Zamanın durduğu şehir; Bursa
Merhaba sevgili okurlar,
Bugün sizlere 24 yıldır yaşadığım, içinde binlerce anı biriktirdiğim, iyi veya kötü tecrübeler kazandığım canım şehrim Bursa'dan bahsedeceğim. Benim için kelimelerin kifayetsiz kaldığı, sözcüklerin anlamsızlaştığı, tarifi ve anlatılması imkansız bir şehir Bursa. Yeşilliği ile Türkiye'ye nam salmış, tarihi ve turistik değerleri ile her yıl binlerce turistin akınına uğrayan bu şehir çok köklü bir geçmişe ev sahipliği yapmıştır.
Bursa bir zamanlar Osmanlı devletine çok uzun yıllar başkentlik yapmıştır. Osmangazi zamanın da Bursa fethedilince Osmanlı devletinin ilk başkenti olmuştur. Eskiden ismi Prusia olan şehir zamanla isim değişikliğine uğrayarak Bursa halini almıştır. Osmanlı devletine başkentlik yaptığı içinde bir çok Osmanlı mimarisini, camilerini, şadırvanlarını, köprülerini, kervansaraylarını ve Tarihi Bursa kalesini bünyesinde barındırmaktadır. Tarihi mekanları o kadar çoktur ki şehri bir ayda gezip görmek ancak mümkün olmaktadır. Şehrin neresine giderseniz gidin gözünüze mutlaka bir Osmanlı mimarisi çarpacaktır. Bu yüzdendir ki turism burada oldukça gelişmiştir.
Bursa genel itibari ile Türkiye'nin en büyük 4. kentidir. Gerek tarihi ve turistik değerleri, gerek turismi. gerek yeşilliği gerekse de ulaşımı ile zamanla şehir cazibe merkezi haline gelmiştir. Bunda Osmanlıya başkentlik etmiş olması büyük rol oynamaktadır.
Konumu itibari ile Marmara denizinin kıyısında yer alması ve her yıl 4 mevsimi içinde barındırması beni etkileyen en önemli özelliklerinden biridir. Yazları çok sıcak olmakla birlikte kışlarıda buna nazaran oldukça çetin geçmektedir. Şehirde kış turismi oldukça gelişmiştir. Bunda da en büyük katkıyı Bursa da yer alan ve yüksekliği ile Marmara bölgesinin en yüksek dağı olan Uludağ'dan görmektedir. Yaz'ın oldukça sıcak geçmekte bazen termometreler 45 dereceye kadar sıcaklık tespit edebilmektedir. Marmara Denizi'nin kıyısında yer aldığı içinde şehirde balıkçılık faliyetleri oldukça gelişmiştir. Bünyesinde ayrıca bir çok göl bulundurmakta ve bu göllerden bir çok açıdan yararlanmaktadır. Bazı nehirlerin suyu hızlı ve rakımı yüksek olduğu için rafting sporları yapılmaktadır. Ayrıca dileyenler bu göller üzerinde tekne kiralayarak tekne turları yapmaktadır.
Bursa şehri konum itibari ile nüfusu genellikle Uludağ eteğinde ve yakınlarında yoğunlaşmıştır. Şehir merkezi Uludağ eteğindeki Bursa ovasında bulunmaktadır. Buranın seçilmesinde ki en büyük faktor rakımın diğer yerleşim yerlerine göre daha yüksekte yer alması ve Osmanlı devleti zamanında buranın en önemli staratejik konuma sahip olmasıdır. Şehir yüksekte yer aldığı için düşman askerleri rahatlıkla görülebiliyordu bu sayede de önlemler alınabiliyordu. Bu yüzden şehir popülasyonu burada yoğunlaşmıştır.
http://bit.ly/2r6jGc8
Daha önce de bahsettiğim gibi şehirde ki tüm tarihi değerleri gezmek bir ayınızı alabilir. Peki bu gezipte bitiremeyeceğimiz tarihi değerler nerelerdir ? Öncelikle herkesin görmesi gereken yerlerden biri Bursa'nın en önemli, sembollerinden biri haline gelen Ulucami'dir.
