Albayzin'den Alhamra'ya bakmak

Tarafından yayınlandı flag-tr Reyhan Nazlıaydın — 4 yıl önce

Blog: 5 güne 6 şehir sığmaz
Etiketler: flag-es Erasmus blog Granada, Granada, İspanya

Bu yazıyı okurken dinlemeniz için Aziza Brahim - Buscando la paz şarkısını öneririm.

Perşembe günü de sabah güneşle uyanıp 8.15'deki Granada otobüsümüze yetişmek üzere yola koyulduk. Şansımıza park açılmıştı, kenarından da olsa parka girebilmiştik. Sevilla'da hiçbir şeyi yetiştiremeyince, Granada'da daha hızlı hareket etmemiz gerektiğine karar verip; otobüste kahvaltı yapmaya karar verdik. Benim yanımda oturan adam bir incelik yapıp daha biz bile sormadan Ayşe'yle yer değiştirmeyi teklif etti. Teşekkür ederiz! 

Granada'da otobüsten indiğimizde,  planlarımıza göre burada konaklamayacağımız için; çantalarımızı buradaki emanet dolaplarına kitledik. Bir otobüse binip, şehir merkezine ulaştık. 

Granada Katedrali

Bu katedralin önü de meydanlaşmış bir yer. Önünde bir sokak sanatçısı çok güzel keman çalıyordu. Ayrıca etrafta gezip ellerindeki (kutsal?) otu satmaya çalışan kadınlar da yapışıyor ve ayrılmıyorlar. Almayacağınıza ikna etmeniz gerçekten çok zor. 

albayzinden-alhamra-bakmak-765e3721d9fdd

Katedrale gelecek olursak, içeri giriş ücretiyle beraber; ayrı bir ücret talep etmeden sesli rehber de veriyorlar. Çok güzel bir hizmet, İspanya'da bazı müzelerde yapılan bir uygulama. 

Granada Katedrali Reconquista ve şehrin alınmasının ardından 1523'de inşa edilmeye başlanmış. 5 yıl içinde tamamlanan yapı, farklı dönemlerde farklı mimarlar tarafından değiştirilmiş ve yapıya eklemeler yapılmış. Gotik başlayan eser çok katmanlı bir tarihi içinde barındırarak, rönesans tarzına çevrilmiş, şapel kısmı ise barok üslubunda. Yapının içinde meşhur kraliçe İsabel'in de mezarı bulunuyor. Buraya getirilmeden önce Al Hamra'da bulunuyormuş. 

albayzinden-alhamra-bakmak-91a0def035c92

Palacio de la Madraza

Katedralden çıktığımızda hemen karşısında bulunan Palacio de la Madraza'ya girdik. Zamanında Endülüs'te eğitim merkezi olarak kullanılan bir yermiş. Duvarlarında ince ince Kur'an'dan ayetler kazınmış ve dikkatli bakarsanız "La galibe illallah" yazılarını görebilirsiniz. 1500 yılında Granada'nın Hristiyanlaştırılması sırasında (Reconquista) bu merkez, belediye meclisine dönüştürülmüş. Silinmeye çalışılan bir tarihi silmeye çalışırken, bunu bu yazıların olduğu çatının altında yapmak da son derece ironik. Granada'da nereye bakarsanız böyle bir tarihe, silinmeye çalışılan bir toplumun ince ince işlediği kendi kültürüne şahit olabilirsiniz. 

albayzinden-alhamra-bakmak-33061772f1ef9

Corral del Carbon

Yine katedralin çok yakınında bulunan bu yapı, şehirde dokunulmamış en eski yapı olduğu için çok ziyaretçi çekiyor. Eskiden kömür deposu olarak kullanılmış bu yapıda da İslami etkileri görmek mümkün. Giriş ücretsiz, girip bakıp çıkmaya uygun bir yer. 

