Dünya Turizminin Göz Bebeği: Nevşehir

Tarafından yayınlandı flag-tr Uygar Tarhan — 4 yıl önce

Blog: Göçebe Biri: Türkiye
Etiketler: flag-tr Erasmus blog Nevşehir, Nevşehir, Türkiye

Gezmeyi, görmeyi, öğrenmeyi, eğlenmeyi seven ve sevdiren herkese, Erasmus öğrencisi olan ve olacak olanlara, bloğumu okuyan ve okuyacak olan herkese merhabalar arkadaşlar!

Nevşehir gezi yazımıza geçmeden önce, isterseniz gelin hep beraber hangi güzel Türkiye şehirlerini arkamızda bırakmışız gelin bir bakalım. Türkiye gezimize resmi başkentimiz Ankara ile başlamış, sonrasında Napolyon Bonapart'ın "Eğer dünya, tek bir devlet olsaydı başkenti Istanbul olurdu." dediği kültür başkentimiz Istanbul'a, daha sonrasında yaz turizminin başkenti Antalya'ya ve son olarakta doğal güzelliklerin başkenti Bolu'ya gitmiştik. Bu yazımızda ise sadece Türkiye açısından değil, tüm dünya turizmi açısından çok önemli ve özel bir yer olan adı peri bacaları ile özdeşleşmiş olan Nevşehir'i görmeye gidiyoruz. 

Gezi duraklarımıza geçmeden önce, hepimizin çok iyi tanıdığı ya da filmlerde gördüğü rüya şehir Nevşehir hakkında genel bilgiler vermek istiyorum. 

NEVŞEHİR GENEL GÖRÜNÜMÜ 

Nevşehir, Türkiye'nin yedi idari bölgesinden biri olan İç Anadolu Bölgesi'nde yer alıyor ve hem Türkiye turizmi hem de dünya turizmi açısından çok büyük bir önem teşkil ediyor. Nevşehir'e ayak bastığınızda karşılaşacak olduğunuz eşsiz coğrafya, bundan yaklaşık olarak 60 milyon yıl önce, şu an sönmüş durumda olan Erciyes ve Hasan Dağı gibi yanardağların kül ve lavları ile oluşmuştur. 

Diğer bir yandan, Nevşehir'in yer aldığı İç Anadolu Bölgesi'nde Karasal İklim'in görülüyor olması nedeniyle yıl boyunca metrekareye düşen yağmur miktarı bir hayli az ve buna bağlı olarakta bölgenin bitki örtüsünü maki oluşturmaktadır. Aynı zamanda, kış mevsimleri soğuk ve kar yağışlı geçmektedir. Bizim, gezimiz sırasında bölgede bulunduğumuz yaz ayları ise sıcak ve kurak geçmektedir. Bu bakımdan, Nevşehir'i ve peri bacalarını gezmek için en uygun zamanın İlkbahar mevsimi ve daha spesifik olarak Nisan ayı ortaları olduğunu düşünüyorum.

Daha önce bahsettiğim üzere, tarihi ve doğayı aynı potada en iyi şekilde eritmeyi başarmış olan bu şehir, kendisini ziyaret edenlere sunduğu rüya gibi atmosferi ile sizi adeta başka bir boyuta taşıyor. Bu özelliği de, Nevşehir'i sadece Türkiye turizmi açısından değil tüm dünya turizmi açısından önemli hale getiriyor. 

Haydi şimdi gelin kendimizi Nevşehir'in o büyülü atmosferine bırakalım...

NEVŞEHİR GEZİSİ NASIL PLANLANDI? 

Antalya ve Bolu gezilerinde olduğu gibi, Nevşehir'i gezmek için önceden bir araştırma yapmama gerek yoktu. Fakat bu sefer gidecek olduğum bu müthiş beldede, sadece 2 gece kalabilecektim. Bunun için önceden bir araştırma yapıp kesin olarak görmem gereken yerlerin bir listesini çıkardım. Bu bir okul gezisi idi ve bize bir rehberin eşlik edeceğini, bu rehberinde üstün körü araştırmış olduğum her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatacağını nerden bilebilirdim ki! 

Gidince karşılaşacak olduğum bölgenin genel özellikleri hakkında her türlü araştırmamı yapmış durumdaydım. Şimdi yapmam gereken tek ise gece başlayacak olan gezimiz için sırt çantamı hazırlamak ve buluşma yerine gitmekti.

