Brugge'da Kuğular,Faytonlar ve Waffle

Tarafından yayınlandı flag-tr Zeynep Dağdeviren — 6 yıl önce

Blog: Masalsı Şehir Bruj
Etiketler: flag-be Erasmus blog Brugge, Brugge, Belçika

Hikayemiz Belçika'nın kuzeyinde bulunan küçük bir şehir olan Brugge'a doğru yol almakla başlıyor. Brugge aslında rotamızın son durağıydı. Brüksel'den sonra günübirlik bir gezi olarak gidip gelmek istemiştik. O kadar yorgunluktan sonra bu şehri bu kadar hevesle gezmiş olmamız beklediğimiz bir şey değildi. Demek ki o kadar çok sevmişiz ve etkilenmişiz ki, o kadar yorgunluğa rağmen tık demeden şehri büyük bir keyifle gezdik. Şehrin muhteşem bir görünümü vardı. İnsana resmen masalsı bir film çekimindeymiş gibi hissettiriyordu. Gerçekten çok etkiliyeciydi. Gezdikçe daha da çok gezesiniz geliyor.

Brüksel'den 1 saat süren tren yolculuğundan sonra rahatlıkla ulaşmıştık. Avupa'nın tren konforları gerçekten çok iyi. Yani uçaktan daha rahat,daha konfolu şekilde yolculuk yapıyorsunuz. O yüzden tren yolculuklarını çok seviyordum. Tren ücreti, tek yön 14 euro idi. Erasmus öğrencilerine %50 indirim uyguluyorlar, üzücü kısım biz bunu bileti aldıktan sonra öğrenmiştik. O yüzden bende acı bir yara,değiştiremedik de. Kaldı öyle. Her neyse üzülmüyoruz. O güzelliğe kesinlikle değdi diye kendimi avutuyorum.brugge-kugularfaytonlar-waffle-fc50fe79b

Brujda ilk olarak kuğularıyla meşhur olan Minnewater Park'a uğramayı karar verdik çünkü tren istasyonundan sonra şehre inmek için yolumuzun üstündeydi. Bu yukarıdaki fotoğraf ise Minnewaterpark'a giderken yol üstünde bir köprüden çekmiştim. Daha adımımızı atar atmaz bizi karşılayan Brugge'un kanalları oluyor. Brugge kanallarıyla meşhur bir şehir. Eskiden bu kanallar, Brugge'un Avrupa'nın ticaret merkezi olmasını sağlamış ama şimdi kanallar dolduktan sonra artık başka bir amaç olan turizmin olmazsa olmazlarından olarak yerini almış ve fotoğrafta gördüğünüz gibi yeşilliklerin arkasında, The Church of Our Lady (Bizim Leydi'nin Kilisesi) ihtişamıyla bizi çağırıyor. 

Aşk gölü olarak bilinen Minnewater Park, dinlenmek için oldukça huzur verici bir yer. Çimlerde oturup, doğanın güzelliğini eskizleyip ölümsüzleştiren gençleri, spor yapan, koşuya çıkan genç,orta, yaşlı insanlar parkı hareketlendiriyor. Parkın çıkışına doğru, meşhur kuğularla karşılaşıyoruz. Arkada da atların toynak sesleri... Resmen peri masalı değil de ne?

brugge-kugularfaytonlar-waffle-c7b71dc2d

Parkın tam olarak bitişinde köprüden geçerek Beguinage Manastırı'yla karşılaşıyoruz. Beguinage, 1245 yılında, kadınlar ve rahibelerin yaşamaları için inşa edilmiş. Bahçeye ücretsiz bir şekilde giriş yaptıktan sonra küçük beyaz yapıları görüyoruz. Bunlar UNESCO tarafından koruma altına alınmış.

