En Güzelinden,Paris

Herkese Merhaba!

 Bu yazımda sizlere hayranlıkla gezdiğim Paris'i anlatacağım.Paris,Benelux tatilimizin bir parçasıydı.Lüksemburg'tan yaklaşık 4 saat süren bir yolculuğumuz oldu ve bir anda içine dahil olduğumuz trafik sayesinde Paris'e ulaştığımızı anladım.Saint-Denis denilen küçük bir ilçede kaldık,burası metroyla Şanzelize Caddesi'ne 20-25 dakika uzaklığındaydı.Şehri biraz gezdikten sonra tabii ki ilk durağımız Eyfel Kulesi oldu.Söylenilenlerin aksine biz gittiğimizde hiç kuyruk yoktu.Gerçi saat daha 12 olmamıştı henüz.Fiyatlar asansör-merdivenle çıkma olarak ve 2.kat-en üst kata çıkma olarak ayrılıyor.Merdiven ve 2.kata çıkma en uygun fiyatlı.Hatta 18 yaş altındakilere daha uygun.Biz 2.kata merdivenle çıktık ve ben 5 euro vermiştim.Yetişkinler de 10 euroydu.Fiyatlar artmış ama maalesef.Bu arada,bahsettiğim 2.kat da 116 metre yüksekliğinde.Çıkarken epey bir yoruluyorsunuz yani ama manzaraya değiyor.

 Gece,kulenin bulunduğu alanda çeşitli eğlenceler yapılıyor.Gösteriler,sokak sanatçıları,palyaçolar ve müthiş bir kalabalık.Her saat başı kulede ışık gösterisi var ve herkes bu gösteriyi büyük bir heyecanla izliyor! Kulenin altında bulunan çimlerde herkes kendi yiyecek içeceğini getirip vakit geçirebiliyor.Tabii etrafınızda dolaşıp alkol satan kişilerden de uygun fiyata alabilirsiniz içeceğinizi.

  Bir sonraki durağımız Louvre Müzesi oldu.Dünyanın en büyük sanat müzesi ve Mona Lisa tablosunun olduğu yer.Kendisi yaklaşık 10 futbol sahası büyüklüğünde ve 350 binden fazla esere ev sahipliği yapıyor.Ancak bilmeden gitmişiz ki,pazartesi günü olduğu için müze kapalıymış.Biz de çevresinde hayran hayran dolaştık,o meşhur pozu vermekten de geri durmadık :) 

 Bir sonraki gün Notre Dame Katedrali'ne gittik.Çıkan yangından sonra onu ziyaret ettiğim için kendimi hem şanslı hissettim hem de fotoğraflarını gördüğümde bir burukluk.İçeriye giriş ücretsizdi ancak kapıda uzun bir sıra vardı.Kulelere çıkmak istediğinizde ise 10 euro civarı bir para ödüyorsunuz.

 Daha sonra Sacre Coeur Bazilikası'na gitmek için metroya bindik ancak gelen bir anonsla aniden başka bir durakta inmek zorunda kaldık.Sorun şuydu ki;metrolarda anonslar Fransızcaydı.Doğal olarak anlamadığımız için birilerine sorduk ve metronun arızalandığını öğrendik.Birkaç dakika içinde gelecek dediler ama uzun bir süre bekledikten sonra yürümeye karar verdik.Epey bir mesafe olduğu için yürümek de mantıklı değildi ama en azından çevreyi inceleme şansımız oldu.Örneğin,Ressamlar Tepesi (Montmartre). Bir anda buraya varmak çok heyecanlıydı! Her yer cıvıl cıvıl,kalabalıktı ama bir o kadar da dar ve yokuş sokakları vardı.

 Sonunda Sacre Coeur'e vardık.Burası da kalabalıktı,uzun bir sırası vardı.O yüzden biraz gezindik çevresinde.Bolca pandomim sanatçısı vardı.Sacre Coeur kutsal kalp anlamına geliyormuş.İsa'nın kutsal yüreğine ithafen bu ismi almış.Bazilikaya giriş ücretsiz ancak kubbesine çıkmak isterseniz bir miktar para ödüyorsunuz.10 eurodan fazla değildi sanırım.

 Bu arada,şehri gezerken bisiklet kiralamıştık.Zaten şehirde bisiklet kullanan kişi sayısı fazlaydı.Bisiklet yolları da vardı.Ofo uygulamasını indirip kiralamıştık,saati yanlış hatırlamıyorsam 1 euroydu.Bisikleti bulduğunuz bir yerden kiralayabiliyor ve istediğiniz bir yere bırakabiliyorsunuz.

 Paris her zaman en çok görmek istediğim şehirlerden biriydi ve kendisine gerçekten hayran kaldım.Şehirde dolaşırken resmen büyülendiğinizi hissediyorsunuz!

Fotoğraf galerisi