NEVŞEHİR YOLLARINDA... 

"Nevşehir Yollarında" bölümüne size verebilecek olduğum bir kaç küçük tavsiye ile başlamak istiyorum. Bu tavsiyelerim Nevşehir'e ulaşım üzerine olacaktır ve şu şekilde sıralanabilir:

  • Eğer Nevşehir'e yurt dışından seyahat ediyorsanız, uçak kullanmanız en uygunu olacaktır. Nevşehir Kapadokya Havalimanı'nda inebilir ve rahatça gideceğiniz yere ulaşabilirsiniz. Kalkış noktasına göre yolculuğunuzun süresi de değişiklik gösterecektir.
  • Eğer Nevşehir'e yurt içi şehirlerden seyahat edecekseniz, hem uçak hem de şehirlerarası otobüs kullanabilirsiniz. Istanbul Havalimanları'nın tümünden, ortalama olarak 200 - 250 Türk Lirası civarında olan uçak biletlerinden temin ederek yaklaşık olarak 1 saat 15 dakika içerisinde Kapadokya Havalimanı'nda inmiş olabilirsiniz. Diğer bir seçenek olarak şehirlerarası otobüsü tercih ederek, Istanbul - Nevşehir arası uzaklığı kastederek belirtiyorum, molalar ile birlikte yaklaşık olarak 8 saat içerisinde Kapadokya sınırları içerisine girmiş olabilirsiniz. Zamanınızı nasıl kullanmak istediğinize ve yol için harcamayı gözden çıkardığınız paraya göre seçiminizi yapabilirsiniz.

Biz, bu seçenekler arasından şehirlerarası otobüsü kullanmayı tercih etmiştik. Aslında bu bizim istediğimiz ile olan bir şey değil, okulumuzun tekelinde olan bir karar idi. Yolculuk saati yaklaşıyordu ve ben sırtıma gezgin çantamı çoktan takmıştım bile. Geriye kalan tek şey ise buluşacağımız yere gidip otobüse binmek olacaktı. Şimdi ise lise öğencilerinden oluşan eğlenceli bir tayfa ile yolculuğumuza başlıyorduk. Yolculuğun nasıl geçtiğinden bahsetmeme gerek yok heralde. Siz zaten tahmin edersiniz.:)

NEVŞEHİR DURAKLARIM

1. GÖREME AÇIK HAVA MÜZESİ  

Eğer Kapadokya'ya gitmeye karar verdiyseniz ya da şu an Kapadokya yollarındaysanız, bilmeniz gereken ilk şey ya da ilk olarak göreceğiniz şey "Göreme - Avanos - Ürgüp Üçgeni"dir. Bu bağlamda, bizim de ilk durağımız Göreme Açık Hava Müzesi olmuştu. Hani ölmeden yapılacaklar listesi tutarlar ya da ölmeden önce gezilecek - görülecek yerleri listelerler ya, işte Göreme de görmeden ölmemeniz gereken yegane bir yer konumunda yer alıyor.

Öncelikle şu bilgiyivermek istiyorum ki, Göreme Açık Hava Müzesi UNESCO (United Nation Educational, Scientific and Cultural Organization) Dünya Mirasları Listesi'nde yer alıyor. Göreme Açık Hava Müzesi'ne "müzekart"ınız ile hiçbir ücret ödemeden girebilirsiniz. Biz ise buraya adam başı 20 Türk Lirası ücret ödeyerek girmiştik. 

Göreme Açık Hava Müzesi'ne geldiğinizde pekçok peribacası, kayadan oyma evler ve etrafında muhteşem otel ya da restoranlar görmeniz mümkündür. Göreme Açık Hava Müzesi, adeta bir manastırlar, kiliseler ve şapeller topluluğundan oluşuyor. Burada gezdiğim ve üzerinden 5 sene gibi bir zaman geçmesine rağmen, belki de adlarından dolayı, unutamadığım iki kilise yer alıyor. 

Bu kiliselerden ilki "Elmalı Kilise" olarak adlandırılıyor ve bu kilise adını kendi duvarları üzerinde yer alan bir tasvirden alıyor. Bahsetmiş olduğum resimde, dört büyük melekten biri olan Mikail (A.S.) ve elinde tuttuğu elma resmedilmiş. Ayrıca kilisenin mimarisinin "haç" şeklinde planlanmış olması da turistleri kiliseye çeken başka bir faktör olarak gözlere çarpıyor.