Ulucami Yıldırım Bayezid'in hükümdarlığı zamanında yapılmıştır. Yaklaşık 600 yıllık bir tarihe şahitlik eden bu cami kimi alimlere göre İslam aleminin en heybetli ve en kutsal 5. camisidir. Ulucami'nin yapımına 1395 yılında başlanmış fakat 1421 yılında inşaatı tamamlanmıştır. Ulucami içinde bir çok sırrı bulundurmaktadır. Bunlardan birisi de Karagöz'ün cami yapımın sırasında işçileri meşgul etmesinden ötürü Yıldırım Bayezid tarafından öldürülmesi hadisesidir. Karagöz tiyatro ile ilgilenen birisidir. O dönemlerde Hacivat ile birlikte çeşitli tiyatro gösterileri düzenlermiş. Cami inşaatında çalışan işçilerde bu gösterileri izlermiş. Bu yüzden de cami yapımı aksamıştır. Yıldırım Bayezid de Karagözü öldürmüş. Hacivatı'da sürgüne yollamıştır. Cami bunun gibi nice sırları ve acıları içinde barındırmaktadır.
Ulucami her biri eşit olmak üzere toplamda 20 tane kubbeden oluşmaktadır. Ortada ki kubbe ilk yapılış sırasında açık bırakılmıştır. Buradan içeriye ışık girer ve caminin aydınlatılması böyle sağlanırmış. Ayrıca yağmur suları da buraya damlar ve cam kenarlarındaki oluklarda birikirmiş. Göçmen kuşlarda bu oluklardan su içermiş.
Source;http://bit.ly/2qZM7nS
Dışarıda 2 tane minaresi yer almaktadır. Toplamda kapladığı alan yaklaşık 2215 metrekaredir. Bu yüzden Ulucami içine en fazla cemaat alan Türkiye'nin en büyük camisidir. Cami yapımında kullanılan taşlar 1400lü yıllara ait taşlardır. Cami iki defa depremden bir defa da çıkan yangından büyük hasar almıştır.
Ulucami'nin çok büyük sert ceviz ağacından yapılmış iki tane giriş kapısı vardır. Bu kapılardan ön taraftaki Taç kapı olarak adlandırılmaktadır. Camiye girişlerde ayağınıza galon geçirmek zorundasınız. Camiye turistik amaçla girişler ücretsizdir. Fotoğraftada gördüğünüz gibi kapının üzerine yeşil bir naylon geçirilmiştir. Bunda ki amaç kapının korunmasını sağlamak, eskimesini önlemek.
Caminin sağında ve solunda sadaka kuyuları vardır. Osmanlı Devleti zamannın da zengin halk bu sadaka kuyularına para bırakırlarmış. Fakir halkta gece vakti gelip bu kuyudaki paradan sadece ihtiyacı kadar alırlarmış. Fakat günümüzde bu kuyular işlevini yitirmiştir.
Caminin ön tarafında çok büyük bir havuz bulunmaktadır. Havuzun kenarlarında da banklar yerleştirilmiş. Halk camiden çıktıktan sonra bu banklarda oturur ve havuzun su fışkırtmasını izler. Caminin her yanında seyyar satıcılar, hediyelik eşya dükkanları, kütüphaneler, dini kitap satan dükkanlar yer almaktadır.
Caminin içine girdiğinizde karşınıza bir şadırvan çıkıyor. Evet yanlış okumadınız, bu şadırvan caminin içinde yer almaktadır.Dileyen bu şadırvanda abdest alabilir ve namaz kılabilir. Ulucami içinde şadırvan bulunduran Türkiye'deki ilk camidir. Bu şadırvan hakkında 2 tane rivayet anlatılmaktadır.
