Have you made up your mind about your destination? The best accommodation deals are being booked fast, don’t let anyone keep ahead!

I want to find a house NOW!

Milano

Tarafından yayınlandı flag-tr Zeynep Dağdeviren — 5 yıl önce

0 Etiketler: flag-it Erasmus Deneyimleri Milano, Milano, İtalya


Bir hafta sonu kaçamağı için gezip görülebilecek dev şehir. belli başlı (mükkemmmel) tarihi eserleri dışında tüm şehrin dokusunda bu tarihi yapıyı hissetmezsiniz. bu özelliği ile isim yapmış diğer avrupa şehirlerinden ayrılır. güzel bir şey görmek için bir taşıta binmeniz ya da epey yürümeniz gerekir ama sonuçta gittiğinize değer.

Ryanir sağolsun, bininiz bir cuma akşamı uçağınıza gece yarısı olmadan milano'daki otelinizdesiniz. Orio al Serio havalimanı abuk bir yerde olsa da tüm avrupa kentlerinde olduğu gibi merkeze inmenin makul bir yolu illa ki var. buradan otobüslerle şehir merkezine* inmek aşağı yukarı bir saat sürer, gidiş dönüş 15-20 euro civarı bir bedeldir.

Milano Centrale tüm görkemi ile sizi bekleyen bir istasyon binasıdır. aslında hemen civardaki otelleri önerebilirim. bizim sirkeci civarındaki oteller gibi midir bilemiyorum ama bence son derece makul ve güvenli ve her şeyden önemlisi merkezi bir yerdir. şehrin ve avrupanın aşağı yukarı her yerine bu noktadan ulaşabilirsiniz.

resimlerden görüp "fazla şişirme, ufak duruyor bu" diye küçümsediğim merkez tren istasyonu canlı kanlı karşımda görünce yaşadığım şoku unutamam. arkadaşlar işi biraz abartmışlar, dolmabahçe sarayı'nın bilmem kaç katı bir bina yapıp içine bir de tren sokmuşlar. bizimkiler olsa orayı ne güzel otel yapar turizme açarlardı(?) ama salak milanolular burayı tren istasyonu olarak, şehrin bir parçası olarak, üstelik de çok çok işlevsel bir yaşam merkezi olarak kullanıyorlar.

aslında müze ve sanat merkezi gezme merakınız yoksa şehirde günlerce kalmanın bir anlamı yok. o yüzden bir hafta sonu yeter de artar bile. tabi deli gibi alış veriş yapma derdiniz de yoksa. eğer harcayacak çok param var tüketmeye de bayılıyorum derseniz bildiğiniz ve bilmediğiniz pek çok marka gardrobunuzu yenilemek için sizi bekliyor.

ama benim gibi "ben sokak sokak gezer, aval aval binaların mimarilerine bakarım, yoruldum mu da soluklanmak için bir yerde otururu kahvemi içer gelene geçene bakar hayatın anlamını düşünürüm, ben neyi dert ediyorum başka insanlar neyin peşinde diye boş yere kafamı yorarım" diyorsanız pek öyle sokak sokak gezilesi bir şehir değil aslında.

evet büyük, epeyce de gelişmiş bir kent ama Paris dururken, Roma dururken ya da ne bileyim Viyana dururken, Stockholm dururken milano, listenizin öncelik listenizin daha aşağılarında yer alması gereken bir yerdir herhalde.

ulaşım işini günlük 3 euro'luk biletlerle çözünüz. otobüse metroya tramvaya bedava binme telaşına düşmeyiniz. 3 euro'ya bir gün boyunca ondan ininiz ona bininiz hayatın ve şehrin tadını çıkarınız.

şehri güzel yapan detaylardan biri de sarı tramvayları. tıpkı Lizbon'daki gibi eski tramvayların aktif olarak kullanıldığı bir şehir milano. şehrin belli başlı her yerinde raylar döşeli ve her yere vızır vızır tramvay işliyor. bu sarı tramvaylardan birine nereye gittiğine bakmaksızın binin ve sanki lunaparkta eğleniyormuşçasına güzel vakit geçirin. sonra canınızın çektiği bir yerde inip biraz yürüyün, ne bileyim dükkan mağaza bakın, bir kahve için, sonra başka bir tramvaya binip başka bir yere gidip kaybolun, güzel güzel tadını çıkarın hayatın.

