Selanik'e Hoşgeldiniz
Şehre ilk gittiğinizde belki benim gibi soluğu sahilde alırsınız. Limandan başayarak deniz kenarındaki kafeleri geçip Beyaz Kule ve 'Şemsiyeleri' görürsünüz. Yunanca'da 'Lefkos Pirgos', İngilizce'de 'White Tower' olarak geçen ve şu an müze olarak kullanılan kule, zamanında depo, zindan, medrese ve sarnıç olarak da kullanıldığı söyleniyor. Geceleri görsel şölen sunan Şemsiyeler ise Yunan helkeltıraş George Zongolopoulos tarafından 1997'de yapılmış. Bazı zamanlar Şemsiyelerde fotoğraf çektirmek için insanların sıra beklediklerini hatırlıyorum.
Şehir ne küçük ne büyük. Şehir içi ulaşım otobüslerle sağlanıyor, şehir metrosunun 2020'de kullanıma hazır hale geleceği tahmin ediliyor. Şehir yapısı deniz kenarına sıra sıra konumlanarak yükselen caddeler olarak tarif edilebilir. En yüksekte ise yöresel eski yapıların olduğu 'Ana poli' ve şehir surları var. İddiaya göre, büyük Selanik yangını oraya kadar ulaşmadığı için tarihi doku korunmuş. Antik Roma Forumuna şehir yapılaşmasının içinde dokunulmamış ve yolda yürüken forumdaki canlı dinletinin sesi yolda yürürken kulağınıza gelebilir. :)
Limandan sıklıkla kalkan tekneler şehrin öteki kısmındaki temiz sahillere gidiyor ve gün içinde şehirden sahile kolayca gidip gelinebiliyor. Şehirde hayat 24 saat bitmiyor. Tavernalar, kahve dükkanları, marketler, deniz kenarı, açık hava sinemalar hep canlı... Atatürk Evi Müzesi ise Türk Konsolosluğu'nun hemen yanında, Selanik'in merkezinde.
Aristotle Üniversitesi ve University of Macedonia şehrin popüler Erasmus üniversiteleri. ESN (Erasmus Student Network) çok aktif ve neredeyse her hafta parti, gezi, deniz etkinlikleri yapılmakta. Aristotle Üniversitesinde günde 3 öğün ücretsiz yemek olması Erasmus bütçesini seyehat gibi yerlere yatırılmasını kolaylaştırıyor. :) Aynı zamanda insanları doğal olarak bir araya toplayıp sosyalleşmelerini sağlıyor. Dersler İngilizce açılmaya çalışılmakla birlikte Yunanca dersler için Erasmus öğencilerine İngilizce ödev veriliyor. İlkbahar sömestırında giderseniz, iki haftalık bir Paskalya tatili var; çoğu Erasmus öğrencisi bu dönem Avrupa turu yapmayı tercih ediyor.
ESN ile gittiğimiz UNESCO Dünya Mirasları listesinde yer alan Meteora görülmeye değer yerlerden. 14. yüzyılda inşa edilen manastırlara otobüsle çıkılabiliyor. Manastırlar, ordan bakınca görülen uçurum, o zamanki insanların adanmışlıkları gerçekten çok etkileyci. Kalamba Köyü yakınlarında dik uçurumlara inşa edilmiş manastırlardan şehri izleyip Kalamba köyünde kalacak yer ve otantik restoran bulunabilir.
Atina tamamen korunmuş bir antik şehir. Bizim yaptığımız gibi gece treni ile Selanik'ten Atina'ya gitmek mümkün. Ancak maalesef trenler bana konforsuz geldi. Akropolis ve Akropolis Müzesine Erasmus öğrencisi olarak ücretsiz girilebilinir.
Geleneksel tatlar ve taverna gecesi de Atina için güzel bir alternatif. Ben, her gezdiğim ülkede Free Walking Tourlara katılmaya çalıştım, bu özellikle Atina gibi tarihi şehirleri gezmeyi daha anlamlı kıldı. Ayrıca Atina'da Graffiti Tour da bilgilendirici idi. Atina'nın her yanı graffiti dolu ve hepsinin olmasa da çoğunun arkasında yatan anlatılar ve farklı yapılış teknikleri var.
Yunan mutfağı, Türk mutfağına benzemekle birlikte 'gyros' denilen dürüm yuvarlak ekmeğe sarılmış ve içine katı cacık sosu koyularak yapılıyor. Hem atılştırma hem de yemek olarak yenen 'souvlaki' ise Yunan usulü tavuk şiş. Baklavalar daha yoğun şerbet ve büyük dilimli. Köpüklü frappe yazın serinleten ve herkesin elinde görebileceğiniz soğuk kahve çeşidi.
Yazılmaya ve söylenmeye değer çok şey var ancak herkesin deneyimi kendisine özel. Ben Selanik'ten ayrılırken çok mutlu ve tatmin olarak ayrıldım. Sadece Erasmus'un verdiği Avrupa'yı gezebilme şansı dahi iyi hissetmeye ve gitmeye neden. Mutlu Erasmuslar!
Fotoğraf galerisi
Kendine ait Erasmus blogunun olmasını ister misin?
Yurtdışında yaşamayı tecrübe ediyorsan, tutkulu bir gezginsen veya yaşadığın şehri tanıtmak istiyorsan... kendi blogunu oluştur ve maceralarını paylaş!
Erasmus blogumu oluşturmak istiyorum! →
Yorumlar (0 yorum)