Calle de la Alcaiceria

Calle (kaye) İspanyolca'da sokak demek. Bu sokakta birçok hediyelik eşya dükkanı var, genelde Araplar ve Faslılar işletiyorlar. Bizim burada özel olarak aradığımızsa, baharatçıydı. Çeşit çeşit baharatın olduğu dükkandan; ben cesaret edip baharat karışımlarını aldım, Ayşe'yse safran ve farklı çeşit baharatlar aldı. Ayrıca farklı çeşit meyve kuruları da sattıklarını görünce denemeye karar verip ananas, papaya, hibiskus kurusu aldık. Hibiskus yani nar çiçeği kurusu bize çok enteresan geldi. Tabii burada bulmak daha normal, çünkü Granada'nın kelime anlamı nar. Yolların kenarında da metal narlar var.

albayzinden-alhamra-bakmak-fca3a190c3c0b

Albayzin

Granadanın sokaklarını arşınlarken, o beyaz evlerin aralarında kaybolmak insana farklı bir huzur veriyor. Oralarda gezinirken, sanki yıllar yıllar önce o evlerden birinde oturan bir çocukmuş gibi hissettik. Sokaklarında oynayan, arkadaşları olan; mahalledeki herkesi tanıyan... Şu kapı benimdi mesela, Ayşe karşı komşumdu. Avlularımız vardı, ağaçlarımız vardı, huzurluyduk. Cephelerine bile çini tabaklar asılan bu evlerin arasından tepeye doğru tırmandık ve Mirador San Nicolas'a ulaştık. Yıllardır defterime çizimlerini yaptığım, derslerde işlediğim El Hamra işte karşımdaydı. Bütün ihtişamıyla tepeye kurulmuş ve Albayzin'e bakıyordu. 

albayzinden-alhamra-bakmak-5982a568d3869

El Hamra'nın bulunduğu bölgeyle uyumu çok başka. Ağaçların dikeyliği, El Hamra'nın dengelenmiş yatay ve dikey kütleleri muhteşem bir ahenk yaratıyor. El Hamra'ya bakmak benim için çok değerliydi. Uzun uzun oturduk, fotoğraflar çekildik ve anın tadını çıkardık. O manzarayı beynime kazımak için elimden geleni yaptım. Orada tanıştığımız Kanadalı bir çiftle sohbet ettik. Bir süredir buradalarmış ve birkaç defa bu tepeye gelmişler. Çok sevdikleri bir mekan olduğu için tekrar tekrar geliyorlarmış. Granada'da yaşasaydım, ömrümün yarısı buradan El Hamra'ya bakmakla geçerdi sanırım. 

Zamanın ilerliyor olduğunu fark edince, manzarayla vedalaşıp bizzat El Hamra'ya şahit olmak üzere yola koyulduk. Albayzinden El Hamra'ya giden, sarayın arkasından dolaşan patika bir yol var. Granada'ya geldiyseniz mutlaka bu yolu kullanmalısınız, yolun etrafındaki yeşil; sürekli akan su ve saraya bu kadar yakın olmak insana farklı bir deneyim yaşatıyor. Ayrıca yokuş olduğunu da belirtmek isterim.

El Hamra

Biz günlerdir, haftalardır El Hamra'ya girebilmenin yollarını aradık. Hiçbir şekilde bilet bulamadığımız için rehberli gezi satın almak zorunda kaldık ve ciddi manada yüksek bir ücret ödedik. Amacımız rehber değildi, sadece içeri alınabilmekti. Böyle bir durumdaysanız, El Hamra'nın içine belli bir yere kadar ücretsiz girebiliyorsunuz. Generalif (El Hamra'nın bahçeleri), Alkazaba ve Nasrid Saraylarına elbette ki giremiyorsunuz ama El Hamra'dan Albayzin'e bakabilirsiniz. Emin olun bu da muhteşem bir deneyim olacaktır. 

albayzinden-alhamra-bakmak-c43208d84bad7

Biz aldığımız turun tüm sarayı kapsadığını düşünüyorduk, Nasrid Sarayları dahil. Ya kapsamıyordu, ya rehberimiz bizi oyuna getirdi ve süreyi yetiştiremediğini iddia ederek sıyrıldı. Ayrıca korkunç bir ingilizcesi, çok yetersiz de bilgisi vardı. Müslümanların her namazdan önce hamama gidip banyo yaptığını söylediğinde, dinleme cihazımızı çıkarıp bireysel devam ettik. Tur rehberimize rağmen El Hamra hala El Hamra'ydı, güzel olmalıydı! 

