Ayvalık deneyimi

Kasım ayında   Ayvalık deneyimi

Merhaba sevgili gezginler,

Bu yazımda sizlere başlıktanda anlaşılacağı üzere Ayvalık deneyimimi anlatacağım. Ayvalıık'a en son çocukken gittiğim için hiçbir şeyini hatırlamıyordum.Uzun zamandır görüşmediğim arkadaşım da hadi Ayvalık'a gidelim yarın diyince ani bir kararla Ayvalık bileti aldık.Ben zaten yazlık yerleri çok seviyorum ama Kasım ayında da Ayvalık nasıl olur bilemiyordum.Açıkcası şaşırdım ve hava beklediğimden daha sıcak çıktı.Benim kendi deneyimlerimi anlatmadan önce Ayvalık hakkında biraz bilgi vermek istiyorum.Bir yere gitmeden önce mutlaka o yerle ilgili bilgileri okurum.Çoğunu kullanmasam bile aklımda kalmış oluyor.Ayvalık bilgilerini de sizlerle paylaşayım. Öncelikle Ayvalık kendi başına bir şehir değil.Burası Balıkesir'e bağlı bir belde. Uzun zamanlar Bodrum'un ve Ayvalık'ın şehir olduğu düşüncesi vardı ülkede. Hande Yener'in şarkısı sağolsun.Ayvalık'ın bağlı olduğu Balıkesir Marmara bölgesinde olmasına rağmen Ayvalık'ın kıyı Egeye uzanıyor.Bu bakımdan da tam bir turist yeri. Nüfus olarakta yetmiş bine yaklaştığı söyleniyor.İzmir Buca'nın nüfusunun altı yüz bin olduğunu düşünürsek Ayvalık bir hayli küçük tabi.Küçük olmasına rağmen aslında burası üç ayrı bölgeye ayrılıyor diyebiliriz.Sol tarafta Cunda, sağ tarafta sarımsaklı ve tam ortada  da Ayvalık bulunuyor.Tam merkez aslında ortada bulunuyor.Denize girmek niyetiyle buraya gelecekler ya sarımsaklıya ya da cundaya doğru gidiyor.Buradaki plajların hemen hemen hepsinin de mavi bayraklı plaj olduğunu da lafı açılmışken belirtelim.

Şimdi gelelim benim deneyimlerime.Ben İzmir'den Ayvalık'a otobüs ile geldim ve otobüs bileti otuz liraydı.Pamukkale ve diğer otobüs firmalarından kolaylıkla bilet bulabilirsiniz.Genelde İstanbul ya da Çanakkale'ye giden bütün otobüsler Ayvalık otogarda duruyor.Otogardan merkeze gitmek için dolmuş kullandık ve kişi başı üç lira ödedik.Merkez zaten çok yakın.Ayvalık küçük olduğu için merkeze yaklaşık on dakika da ulaştık.Zaten dolmuşa bindikten bir kaç dakika sonra denizi göreceksiniz.Dolmuşçu abi bizi merkez meydanda bıraktı.Biz oraya nerede kalacağımızı ayarlamadan gittik.Eninde sonunda bir yer buluruz dedik.Meydanda indikten sonra ara sokaklarda öylesine dolaşıp kalacak yer bakındık.Ayvalık butik otel diye bir yer bulduk.Burası eski bir rum konağının pansiyona çevrilmiş haliydi ve içerisi o kadar güzel dekor edilmişti ki başka yere bakmaya bile tenezzül etmedik.Buranın sahibi evli bir çift ve otele gözleri gibi bakıyorlar.Zira kapısından içeri girer girmez temizlik kokusu alacaksınız.Burada iki kişi geceliği yüz yirmi liraya kaldık.Bu fiyata kahvaltı da dahildi.Bizim odamızda tuvalet yoktu.Ortak tuvaleti kullandık.Özel tuvaletli odaların fiyatları daha yüksek oluyor.Bu fiyat kasım 2018 bunu da belirteyim.Güncel fiyatlar için otel ile iletişime geçiniz.

