Have you made up your mind about your destination? The best accommodation deals are being booked fast, don’t let anyone keep ahead!

I want to find a house NOW!

Ceza Geliyorum Demez!

Tarafından yayınlandı flag-tr Selin Dagyaran — 7 yıl önce

0 Etiketler: flag-it Erasmus Deneyimleri Parma, Parma, İtalya


Sisli bir kış akşamıydı... Güneşin batmasıyla artan sis, bu çaresizlik kokan geceyi çağırır gibiydi adeta... Sise geçmeden küçücük bir parantez açacak olursam: bu akşam güya Noel Tatili için herkes ülkesine dönmeden konservatuardan bir İspanyol arkadaşın evinde toplanıp kendi çapımızda bir Noel Yemeği yiyecektik. Herkes bir şeyler götürüyor. İddialı olan arkadaşlar yöresel yemeklerinden birini yapıyor, kimi tatlı yiyip tatlı konuşalım misali elinde bir tatlıyla geliyor, kimileri de şarap, çerez getiriyor. Artık Allah ne verdiyse elimizdekilerle şöyle ortaya karışık imece usulü bir sofra kuracağız. Ben de, sürekli birlikte takıldığım benden 20 santim uzun Kıbrıslı Yunan arkadaşımla beraber gidiyorum yemeğe. Aynı Edi'yle Büdü misali. İkimizin de adres bulma yeteneği sıfırın altında 7 civarında olduğu için beraber gitme kararı alıyoruz. İkimizin de misyonu belli. Şarap ve çerez götüreceğiz. Zekice yaptığımız plana göre Yunan arkadaşım Angelina benim evime gelecek (daha önce hiç gelmedi). Buradan birlikte benim evime 3 dk olan markete kadar gidip; şarap, çerez ne gerekiyorsa toplayıp otobüse atlayıp bizim İspanyol arkadaşın evine gideceğiz. Tabi ki bu cümlede yazdıklarımın 4'te 3’ü gerçekleşemedi. Edebiyat yapayım da azıcık elit bir havam olsun diye sisli bir akşamdı diyerek başlamadım anlatmaya. Sis kelimesinin tam anlamıyla hakkını veren tabiri caizse göz gözü görmeyecek kadar sis vardı o akşam Parma şehrinde. 8’de benim evde buluşup, bir koşu markete gidip, oradan marketin hemen önündeki duraktan otobüse binip arkadaşımın evine gideceğiz bizim hesaplara göre güya. Sis var malum göz gözü göremiyor ama sanırım Angelina'nın vücudu sise daha farklı bir reaksiyon verdi ki bizim Angelina 10 dakikalık yürüme mesafesini maşallah 1 saatte geldi. Benim evi bulana kadar beni belki 10 defa aradı. Murphy Amcamın yasaları da beraberinde gelince benim telefonumun da bozulacağı tuttu. Belki de kötü havadan kaynaklı bilemiyorum. Konuşamıyoruz. Sürekli cızırtılar geliyor telefondan. Neyse nihayetinde Angelina geldi. Ancak saat oldu 9. Biz iki akıllı markete doğru yürümeye başladık hemen. Gitmesine gittik markete. Baktık kapı duvar. Çoktan kapatmışlar. Tabi cuma akşamı saat 9'da açık olur mu süpermarket dediğin? Kilidi vurup şarap peynire koşacak marketçi İtalyan ablalarım abilerim öyle değil mi ama? Tam da morallerimizin %-2,3'e düştüğümüz dakikada, marketin önündeki durakta gideceğimiz istikamete giden otobüs belirdi. Bir gazla atladık otobüse. Hemen binelim dedim, indiğimiz yerde açık bir market buluruz herhalde. Oradan alırız. Açık bir bakkal amca vardır demek geldi içimden de diyemedim o ayrı konu. Neyse biz bindik otobüse. Geçtik en arkaya oturduk. Oturduğumuz gibi de yanımızdaki İtalyan vatandaşlara Barilla Center'a gitmek için hangi durakta