Dördüncü Durak: Budapeşte

Tekrardan hepinize merhabalar arkadaşlar, 

Bugün, hep beraber Avrupa’nın en gözde şehirlerinden biri ve dördüncü durağımız olan Budapeşte’ye gidiyoruz. Gezdiğimiz yerler konusunda temel bilgiler ve nasıl gezileceği konusunda tavsiyelerimizi vermeden önce şehri genel itibari ile bir tanıyalım istiyorum.

Orta Avrupa’da yer alıp Macaristan’ın başkenti konumunda bulunan Budapeşte, geçmişte Roma ve Osmanlı İmparatorlukları’nın egemenliği altında kalmış, tarihi ve kültürel açılardan çok zengin bir şehir. Ayrıca şehre, sahip olduğu termal kaynaklardan ötürü “Hamamlar Şehri” de deniyor. Budapeşte hakkında temel bilgileri verdikten sonra sizi çok fazla sıkmadan hemen nereleri ve nasıl gezmeliyiz sorusuna geçmek istiyorum. Çünkü biliyorum ki kitap kurtları bu bilgileri hemen sindirecektir.

BUDAPEŞTE YOLLARINDA

Bir önceki yazımızda da okuduğunuz üzere, Viyana gezimizi bitirmemizin ardından, Regio Jet’ten adam başı 8 euro karşılığında aldığımız biletlerimiz ile Budapeşte’ye ulaştık. Şehre vardığımızda saatler neredeyse gece yarısını gösteriyordu. Yaklaşık olarak 20 - 25 dakikalık bir yürüyüşün ardından konaklayacağımız pansiyona vardık. Pansiyona girişimizi yaptırdıktan sonra herkes odalarına dağıldı diyebilmeyi çok isterdim ama kaldığımız pansiyon 8 kişinin aynı odayı paylaştığı iki kısımdan oluşuyordu. Tuvaletler ve duşlar ise ortak kullanıma uygun olarak tasarlanmıştı. E adam başı 9 euro karşılığında bir gece konaklama ve kahvaltı... Gayet iyiydi bence. Üstümüzü değiştirip yoldaşım Melih ile beraber bizim için ayrılan ranzaya geçtik ve şöyle güzel bir uyku çektik.

Sabah kalktığımızda elimizi yüzümüzü yıkayıp kahvaltıya oturduk. Kahvaltı birçok Avrupa ülkesine nazaran bizim yemek kültürümüze daha çok yakındı. Bu yüzden çok ama çok mutluydum. Akşama kadar acıkmayacak şekilde kahvaltımızı yaptık ve hazırlanıp doğruca gezi planımızı uygulamaya koyulduk. 

1. BUDA KALESİ

İlk durağımız, muhtemelen sizin de Budapeşte’ye geldiğinizde ilk olarak gezeceğiniz yerlerden biri olan "Buda Kalesi" idi. Bu arada, Buda Kalesi denmesinin sebebi; şehrin bir yanının Buda, diğer bir yanının ise Pest olarak isimlendirilmesi ve kalenin şehrin Buda olarak isimlendirilen kısmında yer alması. Geçmişte kraliyet sarayı olarak kullanışmış olan kale bugün birçok müzeye ev sahipliği yapıyor. Bu müzelerden benim en çok dikkatimi çeken Askeri Harp - Tarih Müzesi oldu. İçeride şehri egemenliği altına almış olan Roma, Osmanlı ve Avusturya - Macaristan İmparatorlukları kültürlerinden pekçok eşsiz değerde parça yer alıyordu. Burası benim için rüya gibi bir müzeydi ve bunu orda 2.5 saat civarı kalarak kanıtladım. Hatta ve hatta yerde duran yapbozu bile yaptığımı anımsıyorum. 

2. BALIKÇI TABYASI

İkinci durağımız, "Balıkçı Tabyası" oldu. Balıkçı Tabyası, Budapeşte'de kesinlikle gidip görülmesi gereken yerlerden biri olarak gösterilirken hiçte öyle değildi. Görsekte olurdu görmesekte... Çünkü yapılmasının tek amacı estetik zevk uyandırmaktı ve ne tarihi bir doku hissedebiliyor ne de içimizde zenk uyandırcak bir şey kıpırdaşıyordu. Buranın tek artısı, ücret ödenerek çıkılabilen üst kısımdan Tuna Nehri'ni ve şehrin öteki tarafını gösteren büyüleyici bir manzara sunmasıydı.

