Madrid 4
Merhaba bu yazı Madrid bölümünün dördüncü ve son kısmını oluşturmaktadır. Ve bu bölümde sizlere benim için daha özel ve anlamlı olan yerleri gezdiğimi yazıcam lütfen devamını okuyunuz.
Üçüncü gün sabahı olmuştu ve ben kalktım el ve yüzümü yıkadıktan sonra tabii ki hemen kahvaltıya indim. Biliyorsunuz size önceden demiştim. Kahvaltılar hostellerde genelde erken bitiyor saat on gibi. Ve son gün olduğu için eşyalarımı toplayıp check out yapımak için görevlinin yanına gelip anahtarları teslim ettim. Sonra helalleşip ayrıldık hahah .
Ben direkt gitmek istediğim yer olan tabii ki santiago bernabau stadına gitmek için yola çıktım. Kaldığım hostel çok güzel di kahvaltı var felan huzurluydu. Ayrılmak koymuştu biraz . Sonra işte çıktım yola ara sokaklardan ana bir yola çıktım direkt yukarı çıkıp stadın oraya gidiyordu. Bende yolu takip ettim. Ama giderken türlü türlü müze ve güzel güzel binaları izleyerek gittim. Aklıma kaydedip belki gelirim umudu ile yola devam ettim. Aradan yaklaşık yarım saat kadar geçti ve ben varmıştım . Ve çok heyecanlanmıştım çünkü televizyonlarda veya PlayStation oynarken gördüğümüz koca stadyum karşımdaydı hem de real Madrid stadı. Ve baktım ilk başta etrafa kalabalıktı ve ne olduğunu ilk başta anlamamıştım fakat bir baktım ki Valladolid taraftarları var ve her yerde bayraklar var. Ne şans ama gittiğim gün maç varmış hahah. Bende heyecanlandım hemen biletleri sormak istedim ve ilk başta bakındım her tarafa bulamadım. Sonra stadın yan tarafına geçtiğim zaman adamın teki ticket ticket diye sesleniyor bana . Bende bir sorayım dedim ve sordum ama İngilizce bilmiyor adam. Sonra bana cebinden çıkardığı kalem ile fiyatı yazıp gösterdi yetmişbeş Euro . Yok artık ne yaptın sen dedim hahah. Sonra bana bu kaçak biletin ön yerde olduğunu söyledi . Adamlara bak ya hem kaçak hem ön yerlerde bilet bulup satıyorlar kara borsadan. Bu arada Porto’da Galatasaray maçı içinde kaçak bilet almıştım o aklıma geldi biz o bileti yirmibeş Euroya almıştık burada adam bize yetmişbeş Euro diyor. Tabii real Madrid yani boru değil.
Sonra ben hayır dedim ve baktım kuyruk var . Ve orada ki sırada duran kişilere sordum bilet fiyatları ne kadar diye bir iki tane çocuk vardı. Onlar bana en ucuz bilet kırkbeş Euro dedi. Yine de pahalıydı benim için ama kaçak satıcının söylediği fiyattan iyiydi. Fçalar ben emin olmak için sırada kaldım ve beş dakka sonra sıra bana geldi evet çocuk haklıydı bilet en ucuz kırkbeş euroydu. Ve bende teşekkür edip çıktım . Etrafta bir sürü bayrak , atkı satan satıcılar vardı Ve onlara Madrid formasının kaç para olduğunu sordum on beş Euro dedi. İndirim yapmadı ya dedim on yap alayım abi hahha. Ve biraz etrafta fotoğraf çekindim aslında biraz değildi baya fazlaydı. Çünkü kaç kere gelecektim buraya inşallah giderim hahah. Çünkü Madrid gerçekten güzel bir yer. Tabii ki her yerde hırsız , dolandırıcı , kaçakçı pis insanlar var . Sizin yapmanız gereken kendini ve eşyalarınızı korumanız Ve inşallah başınıza olay veya kötü durum gelmez.
