Tarihi şehir Gölyazı
Merhaba değerli erasmus okurları, bugün sizlerle muhteşem manzaraları olan, masmavi denizi ile insanların gözlerinin pasını silen, yeşilliği ile sizleri masallar alemine götüren Bursa'nın en şirin adalarından biri olan Gölyazı'yı ziyaret edeceğiz.
Hepimiz ''Alice Harikalar Diyarında'' yada ''Kül Kedisi'' kitaplarını okumuşuzdur veya en azından çizgi filmlerini izlemişizdir. Bu masallarda hayali karakterler daima güzel mi güzel masal şehirlerinde yaşarlar. İşte şimdi gezeceğimiz köyde tıpkı bu masal şehirlerinden fırlmış gibi masalımsı bir güzelliğe sahip. Her köşe başında, evlerin çatısında balkonunda, sandalların üzerinde duran leylekler, rengarenk sandallar, tekne turları, balıkçılıkla uğraşan Hamide teyze, Ayşe Teyze, balık restorantı sahibi Murat ağabey ve onların tatlı muhabbetleri ile Gölyazı tam bir masal şehri.
Gölyazı Bursa'nın Nilüfer ilçesine bağlı bir masal köyüdür. Bu şirin mi şirin köy Uluabat gölü üzerinde yer almaktadır. Dar ve küçük bir iskele ile Nilüfer'e bağlanan köy kışın bir ada görünümü alır. Aşağıdaki resimden Gölyazı köyünü geniş kadrajda görebilirsiniz. Bu küçücük ada adeta bir cenneti andırıyor.
Source; http://bit.ly/2vjgaN9
Siz de eğer Bursa'da erasmus yapıyorsanız, veya Bursa'yı ziyaret etmek istiyorsanız Gölyazı mutlaka gezi listenizde olması gereken destinasyonlardan birisidir. Size neden burayı gezmeniz gerektiğini aşağıda yazacağım. Öncelikle Gölyazı geçmişte bir çok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Bunlar sırasıyla Bizans, Osmanlı Devleti ve son yerlileri Rumlar'dır. Her uygarlık kendinden bir parça bırakmış bu köyü bu kadar değerli bir hale gatirmiştir. Osmanlı döneminden kalan bir adet cami, Rumlardan kalan kilise bu kültür miraslarının en büyük kanıtlarıdır.
Gölyazı köyü eski bir Rum balıkçı köyü imiş. Bu köyde daha önceleri Rumlar yaşıyormuş. Ve bu Rumların geçim kaynağı balıkçılık imiş. Daha sonraları Kurtuluş Savaşı yıllarında nüfus mübadelesi ile Rumlar bu köyden göç etmiş. Daha sonra Türkler bu köye yerleşmiş. Bu yerli halkın tek geçim kaynağı ise balıkçılıktır. Köye girdiğinizde nereye bakarsanız bakın her yerde balık ağları, balıkçı tekneleri, deniz ürünleri ve teknelere denk gelirsiniz. Bu köyde neredeyse herkes balıkçılık yapmakta, hatta kadınların sokakta ağlarla uğraştığını görür iseniz sakın şaşırmayın. Bu balıkçı köyünü gezerken daha önce İtalya'nın Sicilya adasında bulunmuş arkadaşlar burayı Cefalu kasabasına benzeteceklerine eminim. Yerli halkı ile muhabbet kurmaya çalışırken öğreniyoruz ki balıkçılık bir nevi burada baba mesleği imiş. Bu köyde herkesin balıkçı doğduğuna dair bir inanç varmış.
Source; http://bit.ly/2vVCwBu
Balıkçı tekneleri ile dilerseniz Uluabat gölü üzerinde tekne turu yapabilirisiniz. Buranın bazı yerlileri teknelerini buraya gelen turistleri gezdirmek için kullanıyormuş. Dileyenler sıkı bir pazarlık yaparak çok cuzi bir mikta para karşılığında tekne turu yaparak bu küçük balıkçı kasabasını göl manzarası ile izleyebilir. Size tavsiyem kadın tekne kullanıcılarını tercih etmeniz. Bizim anlaştığımız orta yaşlı teyze çok sıcakkanlı ve samimi idi. Çok güzel muhabbet eşliğinde Uluabat gölü üzerinde 25 dakika tekne turu yaptık. Kıyı kenarında yürüdüğünüzde kıyıya yanaşmış bir çok balıkçı teknesine denk gelirisiniz. Sal dediğimiz bu teknelerle Uluabat Gölü üzerinde gezi yapmak gerçekten deniz severler için paha biçilmez bir seyir zevkidir.