Alcazaba bölgesi, sarayın en eski kısmı ve kalesi. 1057'de yapımına başlanmış, yapımında kullanılan materyallerse yakında bulunan bir Roma tiyatrosundan alınmış. Yapıdaki organizasyonu ve mekanları deneyimlemek zor, ama manzarası çok başka. Zamanında şehrin savunması için yapılan kale, elbette ki tüm şehri görecek şekilde tasarlanmış. Bu da ziyaretçilere muhteşem manzaralar sunuyor. Kulelerin tepelerine lütfen çıkın, karşılaşacağınız şeyden memnun kalcaksınız.

albayzinden-alhamra-bakmak-e1b56db810421

Alcazaba'nın ardından Generalife(Cennetül Arif) bölgesine doğru turla devam ettik. Generalif, El Hamra'nın muhteşem bahçelerine ve yaz sarayına verilen isim. Yapımı 1302'de başlamış. Günümüzdeki görüntüsüyse aslına uygun mu net bir bilgimiz yok. Anladığım kadarıyla farklı düzenlemeler de yapılmış, yine de o dönemde kullanılan ana malzemeler ve tasarımlar süregelmiş. Suyun kullanımı ve onun yarattığı atmosfer Generalife'in en önemli özelliği. Şu an pompalarla buraya kolayca taşınabiliyorken, o dönem için suyu oraya taşımak yüksek teknoloji istiyor. Endülüs'te bunu çok güzel başarmışlar. Bunun yanı sıra mekanda deneyimlediğim en hoş özelliklerden biri de, bizim şu an fotoğraflar çekerek oluşturduğumuz kadrajları, zamanında bu mimarların kemerlerle çerçeveliyor oluşuydu. Nereden bakmanız gerektiği hesaplayarak size çerçeveler yaratılmıştı, oradan baktığınızdaysa muhteşem manzaralarla karşılaşıyordunuz. Çok ince düşünülmüş, çok ince tasarlanmış bir mekan. Ve gerçekten de cennet gibi. 

albayzinden-alhamra-bakmak-840d8caff5bbf

Turumunuzun bizi bir anda "El Hamra kapanıyor artık çıkmamız lazım" diyerek bilgilendirmesi üzerine Nasrid Saraylarına giremeyeceğimizi öğrendik. Nasrid Sarayları El Hamra'nın en önemli kısmı. Orayı göremeyecekseniz, bu saydığım yerler o kadar da önem taşımıyor diyebilirim. İşçilikler, süslemeler, büyüleyici atmosferler ve dilere destan olan El Hamra aslında Nasrid Sarayları. Biz burayı göremedik, Granada'da en önemli yeri kaçırmış olmak da bizi çok üzdü. Tur rehberininse sürekli, Reconquista (Endülüsün hristiyanlaştırılması) hareketi hakkında çok barışçıl olduğuna dair söylemleri bizi çileden çıkarttı. Endülüs'e zulmeden Kraliçe İsabella'in mezarının başlangıçta El Hamra'da olduğunu öğrendiğimizdeyse artık kilise gezmek istemediğimize karar verdik. Bizi bu hale düşüren İsabella ve tur rehberimiz utansın.

Bulunduğumuz bölgelerdeki deneyimlerimize gelecek olursak, Nasrid Saraylarına giremediğimiz için, müslüman etkisi bile hissedemedik. Her şey çok değiştirilmiş, çok oynanmış duruyordu. Bu katmanlı tarihi yargılamak bize düşmese de, orada insanlara yapılanları düşününce üzülmemek de elde değil. Bir tarihin nasıl yok edilmeye çalışılırken başarısız olunduğunun örneklerinden El Hamra Sarayı. 

albayzinden-alhamra-bakmak-9212dca9fa723

Mutlaka 2 ay kadar önceden online şekilde biletinizi alın. 14 euro'ya tüm bölgelerine girebiliyorsunuz. Nasrid Sarayları için belirli bir saat aralığı var ve ona uymak zorundasınız. Burası için gece girişi de satın alabilirsiniz, fiyatı daha hesaplı, ayrıca farklı bir deneyim olduğunu da söylüyorlar. Yine de 14 euroluk tam bileti tavsiye ederim.

