Adada kahvaltı
Güne daha iyi başlamak iş hayatında mümkün olabilir mi bilmiyoruz ama doğayla iç içe Robinson Crusoe tarzı bir yaşam mükemmel duruyor.Orhaniye’de köyde kaldığımız evden sabah erkenden uyanıp adaya gitmek için hazırlandık.Orhaniye’de bütün canlılar güne merhaba demeye hazırlanıyor…Yanımıza kahvaltı yapmak için gerekli malzemelerimizi aldık ve yola koyulduk.Orhaniye denizi sabahın erken saatlerinde çarşaf gibi uzanıyor.Çam ormanlarının sarmaladığı körfezin manzarası özellikle sabahın erken saatlerinde görülmeye değer…
Kıyıdaki teknemize eşyalarımızı yerleştirdik.Kamp sandalyelerimizi,deniz malzemelerimizi de yanımıza almayı unutmadık.Teknemizi çalıştırdık ve yavaş yavaş ilerlemeye başladık.Kız kumu da sabah tüm sakinliği ile göze çarpıyor.
Orhaniye körfezindeki teknelerin yanından geçerek denizde ilerliyoruz.Teknelerde konaklayanlar da bizim gibi erken kalkmışlar ve kahvaltı için hazırlıklarına başlamışlar.Kimisi bot ile karaya marketten alışveriş yapmaya gidiyor,kimisi de kahvaltı öncesi denizin keyfini çıkarıyor.
Biz de adaya yaklaştıktan sonra çapamızı atıyoruz ve yanaşıyoruz.Adada tavşanlar tarafından karşılanıyoruz ve bizi görünce hemen kaçıyorlar.Biz de eşyalarımızı tekneden alıp zeytin ağacının altına masamızı ve sandalyelerimizi yerleştiriyoruz.
TÜRKLERDE KAHVALTI KÜLTÜRÜ
Türk kültüründe kahvaltı gerçekten büyük öneme sahip ve yurtdışında da bunu fark ediyorsunuz.Prag’da staj yaptığım klinikte mesai saat 8’de başlıyordu,ben ona rağmen yine de yurttan kahvaltı yapıp gelmeye çalışıyordum.Hatta Çek oda arkadaşım bana bu saatte onları nasıl yiyebiliyorsun der gibi bakıyordu.Stajıma gittiğimde ise bana ‘gel kahvaltı yap’ demişlerdi ve masaya baktığımda kahvaltı dedikleri şeyin kahve ve kruvasan olduğunu görmüştüm.Ben ki kahvaltıda tatlı şeyler yemekten pek hoşlanmam.Ama kahvaltı onlar için tam olarak bunu ifade ediyor.Çoğu zaman aç kalmamak için yapılan bir faaliyetmiş gibi onlar için.
Biz Türkler vaktinin çoğunu masada yemek yerken,yemek sırasında sohbet ederken geçiriyoruz ve bundan zevk alıyoruz.Avrupa’da bu genellikle akşam yemeklerinde bu şekilde oluyor ve kahvaltıyı genellikle pek önemsemiyorlar.Bu kadar zengin kahvaltı dünyanın neresinde var? Sanırım başka hiçbir yerde yok.Tabii bunda iklim faktörü,topraklarımızın verimliliği de etken olabilir.Bahçeden topladığımız domates,biberin keyfi bambaşka oluyor…
Prag'da marketteki sebze ve meyveleri görseniz oyuncak zannedebilirsiniz! Akdeniz ülkelerinden İtalya'dan,İspanya'dan veya Türkiye'den ithal edilenler de var ama bu biberi sanırım başka hiçbir yerde görmedim.
Kahvaltı zenginliğimiz ülkemizin farklı bölgelerinde de o yöreye özgü değişikliğe uğruyor.Peynir Avrupa’da akşamüstü şarap eşliğinde yenilen bir tür aparatif iken bizim ülkemizde kahvaltılarımın en önemli ögelerinden biri.Van’da otlu peynir,Kars’da gravyer peyniri ve Erzincan tulumu…o kadar çeşitli ki…
Bir de bizim hamur işi kültürümüz var.Akdeniz ülkelerinden İtalya da hamur işi tüketilen ülkelerden biri ve bu yönden bize biraz benziyorlar.