Source; http://bit.ly/2vj82Mr
Şehrin mimarisine baktığımızda çok şirin tek katlı veya iki katlı, eski taş ve tuğlalardan inşa edilmiş. Sokak kenarlarında ekilmiş nar ağaçları, evlerin çatılarına yuva yapmış leylekler adeta buraya gelen ziyaretçilerine seyir zevki yaşatıyor. Buradaki köy manzarası adeta 1950'li yıllara ait. Ayrıca mimari açıdan bir çok tarihi yapıt burada bulunmaktadır. Burayı ziyaret eden ziyaretçiler Roma döneminden kalma su kemerini ve Roma mezarlığını görebilir. Ayrıca Aziz Panteleimon Kilisesi(Rumlar burada yaşarken kilise olarak kullanılıyormuş) değiştirilerek kültür merkezi haline getirilmiştir. Buraya gelen turistler bir çok antik kalıntıları görebilir.
Gölyazı'ya gelmişken belkide mutlaka görmeniz gereken bir yer söyleyeceğim. Siz daha önce hiç ağlayan bir çınar ağacı gördünüz mü? Hatta sizi biraz daha şaşırtayım. Siz hiç kan ağlayan bir çınar ağacı gördünüz mü ? Evet yanlış duymadınız Ağlayan çınar Mudanya ilçesinde bulunan, görenleri hayrete düşüren, dünya üzerinde bir başka eşi bulunmayan bir çınar ağacı. Bu ağacın en ilginç özelliği ise yukarıdada bahsettiğim gibi çınar ağacının kan ağlamasıdır. Turiistlerin dinlenme noktası haline gelen bu çınara geldiğinizde soluklanıp, demli tavşan kanı çayını içmeyi unutmayınız.
Source; http://bit.ly/2vqnzKk
Bu koca çınarın dallarından ve gövdesinden yılın belli dönemlerinde kana benzer bazı sıvılar gelmektedir. Yerli halk o yüzden bu ağaca ağlayan çınar demişlerdir. Ağlayan Çınar'ın hemen önünde Mehmet Okatan'ın bu tarihi Çınar ile ilgili yazdığı bir kaç saturı bulunmaktadır. Fotoğraftada göründüğü gibi;
- Tarihin verdiği yorgunlukla yan yatmış ulu bir çınar... Lakin, yaşamaktan umudunu kesmemiş uzamış öylesine bağrı yanık, yaprakları hüzün, içi kan ağlarcasına savaşlara, acılara, kara sevdalara, tercüman olurcasına ardında sevgi bahçesi açamayan gonca bir gül: önünde, oluk oluk göz yaşlarının eseri, koca bir gül.
Bu tarihi Ağlayan Çınar bir teyzenin söylediğine göre yaklaşık 850 yaşında imiş. Neredeyse Osmanlı Devletinin kuruluşuna ve yıkılışına şahit olmuş koca yürekli bir çınar. Keşke bu çınarın dili olsada bize şahit olduğu tarihi aktarabilse.
Bu satırların en üstündede Apolyont yazmaktadır. Yukarıda bahsetmeyi unuttum; Apolyont, Gölyazı köyünün eski ismidir. Kurtuluş Savaşı sonrası bu köye Gölyazı adı verilmiştir. Eskiden Apolyont olarak adlandırılmasının sebebi ise bir esnaftan öğrendiğimize göre burada kurulan ilk krallık Apollo Krallığı imiş. Ondan dolayı buraya Apolyont adı verilmiş. Ayrıca Gölyazı köyünün üzerinde kurulduğu Uluabat Gölü'nün de eski ismi Apolyont imiş.
