Gecenin tam üçünde
Bütün bu 20 günlük Batı Avrupa macerasını anlatmadan önce, biraz planlamasını anlatmalı; neyi nasıl yaptık o konuda bilgilendirmeli ve ilk yola çıkış hikayemi yazmalıyım.
Her şey nasıl başladı
Hristiyan ülkelerin bizlerin hiç aşina olmadığı bir bayramları, yani tatilleri vardır: Easter. Türkçesi Paskalya. Her ülke farklı bir süre boyunca nisanda paskalya tatili yapar. İspanya bu konuda cömert davrananlardan. 2 hafta kadar bir tatilleri var. Hollanda'da bu tatil yalnızca 1 günmüş. Peki bu çizgifilmlerde bizlere gösterilen paskalya yumurtaları, paskalya tavşanlarının ötesinde neydi ki bu paskalya?
Paskalya nedir
Hristiyanların kutladığı en eski ve en önemli bayramın adı Paskalya, ya da batı avrupa dillerinde "Easter"dır. Easter olarak anılması biraz ilginç, çünkü bu kelime etimolojik olarak "nisan" anlamına gelen "april"den geliyor. Nisan ayının adının verilmesine ilham kaynağı olansa Anglosakson bir Pagan tanrıçasıymış (Ēastre). Pagan kültürüne tamamen zıt olarak gelişen bir dinin bunu kullanıyor olması dikkatimi çeken bir detay oldu. Bu bayramı özel kılansa, Hz İsa'nın çarmıha gerilmesinin 3. gününde tekrar dirilmesi. Zaten bu nedenle "Diriliş Pazarı, Diriliş Günü" olarak da anılıyormuş. Hristiyanlığın ilk dönemlerinde vaftiz törenleri yalnızca Paskalya günü yapılırmış, bu gelenek zamanla değişmiş. Bu belirli gün ise 21 Nisan. Paskalyanın kutsallığını bir güne hapsetmek yerine bir döneme yaymış Hristiyan toplumu. Mart sonundan nisan sonuna kadar devam ediyor. Dindar kesim kiliselerde toplanıyor ve ayinler yapıyorlar, döneme özgü yiyecekler Paskalya tavşanı ve yumurtası şeklindeki çikolatalar. İnsanlar birbinie bunları hediye ediyorlar. İnsanların geneliyse bu dönemi bir tatil fırsatı olarak kullanıyor.
Ülkemizde olmayan bu tatil çeşidi bize de bir nimet gibi geldi. Portekiz'e de birlikte gittiğim arkadaşım Desen'le çok uzun bir tatil planlaması yaptık. Normalde 2 hafta olan Paskalya tatilini 3 haftaya uzattık. 3 ülke 10 şehir 21 gün planladık. Bizim için çok sancılı bir dönemdi. Çünkü yapabileceğimiz en ucuz şekilde konaklama ve ulaşım ayarlamaya çalışıyorduk, bunu tatil döneminde yaptığımız için de normal fiyatlardan bile daha yüksek tutuyordu. Ki bilen bilir, Batı Avrupa korkunç pahalı bir bölgedir. Sokakta yatsak çok mu tehlikeli olur diye kaç kez düşündüm Allah bilir. Metrolar geceleri çalışıyor olsaydı, evet metroda yatardım. Ne diyebilirim ki, korkunç pahalı buralar.
Ryanairin sitesinde 22 euroya Paris Madrid bileti bulmamızla her şey başladı. Bu bir hataydı, ucuz bilete aldanmayın. Şehrin çok dışında olan bir havalanına ineceğimiz için oradan şehre gitmek de 15 euro kadar tutacaktı. Madrid paris biletimiz 40 euroya gelecekti. O kadar da ucuz değil yani.
Korkunç Paris konaklama fiyatlarını günlerce araştırmanın ardından şehrin çok uzağında bir yerde, günlük 32 euro gibi bir fiyata konaklama bulduk. En ucuzu buydu. Varın siz düşünün. Paris korkunç pahalı bir yer. Bu yüzden konaklamadan kurtulmak ve gün kazanmak için, Paristen Strasburga gece gittik. Aşırı ucuz da bir bilet bulduk flixbus'tan. Sadece 5 euroydu.
Strasburgda konaklamak 20 euro kadar tuttu. Brükseldeyse Airbnb'den kiralama yaptık. İlk konaklama olduğu için indirim yaptılar, bu şekilde 12 euro gibi çılgın bir fiyata başımızı sokacak bir yer bulabilmiş olduk. Brugge'da da 20 euroya konaklayacaktık, ama kalacağımız yer çok güzeldi. Bazı ara lokasyonları tam planlamadan yola çıkacaktık. Ama güzel olansa konaklamanın çok pahalı olacağı Hollanda'nın farklı şehirlerinde bu uğurda neredeyse hiç para harcamayacak oluşumuzdu. İletişim kurduğum hayırsever arkadaşlarım, bize çevrelerinden orada kalan kişiler bulmuştu. Bu şekilde Türk ailelerin yanında misafir olacaktık. Buradan hepsine çok teşekkürler. Gezebildikse sizin sayenizde!
