Porto şarap demek değil

Tarafından yayınlandı flag-tr Reyhan Nazlıaydın — 4 yıl önce

Blog: Sınır ötesi: Portekiz
Etiketler: flag-pt Erasmus blog Porto, Porto, Portekiz

İspanya da Portekiz de adını şarapla kazanmış ülkeler. İnsanlar buralara özellikle bölgenin şarabını tatmaya geliyorlar, hatta bölgede özel de bir içecek var "Sangria" adında. Şarapların pahalı ve kaliteli olmasından mütevellit (pahalı dediğime bakmayın, Avrupa'nın herhangi bir ülkesine kıyasla çok daha ucuz, bir yandan da kaliteliymiş) fakir halk buna bir çözüm getirmiş. İçine meyve suyu ve dilimlenmiş meyveler ekleyerek hem içimini yumuşatıyor hem daha ferah ve taze bir lezzete ulaşmasını sağlıyorlarmış. İçindeki şarap oranı azaldığı için de fiyatı da elbette düşüyormuş. Porto'ysa şarabın memleketi olarak biliniyor. Şarap için gezen insanlar geliyorlar genelde Porto'ya. Peki bu içki bilgilerinden bana neydi ki, öğrenmiş bulundum. Her yerde karşınıza çıkınca ister istemez öğreniyorsunuz. Ayrıca bölgenin tüm kültürü bunun çevresinde şekillendiği için insanların gözündeki değerine, arkasında yatan anlamlara da vakıf oluyorsunuz. Sadece deneyimlememiş oluyorsunuz. Peki şarabı deneyimlememiş olan ben Porto'ya neden geldim ki???

Porto'ya akşam indik, yemeğimizi yiyip; kalacağımızı yere uyumak üzere gittik. Bütün o koşturmacanın, yorgunluğun ardından çok erken bir vakitte uyanamamıştık. Önce kruvasanlı avrupai kahvaltımızı yapıp (kimse özenmesin, bir simit için nelerimi vermezdim) yola koyulduk. Gezilecek görülecek çok şey vardı, vaktimizde sadece bir gündü. 

Rua de Santa Catarina

Bu sokak, hem yolunumuzun üzerinde bulunuyordu, hem de şehir için bir önem arz ediyordu. Benim için çok önemli değildi, ama insanların nelere değer verdiğini görmek de bir gözlem; bu da değerli. Bu sokak üzerinde ünlü mağazalar bulunuyor. Bildiğimiz giyim mağazaları ve cafeler kadar hiç tanıdık gelmeyenler de vardı. Bu benim konuya ilgisizliğimden kaynaklanıyordu muhtemelen. Alışveriş meraklılarına burası şehrin olmazsa olmazı görünüyor, benim içinse içinden geçtiğim bir sokaktan ötesi değildi.  

Avenida dos Aliados

Bu cadde ve deyim yerindeyse meydanın ismi "Avenue of Allies" demekmiş. Yani müttefiklerin caddesi. Bu da İngiliz Portekiz müttefikliğine işaret ediyor, ki bunun tarihi de 14. yüzyıla dayanıyormuş. Caddeyse 1900lü yılların başlarında şimdiki formunu ve işlevini almış. İki tarafı devlet binaları ve önemli bankalarla dolu olan cadde, bir meydanla başlıyor. Bu meydanda bir de saat kulesi var. 

porto-sarap-demek-gil-e53b9daa3c6aa2714c

Cadde boyunca aşağı indiğinizde, burayı meydanlaştıran yapıların mimari üsluplarına dikkat etmekte fayda var. Bazıları neoklasik iken bazıları Fransız Beaux-arts akımının örneklerinden. İşte o çılgın yapılardan biri: 

porto-sarap-demek-gil-84aac878cd37ee336a

Bu caddenin sonundaysa dünyada en güzel olarak anılan Mc Donalds'lardan birine rastlıyorsunuz. "Bir Mc Donalds bunca emeği, bu güzelliği, bu camları ve tarihi binayla uyumu hak etti mi?" diye düşünürken, orada alışılageldik Mc Donalds'ı görmek bende daha çok sorgulamalara neden olacaktı. İçine de girdik, dışı da içi kadar güzeldi. 

porto-sarap-demek-gil-0c8ded64a86bd02c72Kaynak

Şimdi şehrin görülmesi gereken yerlerine geliyorduk. Benim için buraya gelmemin en önemli noktalarından olan Livraria Lello'ydu sıradaki lokasyon.

