Amsterdam Büyülü Şehir

Tarafından yayınlandı flag-tr Fatih Gönültaş — 4 yıl önce

Blog: Amsterdam deneyimim
Etiketler: flag-nl Erasmus blog Amsterdam, Amsterdam, Hollanda

Merhaba, Türkiye’den Amsterdam’a Pegasus havayolları ile gidecektim Balıkesir’den İstanbul aktarmalı olarak. Ve istanbul Sabiha gökçende yaklaşık yedi sekiz saat bekledikten sonra sabah sekiz gibi uçak kalkacaktı ve bizde boardingi bekliyorduk ve biraz zaman sonra karşıma Hollandalı bir adam ve küçük sarı kafa beyaz tenli şirin oğlu geldi ve oturdular. Babası oğluyla konuşuyordu sürekli ve bizde kulak misafiri olduk istemeden ve anladığım kadarıyla İngilizce Türkçe ve kendi dillerini beraber konuşuyorlardı . Yanımda ki Amsterdam’a giden Türk bir amcaya sordum ve o bana kulak dolgunluğu yapıyor çocuğu için dedi. Ve ben çok şaşırmıştım demek ki bu yabancılar onun için bu kadar yatkın dillere diye düşünüverdim. 

Neyse sonra uçağa geçtik öğlen gibi Amsterdama indik ve pasaport kontrolü için bizi sıraya soktular . Ne sıraydı ama yaklaşık yarım saat sonra Amsterdama giriş yapabilmiştim çünkü çok fazla soru soruyorlardı ne için geldiğimizi nerede kalacağımızı ve ben uyku tulumum olduğu için dedim sokakta kaplıcam hahaha bana öyle bi bakışı vardı ki görmeniz lazımdı . Sonra daha sıradayken önümde ki kişinin sesi tanıdık geliyordu fakat çıkartamıyordum kim di diye ve sıra için dönerken yüzünü gördüm ve tmm hatırladım , bu kişi benim çocukluğumun şarkıcısıydı kim mi? Gripin grubunun solistiydi ve ben çok şaşırmıştım . Öyle beş on dakka baka kaldım sonra içim içimi yiyor konuşmam lazımdı hahah . Bahane yarattım kafam da ve sordum ‘Bizim  bavullara birşey olmaz değil mi? Çünkü geç kaldık’ diye ve o bana ‘olmaz birşey rahat ol dedi’ . Neyse benim için bu kadarı da yeterli umarım bir gün tekrar görürüm nasip belli mi olur.

En sonunda amsterdama girmiştik ve havalimanından çıktım etrafa bakındıktan sonra trene binip merkez istasyonuna geçtim ama trene yaklaşık beş eurom gitti. İçim yanmıştı hahah. Tren istasyonundan çıkıncı hemen karşıda deniz var ya da nebir bilemedim, o sizi karşılıyor ve biraz orada denizi , vapurları izledikten sonra merkeze gezmek üzere yola çıktım . En güzeli ve beni ilk şok eden şey, herkes neredeyse bisiklet kullanıyor ve her yerde park edilmiş bisiklet veya demirlere , direklere bağlanmış vaziyette. Çok güzel bir duyguydu benim için . Trafik çok az işliyor du. İnsanların geneli ya bisiklet ya toplu taşıma kullanıyordu. Ve merkeze doğru ilerlerken şehir kendini daha da belirgin hale getirmeye başlamıştı ve o klasik Amsterdam kartpostalı pozunu bana altın bir tepside sunarcasına , bana gel diyordu. Bende yavaş yavaş emin adımlarla devam ettim insanları izleyerek. Çünkü merak ediyordum’ bu insanlar ne yapıyor ?ne ediyor?’ Diye . Ve ünlü su kanalları ve her tarafında evler , klasik Hollanda evleri koyu bordo veya tonları , kanal ile öyle güzel uyumları vardı ki sanki sonsuza kadar dans eden kumrular gibi. 

Tabii ki bende fotoğraf felan çektirdim benim gibi gezenlere . En güzel poz için orada belki yarım saat uğraştım ve istediğimi aldığımı düşünüyorum. En son çektirdiğim kişi ile muhabbet ettim biraz o da benim gibi gezmeye gelmiş . Ve sordum ona nerelisin? Kimsin? Diye . Bana dedi kürdistanlıyım ve ben çok şaşırdım ilk başta. Çünkü bende kürdüm ama ilkkez kürdistanlı birini görmüştüm. Ve ona dedim ben türkiyeliyim fakat Kürt kökenliyim. O da şaşırdı ve bana Kürtçe soru sordu‘adın ne?’ Diye bende dedim ‘fatih’ hahaha gülüştük biraz . Sonra dedi gitmem lazım ama ben dedim bir anı olarak fotoğraf çekinelim dedim ve çekindik sonra o gitti. İşte hayat çok garip ve dünya küçük daha neler görücez bakalım..

Sonra  red Light caddesi varmış Google mapsa kayıt etmişim fakat içerik olarak ne olduğunu bilmiyorum . Sanıyorum ki sadece ünlü bir cadde felan . Girdim sokağa ilk başta herşey güzel tabii yerler kırmızı parke taşlarından yapılmıştı bende sandım bu yüzden burası kırmızı cadde olarak adlandırılıyor. Meğerse öyle değilmiş hahhah. Bir girdim ara sokaklara hayat kadınları camların arkasında bikiniki şekilde bekliyor ve gelene gidene ifadelerde bulunuyorlardı hahah . Çok ilginç bir durumdu benim için hahah. Arkamdan gelen gençler çaldı bir kapıyı İngilizce soru sorup konuştular bende kulak misafiri oldum yakınımda konuşuyorşardı çünkü. Sonra on beş dakka felan duydum kadın dedi . Öyle işte sonra ben çıktım sokaktan ve bazı dükkanlarda magic mantar vardı yani sihirli mantar. Bunlardan alıp eğer yerseniz kafa bi duman oluyormuş hahah. Yani Amsterdam tam bir yer altının legal bir şekilde sunulan bir şehir. Bu arada bu sokaklarda ki evler binalar çok göz alıcıydı insanı büyülüyordu. Amsterdam videosu YouTube kanalımda isterseniz bir göz atın derim. Kanal adı: Fatih Gönültaş Ve abone olmayı unutmayın. 

Amsterdam yazısının devamı gelicek lütfen beklemede kalınız. Teşekkürler


Fotoğraf galerisi


Yorumlar (0 yorum)


Kendine ait Erasmus blogunun olmasını ister misin?

Yurtdışında yaşamayı tecrübe ediyorsan, tutkulu bir gezginsen veya yaşadığın şehri tanıtmak istiyorsan... kendi blogunu oluştur ve maceralarını paylaş!

Erasmus blogumu oluşturmak istiyorum! →

Hesabınız yok mu? Kaydol.

Biraz bekleyin lütfen

Koşun hamsterlar! Koşun!