Have you made up your mind about your destination? The best accommodation deals are being booked fast, don’t let anyone keep ahead!

I want to find a house NOW!

berlin


  - 1 görüşler

Berlin

Tarafından yayınlandı flag-tr Zeynep Dağdeviren — 6 yıl önce

turistik onca avrupa kenti yanında bambaşka bir duruşla karşımıza dikiliveren büyük bir alman kenti ve dahi başkenti.

öyle aman aman tarihi eserleri görebileceğini ummamak gerek. birkaç eski kilise, birkaç eski ev. onun dışında tonla yeni ve modern yapı, sanki iskandinav kentleri gibi cam kuleler, şekilli şekilli, afilli afilli.

gepgeniş caddeler, ferah yollar, kaldırımlar, binalar binalar binalar. her şey insanlar rahatça yaşasın, rahat rahat nefes alıversin diye kurgulanmış.

bir hafta sonu kaçamağı için iki günlüğüne de olsa keyifle ziyaret edilebilecek bir kent berlin. havası o kadar temiz ki, insan sokaklarda yürürken bile ciğerlerine Belgrad Ormanları'nın havasını çekiyor gibi oluyor; yok hayır Bolu Dağı'nın havasına daha çok benziyor.

Germanwings'ten bilet kovalıyorsun, hooop iki ay sonrasına bir hafta sonu için bilet alıyorsun; günü geliyor uçup gidiyorsun. Schönefeld'e konup oradan S Bahn'la şehrin merkezine 20-25 dakikada varıyorsun. sonrasında hayat senin, berlin senin işte.

48 saatlik bilet tüm işini görüyor. belki kaçak göçek de binilebilir ama huzurlu tatili, bu kentin huzurlu havasını riske atmaya hiç gerek yok. kıy 16 küsür euro'na, sınırsızca gez toz işte.

...

çoluk çocuk açısından zengin memleket berlin, herkesin elinde bir bebek arabası. bebekleri zırlamıyor, köpekleri havlamıyor. sessiz, sakin. yaşıyor, cidden yaşıyor bu şehir ama gürültüsüz patırtısız yaşamayı biliyor. hayatın akışını karmaşada görmeyenlerin şehri daha çok.

bir tek korna sesini türklerin düğün konvoyuna denk gelince duymak nasip oldu. insanın aşağılayası geliyor o lüks arabaların içinde yaygara koparanları ama eğitilme şansı olmamış insanların acı çığlığı diye düşünüp üzülüyorsun, sanki onların suçu değil hepimizin suçu deyip susuyorsun.

evet türk çok ama şu iki gün içinde başkaca rahatsız edici bir özelliklerine tanık olmadım allah için. sultanbeyli'de, gazi mahallesi'nde dolaşır gibi dolaşıyorlardı sokaklarda insancıklar; sonuçta kimseyi rahatsız etmeden, şehrin dinginliğine uymuş görünüyorlardı görüntüsüne uymamış olsalar da. hem kitapçılarda cd'lerin arasında Fazıl Say'ı görmek de ayrıca güzel hissettiriyordu insana.

tertemiz sonra bu şehir. ne roma gibi karmaşık, ne paris gibi pis. tabi ki aşık atamaz oralarla ama yine de başka bir hava solumak için ziyaret edilebilir. sokak pazarlarını gezmesi zevkli, meydanlarında oturup etrafı seyretmesi zevkli, otobüsten inip metroya binmesi, metrodan inip tramvayla gezmesi, her yerden her yere rahatça ve sorunsuz gitmesi zevkli. insan gibi yaşaması zevkli.

sırf Pergamon Museum'u görmek için bile gidilebilecek kadar güzel bir şehir.

doğusu batısı birbirine karışmış, acı dolu izlerini çoktan silmiş, iki dünya savaşından da yenik çıkmış bir ulusun günümüzdeki zaferi bu şehir.

ulaşımı rahat, güvenli, zengin ve mağrur bir şehir. sokakta yatan insanları var tabi her yerde olduğu kadar.

hayat ucuz, yemesi içmesi ucuz. üç dört euro'ya da doyuruyorsun karınını 30-40 euro'ya da. bir gece italyan restoranında keyif çatıyorsun, bir gece sokakta sosisli ile geçiştiriyorsun. kahve ucuz, hayat güzel, hava bedava.

gezip görmek için öncelikli şehirlerden değil belki ama bir fırsatta gidip mutlaka görmeli.