Livraria Lello

 Livraria, yani library. Kütüphane olarak işlemiyor, bir kitapçı burası. Bir yayıncının kızı olarak, zaten bu kitapevlerinin yeri bende hep ayrı olmuştur. Livrario Lello dünyadaki en güzel 3. kitapçı olarak anılıyormuş. Girişi ücretli, çünkü içerisi masallardan fışkırmış gibi adeta. Ahşap kitap rafları, kırmızı simetrik mediveninin kıvrımları, kitapların üstündeki küçük heykelcikler derken; burası içinde gezebildiğiniz bir film sahnesi sanki, ya da bir küçükken okuduğunuz o kitaplarla birleştirdiğiniz hayalgücünüz gibi.

porto-sarap-demek-gil-ca4968af21805026b7

Baktığınız her yerinde başka bir kadrajla karşılaşıyorsunuz, her yeri fotoğraflamak istiyorsunuz. İnsanların en çok fotoğraflamak istediği yerse kırmızı kıvrımlı merdivenleri.

porto-sarap-demek-gil-1aa329056e46847201

Herkes o ikonik merdivene üstten bakar. Bu da alttan görüntüsü, bir o kadar güzel.

porto-sarap-demek-gil-2ea29db16ea4732014

Peron kapandığı için mi duvardan geçemedim yoksa muggle olduğum için mi bilinmez; sonuçta 11 yaşımı çoktan geçmiştim ve bir Hogwarts mektubum dahi gelmemişti. Her şeyim de hazırdı oysa ki :(

porto-sarap-demek-gil-74465e4ac748f65169

Kitapçının içinde Harry Potter'a ayrılmış küçük bir oda, JK Rowling tarafından imzalanmış kitaplar, ve bu köşe bulunuyor. Bunun nedeni de JK Rowling, Porto'dayken buranın o masallardan fırlamış atmosferinden çok etkilenmiş, Hogwarts'ı da ona göre zihninde canlandırıp yazmış. Bir diğer ilham aldığı noktaysa, buradaki öğrencilerin giyimiymiş, siyah yere kadar uzanan cübbeleriyle gerçekten çok asil durduklarını kabul etmek gerekli. 

Buranın ardından birkaç kilise gezmeye çalıştık, ama Pazar günü olması nedeniyle ayinleri vardı, ve içeriye ziyaretçi kabul etmiyorlardı. Çok ileri saatler verdikleri için de girmekten vazgeçtik. Dış cephelerini inceleyip uzaklaştık.  Kaçırdığımız kiliselerse şunlardı:

  • Igreja do Carmo
  • Clerigos Kilisesi
  • Porto Katedrali

Ortak özellikleriyse hepsinin cephelerinde azulejo bulunması. 

porto-sarap-demek-gil-898ce9b1fe69503b6a

Porto Katedralinin bu gül penceresini ve cephesini görünce, bu bana bir yerden tanıdık geliyor dedim. Haklıydım, bunun aynısı Lizbon'da da var. İsmi Lizbon Katedrali olarak da bilinse de asıl ismi St. Mary Major. 

Porto Katedrali'ne ulaştığınızda aslında şehrin yüksek bir tepesinde bulunuyorsunuz. Bütün şehre tepeden bakabiliyorsunuz. Porto'daki birçok martıdan biri olan Jonathan Livingston, yapamazsın deneni yapmadan birkaç saniye önce çektim bu fotoğrafı da. Gözlerinde ne kadar düşünceli olduğunu görebilirsiniz. 

porto-sarap-demek-gil-0027957ff435a132bc

Fado

Fado, Lizbon'da Alfama'da da meşhur olan bir çalgı. Flamenkoyla yakından uzaktan ilgisi yok. Müziklerinden yaptığım çıkarım da gözlemlerimi destekledi. İspanyollar daha heyecanlı, hareketli ve duygularını yoğun yaşayan insanlarken; Portekizliler daha sakinler. Fado'nun da ruhu okşayıp dinlendiren bi yapısı var. Bu konu hakkında ayrıntılı bilgilendirmeyi, konu hakkındaki ilgili yazımda bulabilirsiniz. Biz burada sokaklarda gezerken birçok öğrencinin cübbeleriyle gelip fado çalarak sokakta müzik yaptığını, para kazandığını gördük. Fado da resimdeki gitar benzeri çalgı. JK Rowling'in hogwarts üniforması için esinlendiği kıyafetler de bu kıyafetler.

porto-sarap-demek-gil-ccc1f1551cf2b2e1e1

Ponte Dom Luis

 Porto'nun simgelerinden biri de bu köprü. Eiffel Kulesini yapan kişiler yapmış, zaten kullanılan çelik strüktürden bunu sezebiliyorsunuz. "Bu bir şeye benziyor ya, neydi acaba?!" derken benzettiğiniz şey Eiffel Kulesi oluyor. Köprü Riberia ve Gaia'yı birbirine bağlıyor. 1879 da projelerine başlanmış, tamamlanmasıysa 1944 ü bulmuş. İki farklı seviyesi bulunuyor. Alt köprü hem yayalara hem araçlara açık, üst köprüyse yalnızca yayalara. Ortadan da bi tramvay geçiyor. Gaia bölgesi şehrin şarap mahzenleriyle tanınan bölgesi olduğu için benlik bir durum yoktu. Ben köprüden fotoğraflar çektim, sonra da geri döndüm.