Ege yöresinin çökeleği meşhurdur.Kahvaltıda içine zeytinyağı koyulup domates ve biber eklenerek Çingen pilavı denen bir lezzet ortaya çıkıyor.Bunlara bir de pişiler,gözlemeler,börekler eklenince tam bir efsaneye dönüşüyor.
Tatlı ve tuzlu karmasından oluşuyor aslında.Yaz sonunda dalından toplanan vişneleri büyüklerimiz reçel yapıyorlar ve bütün kış tüketiyoruz.Kahvaltılarımızda sofralarımızı süslüyor.
Menemen gerçeğini de unutmamak gerekir.Hatta bunun bir tartışması da var ki soğanlı mı yenir soğansız mı diye…Bana sorarsanız menemen soğanlı güzel oluyor.
Peki ya sucuklu yumurta?Şu an bunlardan bahsederken bile karnım acıktı.Sucuklu yumurtaya ekmek bandırmak da bizim kendimize has kültürümüz!
Vee bir de tabiî ki çay kültürümüz…İyi demlenmiş bir Türk çayına kimse hayır diyemez.Biz de adaya gelirken yanımızda termos ile çayımızı getirdik.
Domates ve salatalıkları kendi bahçemizde yetiştirdik ve oldukça lezzetliler.Domates ve salatalıkları doğrayıp üzerine zeytinyağı,limon ve nane koyabilirsiniz.Kahvaltıda çok güzel gidiyor.Bunun yanında böreklerimiz,peynirimiz,zeytinimiz ile kahvaltımızı yapıyoruz.
Daha sonra denize girip biraz yüzüyoruz.
WROCLAW’DA KAHVALTI
Peki Polonya şehirlerinden biri olan Wroclaw’da kahvaltı nasıl?Gdanks’tan Wroclaw’a geçerken bütün geceyi yolda geçirmiştik.Sabah da tripadvisor’dan güzel bir kahvaltı mekanı seçip oraya gittik.Gizem yine yön bulmada sorun yaşayacağımızı düşünmüştü,fakat artık yolumuzu bulmaya iyice alışmıştık.Folgujemy isimli bir restorandı ve biz de gerçekten memnun kaldık.Tavada yumurtanın üzerine yeşil soğan doğramışlardı ve tabiî ki bir türk kahvaltısı kadar olmasa da gayet yeterliydi.Orada da bizim klasik çayımıza benzer çayı bulabildik ama fincanda.O ince belli bardakları yabancı birine gösterseniz neden daha büyük bir şeye koymuyorsunuz diyecektir büyük ihtimalle.
KUMDA YÜRÜYÜŞ
Kahvaltımız bittikten sonra adada biraz yürüyüş yapıyoruz.Sonra tekrar denize girip güneşin tadını çıkarıyoruz.Vakit öğlene yaklaşırken halen daha kimse yok.Ağustos böceklerinin sesleri her yerde duyuluyor.
Çıplak ayakla kumda yürümenin birçok faydası bulunuyor.Vücudunuzdaki bütün fazlalık enerjinizi boşaltıyorsunuz.
DENİZ KENARINDA PİLATES
Evet ,deniz kenarında pilates de kulağa mükemmel geliyor.Hem rahatlarsınız hem de omurga sağlığınızı korumuş,core kaslarınızı güçlendirmiş olursunuz.İş hayatının üzerimizde oluşturduğu stresi anca bu şekilde atabiliriz.
Fotoğraf galerisi
Burada (Muğla) yaşadığın Erasmus deneyimini paylaş!
Muğla yerini bir yerli, gezgin veya değişim öğrencisi olarak biliyorsan... Muğla hakkındaki düşüncelerini paylaş ! Farklı özelliklerini puanla ve tecrübelerini paylaş!
Deneyim ekle →
Yorumlar (0 yorum)