inmemiz gerektiğini sormaya başladık. Ardından 1-2 özçekim çektik. Mutluyduk yani. Derken tam o anda beliren bilet kontrol ekibi bizde hafiften tansiyonu yükseltti. Yaklaşıkça yaklaştılar ve sonunda yanımızda belirdiler. Beklenen soru geldi çattı. Biletinizi görebilir miyiz? Hangi bilet? O ne ki? Yok ki öyle bir şey. Biletimiz yoktu. Almamıştık. Neden mi? Yoksa alamamış mıydık? Sebebini de tam bilemiyorduk. Gazla binilen o otobüste hafiften gazımız kaçmaya başlamıştı. Artık biz İtalyanca bilmiyoruzdan girdik, biz buraya yeni geldikten çıktık. Kimse bize bir şey söylemedi diye başkalarını da suçlamayı ihmal etmedik. Aylardır aldığımız İtalyanca derslerini 1 saniyede hiçe sayıp bir güzel “İtalyanca da ne?” ayağına yattık. Yemediler. Ne tatlı diller döktük, ne çirkeflikler yaptık, ne teklifler sunduk. Olmadı. Hadi bakalım indirdiler bizi otobüsten. Biz yusuf yusuf tabi. Başladık biz yine son bir umut bahaneler dizisine. Biletimiz yoktu, bu da son otobüstü atladık dedik. Doğruydu da aslında. Gerçekten öyle oldu. Size de palavralar uyduracak halim yok ya! Otobüs şoföründen alsaydınız bileti dediler. Venedik'te öyle olmuyordu ama dedik! Ayıptır söylemesi Venedik’e 2 gece 3 gün tatile gittik. Oh sefamız olsun! Bir de 4-5 kere bedava yolculuk yaptık bu Venedik tatilinde otobüsle. Yalnız biz değil tabi çok kişi yapıyordu. Keyfimizden değil ama gerçekten çözemedik ne yapmamız gerektiğini Venedik'te. Otobüs bileti nereden nasıl alınır, nasıl ödenir sistemi çözemedik bir türlü. Belki de çözememek işimize geldi kim bilir? İşin doğrusu fena da olmadı yani. Venedik'te otobüs şoföründen bilet alma durumumuz olmamıştı e tabi biz de bir akşamdan bir şey olmaz herhalde çok da gerekli değil bu bilet denen şey, herkes beleşe biniyor diye düşündük. Almamış bulunduk. Ama anladık ki almalıymışız. Otobüsten indirildik demiştim. Nüfus cüzdanımı aldılar. Şimdi de en güzel kısma geliyorum. Biletsiz binmenin cezası 60 euro! Yanlış olmasın kişi başı 60 euro! Bir de yaklaşık 4’le çarpınca bana soldan soldan geliyorlar tabi! Bir de Angelina param yok demez mi! Nüfusum ellerinde topuklayayım desem yok o da olmaz. Artık elimde avucumda olan tüm nakiti döktüm. Verdim 120 euro'yu! Kartla ödeyemem haliyle. Annemler görse bu ne kızım gecenin bir vakti sen ne yapıyorsun demezler mi? Derler. Bir de bu kontrol eden kıl kişilikli varlıklar hemen ödemezseniz 80 Euro kişi başı olur fiyat demezler mi? Dediklerine göre ceza kesildikten hemen sonra ödemezsek 60 Euro 80 Euro oluyormuş! Sonra öğrenecektik ki 60 Euro hemen değil ilk 5 gün için geçerliymiş! Neyse, ben parayı verdim. Bizde bir çöküş. Yemeğe gidecek hal kalmadı zaten. Aradık arkadaşlara durumu anlattık. Angelina hemen bir bankadan 60 Euro çekip verdi. Ha artık asıl konuya gelelim. Cezayı kestikten sonra bize birer otobüs bileti verip şöyle dediler: “Bu biletler evinize dönmeniz için otobüse binişten sonraki 1 saat içinde geçerli.” Biz hemen atladık gelen otobüse. Çünkü saat 10'a geliyordu ve Parma'da saat 22.00'dan sonra başka otobüs yok. Çok da tereddüt etmedik binerken çünkü gelirken bindiğimiz numaraya