öncelikle göze çarpan bir biçimde yabancı nüfusunun göründüğü bir yerdir. şehir bir çiftlik gibidir bu bağlamda. 3.5 milyon nüfuslu şehirde 1 milyon civarı yabancı yaşıyor ve bu rakam, alman vatandaşı olan yabancı kökenlileri(dolayısıyla pek çok türk'ü de) içermiyor. bunları da katacak olursan 1.5 milyon civarı bir yabancı kökenli nüfusu var. her sezonda yüzbinlerle ölçülecek turistleri de kattığında hesaba, almanlar'dan da çok yabancıları görürsünüz belki de sağda solda, zira yabancı şehrin hayatının içindedir her an, yerlisi yabancısına göre nispeten daha evcildir, ortaya çok çıkmaz. yabancı konsantrasyonu anlamında da bir bolluk sözkonusu burda. mesela istanbul'da da belki 1 milyona yakın yabancı var toplasan ama öylesi büyük bir şehirde ortalıklarda görünen konsantre bir nüfus değil bu.

berlin almanya'nın en fakir kentidir. avrupa'nın doğu blokunu hesaba katmazsan en ucuz başkentidir, hatta en ucuz kentlerinden de biridir. öyle bir durum vardır ki burda, sanki Batı Almanya üretir, berlin hepsini yer. 

biraz başkent olmaktan, biraz 90'larda birleşme sonrası yeni bir şehir kimliği kazanmadan, bu kadar çok yabancının varlığı nedeniyle kazanılmış, alman deyimiyle multi kuti havadan, bunların da yanısıra, hep sanayi vb. alanlarda ön plana çıkmış almanya'nın dahilinde dünya çapında var olan çeşitli akımların pratikte vücut bulmuş olduğu yeni bir kültürel çekim alanı, kültür merkezi haline gelmiş olmasından dolayı, sokağında, metrosunda vesairesinde her çeşit tipe rastlamak mümkündür. şehrin göbeğinde ateş yakıp köpeklerini beslemek için dilenen yırtık pırtık punkçıdan, gangsta rapper kıyafetleri içinde yarı almanca-yarı türkçe konuşan 3. jenerasyon türk gencine, alternatif/cool yabancı gençlere, metroda markette kendi kendine söylenen ve sağa sola çatan veya gülen deliden, yüksek miktarda şehirde bulunan ve alenen piyasada olan gay-lezbiyen tiplemeden, akşam dönerci-birahane karışımı bir yerde birasını yudumlarken sigarasını yakan ve parasızlıktan şikayet ederek komünizmi öven eski Doğu Almanya vatandaşına kadar aklına gelebilecek her tür abuk sabuk veya son derece normal tip mevcuttur.

bunların yanında hayat fazlasıyla bireyseldir. herkes kendi işinde gücündedir. 

öğrenci şehridir berlin herşeyin yanısıra.  buna ek olarak özellikle şehir merkezinde genç nüfusun fazlalığı, yabancılar vb. faktörler de eklenince, entellektüel, kimi zaman bitik, kimi zaman fazlasıyla serseri, nadiren de derin görünebilen bir genç nüfus gözlemleyebilirsiniz). ek olarak şehirde her çeşidinden 100 küsür müze, onlarca tiyatro, opera binası veya açık hava gösteri alanı bulunur, ki şehrin kültürel kimliğini anlatmakta etkilidir.

şehrin dört bir yanında sokak başı 1 restoran ve 1 bar düşer. pek çok şehirde görüldüğü üzere merkezi bir gezi veya eğlence alanı nadir olarak görülür. semt semt, sokak sokak dağılmıştır mekanlar. semtine göre değişiklik göstermekle beraber yer yer bazı caddeler ve meydanlarda hareket daha yoğun olsa da çok devasa ölçütlerde bir (örnek olarak) Taksim bölgesi gibi herşeyin toplandığı bir yer yoktur. örneğin aynı bölgede hem alışveriş yapıp hem bira içmeye gitmen pek alışıldık birşey değildir.