En sonunda gezeceğimiz şehirlerin tümü şu şekildeydi:
- Paris
- Strasbourg
- Brüksel: çünkü öncesinde lüksemburga gidecek paramız yoktu.
- Brugge
- Anvers
- Rotterdam
- Haarlem
- Den Haag
- Amsterdam
Hollanda dışında otobüs kullandık. Hollanda'daysa ulaşım trenle sağlanıyormuş. Bu şehirler birbirlerine çok yakın oldukları için her bir ulaşım masrafı yaklaşık 10 euro kadar tutmuştu. Önceden hepsini alarak yola çıkma amacındaydık. Ama o süre zarfında Flixbus'ın sistemi bozuldu. Durum böyle olunca, satın almalarımızı da yapamadık ve gittiğimiz otobüs duraklarından bir sonraki biletlerimizi alacaktık.
Dönüş biletimize gelecek olursak, Amsterdam son durakken, Amsterdam'dan Madrid'e ucuz bir uçuş yoktu. Biz de o tarihlerde Madrid'e en ucuz uçuşu aradık. 29 Nisan Köln Madrid uçuşuna yetişmek için; öncesinde de Amsterdam Köln otobüs yolculuğu yapmamız gerekliydi. Dönüşümüz de iki biletin toplamı yaklaşık 40-50 euro kadar tutacaktı. Bu yolculuk 29 Nisan sabahı 7'de Amsterdam'da başlayacak; akşam 10.30'da Madrid^de bitecekti. Yani evet, çok yorucu olacaktı.
Bu planlamaları yaparken 5 temel siteyle bütün işimizi çözdük. Bunlardan 2'si konaklamalar içindi. Farklı siteleri de kontrol ediyorduk elbette ama sonunda dönüp dolaşıp bu ikisi bize sonuç veriyordu.
- Booking: Berkesin bildiği üzere, buradan hostellere de otellere de misafirhanelere de ulaşabiliyorsunuz. Kurumlarla iletişim de kurmanızı sağlıyor, ön ödemesiz ve iptalli seçenekler de sunuyordu. Biz çoğu konaklama ödememizi, mekana ulaşınca nakit olarak yaptık.
- Airbnb: Bu site de ev sahiplerinin ya tüm daireyi ya da evlerinin istedikleri bölgesini kiralamanıza fırsat vermesi üzerine kurulu. Güzel de işleyen bir sistemleri var. Ancak ben 15 Mayıs, Filistin Nakba gününde başlatılan boykottan sonra, hesabımı sildim. Çünkü İsrail işgalinin bulunduğu topraklarda İsrail yerleşimcilerinin evlerini kabul etmeyeceğini vaad etmesine rağmen bu sözünü hiç tutmamış. Bazı noktalarda insanın kendini rahatını bırakıp tarafını seçmesi gerekli. Airbnb kullanmayın.
Ulaşımdaysa sürekli kontrol ettiğimiz 3 sitemiz vardı:
- Omio: Eski adıyla goeuro. Bu platform size bir yerden bir yere en ucuz şekilde gitmenizin yolunu seçmenizi sağlıyor. Tren, otobüs ve uçak fiyatlarını kıyaslatıyor. Biz genelde buradan araştırmamızı yapardık ve bölge hakkında bilgi sahibi olurduk. Genelde komisyon ücretleri, otobüs firmasının kendi ücretlerinden daha pahalı olduğundan ya da öğrenci indirimi uygulamadığından, firmanın kendi otobüsünün sitesini kontrol etmekte fayda var. Bunlar da genelde ya eurolines, ya ouibus olur o bölgelerde.
- Flixbus: Bu yemyeşil otobüs firması, genelde en ucuz fiyatlı ulaşımları sağlar. Fırsatları iyi kovalarsanız, bizim gibi Paris Strasbourg arası 10 saatlik bir otobüs yolculuğunu 5 euro'ya bulabilirsiniz. Otobüsün içinde kendi tuvaletleri bulunur (ben bunu çok geç öğrendim), bu nedenle genelde molaları çok azdır. Bu da sizin gideceğiniz yere en hızlı şekilde ulaşmanızı sağlar. Kısa yolculuklarda koltukları rastgeledir, seçip ek ücret ödemenize gerek yok. Durağa 10 dk önce gidip, otobüse erken binerseniz istediğiniz yere oturabilirsiniz. Biletleri internetten alamadığınız zamanlarda, duraklardaki ofislerden de alabilirsiniz ama hizmet ücreti kesiyorlar. Bu da 3 euro gibi bi rakam diye hatırlıyorum. Alışverişinizi olabildiğince internetten yapmanızı tavsiye ederim.