Falafel 

albayzinden-alhamra-bakmak-9ec0e14d2d773

El Hamra'dan çıktığımızda, otobüse hala fazlaca vaktimiz olduğunu görünce yemek yemeye karar verdik. Çok miktarda müslüman nüfusa sahip olan Granada şehrinde müslümanlar için de birçok restoran seçeneği mevcut. Yolumuzun üstünde olan bir Fas lokantasına girdik. İçerisi çok güzel dekore edilmiş, renkli lambalar, sedirler ve size Fas'ta olduğunuzu hissettirebilecek her şey mevcuttu. Farklı bir şeyler denemeye meraklı olduğumuz için, öncelikle Fas'ın geleneksel çorbası Harira almaya karar verdik. Harira içinde mercimek, nohut, sebzeler ve baharatlar olan bir yemek, gayet de doyurucu; tadı da türk damak tadına uzak değil. Sonrasında falafellerimizi yedik, gayet lezzetlilerdi ve humusla servis edilmişlerdi. İçerideyken hasret kaldığımız ezan sesini duymak da bizi sevindirdi. Böyle bir mekana gelmiş olmak çok iyi hissettirdi.

albayzinden-alhamra-bakmak-790cbf23e306e

Ayşe koş!

Biz geniş geniş, yavaş yavaş, oyalanarak yemeğimizi yiyince; otobüs saatine yetişmemiz şansa kaldı. En hızlı alternatif rotaları ararken, bir otobüse atlayıp yetişmek için dua etmeye başladık. Artık bundan sonrası şoföre kalmıştı. Kurtuba'ya gidecek otobüsümüz 8'de kalkacaktı ve durağa 2 dakikalık mesafede, bindiğimiz otobüs kırmızı ışığa yakalandı, 5 dakika bekledi. Bu kadar uzun bir ışık daha önce hiç görmemiştim. Durağa varığımızda Ayşe çantalarımızı almak üzere dolaplara koştu, ben de otobüsü yakalamak üzere otogar kısmına. Saat 8.01 olmasına rağmen yoktu. Otobüs gitmişti. Şoförler bir o otobüsü bir bu otobüsü gösteriyordu ama hayır, gitmişti. 

O da nesi... Yoksa gitmemiş miydi? O sırada hareket eden bir otobüs gördüm ve güzergahını okuyamıyordum. Arkasından koşmaya başladım, Ayşe de çantaları almış benim arkamdan koşuyordu. Bir yerden sonra yetişemeyeceğimi fark edip pes etmiştim ki sokaktaki bir kadın otobüsün kırmızı ışığa yakalandığını söyledi. Hala yetişebilridim! Koşmaya devam ettim, son bir gayret, yetişmeliydim, otobüs oradaydı. 

Otobüse yetiştim, başardım. Tek sorun otobüsün bizim otobüsümüz olmamasıydı. Güler misin, ağlar mısın... Sonrasında edindiğim bilgilere göre koşarken topu yakalamaya çalışan Tsubasa gibi görünüyormuşum. Tsubasa olsa daha önceden yetişirdi :(

Çaresizce durağa geri dönüp ne yapacağımızı çözmeye çalıştık. Yani ben çalıştım. Ayşe yine anın şokunu atlatamamış, bir gülüyor bir boş boş etrafa dalıp saçma sapan söyleniyordu. Aklıma gelen türlü saçma fikrin ardından, Kurtubadaki kalacağımız yere para iadesi için yalvarmak, Granada'da da geceyi geçirecek bir yer bulup sabah erkenden ilk otobüsle Kurtuba'ya geçmek fikirlerini takip ettik. İyi ki böyle yaptık yoksa diğer saçma fikir, araba kiralayıp gece yolculuğuyla gitmek olacaktı. Bu çılgın projeye inancımız 3 saniye sürdü. Kaçırdığımız otobüs biletinin parasını kısmen iade alabildik. Ve geceyi geçireceğimiz hostele gitmek üzere yola koyulduk.

Kaldığımız hostel temizdi ve son dakika ayırtmamıza rağmen kişi başı 10 euroya bulabilmiştik. Yatakhane de değildi, 2 kişilik odaydı. Ayrıca şehir merkezine de gayet yakındı. Artık böylesi hayırlıymış diyerek odamıza yerleştik. Yaşadığımız bu saçma olaya gülmeyi bitirince de erken uyanmak üzere uykuya daldık.

Gırnata bizi bırakmadı...

Ah be Gırnata!


Fotoğraf galerisi


Yorumlar (0 yorum)


Kendine ait Erasmus blogunun olmasını ister misin?

Yurtdışında yaşamayı tecrübe ediyorsan, tutkulu bir gezginsen veya yaşadığın şehri tanıtmak istiyorsan... kendi blogunu oluştur ve maceralarını paylaş!

Erasmus blogumu oluşturmak istiyorum! →

Hesabınız yok mu? Kaydol.

Biraz bekleyin lütfen

Koşun hamsterlar! Koşun!