bunun yanısıra berlin hikayeler şehridir. artık varlığı sona ermiş bir takım şeylerin, yahut yıkılmış yok olmuş mekanların ve bunlarla ilişkilendirilen zamanların ve insanların hikayeleri yıllar geçip gitse de halen döner(ki daha da dönecektir) ve şehre bu ününü kazandırmıştır. artık göremezsin onları, ama hikayelerini duyarsın. berlin bu nedenle de bir turistik çekim merkezi haline gelmiştir. örneğin basit bir turistik mantıkla berlin'in toplam ömrü, gece hayatını ve müzeleri işin içine katmazsan bir tam gündür. ama hikayeler dostum. mazi. bu şehir acılıdır,gördüğünde acısını hissedersin ve de dostum, evet, mazi kalplerde bir yaredir. hikaye mi istersin. burda ondan çok var. Prusya döneminin taze şehri,Alman İmparatorluğu'nun görkemli başkenti berlin. ikinci büyük savaşta darmadağın edilip üzerinden geçilmiş berlin. ikiye bölünmüş berlin. rejimlerin, mentalitelerin ve siyasi teorilerin aynı şehirde çatışması. Duvar, Berlin Duvarı. birleşme ve duvarın yıkılışı. berlin'in yeniden inşası. yabancıların şehre doluşu. her safha ayrı bir hikayedir berlin'de, pratikte izlerini dahi görmediğin şeylere ait olsa da.

dünya üzerinde belki de iki ayrı rejim tarafından yönetilen ve zorla ayrılmış tek şehir burası. yavaş yavaş inşaatlarla farkı kapatmaya çalışsalar da doğu ve batı berlin arasındaki farkları, kontrastları yakalamak pek zor sayılmaz. en basitinden Ampelmann var. batı'da trafik lambaları standart bizdeki ve diğer pek çok ülkedeki gibiyken, doğuda kafası şapkalı kolları ikiye açık ampul adamlı trafik ışıkları var. 

ulaşım: bisiklete binmeyi seviyorsanız ve gideceğiniz mevsim de uygunsa kesinlikle bisikletle gezilecek şehirdir. bir defa şehir dümdüz ve çoğu turistik yerde bisiklet kiralayan yerler mevcut. 4 saati 8 euro’ya da günlük olarak 12 euro’ya bir bisiklet kiralayın ve şehrin tadını çıkarın. yarım günlük tur ile az bişey yorularak şehrin tüm turistik merkezlerini bitirmek mümkün oluyor. yorulduğunuz yerde durun, bisikleti bağlayın, oturup bir cafede bir bira için, berlin’in keyfini çıakrın. buna alternatif olarak 2 ya da 3 günlük berlin card alın. bunlarla otobüs-metro(s ve u bahn)-tramvay ne varsa sınırsız binebiliyorsunuz. hava alanını da kapsayan abc bölgeleri için 72 saatlik olanı 26 euro civarında. bisiklet ve toplu taşıma ile zaten çok efektif bir gezi mümkün. bunun dışında yürümek de mümkün, ancak caddeler ve meydanlar çok geniş olduğu için çok yorucu olabiliyor.

yemek: berlin’in döneri meşhur. 4 milyonluk şehirde 400bin türk olunca, döner de meşhur oluyor. her yerde dönerci görmek mümkün, ancak ille de türk mahallesinde yerim derseniz, kreuzberg’e gidin. krezuberg merkezi’nin çok yakınında hasır ocakbaşı adlı bildiğimiz türk lokantasında döner yiyip üzerine de ince belli bardakta çay içmek mümkün. bunun dışında tüm dünya mutfakları berlin’de mevcut. yemekler öyle pahalı da değil. örneğin bir yarım döner + bir kola + bir çay 4 euro’ya yenebiliyor. lüks restoranlar da hesaplı yerler de mevcut berlin’de. yalnız yolunuz düşerse, potzdamer platz’daki arkaden adlı alış-veriş merkezinde, giriş kapısının üstünde birinci kattaki dondurmacıdan mutlaka bir dondurma yiyin. 

müzeler: bergama müzesi’ndeki muhteşem sunağı ve neues museum’daki 3000 yıllık nefertiti büstünü mutlaka görün. bunun dışında müzeler adası olarak bilinen bölgede tüm büyük müzeler (bergama dahil) toplu halde bulunmakta. bu bölgedeki müzeler için de yine günlük ya da birkaç günlük biletler müze girişlerinde mevcut. 


Bu mekanı puanla ve yorum yap!

Burayı (berlin) biliyor musunuz? Bu mekanla ilgili görüşlerini paylaş.


Hesabınız yok mu? Kaydol.

Biraz bekleyin lütfen

Koşun hamsterlar! Koşun!