Otelden bahsetmişken hemen bu fotoğrafı da göstermek istedim.Burası da bizim kaldığımız pansiyonun balkonu.Kahvaltınızı bu şekilde burada yapabilirsiniz.Ben bu opsiyonu çok sevdim.Zaten balkonda kahvaltı yapmaktan ya da akşam yemeği yemekten çok zevk alıyorum bir de açık büfe kahvaltıyı balkonda yapabiliyorsam değmeyin keyfime.Ben temizlik olsun, kahvaltı olsun, konum olsun her türlü bu pansiyonu herkese öneriyorum.Şahsen ben çok memnun kaldım.Kahvaltı faslımızda bitince biraz gezmeye çıktık.İlk iş tabii ki ayvalık tostu yemek oldu.Buraya gelipte ayvalık tostu yememek imkansız.Eşyalarımızı bıraktıktan sonra meydanda biraz dolaştık.Bize Sürçam adlı tostçuyu önerdiler.Biz de orada denedik ve gerçekten güzeldi.İşin garip tarafı tostun bir hayli uygun fiyatlı oluşu.Karışık ayvalık tostunu dört liraya aldık.Eğer bol malzemeli isterseniz ise fiyat altı lira oluyor.Bir bol malzemeli bir normal karışık iki de ayran aldık ve toplamda on uç lira gibi komik bir fiyat ödedik.Çünkü İzmir'de bir normal ayvalık tostu on liradan başlıyor ve Ayvalıkta içine koydukları malzemenin yarısını bile koymuyorlar.Hatta burada yani Ayvalık'ta sadece kaşarlı ya da sucuklu tost almak isterseniz fiyat üç buçuk oluyor.Ben gerçekten şaşırdım çünkü dört lira bu zamanda para yerine bile geçmiyor büyük şehirlerde.Ayvalık tostunu yemek için bir de size tostçular çarşısını öneriyorum.Çarşı diyince öyle çok büyük bir yer hayal etmeyin ama  küçük bir alanda bütün tostçular toplanmış.İstediğinizden deneyebilirsiniz.

Tostumuzu yedikten sonra Çağlı şikel gibi otel odasında beklemedik tabii ki.Ayvalık'ın sokaklarında dolaştık durduk.Merkez meydan zaten çok büyük değil ama ona rağmen bir çok yemek yeri ve kıyafet mağazası var.Bizim orda olduğumuz tarihte bit pazarı varmış.Zaten genelde hep oluyormuşta hava şartlarından dolayı bazen stand açmıyorlarmış.Bit pazarı denilince aklınıza her türlü eşyanın çok uygun fiyatlara satıldığı pazar gelebilir ama buradaki konsept biraz farklı.Burada genelde antika eşyalar satılıyor.Bir kaçta takı standı gördüm.İşte buradaki bit pazarından bir fotoğrafta yukarıda koyduğum fotoğraf.Zaten ben ayvalıkta antika eşyalarının bu kadar popüler olduğunu bilmiyordum.Bir sokak boyunca antika kafeler ya da dükkanlar gördük.Bunlardan birini ,Caramel cafeyi, diğer blogumda anlattım oradan bilgilere ulaşabilirsiniz.Buranın antikası kadar meşhur başka şeyleri de var. Ayvalık'ın kedisi, delisi ve ölüsü diye yazarsanız google da bir çok şey bulacaksınız.Sokaklar kedi ve köpek kaynıyor.Esnafın mutlaka ya kedisi ya köpeği var.Gerçekten hayvanseverler ve bu çok güzel, örnek bir davranış.Kedilere, köpeklere çok iyi bakıyorlar.Delisi konusuna da değinmek istiyorum.Aslında kimseyi deli diye adlandıramayız.Bu bence hem etik değil hem de aşağılayıcı bir sıfat.Bizim burada rastgeldiğimiz bir abimiz vardı ve 4 yıllık işletmeci hayatımda hiç pratikte uygulanmayan ters psikoloji pazarlama tekniğini kullanıyordu ve insanları güldürüyordu.Zaten Ayvalık'a gittiğinizde kimden bahsettiğimi hemen anlayacaksınız.

Buradaki abimiz sattığı eşyaların pazarlamasını  yaparken çok komik şeyler söylüyor.Ayvalık halkı alışmış ama turistler için oldukça komik bir durum.Mesela arabasıyla bir şeyler satarken şunları söylüyor : Hiçbir işe yaramayan şeylerim var, alma parana yazık edersin, saat satarım en fazla beş dakika çalışır bilemedin altı dakika çalışır. Buna benzer komik şeyler söyleyerek ürünlerini satmaya çalışıyor aslında gerçekten satmaya mı çalışıyor satmamaya mı çalışıyor hiçbir fikrim yok.Biraz internette araştırdım ama bu abimiz hakkında bir şey bulamadım ama besbelli ki esnaf ve ayvalık halkı ona sahip çıkıyor.Bir şeyler satarak geçimini sağlıyor ve bence bu çok güzel.Antikalardan bahsetmişken yukarıdaki fotoğrafı da yine bir antikacıdan çektim.Benim Ayvalıkta en beğendiğim şeylerden biri de kıytı kuytu köşelerden hiç beklenmedik bir şekilde lüks restoranların çıkıyor olması.Şarap mahzenleri, balıkçılar, et restoranları hepsi de hiç beklenmedik yerlerde.Yazın büyük ihtimal buralar çok kalabalık oluyordur.Alaçatı gibi olduğunu tahmin ediyorum çünkü Kasım da olmamıza rağmen çok fazla yunan turist vardı. Yazın burası turistlerle birlikte şehrin nüfusunun iki katı olduğu söyleniyor bence kesinlikle doğrudur.Benim AYvalık hakkında yazacaklarım şimdilik bu kadar.Şeytan sofrasını bir sonraki blogta yazacağım. Hoşçakalın!