Bu manastırda yürürken, bizi iki tane yabancı kadın durdurmuştu. Hala amaçları neydi anlayamıyorum.Sadece gülesim geliyor. Ama kolumuzu okşayarak bi şeyler söylemeye başladılar. Aşırı heyecanlı görünüyorlardı. Sanırım bizi rahibe zannettiler. Rahibeymiş gibi bir tipimizde yok ama aklıma başka açıklama gelmiyor. Biz de hiç bir şey olmamış gibi yolumuza devam ettik, hayallerini suya düşürmedik en azından.

brugge-kugularfaytonlar-waffle-070019601

Yolumuza devam ederken Brugge Kanalı'nın başka bir kısmına çıkıyoruz. Burda bot seferleri düzenleniyor. Vaktimiz çok olmadığı için bu tecrübeyi edinemedik. Ama vakti olanlara kesinlikle öneririm. Kanalda, Orta Çağ'dan bu yana asla değişmemiş, mükemmel korunmuş evleri tamamen görmek çok keyif verici olacaktır. (Bot turu 8 euro)

brugge-kugularfaytonlar-waffle-3ce24bd35

Kanalın yan kısmında, Avrupa'nın en eski hastanesini (aşağıdaki fotoğraf) görüyoruz. St. Jans Hospital.  11.yüzyıldan kalmış olan bu hastane 1978 yılına kadar görevini yapabilmiş daha sonra sanat merkezi haline döndürülmüştür. Bu kadar eski ama aslında hiç o kadar da eski görünmeyen,hala korunmuş olan bir yapı görmek insanı şaşırtıyor. Sanırım en çok etkilendiğim şehirlerden biri Brugge, zirveyi zorluyor.

Belçika'nın Ortaçağ'dan kalma şehri olan Brugge şehrindeki en büyük keyif, taş döşemeli sokaklarında ayakların su toplayana kadar gezmek. 

brugge-kugularfaytonlar-waffle-90e28cf34

Kanalın üstündeki köprüden devam ederken hastanenin hemen arkasında Bizim Leydi Kilisesi'ni görüyoruz. Burada fazlaca yapı topluluğu var ama tabiki ilk göze çarpan Bizim Leydi'nin Kilisesi oluyor. Sanırım bunun sebebi 122 metre yüksekliğiyle şehrin en uzun yapısı olmasından kaynaklanıyor ve de dünyanın en uzun 2.tuğla kulesine sahipmiş. Kilise'de İtalyan mimar ve ressam olan Michalengelo'nun İtalya dışında bulunan tek eseri olan "Meryem ve Bebeği İsa" bulunuyormuş.

brugge-kugularfaytonlar-waffle-9c7ad225d

Bu mimari ve doğa güzelliklerinin ardından biraz mola vermek adına, alışveriş için Brugge'un en meşhur iki meydanından biri olan Markt Place'e doğru gidiyoruz. Gezilecek yerler birbirine çok yakın o yüzden Brugge'da her yere yürüyerek gittik. Geldiğimiz yer  Brugge'un en ünlü meydanı. Meydanda tarihi açıdan çok önemli yapılar bulunmakta. Brugge'un sembolü haline gelen Belfry Saat Kulesi, gotik bir mimariye sahip olan Provinciaal Hoof (Bölge İdare Mahkemesi), 15.yy'daki insanların yaşayaşıını anlatan Historium adlı müze, restorantlar bulunmaktadır. Meydandaki restorantlar öğrencilere göre biraz yüksek fiyatlı o yüzden meydana çıkan ara sokaklardaki restorantları inceleyebilirsiniz. 

brugge-kugularfaytonlar-waffle-92f8409c8

Meydanda dikkatimizi çeken başka bir şey ise, faytonların çokluğu, toynakların çıkardığı sesler ve  mis gibi kokan waffle ve çikolatalar... Tuhaf bir şekilde, sokakta yürürken her yerden çikolata,waffle,şeker kokuları geliyor,nerden geldiğini bilmiyorsunuz tuhaf olan da etrafta dükkan olmasa bile bu kokular geliyor. Şehrin bütün yanını bu kokular sarmış. Belki de bir nevi turistleri davet etme politikası da olabilir,bilemiyorum. Bu iş için cidden çalışıyorlar. Gerçekten çok değişik gelmişti.  İnsan burdan hiç ayrılmak istemiyor. Ama üzücü bir şekilde dönüş saatimiz yaklaşıyor ve kalkmak zorunda kalıyoruz. 