Bu çınar hakkında bir çok hikaye bulunmaktadır. Rivayete göre mubadele öncesi bu köyde hem Rumlar hemde Türkler bir arada yaşarmış. Rum kızı Eleni ile genç ve yakışıklı delikanlı Mehmet birbirlerini çok severmiş. Kara sevdaya tutulan bu çift gizli gizli bu çınar ağacının altında buluşurlarmış. Mübadele yılların da malesef Apolyont'taki Rumlar ile Selanik'teki Türkler yer değiştirmek zorunda imiş. Mehmet, Eleni'yi çok sevdiği için onu bırakmak istemez. Eleni'nin abisi Yorgi ise Mehmet'e Eleni'den uzak durmasını söyler. Mehmet abisini dinlemez ve pazar yerinde Eleni'yi aramaya başlar. Bu durum üzerine Eleni'nin abisi Yorgi Mehmet'i bıçaklar. Kan kaybeden Mehmet son bir gayretle sevglisi ile gizli gizli buluştuğu Çınar ağacının önüne gelir ve burada kay kaybından ölür. Bunu duyan Eleni'de hemen bu çınara koşar fakat Mehmet'in kanlar içinde çınar ağacının öününde cansız bedenini bulur. Bu durum üzerine Eleni belindeki kuşağı ile kenidini bu çınar ağacına asar ve o da burada vefat eder. Rivayet oya, o günden sonra bizim yorgun ve hüzünlü çınar kan ağlamaya başlar.
Peki bunlar dışında Gölyazı'nda ne yapılır diyorsanız size hemen yapılacakları yazalım. Öncelikle Gölyazı burada çekilen filmler sayesinde ünü günden güne artmakta ve bir çok turist tarafından her yıl ziyaret edilmekte. Hal öyle olunca bir çok turist buraya fotoğraf çektirmeye geliyor. Gölyazı'da gün doğumu ve gün batımı fotoğrafları çektirmek adeta burada moda olmuş durumda. Çalışmaktan vakit bulamıyorsanız yada en az 2-3 saatlik küçük bir seyahat planlıyorsanız Gölyazı kesinlikle aradığınız bir lokasyon.
Bunun dışında yukarıda da belirttiğim gibi tekne turu yaparak Uluabat üzerinde 1 saat keyif yapabilirsiniz. Benim size tavsiyem eğer evlenme teklifi yapmayı düşünüyorsanız Gölyazı evlilik teklifi için en iyi lokasyonlardan birisidir. Bir tekne kiralayıp, içini güllerle süsleyip gün batımında muhteşem bir evililik teklifi yapabilirsiniz. Son yıllarda bir çok çift evililik teklifi için bu mekanı seçmekte. Tekne kiralama fiyaları ortalama 15 ila 20 tl arasında.
Source; http://bit.ly/2heawpf
Bir sonraki seçeneğiniz şu olabilir; sizde göl kıyısında, Uluabat gölü manzaralı, sessiz ve huzurlu bir kahvaltı yapmak istiyorsanız Gölyazı tam olarak aradığınız bir yer. Bir çok aile sadece kahvaltı yapmak için buralara gelmekte. Kahvaltı hakkında konuşmak gerekirse burada göl manzaralı serpme kahvaltı ve sonrasında yaşlı teyzelerin kendi elleriyle hazırladığı el yapımı gözlemelerini yamenizi şiddetle tavsiye ederim. Gölyazı'da kahvaltı yapmak için bir çok şirin, küçük ve orta büyüklükte bir çok restoran, cafe bulunmakta. Fiyatlar genelde restorandan restorana değişkenlik göstermekte. Kahvaltı yapmak için benim size tavsiyem Gölyazı Gönül Sofrası. Bu mekan kahvaltı yapmak için Gölyazı'nın en gözde mekanlarından birisidir. Göl kıyısında bulunan bu mekan size göl manzaralı, 20 çeşit serpme kahvaltı dileyenler için ayrıca el yapımı gözleme yeme imkanı sunmakta. kahvaltı menüsünü aşağıya yazıyorum;
- Tereyağ
- Bal
- Kaymak
- Patatesli börek(Mutlaka denemelisiniz. Tadı arancini'yi andırmaktadır.)