ilk gün illa ki Duomo Katedrali'ni görmeye gideceksiniz. oraya da gitmeden önce resimlerini görüp bir ton ukalalık yapmıştım ama metro istasyonundan meydana çıktığım anda bir şoku da bu noktada yaşadım. aman allahım o ne görkemli şeymiş meğersem. o mermer işlemeler, nakış nakış, dantel dantel. bir de büyük, bir de büyük. hele içine girince...San Pietro'dan sonra ilk kez bir kilisenin içinde görkem beni bu kadar çok etkiledi. hangi kültür bu sanat eserini üretebilmiş diye insan saygıyla eğiliyor gördükleri karşısında.

meydanın sol tarafında yine tüm görkemi ile Galeria Vittoria Emanuelle sizi beklemektedir. hani diyeyim, bizim çiçek pasajı mimarisinin bir on beş yirmi kat büyüğü bir eser düşünelim içine de zilyon tane pahallı markayı ve ne yazık ki mc donalds'ı koyalım (zira milano'da adım başı mc donalds görmek kaçınılmaz). son derece ferah son derece görkemli bir yap gerçekten.

galeriden tam karşınıza doğru yürüdüğünüzde ise La Scala'ya varacaksınız. dışarıdan bakıldığında o kadar muhteşem durmuyor ama resimlerinden gördüğüm kadarıyla içi epey bir şaşalı. ne yazık ki 85 euro'dan ucuza bilet bulamadığım için ve sadece hafta sonu için orada olduğumdan tercih yapma şansım olmadığı için opera izlemek dolayısı ile atmosferini yaşama şansım olmadı (bir dahaki sefere inşallah)

la scala'dan Castello'ya yürüyün ya da bi metroya tramvaya bişeye atlayın derim ama mutlaka ziyaret edin. gerçi mimarisi biraz doğu avrupayı andırsa da, kasveti şehre yakışmasa da görkemi içinizde hissedebilyorsunuz ve tabi arkasındaki, park demeye dilim varmayan dev yeşil alanda dolanıp şöyle bir ruhunuzu dinlendirin, e biraz da o kadar dolaşmaktan bitap düşmüş bacaklarınızı.

yeme içme tıpkı istanbul gibi. 5 euro'ya da doyurabilirsiniz karnınızı 50 euro'ya da. her keseye her kese göre yeme içme mevcut. biraz şans biraz kısmet çok enfes yerlerde yemek yiyebilir, yemek yemenin sadece karın doyurma olmadığını bir kere daha hatırlayabilirsiniz.

bir koca gün böyle geçer, akşama hala haliniz varsa gece hayatını deneyebilirsiniz ama benim gece hayatı çekecek halim yoktu o yüzden mekan öneremeyeceğim.

pazar sabahında ise yine milano centrale ziyaret edilmelidir zira meydanda nefis bir bit pazarı kurulur. aslında bit pazarı demek ayıp resmen açık havada düzenlenmiş antikacılar çarşısı olarak düşünmekte fayda var. son derece kaliteli ve şık objeleri görece makul fiyata bulmak, hiçbir şey almayacaksınız bile göz banyosu yapmak adına mutlaka gezilmesi gerekir diye düşünüyorum.

hala vaktiniz varsa yine duomo civarlarına gidip dün gezmediğiniz bölgenin tersi istikametinde dolaşın illa ki göze çarpacak sizi sizden alacak bir şeylere bir yerlere rastlayacaksınız. hiçbir şey bulamazsanız da önünüze gelen ilk kilisenin kapısından içeri girin küçücük görünen binanın içindeki görkemini içinizde hissedin derim.

bizim dönüş vaktimiz için öğlen shuttle'a binmemiz gerekti, o yüzden gezimiz öylece bitti sanıyorken havalimanına ulaştığımızda uçağın iki saat rötar yaptığını öğrendiğimizde önce küçük bir şok ardından acil b planı ile günümüzü güzelleştirmeye devam ettik. şöyle ki:

hemen havalimanı'nın karşısında Orio Center diye dev bir alışveriş merkezi var. iki gün boyunca milano'da hiç avm gezmediğimizi farkederek fırsattan istifade bu görevi ifa etmeye karar verdik. burası o kadar büyük o kadar büyük bir yerdi ki keşke uçağımız beş saat rötar yapmış olsaydı diye düşündük. 

şükür ki beş kuruş harcamadan güzel güzel vakit geçirdik ve uçağımıza binerek paşa paşa memleketimize döndük.

bir hafta sonu bu koşullarda ancak bu kadar güzel geçirilebilirdi.

güzel bir şehirdi kısacası milano ama en güzellerinden değildi.

gezilmesi gereken yerlere gelirsek:

1- duomo. muazzam bir katedral. paranıza kıyıp çatısına da muhakkak çıkın. içeriye girebilmek için omuz başı, baldır ve göğüs çatalının kapalı olması gerekiyor. orada bir örtü verilmiyor ve kesinlikle içeri de almıyorlar. hanımlar, dikkat diyorum. bu kural tüm dini mekanlar için geçerli olduğundan hazırlıklı gezmekte fayda var. metro durağının adı da duomo.

