerçi kolezyon da kapalıydı giriş yasaktı. Kötü bir şansım vardı yani anlayacağınız. Sonra bende Roma foruma uzaktan bakmak için değer tarafına gittim. Ve oradan sütunları ve binaların dokusunu biraz görüp betimleme yapabiliyorsunuz . Ve biraz geriye çekilip , imparator Sezar’ın oradan çıkıp ,gösteri izlemek için kolezyona gittiğini aklımda canlandırmak çok hoş bir duyguydu. Roma forumu ile kolezyon arası yaklaşık 200-300 metre arası birşeydi. O zamanlar gösteri dediğim şeyler ise gladyatörlerin bir biri ile ölümüne savaşması ya da ceza almış insanların aslanlara yem edilmesi gibi şeyler. Çok farklı bir hayat günümüze göre tabii ki. Yıllar önce neredeyse dünya ya hüküm süren Roma imparatorluğu yerini artık İtalya cumhuriyet devletine bırakmıştı. Ve artık sadece imparatorluk mekanları ,yıllar önce hükmettiği topraklarda ki insanların gelip ,bir kaç Euro ödedikten sonra giriş yapıp fotoğraf çektirdikleri ve zamanla yok olmaya talip birer yer olmaya dönmüştü. 

İşte bunları düşünmek ,anlamak aslında gücün veya şuan ki güç anlamında olan paranın ne kadar kıymetsiz olduğunu gösteriyor. Tabii ki yaşamak için para lazım fakat önemli nokta şu ki hayatınızın merkezi olarak görmek yanlış . Ben şahsen parayı ailemin önüne veya sevginin önüne geçiremem. Neyse devam edelim biz. Ve orada öyle bakınırken kolezyon ile Roma forumu arasında, karnım acıkmıştı ve akşam da olmuştu. Bende çevreye bakındım biraz. Ve bir tane restaurant vardı bende oraya doğru gittim. Ve restaurant tam Roma forumunun karşısındaydı. Güzel bir manzara eşliğinde İtalya da ilkkez makarna yemek istiyordum. Bu da tabii ki benim için ilk ve güzel bir tecrübe olucaktı. Restauranta gittim ve manzarası güzel olan bir yere oturdum. Akşam olduğu için hava biraz soğumuştu ve bende yanımda getirdiğim kot siyah ceketimi giydim. Aradan çok geçmeden garson geldi ve ben menü istedim. Ve hemen servant masasından bana bir menü verdi. Ben ona makarna yemek istediğimi ve hangisinin en çok tercih edilen veya sevilen olduğunu sordum. O da bana mantarlı Ve soslu olan bir tane çeşiti gösterdi. Fiyatı ise 12 Euro felandı. Pahalı fakat Roma da , Roma forumu karşısında oturup kaç kere makarna yiyecektim diyerek istedim bir porsiyon makarna. Ben de beklerken restauranta ki insanlara bakındım ve çoğu turist insanlardı benim gibi hahaha. Ve arandan biraz zaman sonra garson makarnamı getirdi. Ve ben ‘Graetzi’ diyerek teşekkür ettim. Ve başladım kağıt parçasından çatalımı çıkararak makarnamı yemeğe . İlk çatalımı ağzıma attıktan sonra insan anlıyor ’neden İtalya’nın makarnası meşhur’ diye. Çünkü tadı harikaydı ve aslında makarna kaliteli olabilir fakat önemli olanın sos olduğunu bir kez daha burada makarnayı yiyerek anlamıştım. Sos baharat herşeydir. Sonra 15-20 dakika içinde yemeğimi bitirdikten sonra hesabımı ödeyip çıktım  restauranttan. 

Ve Roma forumunun oradan ayrılmıştım. Artık yavaşça piazza Venezia tarafına gidiyordum. Burası güzel bir meydan ve karşısında çok güzel müze, alışveriş dükkanları vardı. Hemen ana merkezde büyük bir şaha kalkmış at üzerinde adam heykeli vardı. Ve bende oraya girmek için ana kapıdan geçtim her tarafta polis vardı. Ve at heykelinin oraya geldim. Fotoğraf çektirdim . Ve içeri girmek için müze girişine gittim ve halka açık ücretsiz bir müzeydi. Girer girmez ortamın büyüsü etkiliyor insanı ve her yerde tablolar asılıydı her biri ayrı bir destanı , hikayeyi anlatıyor gibiydi yani baya etkiliydi benim için. Be ben merdivenlerden üst kata çıktım ve asağı bakınca merdivenlerin be orada ki giriş tavanının oluşturduğu görüntü muhteşemdi. Detaylar Roma imparatorluğunu çağrıştırıyordu. Ve bende oradan çatıya çıkmak istedim ve devam ettim. Biraz çıkınca çatıya vardım. Ve olduğum yerden şapen tarafını görebiliyordum çok güzeldi sonra diğer tarafa gittim buranın da manzarası Roma forumu tarafıydı. Yani Roma  yukarıdan da güzel gözüken bir şehirdi. Zaten İtalya ana toprak şekli haritalarda çizme şeklinde gözüküyor. Bu yüzden İtalya’dan bahseden kişiler çizme ülkesi derler. 