- Ryanair: Namı diğer uçan otobüs. Ben bu yorumu hak ettiğini düşünmüyorum. Birkaç sallayan uçuşunu yaşasam da, rüzgarlı havalarda birçok uçağın yaşatabileceği bir durum bu. Fiyat farkıysa dudak uçuklatacak cinsten. Madrid Frankfurt arasını 8 euroya bulabildim. Otobüsten ucuz uçak seyahati yapıyorsunuz. Tek önemli unsursa çanta sayısı. Yine de fazla çantalarınızı türlü kurnazlıklarla ücretsiz içeri alabilirsiniz. Kutu valizler ek 20 euro ücrete tabii oluyor, dikkatli olmanızda fayda var. Siz uçuşuşunuzu 8 euroya hallettiğiniz sanırken bi anda valiziniz sizden pahalıya uçuyor olabilir. İşlemlerse son derece rahat. Tavsiye ediyorum, herkes kullansın.
Olay bu şekildeydi. Sözün özü, muhteşem bir planlamayla, aslında o kadar muhteşem değildi, 3 ülkeyi delicesine gezecektik. Çok şiddetli sırt ağrıları, bacak krampları, yorgunluktan yıkılmalar yaşanacaktık. Gücümüzün son damlasını dahi kullanmıştık. Bir gün daha dayanamayacak kadar bitirmiştik kendimizi.
İlk hatamız bileti 22 euroya görünce saatini çok umursamadan o bileti almamızdı. 6.30'da kalkacak uçağımız için havaalanına en az bir saat önce varmış olmalıydık. Tabi o saatte de metro açılmamış oluyordu. Gece otobüslerinin de saatlerine güvenmek pek akla yatkın bir tutum değildi. Yemeğe çok para harcamamak için hazırladığım yollukları da yanıma alarak; akşam konaklamak üzere Desen'lerin evine gittim. Hayatımda ilk kez metroda bomboş bir vagona bindim.
2-3 saat uyuduktan sonra erkenden uyandık. Uçuşu riske atamazdık. Biz de eski dostumuz Uber'e başvurduk. Bizi Lizbon'da kurtarmıştı, şimdi de kurtarabilirdi. Sonuç olarak, Paris'e ulaşmak bize 50 euro'ya mal olacaktı. E bunun hesaplı kısmı neresinde? Biz nerede yanlış yaptık...
Ryanair'ın sitesinde Avrupa birliği vatandaşı olmayan kişilerin, boarding passlerini çıktı almaları gerektiği yazılmış. Bazı başka otobüs firmaları da aynı talepte bulunuyor. Aldanmayın. Hiç gerek yok. Zaten her şeyin teknolojiyle çözüldüğü bu dönemde, telefonunuzun sürekli şarjının olduğuna emin olun kafii. Bütün gatelerden rahatça sanal biletinizile geçebilirsiniz. Bir başka öneri de, makinelerden geçerken boşlattığınız suları, uçağa binmeden tuvaletten doldurabilme imkanı. Madrid'de ve çoğu Avrupa şehrinde, musluktan akan sular içilebilir. Uçakta su içmek gibi bir ihitiyacınız varsa, gitmeden biraz doldurmanızı önerebilirim. Yanınızda da basınç için sakız olsun. Yoksa seyahatiniz boyunca kulak ağrısı çekebilirsiniz. Avrupa içi dış hatlar uçuşları, son derce prosedürsüz ve çok rahat geçer. Uçağa binerken kapı dışında kimse pasaport kontrolü yapmaz. Geçtiğiniz Xray sayısı da sadece 1 tanedir. Bunu görünce, Türkiye'den buraya gelirken ne kadar zorlandığımı hatırladım. Hayat garip...
Uçak yolculuğumuzda, bir Ryanair klasiği olarak oturma yerlerimiz rastgele tanımlandı. Yan yana oturamadık. Uçaktan iner inmez pistte birbirimizi bulduk.
21 günlük maceramız işte başlıyordu. 2 sırt çantasını ne anılarla dolduracaktık bakalım...
Fotoğraf galerisi
Kendine ait Erasmus blogunun olmasını ister misin?
Yurtdışında yaşamayı tecrübe ediyorsan, tutkulu bir gezginsen veya yaşadığın şehri tanıtmak istiyorsan... kendi blogunu oluştur ve maceralarını paylaş!
Erasmus blogumu oluşturmak istiyorum! →
Yorumlar (0 yorum)