Birinci rivayete göre fotoğrafta arkamda gördüğünüz şadırvan yerine caminin ilk yapımı sırasında yaşlı kadına ait bir ev varmış. Cami için yer taskim edilirken kadın burada ki yerin kullanılması için onay vermemiş ve bu yer zorla kadından alınmıştır. Daha sonra Yıldırım Bayezid'e bu durumun bildirilmesi üzerine, Yıldırım Bayezid burada namaz kılınmaması gerektiğini savunmuş ve buraya bu şadırvan yapılomıştır. Diğer bir rivayete göre ise yaşlı kadına ait olan bu yer için kadının rızası istenmiş fakat kadın vermemiştir. Yıldırım Bayezid durumu Emir Sultan'a bildirir. Emir Sultan'da dua eder. Kadın gece rüyasında Emir Sultanı görür ve Emir Sultan rüyasında kadına Sultanı üzme der. Kadın da sabah kalkıp bu yeri cami yapımı için bahşeder. Havzun en tepesinde ki merkez noktadan su dökülmektedir. Bu su tam olarak 33 farklı yerden dökülmektedir. Amaç Allah'ı tespit ederken 33 defa zikrediyoruz. Buda bir nevi zikir gibi kabul ediliyor.
Caminin girişinde hutbenin sağında kabenin eski kapı örtüsü yer almaktadır. Yavuz Sultan Selim Mısır'a sefer düzenlemiş ve Kabe'ye kadar gitmiştir. Burada kabein onarımını yaptırmış ve kabenin örtüsünü değiştirmiştir. Değiştirdiği eski örtüyü de Türkiye'ye getirip Ulucami'ye bağışlamıştır. Bu eski kapı örtüsü şuan bir camın içinde muhafaza edilmektedir.
Kabe örtüsünün rengi altın sarısı ve kahverengi tonlarındadır. Bu örtünün üzerinde bazı ayetler yer almaktadır fakat zamanla nemden dolayı bu ayetler okunmayacak dereceye gelmiştir. Sadece kuvvetli ve parlak bir ışık altında ayetlerin okunması mümkündür.
Caminin içinde 45 tane devasa levha ve 87 tane de duvar yazısı bulunmaktadır. Bu duvar yazılarının hepsi ayetlerden oluşmaktadır. Mimberin hemen üstünde devasa büyüklüklerde Ayetel kürsü yer almaktadır.
Caminin içindeki en önemli parçalardan biri mimberidir. Mimber sert ceviz ağacından yapılmıştır. Yapımı sırasında hiç çivi kullanılmamıştır. Mimberin üzerinde kabartma şekilleri ile güneş sistemi bügünkü düzeni ve görünümü ile aynen nakledilmiştir. Söylentiye göre mimber kainatı temsil etmektedir ve bu mimberin üzerinde harflerle Yıldırım Bayezid Han tarafından yapılmıştır'' yazmaktadır. Mimber tamamen geometrik şekillerin birbiri içine ğeçirilmesi ile meydana gelmiştir.
Ulucami'nin içinde Vav harfi yer almaktadır. Rivayete göre Somuncu Bbana burada Hızır aleyhisellamı görür. Hızır aleyhisellam da belirsiz bir vakitte burada sürekli namaz kılacağına dair söz verir. Rivayete göre Hızır aleyhisselam bu vav harfinin önünde namaz kılarmış. Bundan dolayı insanlar çoğunlukla buraya gelir ve burada namaz kılarlarmış. Caminin içinde bir çok sütün yer almakta ve bu sütunların üzerinde bir çok duvar yazısı bulunmaktadır.
Ulu caminin ilk imamı Süleyman çelebidir. Mevlid adlı eserinde bu camiden sıklıkla bahsetmiştir. Somuncu baba 'da cami yapımı sırasında işçilere ekmek pişirmiş ve onlara vermiştir. Bu yüzdende cami kutsal sayılmaktadır.
Bugün bu cami Heykel meydanın da yer almaktadır. Bursa şehirler arası otobüs terminaline geldiğinizde 38 numaralı sarı otobüslere binince sizi doğruca bu Ulucami'nin önüne getirmektedir.