Mimarisi, kanalları ve sürekli çalan çanlarıyla büyüleyici bir şehir olan Brugge'un gerçek olduğuna inanmak gerçekten zaman alıyor.

brugge-kugularfaytonlar-waffle-830532e9e

Şehirdeki diğer ünlü meydan Burg Meydanı. Markt Meydanı'na oldukça yakın. Bu meydanda Eski Nüfus Müdürlüğü, yanında Brugge Müzesi ve Belçika'nın en eski binalarından biri olan Stadhius(Belediye Binası) yer alıyor. Belediyenin sağında ise Kutsal Kan Kilisesi bulunuyor. Kan Kilisesi denilmesinin sebebi de, bu kilisede Hz.İsa'nın kanının bulunduğu bez parçası Kudüs'ten Brugge'a getirilmesiymiş. Bu sebeple turistler ve ziyaretçiler için bu kadar çok önemliymiş.

Birkaç parça bir şey almak için küçük butik dükkanlara girmiştik. Farkettiğimiz kadarıyla Brugge'da dantel çok meşhur. Her yerde dantel işlemelerini görüyoruz. Resmen dantel şehri. İnanılmaz dantel işleri satan dükkanlar var. Halı,kilim satan dükkanlar da çok vardı. Ben bir tane çanta ve cüzdan çok beğenmiştim, onları alıp alışveriş fasılını bitirdik.

brugge-kugularfaytonlar-waffle-7c5dff082

Biraz da Brugge'un sokaklarında kendimizi kaybederek gezmeye vakit ayırmak istiyoruz. Sokaklarda çok az araba görüyoruz. Herkes her yere küçük bir şehir olduğu için kolayca yürüyerek gidebiliyor. Hem de şehrin tadını çıkarmış oluyorlar. Dükkanlarda genellikle çeşit çeşit çikolatalar,danteller satılıyor ve rağbet görüyor. Biz çikolataları Brüksel'den aldığımız için burda kendime burada neredeyse bütün dükkanlarda gördüğüm, Brugge'a özgü desenli olan bir çanta ve cüzdan almaya karar vermiştim. Başka eksik olan her ülkeden anı kalmasını istediğim için magnetimi de alıp gezimizi bitiriyoruz.

Brugge, güzel bir şehir, gerçekten de kelimelerin yetersiz kaldığı bir güzellikte. Muazzam korunan, harika güzellikte tarihi mimarisi var.Arnavut kaldırımı taşlar, nereden geldiği belli olmayan çikolata kokuları, size bir film setindeymişsiniz gibi hissettiriyor.  Brugge, kesinlikle ölmeden önce görülecek yerler arasında. Venedik'le çok benzer olduğu konuşuluyor. Ama Brugge gerçekten eşsiz bir yer. Eğer gidecekseniz gitmeden önce In Bruges filmini de izlemenizi öneririm. Güzel bir ön tanıtım fragmanı olabilir sizin için.

Dönüş saatim neredeyse geldi bu sebeple biletimi alıp akşam yemeğini yemek üzere Brüksel'e doğru yol alıyorum. Buradan hiç dönmek istemiyorum. Sonsuza kadar kalabilir miyim? Hayır mı? Peki.

Kalbimi kesinlikle orada bıraktım. Dönüş yolculuğunda trende dışarıyı seyrederken düşünüyorum umarım tekrar gelebilirim. Tekrar gelebilmek umuduyla...


Fotoğraf galerisi


Yorumlar (0 yorum)


Kendine ait Erasmus blogunun olmasını ister misin?

Yurtdışında yaşamayı tecrübe ediyorsan, tutkulu bir gezginsen veya yaşadığın şehri tanıtmak istiyorsan... kendi blogunu oluştur ve maceralarını paylaş!

Erasmus blogumu oluşturmak istiyorum! →

Hesabınız yok mu? Kaydol.

Biraz bekleyin lütfen

Koşun hamsterlar! Koşun!