bindik. Bindikten kısa bir süre sonra otobüs durdu. Herkes indi. Şoför de bu durağın son durak olduğunu söyleyerek bizi indirdi. İşte o anda dank etti kafamıza! Yanlış otobüse binmişiz. Bindiğimiz numara doğru ancak ters yöne giden otobüse binerek evimizden iyice uzaklaşmışız. Ve hepsinden ötesi bu şehirdeki son otobüstü. Hava buz. Biz çaresiz. Yürümeye başladık. Malum taksi çağıracak halimiz de yok kişi başı 60 Euro ceza ödeyince. Paranın suyunu çekmesi deyimi tam olarak da böyle oluyormuş. Google Maps’ten kontrol ettik. Eve yürüyerek 1 saat uzaklıktayız. Hava gerçekten buz. Biz yine yürüyoruz. Otostop çekelim dedim. Bir yandan otostop çekiyoruz, bir yandan da buz kalıbına dönüşmemeye gayret ederek yürüyoruz. Hayat bize güzel yani. Bir insan evladı da mı durmaz derken 1 tane durdu. Yol tarifi istediğimizi düşünerek nereye girmek istediğimizi sordu. “Parma merkeze gitmek istiyoruz bizi götürebilir misiniz?” dedik. “Hayır, kusura bakmayın” dedi. Eli yüzü düzgün çocuktu. Bu iki kıza acır da bırakır sanmıştık. Neyse. Biz yürümeye devam ederken birden bir çöp arabası gördük. Hadi gidiyoruz dedim. Koşturmaya başladık arabanın arkasından. Şansımıza köşeyi dönünce durdu çöp arabası. Hemen gittik konuştuk. Derdimizi o güzel akıcı İtalyancamızla anlattık. Sandık ki çöpçü ağabeylerimiz bizi merkeze kadar bırakırlar. Yok onlar tarafından da reddedildik. Reddedilmek hiç bu kadar soğuk olmamıştı. Çöpçü abiler tarafından da hayal kırıklığına uğradıktan sonra kuş olup uçan umudumuz havanın sisine karışırken biz de artık yalpalamaya başlayan adımlarla yürümeye başladık. Bizi arabalarına almak istemeyen İtalyan sürücüler ve çöpçü ağabeylerimizden sonra umut bir ekmek kırıntısı kadar kalmamıştı desem yalan olur. İşte o anda önümüzden bir polis arabası geçti. Köşeyi döndü. Ve durdu. İşte bu sefer sadece umutlu değildik inançlıydık da. Polis de yardım etmezse kim yardım edecekti bize? Gittik polis amcanın ve polis ablanın yanına günü kurtaran İtalyancamızla durumu anlattık, elimizdeki ceza fişini gösterdik. “Eve dönemiyoruz. Paramız yok. Bizi Parma merkeze bırakır mısınız?” diye de ekledik. “Evet” dediler, “Bırakırız geçin arabaya!” İşte o anda içimde öyle bir ferahlama oldu ki! Hoptrililaylay demekten kendimi alamıyordum. Polis amca ve polis abla ile neşe dolu bir yolculuk yaptık Parma merkeze kadar. Yani biz zevkten dört köşe etrafa neşe saçıyorduk. Özçekimler çekip bu unutulmaz geceyi belgeliyorduk. Polis kardeşler ne kadar zevk alıyordu bizle yaptıkları yolculuktan onu bilemem. Kıssadan hisse yapacak olursak ucuz atlattık, biz dersimizi de aldık! Siz siz olun, Parma’ya yolunuz düşer de otobüse binecek olursanız cebinizden otobüs biletinizi eksik etmeyiniz efendim.


Fotoğraf galerisi


Burada (Parma) yaşadığın Erasmus deneyimini paylaş!

Parma yerini bir yerli, gezgin veya değişim öğrencisi olarak biliyorsan... Parma hakkındaki düşüncelerini paylaş ! Farklı özelliklerini puanla ve tecrübelerini paylaş!

Deneyim ekle →

Yorumlar (0 yorum)


Erasmus deneyimi paylaş!

Deneyim ekle →


Hesabınız yok mu? Kaydol.

Biraz bekleyin lütfen

Koşun hamsterlar! Koşun!