Ulu caminin yanı hanlar bölgesi olarak adlandırılmaktadır. Bunlarda en ünlüsü Kozahan'dır. Bu han Yıldırım Bayezid zamanın mimar Abdül ula bin Pulat Şah tarafından yapılmıştır. Kozahan günümüzde ipek kumaş satışlarında en çok ilgi gören yerlerden biridir. Eskiden burada ipek böcekçiliği satışı yapılmakta idi.
Source; http://bit.ly/2sjOxBO
Kozahan dünyanın en kaliteli ipek kumaşlarının satıldığı bir yerdir. Bundan b ir kaç yıl önce İngiltere Kraliçesi Elizabeth gelip buradan ipek kumaş satın almıştır. Kozahan toplamda 95 tane odadan oluşmaktadır. İki katlı ve dikdörtgen bir yapıya sahiptir. Kozahan'ın avlusunda bir tane şadırvan bulunmaktadır. Bu şadırvanın etrafında da kafeler yer almaktadır. Hanlar bölgesinde ki en işlek hanlardan biridir.
İkinci en işlek yapı ise tarihi kuyumcular çarşısıdır. Bursa Osmangazi kapalı çarşısı Ulucami'nin hemen arkasında yer almaktadır. Bünyesinde yüzlerce kuyumcu dükkanını barındırmaktadır. Yeni evlenen çiftler, yeni aile kuranlar, düğünü olanlar genellikle bu kapalı çarşıya gelir ve buradan altın alırlar.
Source;http://bit.ly/2sZBzWg
Kuyumcular çarşsının tavanı içi oyuk kubbeler şeklindedir. Bu çarşıda dünyanın en pahalı ve kıymetli mücheverlerinin alınıp satıldığı bir mekandır. Altın sarısı dükkanların görüntüsü adeta sizi büyülüyor. Bu mekan eski ismi ile bedesten olarak adlandırılmış fakat günümüzde kuyumcular çarşısı olarak bilinmektedir.
Bir diğer meşhur mekanı ise tarihi havlucular çarşıdır. Türkiyenin en iyi işlenmiş, en şık ve lüks havlularını bu mekandan temin edebilirisiniz. Genç kızları hayallerini süsleyen çeyiz eşyalarını bu çarşıdan rahatlıkla temin edebilirisiniz.
Source; http://bit.ly/2rbbYZc
Eskiden üstü açık olan bu çarşı daha sonra üstü kapanarak ziyaretçilerine daha rahat bir ortam hazırlamıştır. Bu çarşıda çoğu el emeği işlenmiş havlu, bornoz, kumaş bulabilirsiniz. Sokakları oldukça geniş ve ferahtır. Fakat çok yoğun bir şekilde ziyaretçi akınına uğramaktadır. Bu çarşıda toplamda 120 tane dükkan bulunmaktadı ve havlular genellikle buradan alınmakta hatta o kadar beğenilmektedir ki Bursa'dan havlu ihracatı yapılmaktadır.
Diğer bir ünlü han ise Balibey Han'dır. Bu han Fatih Sultan Mehmet Han zamanın da hana ismini veren Balibey tarafından inşa edilmiştir. Bu han daha çok yurt dışından ve Anadolu'dan gelen tücarlar için bir kervansaray amacı ile inşa edilmiştir. Buraya gelen tüccarlar bu handa konaklar ve buraya para ödermiş. Handa toplamda 64 tane oda bulunmaktadır. Bu hanın üst kısmında çok şık ve lüks bir cafe bulunmakta. Aldında ise yine çok lüks bir restoran yer almakta. Handa el yapımı seramikler, minyatürler ve çeşitli el dokumalarına rastlamak mümkündür. Günümüzde sosyal dinlenme tesisi olarak kullanılmaktadır.
Source;http://bit.ly/2skqkes
Fotoğraf galerisi
Kendine ait Erasmus blogunun olmasını ister misin?
Yurtdışında yaşamayı tecrübe ediyorsan, tutkulu bir gezginsen veya yaşadığın şehri tanıtmak istiyorsan... kendi blogunu oluştur ve maceralarını paylaş!
Erasmus blogumu oluşturmak istiyorum! →
Yorumlar (0 yorum)