Neyse baya fotoğraf çekindikten sonra ben çıktım yani ayrıldım oradan. Ve önceden yolda gelirken gördüğüm müze ye felan bakmak istedim . Müzeye giderken bir tane bina vardı garip bir tasarımlı birşeydi. Girdim ona alışveriş merkezi gibi bir yerdi . Dükkanlar vardı içeride kaliteli markalar felan ama önce ben bir tane süper markete girip su aldım. Sonra Ablam benden parfüm istemişti onun için biraz bakınmak istedim ve ilk parfüm gördüğüm reyonunda ki dükkana girdim. Girmez olaydım bir şişe parfüm otuz Euro’dan başlıyor haha abi ne yaptınız ya.. Sonra dükkanda başka şeylere baktım makyaj takımları felandı . Ve aslında bunlar uygundu biraz çünkü parça parça ufak ruj felan satılıyordu. Tanesi iki üç Euro gibi birşeydi . Bende ablama özel olarak iki üç parça makyaj takımı aldım ama fiyatları değişikti . Be kasaya gittim on oniki Euro gibi birşey ödedim. Sonra bana hediye ufak şişe parfüm verdiler ve mağazanın hediye olduğunu dediler. Meğerse mağaza çok ünlü sephora mağazasıymış hhaha . Ablama dedim ben sephoradan sana birşeyler aldım diye . Varya nasıl sevindi halla halla . Neyse biz Madrid’e geçelim. Ve aldıktan sonra eşyaları ben yoldan devam ettim ve müzeye vardık . Müzenin etrafında dolaştım biraz binaya baktım şekline felan Ve aslında şahısa ait iş yıllar önce ama sonra devredilmiş müze olarak devlete. Öyle anladım ben . Müzenin adı lazora galdiano ve çok güzel bir müzeydi. Ben iki Euro felan vermiştim ama hakikaten değmişti. Ve ondan sonra devam ettim arkeologi müzesi vardı girdim bedavaydı . Ve çantamı saklama dolaplarına koymamı istediler bende koydum Ve içeri girdim . İşte maymun iskeleti felan var tarihi taşlar ve işlemeli mozaikler var. Aslımda ilgimi çeken bir şey olmadı ve erken ayrıldım oradan.
Bu arada zamanım tükenmek üzere artık çok fazla saatim kalmamıştı otobüsüm için. Sonra ben merkeze doğru gittim tekrar porte de sol meydanına geldim çünkü huzur veriyordu bana gerçekten oranın tarihini hala size yansıtan bir meydandı. Ve ayı vardı meydanda sembol olmuş burada Ve bende son kez fotoğraf çektirdikten sonra meydanı yavaşça terk ettim. Ve terminale gitmek için ara sokaklara daldım. Fakat terminal ile mesafesi vardı baya porte de sol meydanının ama ben çıtım yola hem gezmiş olurduk fena mı. Sonra biraz yani on dakka yürüdükten sonra nelson Mandela sokağı vardı merak edip gittim. Aslında fakir bir mahalle gibi bir yerdi evler eski ve bakımsızda. Ve oraya neden öyle dediklerini anlamıştım Afrikalı insanlar felan vardı. Ama nelson mandela sadece Afrikalı halka mal edilemezdi çünkü o tüm insanlık için savaştı . Ve bir duvarda onun adı vardı hoşuma gitmişti açıkçası. Neyse yola deva ettim ve bir tane küçük meydan gördüm evsizler oraya uyku tulumlarını sermiş oturup konuşuyorlardı. Yani şehrin bir tarafında zenginlik varken diğer tarafında insanlar sokakta kalıyordu.
Ve ben ayrıca otobüse geç kalıyordum ve hızlandım biraz ama yetişemezdim eğer yürümeye devam etseydim. Ve yakında ki metro durağına gidip garaja gittim. Aslımda üzülüyordum madriti terk ettiğim için ama bir gün tekrar gelicem dedim . Terminale varmıştım ve içeride otobüsün saatini bekledim ve bizim otobüs yaklaştı . Guardaya gitmek için bindik Ve aradan beş dakka geçti ve otobüs kalktı. Otobüsle madrid’in içinden geçmekte ayrı bir zevkti. Sonra bir stad gördüm evet bu o bu atletico madrid’in eski stadı Vicente calderon’du . Tribünün alt kısmı otoban dı. Ve oradan geçtik ben de öyle bakakaldım. Ama gider ayak stadı gördüğüm için mutlu olmuştum ne de olsa burada arda turan UEFA kupası kaldırmıştı. Ne günlerdi değil mi? İşte sonra biz devam ettik otobüs şehri içinde sürekli tünele giriyordu ve tünelden çıktığımız da Madrid arkada kalmıştı .
Ve ben yine guarda‘daydım. Neyse okuduğunuz için teşekkür ederim . Ben umut ediyorum Madrid’le tekrar buluşacağım. Çünkü gerçekten iki kere hatta defalarca gitmeye değer bir yer. Ve youtube kanalım var lütfen oradan beni takip etmeyi unutmayın. Kanal adı : Fatih Gönültaş
Fotoğraf galerisi
Kendine ait Erasmus blogunun olmasını ister misin?
Yurtdışında yaşamayı tecrübe ediyorsan, tutkulu bir gezginsen veya yaşadığın şehri tanıtmak istiyorsan... kendi blogunu oluştur ve maceralarını paylaş!
Erasmus blogumu oluşturmak istiyorum! →
Yorumlar (0 yorum)