Görülmesi gereken diğer kilise ise "Karanlık Kilise" olarak biliniyor. İsmini duyduğunuzda içinizi ürpertmiyor değil açıkçası. Bizim de içimizi öylesine ürpertmişti ve hemencecik bu kiliseyi gezmek istemiştik. Kiliseye girdiğimizde ise ürperilecek hiçbir şeyin olmadığını sadece ve sadece tek bir pencereye sahip olmasına bağlı olarak içerisine güneş ışığı girmemesi nedeniyle bu şekilde isimlendirildiğini öğrenecektik. Bu kiliseye güneş ışığı girmemesinin tek avantajlı yanı ise içerisindekilerin geçen uzun yıllara rağmen tahrip olmayışıydı.

Göreme Açık Hava Müzesi bünyesinde daha gezebileceğiniz birçok tarihi yer bulunuyor. Bu tarihi yapıları görmek ve aynı zamanda Göreme'nin o muhteşem atmosferini tatmak ne kadar mükemmel bir deneyim olsa da, bu tarihi yapılara insan eliyle verilmiş zararları görünce insanın üzülmemesi içten bile değil. Sadece burası değil, maalesef turistik yerlerimizin çoğunda böyle manzaralarla karşılaşmak mümkün. Duvarlara aşkını yazanlar, mağaralara atışmış olan bira, votka ya da şarap şişelerinden tutun da daha nelere... Lütfen, tarihin en eski medeniyetlerinin yaşadığı, tarihin çizgilerinin çizildiği ve bünyesinde sayılamaz tarihi eserler ve güzellikler barındıran ülkemizi koruyalım, kollayalım. 

2. IHLARA VADİSİ  

Kapadokya'ya gidip peri bacalarını görüpte, Ihlara Vadisi'ni gezmeden dönmek olur mu hiç? Tabiki olmaz. Eğer ben gezmeyi severim, ben maceraperestim ya da benim bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjim vardır diyorsanız, Ihlara Vadisi'ne gitmek için çıkıp - inmek zorunda olduğunuz 397 merdivene değer diyorum ben de sizlere. 

Ihlara Vadisi'ne adımınızı ilk attığınızda, kendinizi şırıl şırıl akan ve yüzünüzde hafif bir serinlik hissettiren akarsuyun sesine bırakacaksınız. Kendinize geldiğinizde ise adeta doğanın kendisini kapalı bir vadinin içerisine sakladğını göreceksiniz. Kayaların oyulması ile meydana gelmiş olan tarihin belki de ilk kiliselerini görmekte ayrı bir heyecandı bizim için. 

Lakin şunu da açık yüreklilik ile itiraf etmeliyim ki, gençliğimizin verdiği hızla ve düşüncelerle bu muhteşem yerleri gezerken tam da her şeyin farkında olamadan gezmişiz. Bu satırları yazarken kendi kendime bu muhteşem vadiyi bir daha görmeyi diliyorum. 

3. NEVŞEHİR YERALTI ŞEHİRLERİ 

Nevşehir'e gittiğinizde, gezmenizi tavsiye ettiğim ilk yerlerden birkaçı diyeyim, çünkü birkaçı demek daha doğru bir ifade olur, Nevşehir yeraltı şehirlerdir. Bu yeraltı şehirlerinden en önemlileri ve büyükleri Derinkuyu ve Kaymaklı Yeraltı Şehirleri'dir. Eğer benim kapalı alanda kalmaktan korkum yok ve derinlik ya da yüksekte olmak beni cezbediyor, bana heyecan veren her şeye varım diyorsanız, bu yeraltı şehirleri tam da size göre...

Bu yeraltı şehirlerini tasvir etmekten çok sadece bir cümle ile ya da diğer bir deyişle bir soru ile yetineceğim. Bundan yüzyıllar öncesinde burada yaşamış olan bu insanlar, ellerinde yeterli derecede teknoloji ve kas kuvveti olmamasına rağmen nasıl olur da binlerce kiloluk taşları kapı girişlerine koyabilirler, nasıl olur da yeraltı tünelleri kazabilirler ya da nasıl olur da her kata doğal havalandırmalar yapmak gibi fikirlere sahip olabilirlerdi ki! Hala bu sorular aklımı kurcalıyor ya da kurcalamaya devam ediyor. 

Ayrı bir paratezde belirtmek isterim ki, şu ana kadar gezme fırsatı bulamadığım fakat elbet bir gün gezmek istediğim "Mısır Piramitleri" konusunda da benzer soru işaretlerini kafamda taşıyorum.