porto-sarap-demek-gil-99db57e57aab252ed9

Bakmayı bilirseniz, bu köprü size farklı bakış açıları da sunabilir. Ben mesela bir kuşun gözünden bakabildim şehre. Yahut bir mimarın gözünden... (bakınız: Birds eye view)

porto-sarap-demek-gil-47459b8ebb69821d7a

Köprüden indiğinizde kendinizi buradaki eski bir mahallede buluyorsunuz. Riberia'nın sokakları bana Balat'ı anımsattı. Boyası dökülen ama son derece güzel evler... Bu yıpranmışlık onlara yaşanmışlık hissi katıyordu, burada da öyle. Buralarda hayat varmış, insanlar buralarda yaşamışlar diyorsunuz. Astıkları çamaşırları görünce de, biraz daha yakın hissediyorsunuz nedense. Madrid'de bütün çamaşırlar iç avlulara asılır ve bu görüntüyü göremezsiniz. Bana bizi anımsatmış olsa gerek. 

porto-sarap-demek-gil-971f87ca72f833d50e

Nehrin kıyısına geldiğinizdeyse, önce büyük bir kalabalık karşılıyor sizi. Çünkü hemen nehrin kıyısında bir meydan var. 

Cais de Riberia

Avrupa'daki başka meydanlarla benzer özellikleri olan bu meydanda da sürekli bir sokak sanatçısı gösteri halinde bulunuyor. Bu bölgede uzun zaman geçirdiğimiz için şarkıcılar da duyduk, breakdance yapanlar da gördük. Benim bahsetmek istediğimse halkayla yapılan bir denge şovuydu. 

porto-sarap-demek-gil-1b57ab2777be727f1b

Bu kocaman demir halka içerisinde dengede durarak farklı hareketler sergiliyorlardı. Bazen bireysel bazense partnerleriyle gerçekleştirdikleri hareketler kalabalıktan oldukça takdir topluyordu. En ilgi çekici tarafıysa tam devrilecek ya da duracak derken vücutlarındaki yükü farklı yöne vererek aniden hızlandırmayı çok kolay bir işmişçesine başarmalarıydı. Etkileyiciydi.

Ponte Dom Luis'e kıyıdan bakmak

Planımıza uygun olarak yapılacaklarımızı zamanında tamamlamıştık, güneşim batışını izlemek için şehrin en güzel yerine yetişmiştik. Bir süre oturup anın tadını çıkardık. Geçmişteki dertlerimi, yaşadıklarımı, arkada kalan geçmişimi, toprağımı ve insanımı, gördüğüm yerleri ve hayatımın ne kadar değiştiğini düşündüm. Geçen yıl bu kadar yer görmeyi bırak farklı bir şehre gitmenin hayalini bile kuramıyordum. Şimdiyse Porto'da nehrin kıyısında, güneşin suya ve şehre vuruşunu izliyor, sıcaklığını üstümde hissediyordum. Ben değişmiştim, ben görmüştüm, ben artık başka türlü öğrenmiştim. Yeni gözler edinmiştim... Bir şeyler yapabilirmişim ben, bunun güvenini hissetmiştim. Ben artık büyümüştüm. 

porto-sarap-demek-gil-7d13a5e991765d0348

Uzun vakitler geçirdik bu kıyıda. Martıların insanların elindeki yemeklere musallat olmasını izledik. Gelip geçen teknelere gözlerimiz daldı. Taşların arasından kendine yol bulan çiçekleri gördük. İnsanları gördük, keyifle içkilerini yudumlarken; yemeklerini yerken. Hayatlarının en güzel anlarından birini yaşıyorlar gibiydi, Porto'da bi akşamüstü, Dom Luis'e bakarak yemek yiyorlardı. Bir şiir yaşıyorlarmış, dönüp bakınca insan fark ediyor. 

Bu manzara gece farklı bir boyuta varıyor. Işıklandırılmış köprü yeni bir silüet oluşturuyor, karşı kıyıdaki yapıların ışıkları suya yansıyor. Bu şehir hep büyülü, bu şehir hep şiir gibi. 

porto-sarap-demek-gil-ee82176332282f7a49

Bu fotoğrafı gizlice çektikten sonra, gidip kendilerine ulaştım ve mail adreslerini istedim. Madrid'e döndüğümde onlara bu fotoğrafı gönderdim ve çok sevindiler. Bundan sonra gezerken edindiğim misyon bu olacaktı...

Porto'yu yaşarken kıymetini anlamadım. Başka yerler görünce Porto'nun güzelliğinin farkına vardım. Porto'da çok bir şey görmedim, ama Porto'da hissettiklerim Porto'yu değerli kıldı. Müziği, insanı, atmosferi, nehri ve köprüsü, burası gerçekten çok güzel bir anı!


Fotoğraf galerisi


Yorumlar (0 yorum)


Kendine ait Erasmus blogunun olmasını ister misin?

Yurtdışında yaşamayı tecrübe ediyorsan, tutkulu bir gezginsen veya yaşadığın şehri tanıtmak istiyorsan... kendi blogunu oluştur ve maceralarını paylaş!

Erasmus blogumu oluşturmak istiyorum! →

Hesabınız yok mu? Kaydol.

Biraz bekleyin lütfen

Koşun hamsterlar! Koşun!