3. ZİNCİR KÖPRÜ

Şehrin diğer yakasına geçmeye karar vermiştik ve üçüncü durağımız "Zincir Köprü" oldu. Köprü gerçekten çok güzel bir kent manzarası sunuyordu ve köprünün üzerinde birçok sevgiliyi asma kilitlerini kilitleyip üzerlerine adını yazarken görüyorduk. Atmosfer çok güzeldi ve yavaş adımlarla havayı içimize çeke çeke köprüden geçmeye devam ettik.

4. PARLAMENTO BİNASI

Zincir Köprü'den sonraki durağımız, Budin Kalesi'nden ve Balıkçı Tabyası'ndan rahatça görülebilen ve Tuna Nehri'ne sıfır konumda yer alan Parlamento Binası oldu. Parlemento Binası, Macaristan Ulusal Meclisi toplantılarına ev sahipliği yapıyor. Burda çok ilginç olduğunu düşündüğüm ve gerçekten çok ince düşünülmüş bir bilgi vermek istiyorum. Parlamento Binası, din ve devlet işleri arasındaki dengeyi sembolize etmesi amacıyla Aziz Stefan Bazilikası ile aynı yükseklikte olacak şekilde tasarlanmış. Neo-Gotik mimariye sahip Parlamento Binası'nı ücretli turlar karşılığında yaklaşık 1 saat içerisinde gezebilirsiniz.

5. AZİZ STEFAN BAZİLİKASI

Ve sıraki durağımız tabiki, Parlamento Binası'nı anlatırken de bahsetmiş olduğum Aziz Stefan Bazilikası oldu. Daha önce söylediğim üzere gibi Bazilika ve Parlamento Binası'nın aynı yüksekliğe sahip olması din ve devlet işleri arasındaki dengeyi sembolize ediyor. Ayrıca Bazilikanın içerisine girdiğiniz zaman son derece etkili süslemeler ve pekçok değerli dini eşya ile karşılaşacaksınız. Son olarak, asansörü kullanarak Bazilikanın tepesine çıkıp şehrin o mükemmel manzarasını seyretmeyi ve tabi fotoğraf çekmeyi unutmayın.

6. BUDAPEST EYE

Artık son durağımıza doğru geliyoruz ama öncesinde "Budapest Eye" dan bahsetmek istiyorum. Şehrin göbeğinde bulunan bu dönme dolap turistler bir cazibe merkezi konumunda adeta. Budapest Eye'a bindiğinizde ve en tepesine ulaştığınızda şehrin nefes kesici manzarası ve sabah gezdiğiniz her yerin ışıklı resitali sizi karşılayacak.

7. TUNA NEHRİ

Ve bizim son durağımız Tuna Nehri oldu. Hem bütçemiz kısıtlı olduğu için hem de biraz dinlenmeye ve karnımızı doyurabilmeye zaman ayırmak için Tuna Nehri yakınlarında bir restoranı seçecektik. Karnımızı doyurduktan ve çayımızı içtikten sonra "Tuna Nehri Kıyısındaki Ayakkabılar"ı ziyaret ettik. Bu ayakkabılar yanlış hatırlamıyorsam İkinci Dünya Savaşı döneminde üretilen ayakkabılara paralel olacak şekilde 60 adet tasarlanmış heykellerdi ve 1944-1945 yılları arasında Naziler tarafından öldürülen Macaristanlı Yahudileri temsil ediyordu.

Bizim yapamadığımız ama sizim yapmanızı tavsiye ettiğim ve benim de hala çok yapmak istediğim bir aktivite var. Her yanı cam ile kaplı olan gondollarda "Tuna Nehri Turu" na çıkmanız. 

E artık benden Budapeşte bu kadar... Tekrar Budapeşte'yi görebilmek ve Tuna Nehri Turu yapabilmek dileğiyle...

Akşama Roma yazısı ile karşınızda olacağım.

Görüşmek üzere...

Fotoğraf galerisi