4. ÜÇ GÜZELLER 

Üç güzeller, Kapadokya'da bulunan peri bacalarının en güzel üçlüsüdür. Hatta Kapadokya'yı gezip görmesiniz bile bu iç güzeli tanıdığınız üzere sizinle iddiaya girebilirim. Çünkü ne zaman bir Kapadokya gezi afişi hazırlanacak olsa kullanılan resimlerden bir tanesi kesinlikle bizim üç güzeller olur. 

Üç güzelleri kesinlikle görmeye gidip fotoğraf çektireceğinizi biliyorum. Bunu şiddetle yapmanızı da tavsiye ediyorum fakat oraya gittiğinizde dilden dile dolaşan "Üç Güzeller Hikayeleri"ni de dinlemenizi ve öğrenmenizi daha da bir şiddetler tavsiye ediyorum.

Riveyet edilir ki üç güzeller bir büyükbaba, bir büyükanne, bir baba ve kucağında çocuğunu taşıyan hamile bir annenin taşa dönüşmüş olan bedenleridir. Diğer bir rivayete göre ise, yürekleri dağlayan bir aşk hikayesidir. 

Bilimsel olarak ise, bölgede o dönemde aktif olarak yanardağlardan çıkan ve kül olan lavların zaman içerisinde rüzgarlar ve doğa olayları neticisinde aşınmasıyla oluşan yeryüzü şekilleridir. 

5. NEVŞEHİR AVANOS ÇÖMLEKLERİ  

Şimdi sırada Nevşehir'e gittiğinizde yapmanızı tavsiye ettiğim güzel ve eğlenceli bir aktivite ya da daha doğru bir ifadeyle bir sanat var. Burada ustaların, benim onlara sanatçı demek geçiyor içimden, yapmış olduğu çanak - çömlekleri ve bahsetmiş olduğum bu çanak - çömleklerin üretim aşamalarını birinci gözden görebilirsiniz. Buna ek olarak, sizde çanak - çömlek yapma fırsatına erişebilir ve geri dönmeden önce unutulmaz bir tecrübeye sahip olabilirsiniz. Avanos'ta bulunduğum süre içerisinde bende bunu deneyimleme fırsatına erişmiştim. 

6. UÇHİSAR KALESİ  

Uçhisar Kalesi, bünyesinde bölgenin en yüksek seyir terasını barındırıyor adeta. Kalenin içerisinde bulunan odalar, birbirlerine merdivenler ve tüneller ile bağlanmış durumda yer alıyor. İstediğiniz takdirde Uçhisar Kalesi'nin en üst kısmına çıkabilir ve muhteşem Kapadokya manzarasını, bizim yaptığımız gibi, izleyebilirsiniz. 

7. KAPADOKYA BALON TURU 

Yaşamak istediğim fakat öğrencilik maddiyatından dolayı yaşayamadığım bir deneyim Kapadokya Balon Gezisi. Ama hayatımın ilerleyen dönemlerinde, sırf bunun için bile olsa, Kapadokya'ya gidecek ve o balona ailem ile bineceğim. Balona bindiğinizde, tüm Kapadokya ayaklarınızın altına seriliyor olmalı.

NOT: Bu balon gezisini tadamasamda, fotoğraflar kısmında sizinle güzel bir fotoğrafını paylaşmak istiyorum.

Ne yazık ki, burda Kapadokya gezimizin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Umarım bir gün herkes bu muhteşem şehri görmeye gidebilir ve doğa ile tarihin iç içe geçtiği hazineleri görme fırsatına erişebilir.

Türkiye gezimiz, bir başka güzel şehir olan, bir öğrenci şehri olan, Türkiye'nin Venedik'i dediğimiz Eskişehir ile devam edecek. Eskişehir'de görüşmek üzere... Hoşçakalın...



 


Fotoğraf galerisi


Yorumlar (0 yorum)


Kendine ait Erasmus blogunun olmasını ister misin?

Yurtdışında yaşamayı tecrübe ediyorsan, tutkulu bir gezginsen veya yaşadığın şehri tanıtmak istiyorsan... kendi blogunu oluştur ve maceralarını paylaş!

Erasmus blogumu oluşturmak istiyorum! →

Hesabınız yok mu? Kaydol.

Biraz bekleyin lütfen

Koşun hamsterlar! Koşun!