2- galleria vittoria emanuele 2: duomo'nun yanında, içinde pahalı markaların bulunduğu tarihi bir yapı. herhangi bir şey almak mümkün değil, gezip çıkın işte. duvarlardaki resimler muazzam.

3- da vinci müzesi. aslında adı daha uzun ama ezberimde yok. metrodan st agostino durağında inerek gidilebiliyor. çok büyük bir müze, gezmesi yaklaşık 2-3 saat alıyor. bir bölümü tamamen da vinci'nin projelerinin modellerine ayrılmış. ayrıca italyan teknoloji ve endüstri tarihi anlatılıyor. giriş 10€, milano card ile 7€.

4- st lorenzo maggiore bazilikası. st agostino durağından 15 dk yürüyüş mesafesinde. milano'nun en eski kilisesi. tramvay da geçiyor önünden ama ben yürüdüm.

5- castello sforzesco. restore edilmiş tarihi bir kale. bol bol fotoğraflık yer var. ip satan zencilere dikkat. metrodan cairoli durağında inerek gidebilirsiniz.

6- parco sempione. castello sforzesco'nun arkasında kocaman bir park. havuzlarında kolum kadar balıklar yüzüyor. güzel bir yer.

biz anca bu kadarını gezebildik 2 günde. zira yanımızda her öğlen 3 saat uyuması gereken 2 yaşındaki oğlumuz da bulunmaktaydı. italya'ya ilk defa gittim, bilmiyorum diğer şehilerdeki insanlar da aynı mı ama italyanlar konusunda hayal kırıklığına uğradım diyebilirim. zira açık bir şekilde kabalar ve çocukları zinhar sevmiyorlar. çocuk her mızmızlandığında etraftaki insanların saçma sapan triplerine maruz kaldık, bunlara hizmet sektöründe çalışıp size parası karşılığında hizmet verenler de dahil. hele oteldeki görevli kadınlar masaya tabakları vura vura koyuyorlardı, "alın da zıkkımlanın" dercesine.

unutmadan söyleyeyim 15-19 saatleri arasına yemek işinizi bırakmayın, aç kalırsınız. pizzerialar falan hep kapalı. zaten ne zaman çalıştıklarını çözemedim bu insanların. pazartesi günü 11 civarında bile bir sürü dükkan kapalıydı.

ulaşımı mümkün olduğu kadar metroyla yapın, zira tramvaylar saçma sapan. içinde rota bilgisi yok, an itibariyle hangi durakta belli değil, duraklarda isim yazmıyor veya fark etmesi zor. bir kere bindik ve hemen kaybolduk. metro candır.

süpermarket fazla yok. hatta biz otelin yakınındaki carrefour'dan başka görmedik. 1 lt su süpermarkette 0,7€ iken büfelerde 3-4€ oluyor. biz marketten alıp alıp yanımızda taşıdık, tercih sizin.

yemek de bize pahalı geldi açıkçası. bir de ayakta 5 oturarak 15 tarifesi var ki dikkat etmek lazım. ayakta 3€'ya yiyebileceğiniz dondurmayı oturunca 8 €'ya iteliyorlar. dikkatli olun. dondurma alırken de hep en küçüğünü isteyin zira porsiyonları insana göre değil. ilk seferinde orta boy dondurma aldım, neredeyse bütün gün tok tuttu. pizza diyorum daha da başka bir şey demiyorum. spesifik nokta vermek gerekirse st lorenzo maggiore bazilikası'ndan duomo'nun ters yönüne doğru yürüyünce tramvay hattı üzerinde dörtyol ayrımından sonra 100 m ileride sol tarafta küçük bir pizzeria'da yediğim gorgonzolalı pizza muhteşemdi. rissotto, lazanya falan hikaye.

özet olarak duomo olmasa bence gidilecek yer değil ama duomo'nun hatırına gidilir. bir sonraki durak roma olsun diyerek ayrıldık bu şehirden.


Burada (Milano) yaşadığın Erasmus deneyimini paylaş!

Milano yerini bir yerli, gezgin veya değişim öğrencisi olarak biliyorsan... Milano hakkındaki düşüncelerini paylaş ! Farklı özelliklerini puanla ve tecrübelerini paylaş!

Deneyim ekle →

Yorumlar (0 yorum)



Hesabınız yok mu? Kaydol.

Biraz bekleyin lütfen

Koşun hamsterlar! Koşun!