- Patates kızartması
- Tavada yumurta(özel soslu ve baharatlı)
- Kaşar
- Zeytin
- Yeşil zeytin(soslu)
- Süzme peynir
- Yağ biberi
- Haşlanmış Yumurta
- Tel peyniri
- Gül reçeli
- Kayısı reçeli
- Vişne reçeli
- Çilek reçeli
- Salam
- Domates ve salatalık
- Tavada yumurta(özel soslu ve baharatlı)
- Ve son olarak müessesenin ikramı olan bir çaydanlık dolusu çay
Öğle vakti veya akşam yemeği yemek isteyenlere bir kaç restoran tavsiye edebilirim. Gölyazı Gölgören Et Balık Ve Kahvaltı restoranında sizde mutlaka yayın balığı veya turna balığını denemelisiniz. Sabah 08.00 akşam 21.00 saatleri arasında bu restoranı açık bulabilirsiniz. Ziyaretçiler için diğer restoranları aşağıda yazıyorum;
- Gölyazı Balık ve Kahvaltı Evi
- Gün Batımı Et Balık Lokantası
- Apolyont Et Balık Kahvaltı
Gölyazı'da konaklama için otel veya hostel bakmanıza gerçekten gerek yok. Çünkü bu köyü görmek için 2 saat fazlasıyla kafidir. Günübirlik seyahat edebileceğiniz bir lokasyon olduğu için konaklama masrafından kutuluyorsunuz. Dolayısı ile ben şehir dışından geleceğim, nerede kalacağım, hostel geceliği ne kadar gibi konularda kaygı duymanıza gerek yok.
Son olarak ulaşımdan bahsedecek olursak, öncelikle hepinizin içine su serpecek bir bilgi vermek istiyorum. Bu köye ulaşım oldukça kolaydır. İstanbul'dan gelecek ziyaretçilerin iki tane alternatifi bulunmaktadır. Eğer özel aracınız var ise, sadece 3 saat içinde sizde bu muhteşem köye ulaşabilirsiniz. Eğer özel aracınız yok ise İstanbul - Bursa arası sefer yapan Bursa deniz otobüsü ile Mudanya'ya gelip buradan otobüsle Gölyazı'ya geçebilirisiniz.
Eğer hali hazırda Bursa'da bulunuyorsanız sadece 1 saat içinde Gölyazı'ya varabilirsiniz. Bursa Kent Meydanı'ndan Gölyazı arası mesafe yaklaşık 45 kilometre. Uyarmakta fayda var; eğer sizde bizim gibi özel aracınızla gelirseniz aracınızı mutlaka köyün dışında park edin. Çünkü köyün içine park etmeniz neredeyse imkansız.
Bu muhteşem köyün bu kadar güzelliklerinin yanında malesef bazı olumsuzları da bulunmaktadır. Bunları okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Öncelikle bu köyde temizlik malesef biraz sıkıntılı. Çay içtiğimiz bardaklar çok ta temiz değildi. Yerlerinde o kadar temiz olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca benim için en büyük problem bir tane bile halka açık lavabo bulamadım. Bunlara hazırlıklı olsanız iyi olur.
Bu gezimizinde sonuna geldik. Bir sonra ki gezimizde görüşmek üzere esen kalın, seyahatta kalın ! Ciao :)
Fotoğraf galerisi
Kendine ait Erasmus blogunun olmasını ister misin?
Yurtdışında yaşamayı tecrübe ediyorsan, tutkulu bir gezginsen veya yaşadığın şehri tanıtmak istiyorsan... kendi blogunu oluştur ve maceralarını paylaş!
Erasmus blogumu oluşturmak istiyorum! →
Yorumlar (2 yorum)
veysel 7 ay önce
Ben golyazi halkindanim yanlis bilgi veeiyorsunuz 1924 mubadilleei gelmeden once ordada yasayan turklerden birisiyim atalarim 1300 yillardan beri golyazida yasiyor bunu iyi arastirin ve oyle bilgi verin insanlara
veysel 7 ay önce
Atalarim rumlar ile birlikte yasamis bizleri oraya gonderen orhangazi dir 9 otah olarak lutfen iyi arastirin tarihimizi oyle bilgi verin