Ve sonra ben müzeden ayrıldım ve ara sokaklara daldım . Her tarafta küçük pizza , makarna satan dükkanlar veya küçük barlar. Aslında insan keyif alıyordu gezerken çünkü şehrin hayatını ancak ara sokaklarda ki yaşamlara bakarken anlayabilirsin en azından benim düşüncem böyleydi. Ve bende bakına bakına geziyordum. Ve haritaya baktım ,yolumu Panteon‘a doğru çevirdim . Bir kaç dakika sonra oraya varmıştım . Ve arka tarafından geldiğim için binanın şeklini hamburger gibi sanmıştım. Fakat sonra ön tarafa geçince öyle olmadığını antik Roma klaik sütunları arasından insanların içeri girdiğini ve binanın çok güzel konik çatılı bir tarihi mekan olduğunu gördüm. Ve ön tarafta bir sürü insan vardı hepsi de o heybetli binanın yanında en güzel pozu vermek için uğraşıyordu. Ve tabii bende hemen oradayken birine verip telefonumu kendi fotoğrafımı çektirttim. Ve güzelde çıkmıştı. Ve burada ki Panthéon en eski gerçek bir bina olarak bilinir . Bunun benzeri Paris‘te yapılmıştır fakat beni o kadar sarmamıştı. Bu Panthéon çok daha iyi ve insanı büyüleyen bir yapıydı. 

Neyse sonra ben içeri girdim. İçeride de bir sürü insan Ve güvenlik görevlileri vardı çünkü tarihi ve en eski ilk Panthéon‘in içindeydik ve giriş ücretsizdi isteyen girebiliyordu. Sonra ben duvarlarda ki resimlere ,işlemelere bakındım. Ve bir ara tavan kısmına baktım ve delik vardı ve çok şaşırmıştım. Tabii fotoğraflarını çektikten sonra deliğin hikayesini bilmediğim için diğer taraftaki eserlere  bakmaya devam ettim. Aradan biraz zaman geçmişti ki bazıları Panthéon‘un ortasında durup yere bakıyordu. Bende merak edip gittim ve orada yerde bir çift göz gibi delik olduğunu gördüm. Ve şaşırdım doğal olarak hemen yanda bununla ilgili yazılar vardı biraz bakındıktan sonra bu deliklerin Hz. İsa’nın gözleri olarak anlamıştım yani yukarı açıklıktan gelen yağmur suyu buradan akıyordu. Yani çok etkileyici bir binaydı. Yani dünyanın ilk beton kubbeli binası burasıydı. Ve sonrasında bir çok önemli esere de ilham olmuş bir tarihi binaydı. Ve ben orada biraz daha kalıp fotoğraflar aldım saat artık akşam dokuz gibi olmuştu. Bende dışarı çıktım ve etrafa bakındım tekrar . Millete tekar fotoğraf çektirip bir kenara gidip oturdum ve biraz seyrettim. İnsanlar eşleri ,ailesi ya da arkadaşları ile gelmiş binanın önünde sohbet edip binayı izliyorlardı. Bende onlara bakıyordum . Sonra haritama baktım ne yaparım diye . 

Sonra Vatikan yani dünyanın en küçük birinci ülkesi. Oraya gitmek istiyordum zaten çok yakındı yaklaşıl k 3 kilometre vardı aramızda. Bende oraya gitmek istedim ve ara sokaklara daldım.

Roma gezisi yazıma başka blog ile devam edicem lütfen bekleme de kalınız.


Fotoğraf galerisi


Yorumlar (0 yorum)


Kendine ait Erasmus blogunun olmasını ister misin?

Yurtdışında yaşamayı tecrübe ediyorsan, tutkulu bir gezginsen veya yaşadığın şehri tanıtmak istiyorsan... kendi blogunu oluştur ve maceralarını paylaş!

Erasmus blogumu oluşturmak istiyorum! →

Hesabınız yok mu? Kaydol.

Biraz bekleyin lütfen

Koşun hamsterlar! Koşun!